KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
حَتَّىٰ Hattā nihayet  
إِذَا iƶā ne zaman ki  
بَلَغَ beleğa ulaştı ب ل غ
مَغْرِبَ meğribe battığı yere غ ر ب
الشَّمْسِ ş-şemsi güneşin ش م س
وَجَدَهَا vecedehā ve onu buldu و ج د
تَغْرُبُ teğrubu batarken غ ر ب
فِي  
عَيْنٍ ǎynin bir gözede ع ي ن
حَمِئَةٍ Hamietin kara balçıklı ح م ا
وَوَجَدَ ve vecede ve buldu و ج د
عِنْدَهَا ǐndehā onun yanında da ع ن د
قَوْمًا ḳavmen bir kavim ق و م
قُلْنَا ḳulnā dedik ki ق و ل
يَا ذَا yā ƶā  
الْقَرْنَيْنِ l-ḳarneyni Zu’l-Karneyn ق ر ن
إِمَّا immā ya  
أَنْ en  
تُعَذِّبَ tuǎƶƶibe azâb edersin ع ذ ب
وَإِمَّا veimmā veya  
أَنْ en  
تَتَّخِذَ tetteḣiƶe davranırsın ا خ ذ
فِيهِمْ fīhim kendilerine  
حُسْنًا Husnen güzel ح س ن
TÜRKÇE OKUNUŞ
86. ḥattâ iẕâ belega magribe-şşemsi vecedehâ tagrubü fî `aynin ḥamietiv vevecede `indehâ ḳavmâ. ḳulnâ yâ ẕe-lḳarneyni immâ en tü`aẕẕibe veimmâ en tetteḫiẕe fîhim ḥusnâ.
DİYANET VAKFI
86. Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.
DİYANET İŞLERİ
86. Sonunda güneşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir suda batıyor gördü. Orada bir millete rastladı. "Zülkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin" dedik.
ELMALILI HAMDI YAZIR
86. Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, (sanki) kara bir balçıkta batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz ona dedik ki: "Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onların hakkında iyi davranırsın."
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
86. Nihayet güneşin battığı yere gelince görmüştü ki güneş, kara bir balçığa batmada ve orada bir topluluğa rastladı. Dedik ki: Ey Zülkarneyn, istersen azaplandırırsın bunları, istersen iyilik edersin onlara.
ALİ BULAÇ
86. Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (geçerli ilke) edinirsin."
SÜLEYMAN ATEŞ
86. Nihayet güneşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında da bir kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (onlara) ya azab edersin veya kendilerine güzel davranırsın (onları güzellikle yola getirirsin. Nasıl istersen öyle yaparsın)."
GÜLTEKİN ONAN
86. Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzeliği (geçerli ilke) edinirsin."
SUAT YILDIRIM
86. Nihayet Batıya ulaştığında, güneşi adeta kara bir balçıkta batar vaziyette buldu.Orada yerli bir halk bulunuyordu.Biz: “Zülkarneyn!” dedik, “ister onlara azab edersin, ister güzel davranırsın.”