KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَأَمَّا ve emmā ise  
الْجِدَارُ l-cidāru duvar ج د ر
فَكَانَ fekāne idi ك و ن
لِغُلَامَيْنِ liğulāmeyni çocuğun غ ل م
يَتِيمَيْنِ yetīmeyni iki yetim ي ت م
فِي  
الْمَدِينَةِ l-medīneti şehirde م د ن
وَكَانَ ve kāne ve vardı ك و ن
تَحْتَهُ teHtehu altında ت ح ت
كَنْزٌ kenzun bir hazine ك ن ز
لَهُمَا lehumā onlara ait  
وَكَانَ ve kāne ve idi ك و ن
أَبُوهُمَا ebūhumā babaları da ا ب و
صَالِحًا SāliHen iyi bir kimse ص ل ح
فَأَرَادَ feerāde istedi ki ر و د
رَبُّكَ rabbuke Rabbin ر ب ب
أَنْ en  
يَبْلُغَا yebluğā onlar büyüyüp ersinler ب ل غ
أَشُدَّهُمَا eşuddehumā güçlü çağlarına ش د د
وَيَسْتَخْرِجَا ve yesteḣricā ve çıkarsınlar خ ر ج
كَنْزَهُمَا kenzehumā hazinelerini ك ن ز
رَحْمَةً raHmeten bir rahmet olarak ر ح م
مِنْ min  
رَبِّكَ rabbike Rabbinden ر ب ب
وَمَا ve mā  
فَعَلْتُهُ feǎltuhu bunları yapmadım ف ع ل
عَنْ ǎn  
أَمْرِي emrī ben kendiliğimden ا م ر
ذَٰلِكَ ƶālike işte budur  
تَأْوِيلُ te’vīlu içyüzü ا و ل
مَا şeylerin  
لَمْ lem  
تَسْطِعْ tesTiǎ’ senin güç yetiremediğin ط و ع
عَلَيْهِ ǎleyhi hakkında  
صَبْرًا Sabran sabırla ص ب ر
TÜRKÇE OKUNUŞ
82. veemme-lcidâru fekâne ligulâmeyni yetîmeyni fi-lmedîneti vekâne taḥtehû kenzül lehümâ vekâne ebûhümâ ṣâliḥâ. feerâde rabbüke ey yeblügâ eşüddehümâ veyestaḫricâ kenzehümâ. raḥmetem mir rabbik. vemâ fe`altühû `an emrî. ẕâlike te'vîlü mâ lem tesṭi` `aleyhi ṣabrâ.
DİYANET VAKFI
82. "Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur."
DİYANET İŞLERİ
82. "Duvar ise, şehirde iki yetim erkek çocuğa aitti. Duvarın altında onların bir hazinesi vardı; babaları da iyi bir kimseydi. Rabbin onların erginlik çağına ulaşmasını ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarmalarını istedi. Ben bunları kendiliğimden yapmadım. İşte dayanamadığın işlerin içyüzleri budur."
ELMALILI HAMDI YAZIR
82. "Duvar ise, o şehirde iki yetim oğlana ait idi. Duvarın altında onların bir hazinesi vardı. Babaları da iyi bir kimse idi. Onun için Rabbin istedi ki o iki çocuk erginlik çağlarına ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ve ben bunların hiçbirini kendiliğimden yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin içyüzleri budur."
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
82. Duvarsa, şehirdeki iki yetim çocuğundu ve altında, onlara ait bir define vardı, babaları da temiz bir adamdı. Rabbin, onların ergenlik çağına gelmelerini ve definelerini çıkarıp elde etmelerini diledi. Bunları kendiliğimden yapmadım. İşte sabredemediğin şeylerin iç yüzü.
ALİ BULAÇ
82. "Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu."
SÜLEYMAN ATEŞ
82. Duvar ise şehirde iki yetim çocuğun idi. Altında onlara ait bir hazine vardı. Babaları da iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki onlar (büyüyüp) güçlü çağlarına ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Bunları, ben kendiliğimden yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.
GÜLTEKİN ONAN
82. "Duvar ise şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu) rabbinden bir rahmettir. Bunları ben kendi buyrultum [özel görüşüm] ile yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu."
SUAT YILDIRIM
82. Gelelim duvara: O duvar şehirdeki iki yetim çocuğa aitti. Duvarın altında onlara ait bir define gömülü idi. Babaları, salih, iyi bir insandı. Rabbin onların reşit olacakları çağa gelip, definelerini o zaman çıkarmalarını irade buyurdu.Bütün bunlar Rabbinden birer lütuf ve rahmet olup, ben hiçbirini kendi görüşümle yapmış değilim. İşte hakkında sabırsızlık gösterdiğin meselelerin içyüzü bunlardan ibarettir.” (47,13; 43,31)