KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
فَانْطَلَقَا fenTaleḳā yine yürüdüler ط ل ق
حَتَّىٰ Hattā nihayet  
إِذَا iƶā  
أَتَيَا eteyā vardıklarında ا ت ي
أَهْلَ ehle halkına ا ه ل
قَرْيَةٍ ḳaryetin bir kent ق ر ي
اسْتَطْعَمَا steT’ǎmā yemek istediler ط ع م
أَهْلَهَا ehlehā oranın halkından ا ه ل
فَأَبَوْا feebev fakat kaçındılar ا ب ي
أَنْ en  
يُضَيِّفُوهُمَا yuDeyyifūhumā onları konuklamaktan ض ي ف
فَوَجَدَا fevecedā derken buldular و ج د
فِيهَا fīhā orada  
جِدَارًا cidāran bir duvar ج د ر
يُرِيدُ yurīdu yüz tutan ر و د
أَنْ en  
يَنْقَضَّ yenḳaDDe yıkılmağa ق ض ض
فَأَقَامَهُ feeḳāmehu hemen onu doğrulttu ق و م
قَالَ ḳāle Musa dedi ki ق و ل
لَوْ lev eğer  
شِئْتَ şi’te isteseydin ش ي ا
لَاتَّخَذْتَ lātteḣaƶte alırdın ا خ ذ
عَلَيْهِ ǎleyhi buna karşılık  
أَجْرًا ecran bir ücret ا ج ر
TÜRKÇE OKUNUŞ
77. fenṭaleḳâ. ḥattâ iẕâ eteyâ ehle ḳaryetin-staṭ`amâ ehlehâ feebev ey yüḍayyifûhümâ fevecedâ fîhâ cidâray yürîdü ey yenḳaḍḍa feeḳâmeh. ḳâle lev şi'te letteḫaẕte `aleyhi ecrâ.
DİYANET VAKFI
77. Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar. (Hızır) hemen onu doğrulttu. Musa: Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın, dedi.
DİYANET İŞLERİ
77. Yine yola koyuldular; sonunda vardıkları bir kasaba halkından yiyecek istediler. Kasaba halkı, bu ikisini misafir etmek istemedi. İkisi, şehrin içinde yıkılmağa yüz tutan bir duvar gördüler, Musa'nın arkadaşı onu doğrultuverdi; Musa: "Dileseydin buna karşı bir ücret alabilirdin" dedi.
ELMALILI HAMDI YAZIR
77. Bunun üzerine yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yemek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır hemen onu doğrulttu. Musa: "İsteseydin elbet buna karşı bir ücret alırdın" dedi.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
77. Gene yola düştüler. Bir şehre geldiler, halkından yemek istedilerse de onları konuklayıp doyuran bir tek kişi bile çıkmadı. Orada bir duvar buldular, yıkılmak üzereydi. O zat, duvarı doğrulttu. Musa, dileseydin dedi, bu hizmete karşılık bir ücret alırdın.
ALİ BULAÇ
77. (Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin."
SÜLEYMAN ATEŞ
77. Yine yürüdüler. Nihayet bir kent halkına varıp onlardan yemek istediler (kent halkı) onları konuklamaktan kaçındılar. Derken orada yıkılmağa yüz tutan bir duvar buldular; hemen onu doğrulttu. (Musa): "İsteseydin buna karşılık bir ücret alırdın," dedi.
GÜLTEKİN ONAN
77. (Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasaba ehline gelip yemek istediler, fakat kasaba ehli onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin."
SUAT YILDIRIM
77. Tekrar yola devam ettiler.Nihayet bir şehre varıp o şehir halkından yiyecek istediler, ama ahali bunları misafir etmemekte diretti. Bu sırada (Hızır) orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar görür görmez onu düzeltiverdi.Mûsâ: “İsteseydin” dedi, “elbette buna karşı iyi bir ücret alabilirdin.”