KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
بَلْ bel hayır  
قَالُوا ḳālū dediler ق و ل
أَضْغَاثُ eDğāṧu bu karmakarışık ض غ ث
أَحْلَامٍ eHlāmin hayallerdir ح ل م
بَلِ beli hayır  
افْتَرَاهُ fterāhu onu uydurmuş ف ر ي
بَلْ bel hayır  
هُوَ huve o  
شَاعِرٌ şāǐrun şa’irdir ش ع ر
فَلْيَأْتِنَا felye’tinā bize getirse ya ا ت ي
بِايَةٍ biāyetin bir mu’cize ا ي ي
كَمَا kemā gibi  
أُرْسِلَ ursile gönderildikleri ر س ل
الْأَوَّلُونَ l-evvelūne öncekilerin ا و ل
TÜRKÇE OKUNUŞ
5. bel ḳâlû aḍgâŝü aḥlâmim beli-fterâhü bel hüve şâ`ir. felye'tinâ biâyetin kemâ ürsile-l'evvelûn.
DİYANET VAKFI
5. "Hayır, dediler, (bunlar) saçma sapan rüyalardır; bilakis onu kendisi uydurmuştur; belki de o, şairdir. (Eğer öyle değilse) bize hemen, öncekilere gönderilenin benzeri bir ayet getirsin."
DİYANET İŞLERİ
5. Onlar: "Hayır; bunlar karışık rüyalardır", "Hayır; onu uydurmuştur", "Hayır; o şairdir", "Haydi önceki peygamberler gibi o da bize bir mucize getirsin" dediler.
ELMALILI HAMDI YAZIR
5. Onlar: "Hayır, bunlar karışık rüyalardır; yok, onu kendisi uydurdu, yok o bir şairdir. Böyle değilse önceki peygamberler gibi, o da bize bir mucize getirsin" dediler.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
5. Hatta derler ki: Bu sözler, saçmasapan rüyadan ibaret, belki de kendisi uyduruyor bunları, hatta o, bir şair. Değilse neden evvelkilere gönderildiği gibi bize bir mucize gösteremiyor?
ALİ BULAÇ
5. "Hayır" dediler. (Bunlar) Karmakarışık düşlerdir; hayır, onu kendisi uydurmuştur; hayır o bir şairdir. Böyle değilse, öncekilere gönderildiği gibi bize de bir ayet (mucize) getirsin."
SÜLEYMAN ATEŞ
5. Hayır, dediler, (bu) karmakarışık hayallerdir; hayır onu uydurmuş; hayır o şa'irdir. (Eğer gerçekten peygamberse) öncekilerin, (mu'cizelerle) gönderildikleri gibi o da bize bir mu'cize getirsin.
GÜLTEKİN ONAN
5. "Hayır" dediler. "(Bunlar) Karmakarışık düşlerdir; hayır, onu kendisi uydurmuştur; hayır, o bir şairdir. Böyle değilse, öncekilere gönderildiği gibi bize de bir ayet getirsin."
SUAT YILDIRIM
5. (Kur'ân’ı kime mal edecekleri konusunda şaşırıp kaldılar, cevapları kendilerini bile tatmin etmeyip durmadan fikir değiştirdiler.) “Hayır!” dediler, “bu adğâsu ahlam: karışık karışık rüyalar.” “Yok yok, böyle değil, anlaşılan onu kendisi uydurmuş!” “Hayır! bu da değil, galiba o bir şair!”, “Öyleyse önceki peygamberlere verilen mûcizeler kabilinden istediğimiz mûcizeyi bize göstersin!” (17,59; 10,96-97)