KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
فَإِنْ fein eğer  
أَعْرَضُوا eǎ’raDū yüz çevirirlerse ع ر ض
فَمَا femā  
أَرْسَلْنَاكَ erselnāke biz seni göndermedik ر س ل
عَلَيْهِمْ ǎleyhim onların üzerine  
حَفِيظًا HafīZen bekçi ح ف ظ
إِنْ in değildir  
عَلَيْكَ ǎleyke sana düşen  
إِلَّا illā başkası  
الْبَلَاغُ l-belāğu duyurmaktan ب ل غ
وَإِنَّا ve innā elbette biz  
إِذَا iƶā zaman  
أَذَقْنَا eƶeḳnā taddırdığımız ذ و ق
الْإِنْسَانَ l-insāne insana ا ن س
مِنَّا minnā bizden  
رَحْمَةً raHmeten bir rahmet ر ح م
فَرِحَ feriHa sevinir ف ر ح
بِهَا bihā ona  
وَإِنْ vein ama eğer  
تُصِبْهُمْ tuSibhum başlarına gelirse ص و ب
سَيِّئَةٌ seyyietun bir kötülük س و ا
بِمَا bimā dolayı  
قَدَّمَتْ ḳaddemet öne sürdüğü işlerden ق د م
أَيْدِيهِمْ eydīhim ellerinin ي د ي
فَإِنَّ feinne şüphesiz hemen  
الْإِنْسَانَ l-insāne insan ا ن س
كَفُورٌ kefūrun nankör olur ك ف ر
TÜRKÇE OKUNUŞ
48. fein a`raḍû femâ erselnâke `aleyhim ḥafîżâ. in `aleyke ille-lbelâg. veinnâ iẕâ eẕaḳne-l'insâne minnâ raḥmeten feriḥa bihâ. vein tüṣibhüm seyyietüm bimâ ḳaddemet eydîhim feinne-l'insâne kefûr.
DİYANET VAKFI
48. Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!
DİYANET İŞLERİ
48. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Biz seni onlara bekçi göndermedik; sana düşen sadece tebliğdir. Doğrusu Biz insana katımızdan bir rahmet tattırırsak ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse işte o zaman görürsün ki insan gerçekten pek nankördür.
ELMALILI HAMDI YAZIR
48. Ey Muhammed! Eğer onlar yüz çevirirlerse bilsinler ki, biz seni onların üzerine bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece tebliğdir. Gerçekten biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırırsak ona sevinir, ama elleriyle yaptıkları yüzünden kendilerine bir kötülük isabet ederse, o zaman görürsün ki insan çok nankördür.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
48. Yüz çevirirlerse artık biz, seni onları korumaya göndermedik ki; sana ancak tebliğ etmek düşer ve şüphe yok ki biz, insana, katımızdan bir rahmet tattırdık mı sevinir, övünür onunla, fakat elleriyle hazırlayıp kazandıkları bir kötülüğe uğrarlarsa da gerçekten insan, pek nankördür.
ALİ BULAÇ
48. Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık Biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir.
SÜLEYMAN ATEŞ
48. Eğer yüz çevirirlerse (üzülme); biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen, yalnız duyurmaktır. Biz insana, bizden bir rahmet taddırdığımız zaman ona sevinir. Ama ellerinin (yapıp) öne sürdüğü işlerden dolayı başlarına bir kötülük gelirse, insan hemen nankör olur.
GÜLTEKİN ONAN
48. Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan (pek) kafir kesiliverir.
SUAT YILDIRIM
48. Eğer bu çağrıya sırtlarını dönerlerse, hoş biz de seni üzerlerine bekçi göndermedik ya! Senin görevin sadece tebliğdir.Biz insana tarafımızdan bir nimet tattırırsak o ferahlar, şımarır.Ama başlarına, yine kendi işledikleri hatalar sebebiyle bir sıkıntı gelirse insan hemen nankörleşir. (2,272; 13,40)