KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
إِذْ o vakit  
أَنْتُمْ entum siz  
بِالْعُدْوَةِ bil-ǔdveti vadinin ع د و
الدُّنْيَا d-dunyā yakın kenarında idiniz د ن و
وَهُمْ ve hum ve onlar da  
بِالْعُدْوَةِ bil-ǔdveti vadinin ع د و
الْقُصْوَىٰ l-ḳuSvā uzak kenarında idiler ق ص و
وَالرَّكْبُ ve rrakbu ve kervan da ر ك ب
أَسْفَلَ esfele daha aşağıda idi س ف ل
مِنْكُمْ minkum sizden  
وَلَوْ velev ve eğer  
تَوَاعَدْتُمْ tevāǎdtum sözleşmiş olsaydınız dahi و ع د
لَاخْتَلَفْتُمْ lāḣteleftum buluşamazdınız خ ل ف
فِي  
الْمِيعَادِ l-mīǎādi sözleştiğiniz vakitte و ع د
وَلَٰكِنْ velākin fakat bu  
لِيَقْضِيَ liyeḳDiye yerine getirmesi içindir ق ض ي
اللَّهُ llahu Allah’ın  
أَمْرًا emran bir işi ا م ر
كَانَ kāne ك و ن
مَفْعُولًا mef’ǔlen yapılması gereken ف ع ل
لِيَهْلِكَ liyehlike helak olsun diye ه ل ك
مَنْ men kimse  
هَلَكَ heleke helak olan ه ل ك
عَنْ ǎn  
بَيِّنَةٍ beyyinetin açık delille ب ي ن
وَيَحْيَىٰ ve yeHyā ve yaşasın diye ح ي ي
مَنْ men kimse de  
حَيَّ Hayye yaşayan ح ي ي
عَنْ ǎn  
بَيِّنَةٍ beyyinetin açık delille ب ي ن
وَإِنَّ ve inne çünkü  
اللَّهَ llahe Allah  
لَسَمِيعٌ lesemīǔn işitendir س م ع
عَلِيمٌ ǎlīmun bilendir ع ل م
TÜRKÇE OKUNUŞ
42. iẕ entüm bil`udveti-ddünyâ vehüm bil`udveti-lḳuṣvâ verrakbü esfele minküm. velev tevâ`attüm laḫteleftüm fi-lmî`âdi velâkil liyaḳdiye-llâhü emran kâne mef`ûlel liyehlike men heleke `am beyyinetiv veyaḥyâ men ḥayye `am beyyineh. veinne-llâhe lesemî`un `alîm.
DİYANET VAKFI
42. Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vadinin yakın kenarında (Medine tarafında) idiniz, onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler. Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilafa düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helak olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helak olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir.
DİYANET İŞLERİ
42. Siz vadiye en yakın ve onlar da en uzak yamaçta idiler; kervanın süvarileri sizden daha aşağıdaydı. Savaş için buluşmak üzere sözleşmeye kalksaydınız, vaktini tayinde anlaşmazlığa düşerdiniz; fakat Allah mahvolan, apaçık belgeden ötürü mahvolsun, yaşayan da apaçık belgeden ötürü yaşasın diye olacak işi yaptı. Doğrusu Allah işitir ve bilir.
ELMALILI HAMDI YAZIR
42. O vakit siz vadinin yakın bir yamacında idiniz, onlarsa uzak yamacında idiler. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Öyle ki, şayet onlarla sözleşmiş olsaydınız, öyle bir buluşma yeri için mutlaka anlaşmazlık çıkarırdınız. Fakat olması gereken (zafer)in olması için Allah böyle takdir etti. Tâ ki, helak olan apaçık bir delil gördükten sonra helak olsun, sağ kalanlar da yine apaçık bir delilden sonra yaşasın. Kesindir ki Allah, işitendir, bilendir.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
42. Hani siz vadinin yakın bir yerindeydiniz, onlar uzak bir kıyısında, kervansa sizden daha aşağı tarafta ve eğer muayyen yerlerde buluşmak üzere sözleşseydiniz gene ihtilafa düşerdiniz. Fakat helak olanın, apaçık bir delil görerek helak olması, diri kalanın da gene apaçık bir delil görerek diri kalması için Allah, olacak bir işi yerine getirmek üzere bunu böyle yaptı ve şüphe yok ki Allah, mutlaka her şeyi duyar, bilir.
ALİ BULAÇ
42. Hani siz vadinin yakın kenarında, onlar uzak yamacındaydılar; kervan ise sizden daha aşağıdaydı. Eğer sözleşseydiniz, kaçınılmaz olarak sözleşme yeri (veya konusu) hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz; ancak Allah, olacağı olan işi gerçekleştirmek için (böyle yaptı). Böylece, helak olacak kişi apaçık bir delilden sonra helak olsun, diri kalacak kişi apaçık bir delilden sonra hayatta kalsın. Şüphesiz Allah, gerçekten işitendir, bilendir.
SÜLEYMAN ATEŞ
42. O gün siz, vadinin yakın kenarında idiniz, onlar da uzak kenarında idiler. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Eğer sözleşmiş olsaydınız dahi, sözleştiğiniz vakitte öyle buluşamazdınız. Fakat Allah, yapılması gereken bir işi yerine getirmek için (sizi böyle buluşturdu) ki helak olan, açık delille helak olsun; yaşayan da açık delille yaşasın. Çünkü Allah, işitendir, bilendir.
GÜLTEKİN ONAN
42. Hani siz vadinin yakın kenarında, onlar uzak yamacındaydılar; kervan ise sizden daha aşağıdaydı. Eğer sözleşseydiniz, kaçınılmaz olarak yeri (veya konusu) hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz; ancak Tanrı, gerçekleş(tiril)ecek buyruğu yerine-getirmek (kaza etmek) için (böyle yaptı). Böylece helak olacak kişi apaçık bir delilden sonra helak olsun, diri kalacak kişi apaçık bir delilden sonra hayatta kalsın. Kuşkusuz Tanrı, gerçekten işitendir, bilendir.
SUAT YILDIRIM
42. Hani Bedir savaşı günü ey Müslümanlar, Siz vadinin yakın kenarında idiniz, onlar da uzak tarafında idiler!Kervan ise sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi.Eğer sözleşmiş olsaydınız dahi, sözleştiğiniz vakitte öyle buluşamazdınız.Fakat Allah, takdir ettiği bir işi yerine getirmek için, sizi böyle buluşturdu ki helâk olan, bir delile göre helâk olsun, yaşayan da bir delile göre yaşasın.Çünkü Allah her şeyi hakkıyla işitir ve bilir. (6,122)