KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
فَإِذَا feiƶā zaman  
لَقِيتُمُ leḳītumu karşılaştığınız ل ق ي
الَّذِينَ elleƶīne kimselerle  
كَفَرُوا keferū inkar edenlerle ك ف ر
فَضَرْبَ feDerbe vurun ض ر ب
الرِّقَابِ r-riḳābi boyunlarını ر ق ب
حَتَّىٰ Hattā nihayet  
إِذَا iƶā zaman  
أَثْخَنْتُمُوهُمْ eṧḣantumūhum onları iyice vurup sindirdiğiniz ث خ ن
فَشُدُّوا feşuddū sıkıca bağlayın ش د د
الْوَثَاقَ l-veṧāḳa bağı و ث ق
فَإِمَّا feimmā ister  
مَنًّا mennen iyilikle bırakırsınız م ن ن
بَعْدُ beǎ’du ondan sonra ب ع د
وَإِمَّا veimmā veya  
فِدَاءً fidāen fidye alırsınız ف د ي
حَتَّىٰ Hattā kadar  
تَضَعَ teDeǎ bırakıncaya و ض ع
الْحَرْبُ l-Harbu harb ح ر ب
أَوْزَارَهَا evzārahā ağırlıklarını و ز ر
ذَٰلِكَ ƶālike işte  
وَلَوْ velev şayet  
يَشَاءُ yeşāu dileseydi ش ي ا
اللَّهُ llahu Allah  
لَانْتَصَرَ lānteSara öc alırdı ن ص ر
مِنْهُمْ minhum onlardan  
وَلَٰكِنْ velākin fakat  
لِيَبْلُوَ liyebluve denemek için ب ل و
بَعْضَكُمْ beǎ’Dekum bir kısmınızı ب ع ض
بِبَعْضٍ bibeǎ’Din diğeriyle ب ع ض
وَالَّذِينَ velleƶīne kimselerin  
قُتِلُوا ḳutilū öldürülenlerin ق ت ل
فِي  
سَبِيلِ sebīli Allah yolunda س ب ل
اللَّهِ llahi Allah  
فَلَنْ felen asla  
يُضِلَّ yuDille zayi etmeyecektir ض ل ل
أَعْمَالَهُمْ eǎ’mālehum yaptıkları işleri ع م ل
TÜRKÇE OKUNUŞ
4. feiẕâ leḳîtümü-lleẕîne keferû feḍarbe-rriḳâb. ḥattâ iẕâ eŝḫantümûhüm feşüddü-lveŝâḳa feimmâ mennem ba`dü veimmâ fidâen ḥattâ teḍa`a-lḥarbü evzârahâ. ẕâlik. velev yeşâü-llâhü lenteṣara minhüm velâkil liyeblüve ba`ḍaküm biba`ḍ. velleẕîne ḳutilû fî sebîli-llâhi feley yüḍille a`mâlehüm.
DİYANET VAKFI
4. (Savaşta) inkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz.
DİYANET İŞLERİ
4. Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda boyunlarını vurun; sonunda onlara üstün geldiğinizde onları esir alın; savaş sona erince onları ya karşılıksız, ya da fidye ile salıverin; Allah dilemiş olsaydı, onlardan başka türlü öç alabilirdi, bunun böyle olması, kiminizi kiminizle denemek içindir. Allah, kendi yolunda öldürülenlerin işlerini boşa çıkarmaz.
ELMALILI HAMDI YAZIR
4. Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
4. Kafir olanlarla savaşa giriştiniz mi vurun boyunlarını, onları iyice yaralayıp kırdınız, bozguna uğratıp da onlara üst geldiniz mi işe sağlam yapışın, bağlayın sımsıkı tutsakları, ondan sonra da isterseniz öylece salıverirsiniz onları, isterseniz para alır da bırakırsınız savaş ağırlığını atıncaya dek, bu, böyle; ve Allah dileseydi savaşsız da helak ederdi onları ve fakat bir kısmınızı, bir kısmınızla sınamak ister ve Allah yolunda öldürülenlerin yaptıklarını asla boşa çıkarmamaktadır.
ALİ BULAÇ
4. Öyleyse, inkar edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları 'iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da' artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmaz.
SÜLEYMAN ATEŞ
4. (Savaşta) İnkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (onları esir alın). Ondan sonra artık ya lutfen bırakır veya karşılığında fidye alırsınız. Harb, ağırlıklarını bırakıncaya (savaş sona erinceye) kadar (böyle yaparsınız). Allah dileseydi (kendisi) onlardan öc alırdı, fakat sizi birbirinizle denemek için (size savaşı emrediyor). Allah, kendi yolunda öldürülenlerin yaptıkları işleri zayi etmeyecektir.
GÜLTEKİN ONAN
4. Öyleyse, küfredenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları 'iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da' artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Tanrı dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Tanrı yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Tanrı) amellerini giderip-boşa çıkarmaz.
SUAT YILDIRIM
4. İmdi kâfirlerle savaşta karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice mağlub edince, işi sağlama bağlayın, onları esir alın. Savaş bitince onları ister lütuf olarak karşılıksız salıverir, ister fidye alarak bırakırsınız.Durum şu ki: Allah dileseydi, onlardan intikamınızı alır, onları cezalandırırdı. Fakat O, sizi birbirinizle denemek için savaşı emrediyor. Allah yolunda öldürülenler var ya, Allah onların yaptıklarını asla zayi etmeyecek, boşa çıkarmayacaktır. (8,67-68; 3,142; 9,14-15)