KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَالْبُدْنَ velbudne kurbanlık develeri ب د ن
جَعَلْنَاهَا ceǎlnāhā yaptık ج ع ل
لَكُمْ lekum sizin için  
مِنْ min -nden  
شَعَائِرِ şeǎāiri işaretleri- ش ع ر
اللَّهِ llahi Allah’ın  
لَكُمْ lekum sizin için vardır  
فِيهَا fīhā onlarda  
خَيْرٌ ḣayrun hayır خ ي ر
فَاذْكُرُوا feƶkurū anın da boğazlayın ذ ك ر
اسْمَ isme adını س م و
اللَّهِ llahi Allah’ın  
عَلَيْهَا ǎleyhā üzerlerine  
صَوَافَّ Savāffe kurban için sıra halinde dururlarken ص ف ف
فَإِذَا fe iƶā zaman  
وَجَبَتْ vecebet düştüğünde و ج ب
جُنُوبُهَا cunūbuhā yanları üzerine canları çıkınca ج ن ب
فَكُلُوا fekulū yeyin ا ك ل
مِنْهَا minhā onlardan  
وَأَطْعِمُوا ve eT’ǐmū ve yedirin ط ع م
الْقَانِعَ l-ḳāniǎ kanaat edip isteyemeyene ق ن ع
وَالْمُعْتَرَّ velmuǎ’terra ve isteyene ع ر ر
كَذَٰلِكَ keƶālike işte böyle  
سَخَّرْنَاهَا seḣḣarnāhā onları boyun eğdirdi س خ ر
لَكُمْ lekum size  
لَعَلَّكُمْ leǎllekum umulur ki  
تَشْكُرُونَ teşkurūne şükredersiniz ش ك ر
TÜRKÇE OKUNUŞ
36. velbüdne ce`alnâhâ leküm min şe`âiri-llâhi leküm fîhâ ḫayr. feẕkürü-sme-llâhi `aleyhâ ṣavâff. feiẕâ vecebet cünûbühâ fekülû minhâ veaṭ`imü-lḳâni`a velmü`terr. keẕâlike seḫḫarnâhâ leküm le`alleküm teşkürûn.
DİYANET VAKFI
36. Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.
DİYANET İŞLERİ
36. İşte kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yan üstü düşüp ölünce onlardan yiyin, isteyene de istemeyene de verin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik.
ELMALILI HAMDI YAZIR
36. Kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ön ayaklarının biri bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin buyruğunuza verdik ki, şükredesiniz.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
36. Büyük develeri de Allah'ın size meşru kıldığı kurbanlık hayvanlar olarak yarattık, onlarda hayır ve menfaat var size. Artık onlar, ayaktayken onları boğazlayın ve Allah'ın adını anın, yanüstü düştükleri zaman da hem siz yiyin ondan, hem de yoksulluğunu bildirip isteyen ve gizleyip istemeyen yoksulları doyurun; siz şükredesiniz diye böylece onları da ram ettik size.
ALİ BULAÇ
36. İri cüsseli develeri size Allah'ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allah'ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.
SÜLEYMAN ATEŞ
36. Biz o kurbanlık develeri de size Allah'ın (dininin) işaretlerinden yaptık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar ön ayaklarını sıra halinde yere basmış durumda iken üzerlerine Allah'ın adını anın (da boğazlayın) yanları yere düş(üp canları çık)ınca da onlardan yeyin, kanaat eden(fakir)e de; isteyen(fakir)e de yedirin. Allah o(kocaman hayva)nları, size boyun eğdirdi ki şükredesiniz.
GÜLTEKİN ONAN
36. İri cüsseli develeri size Tanrı'nın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Tanrı'nın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.
SUAT YILDIRIM
36. Biz kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin hakkınızda Allah'ın dininin şeâirinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır.Onlar boğazlanmak üzere saf halinde dururken onları kestiğiniz zaman Allah’ın adını anın. Yanı üstü yere yıkılınca da onlardan hem siz yiyin, hem kanaat gösterip istemeyene, hem de isteyen fakire yedirin! İşte böylece onları size âmâde kıldık ki şükredesiniz. (5,2; 22,28; 36,71-73)