KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَمَا ve mā ve  
جَعَلْنَا ceǎlnā biz yapmadık ج ع ل
أَصْحَابَ eSHābe muhafızları ص ح ب
النَّارِ n-nāri cehennemin ن و ر
إِلَّا illā başkasını  
مَلَائِكَةً melāiketen meleklerden م ل ك
وَمَا ve mā ve  
جَعَلْنَا ceǎlnā yapmadık ج ع ل
عِدَّتَهُمْ ǐddetehum onların sayısını ع د د
إِلَّا illā başka bir şey  
فِتْنَةً fitneten bir sınavdan ف ت ن
لِلَّذِينَ lilleƶīne için  
كَفَرُوا keferū inkar edenler ك ف ر
لِيَسْتَيْقِنَ liyesteyḳine iyice inansın diye ي ق ن
الَّذِينَ elleƶīne olanlar  
أُوتُوا ūtū kendilerine verilmiş ا ت ي
الْكِتَابَ l-kitābe Kitap ك ت ب
وَيَزْدَادَ ve yezdāde ve artsın diye ز ي د
الَّذِينَ elleƶīne  
امَنُوا āmenū inananların ا م ن
إِيمَانًا īmānen imanı ا م ن
وَلَا ve lā ve  
يَرْتَابَ yertābe kuşkulanmasınlar ر ي ب
الَّذِينَ elleƶīne olanlar  
أُوتُوا ūtū verilmiş ا ت ي
الْكِتَابَ l-kitābe Kitap ك ت ب
وَالْمُؤْمِنُونَ velmuminūne ve inananlar ا م ن
وَلِيَقُولَ veliyeḳūle ve desinler diye ق و ل
الَّذِينَ elleƶīne kimseler  
فِي bulunan  
قُلُوبِهِمْ ḳulūbihim kalblerinde ق ل ب
مَرَضٌ meraDun hastalık م ر ض
وَالْكَافِرُونَ velkāfirūne ve kafirler ك ف ر
مَاذَا māƶā ne?  
أَرَادَ erāde demek istedi ر و د
اللَّهُ llahu Allah  
بِهَٰذَا bihāƶā bu  
مَثَلًا meṧelen misalle م ث ل
كَذَٰلِكَ keƶālike böylece  
يُضِلُّ yuDillu şaşırtır ض ل ل
اللَّهُ llahu Allah  
مَنْ men kimseyi  
يَشَاءُ yeşāu dilediği ش ي ا
وَيَهْدِي ve yehdī ve doğru yola iletir ه د ي
مَنْ men kimseyi  
يَشَاءُ yeşāu dilediği ش ي ا
وَمَا ve mā ve  
يَعْلَمُ yeǎ’lemu bilmez ع ل م
جُنُودَ cunūde ordularını ج ن د
رَبِّكَ rabbike Rabbinin ر ب ب
إِلَّا illā başkası  
هُوَ huve O’ndan  
وَمَا ve mā ve değildir  
هِيَ hiye bu  
إِلَّا illā başka bir şey  
ذِكْرَىٰ ƶikrā bir uyarıdan ذ ك ر
لِلْبَشَرِ lilbeşeri insanlara ب ش ر
TÜRKÇE OKUNUŞ
31. vemâ ce`alnâ aṣḥâbe-nnâri illâ melâikeh. vemâ ce`alnâ `iddetehüm illâ fitnetel lilleẕîne keferû liyesteyḳine-lleẕîne ûtü-lkitâbe veyezdâde-lleẕîne âmenû îmânev velâ yertâbe-lleẕîne ûtü-lkitâbe velmü'minûne veliyeḳûle-lleẕîne fî ḳulûbihim meraḍuv velkâfirûne mâẕâ erâde-llâhü bihâẕâ meŝelâ. keẕâlike yüḍillü-llâhü mey yeşâü veyehdî mey yeşâ'. vemâ ya`lemü cünûde rabbike illâ hû. vemâ hiye illâ ẕikrâ lilbeşer.
DİYANET VAKFI
31. Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkarcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını atrttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kafirler de: "Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.
DİYANET İŞLERİ
31. Cehennemin bekçilerini yalnız meleklerden kılmışızdır. Sayılarını bildirmekle de, ancak inkar edenlerin denenmesini ve kendilerine kitap verilenlerin kesin bilgi edinmesini ve inananların da imanlarının artmasını sağladık. Kendilerine kitap verilenler ve inananlar şüpheye düşmesinler. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve inkarcılar: "Allah bu misalle neyi muradetti?" desinler. İşte Allah, böylece, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu, insanoğluna bir öğütten ibarettir.
ELMALILI HAMDI YAZIR
31. Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
31. Ve biz, cehennem memurlarını, meleklerden tayin ettik ve kendilerine kitap verilenlerin iyideniyiye anlayıp inanmaları için ve inananların inancını arttırsın ve kendilerine kitap verilenlerle inananlar, şüpheye düşmesinler ve gönüllerinde hastalık olanlar ve kafirlerse, Allah bununla, bu örnekle neyi kastediyor ki desinler diye sayılarını on dokuz olarak taktir ettik. İşte böylece Allah, bildiğini saptırır ve dilediğini doğru yola sokar ve Rabbinin ordusu ne kadardır, ancak Allah bilir ve bu, insanlara bir öğüttür ancak.
ALİ BULAÇ
31. Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisi'nden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.
SÜLEYMAN ATEŞ
31. Biz cehennemin muhafızlarını hep melekler yaptık. Onların sayısını da inkar edenler için bir sınav yaptık ki, kendilerine Kitap verilmiş olanlar iyice inansın, inananların da imanı artsın. Kitap verilmiş olanlar ve inananlar kuşkulanmasınlar. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve kafirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. Böylece Allah, dilediğini şaşırtır, dilediğni doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlara bir uyarıdır.
GÜLTEKİN ONAN
31. Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını küfredenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin bir bilgiyle inansın, inananların da inançları artsın; kendilerine kitap verilenler ve inançlılar (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Tanrı bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Tanrı dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını kendisinden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.
SUAT YILDIRIM
31. Biz cehennem görevlilerini sadece melaikelerden kıldık. Onların sayısını da kâfirler için imtihan ve sıkıntı sebebi yaptık ki Ehl-i kitaptan olanlar Peygambere imanda yakîn sahibi olup, daha kesin inansınlar. mü'minlerin imanlarındaki yakinleri artsın. Ehl-i kitap ve müminler tereddüde düşmesinler. Kalplerinde hastalık olan münafıklar ile kâfirler de neticede: “Allah, bu misal ile ne anlatmak istemiş olabilir?” desinler. Böylece Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını Kendisinden başka kimse bilemez. Bu, (yani cehennem veya ondan bahseden âyetler) beşere bir öğüt ve uyarıdan başka bir şey değildir. (2,26)