KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
هُوَ huve O’dur  
الَّذِي lleƶī ki  
خَلَقَكُمْ ḣaleḳakum sizi yarattı خ ل ق
مِنْ min  
نَفْسٍ nefsin nefisten ن ف س
وَاحِدَةٍ vāHidetin bir tek و ح د
وَجَعَلَ ve ceǎle ve var eti ج ع ل
مِنْهَا minhā ondan  
زَوْجَهَا zevcehā eşini ز و ج
لِيَسْكُنَ liyeskune gönlü sukün bulsun diye س ك ن
إِلَيْهَا ileyhā onunla  
فَلَمَّا fe lemmā ne zaman ki  
تَغَشَّاهَا teğaşşāhā eşini sarıp örtünce غ ش و
حَمَلَتْ Hamelet eşi yüklendi ح م ل
حَمْلًا Hamlen bir yük ح م ل
خَفِيفًا ḣafīfen hafif خ ف ف
فَمَرَّتْ fe merrat gezdirdi م ر ر
بِهِ bihi onu  
فَلَمَّا felemmā ne zaman ki  
أَثْقَلَتْ eṧḳalet yükü ağırlaşınca ث ق ل
دَعَوَا deǎvā ikisi beraber du’a ettiler د ع و
اللَّهَ llahe Allah’a  
رَبَّهُمَا rabbehumā Rableri ر ب ب
لَئِنْ lein eğer  
اتَيْتَنَا āteytenā bize verirsen ا ت ي
صَالِحًا SāliHen iyi güzel bir çocuk ص ل ح
لَنَكُونَنَّ lenekūnenne elbette oluruz ك و ن
مِنَ mine -den  
الشَّاكِرِينَ ş-şākirīne şükredenler- ش ك ر
TÜRKÇE OKUNUŞ
189. hüve-lleẕî ḫaleḳaküm min nefsiv vâḥidetiv vece`ale minhâ zevcehâ liyesküne ileyhâ. felemmâ tegaşşâhâ ḥamelet ḥamlen ḫafîfen femerrat bih. felemmâ eŝḳalet de`ave-llâhe rabbehümâ lein âteytenâ ṣâliḥal lenekûnenne mine-şşâkirîn.
DİYANET VAKFI
189. Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur. Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). Onu bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah'a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler.
DİYANET İŞLERİ
189. Sizi bir nefisten yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de ondan var eden Allah'tır. Eşine yaklaşınca, eşi hafif bir yük yüklendi ve bu halde bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, karı-koca, Rableri olan Allah'a: "Bize kusursuz bir çocuk verirsen, and olsun ki şükredenlerden oluruz" diye yalvardılar.
ELMALILI HAMDI YAZIR
189. Sizi bir tek nefisten yaratan, onunla sükûnet bulsun diye eşini de ondan yaratan Allah'tır. O, eşini kucaklayıp sarılınca (ona yaklaşınca), eşi hafif bir yük yüklendi (hâmile kaldı). Bir müddet böyle geçti, derken yükü ağırlaştı. O vakit ikisi birden Rableri olan Allah'a şöyle dua ettiler: "Eğer bize salih bir evlat verirsen, biz muhakkak şükredenlerden olacağız."
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
189. Öyle bir mabuttur ki sizi tek bir kişiden yarattı, ülfet ve ünsiyet etmesi için ondan da eşini halketti. Derken erkek eşine yaklaşınca eşi, hafif bir yük taşımıya ve onunla gidip gelmeye başladı. O yük ağırlaşınca ikisi de, bize azası tam ve iyi birevlat verirsen şüphe yok ki biz de şükredenlerden oluruz diye Rablerine dua ettiler.
ALİ BULAÇ
189. O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız."
SÜLEYMAN ATEŞ
189. O'dur ki sizi bir tek nefisten yarattı, gönlü ısınsın diye ondan eşini var eti; eşini sarıp örtünce (eşiyle birleşince) eşi, hafif bir yük yüklendi, onu gezdirdi. (Yükü) ağırlaşınca ikisi beraber Rableri Allah'a du'a ettiler: "Eğer bize iyi, güzel bir çocuk verirsen elbette şükredenlerden oluruz!" (dediler).
GÜLTEKİN ONAN
189. O sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi rableri olan Tanrı'ya dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız."
SUAT YILDIRIM
189. O'dur ki sizi bir tek candan yarattı ve bundan da, gönlü kendisine ısınsın diye eşini inşa etti.Erkek eşini sarıp bürüdü, o da hafif bir yük yüklendi, hamile kaldı. Onu bir müddet taşıdı.Hamileliği ağırlaşınca her ikisi de Rab’leri olan Allah’a yönelip “Eğer bize sağlıklı, kusursuz bir evlat verirsen mutlaka Sana şükreden kullarından oluruz” diye yalvardılar. (4,1; 49,13; 30,21) {KM, Tekvin 2,21-22}