KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَيَعْبُدُونَ ve yeǎ’budūne ve ibadet ediyorlar ع ب د
مِنْ min  
دُونِ dūni bırakıp د و ن
اللَّهِ llahi Allah’ı  
مَا şeylere  
لَا hiç  
يَضُرُّهُمْ yeDurruhum bir zararı olmayan ض ر ر
وَلَا ve lā ve  
يَنْفَعُهُمْ yenfeǔhum yararı olmayan ن ف ع
وَيَقُولُونَ ve yeḳūlūne ve diyorlar ki ق و ل
هَٰؤُلَاءِ hāulāi bunlar  
شُفَعَاؤُنَا şufeǎāunā bizim şefaatçilerimizdir ش ف ع
عِنْدَ ǐnde katında ع ن د
اللَّهِ llahi Allah  
قُلْ ḳul de ki ق و ل
أَتُنَبِّئُونَ etunebbiūne bildiriyor musunuz? ن ب ا
اللَّهَ llahe Allah’a  
بِمَا bimā bir şeyi  
لَا  
يَعْلَمُ yeǎ’lemu bilmediği ع ل م
فِي  
السَّمَاوَاتِ s-semāvāti göklerde س م و
وَلَا ve lā ve  
فِي  
الْأَرْضِ l-erDi yerde ا ر ض
سُبْحَانَهُ subHānehu O münezzehtir س ب ح
وَتَعَالَىٰ ve teǎālā ve yücedir ع ل و
عَمَّا ǎmmā  
يُشْرِكُونَ yuşrikūne ortak koştuklarından ش ر ك
TÜRKÇE OKUNUŞ
18. veya`büdûne min dûni-llâhi mâ lâ yeḍurruhüm velâ yenfe`uhüm veyeḳûlûne hâülâi şüfe`âünâ `inde-llâh. ḳul etünebbiûne-llâhe bimâ lâ ya`lemü fi-ssemâvâti velâ fi-l'arḍ. sübḥânehû vete`âlâ `ammâ yüşrikûn.
DİYANET VAKFI
18. Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar. De ki: "Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Haşa! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir."
DİYANET İŞLERİ
18. Onlar, Allah'ı bırakarak, kendilerine fayda da zarar da veremeyen putlara taparlar: "Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır" derler. De ki: "Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?" Allah, onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir.
ELMALILI HAMDI YAZIR
18. Allah'ı bırakıyorlar da, kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan şeylere tapıyorlar ve "Bunlar bizim Allah katında şefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki, "Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?" Allah onların ortak koştukları şeylerin hepsinden münezzehtir.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
18. Ve Allah'ı bırakırlar da kendilerine ne bir zarar edebilecek, ne bir fayda verebilecek şeylere taparlar ve bunlar derler, Allah katında şefaatçilerimiz bizim. De ki: Allah'a, göklerde ve yeryüzünde bilmediği birşeyi mi haber vermedesiniz? O, müşriklerin şirk koştukları şeylerden tamamıyla münezzehtir ve çok yücedir.
ALİ BULAÇ
18. Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: "Bunlar Allah Katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. De ki: "Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve Yücedir."
SÜLEYMAN ATEŞ
18. Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar, ne de yarar veremeyen şeylere tapıyorlar ve: "Bunlar Allah katında bizim şefa'atçilerimizdir!" diyorlar. De ki: "Allah'ın, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi Allah'a haber veriyorsunuz?" O, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.
GÜLTEKİN ONAN
18. Tanrı'yı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: "Bunlar Tanrı katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. De ki: "Siz, Tanrı'ya, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir."
SUAT YILDIRIM
18. Onlar, Allah'tan başka kendilerine ne zarar ne de fayda veremeyen birtakım nesnelere ibadet ediyor ve “Onlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir.” diyorlar.De ki: Böyle bir şey olacak da Allah bilmeyecek ha!Ne o, yoksa siz Allah’a göklerde ve yerde olup da bilmediği şeylerin varlığını mı haber vereceğinizi iddia ediyorsunuz?Hâşâ! O, onların iddia ettikleri her türlü ortaktan münezzehtir, yücedir. (13,33)