KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
لَهُمْ lehum onların vardır  
مِنْ min  
فَوْقِهِمْ fevḳihim üstlerinden ف و ق
ظُلَلٌ Zulelun gölgeler ظ ل ل
مِنَ mine -ten  
النَّارِ n-nāri ateş- ن و ر
وَمِنْ ve min ve  
تَحْتِهِمْ teHtihim altlarından ت ح ت
ظُلَلٌ Zulelun ateşten gölgeler ظ ل ل
ذَٰلِكَ ƶālike işte  
يُخَوِّفُ yuḣavvifu korkutur خ و ف
اللَّهُ llahu Allah  
بِهِ bihi bu durumdan  
عِبَادَهُ ǐbādehu kullarını ع ب د
يَا عِبَادِ yā ǐbādi kullarım ع ب د
فَاتَّقُونِ fetteḳūni benden korkun و ق ي
TÜRKÇE OKUNUŞ
16. lehüm min fevḳihim żulelüm mine-nnâri vemin taḥtihim żulelün. ẕâlike yüḫavvifü-llâhü bihî `ibâdeh. yâ `ibâdi fetteḳûn.
DİYANET VAKFI
16. Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca benden korkun.
DİYANET İŞLERİ
16. Onlara üstlerinden kat kat ateş vardır. Allah kullarını bununla korkutur. Ey kullarım, Benden sakının.
ELMALILI HAMDI YAZIR
16. Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında yine ateşten tabakalar vardır. İşte Allah, kullarını bundan korkutuyor, "Ey kullarım! benden korkun." (diyor).
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
16. Onların üstlerinde de ateşten tabakalar var, altlarında da tabakalar. İşte Allah, kullarını korkutmada bundan; ey kullarım, çekinin benden.
ALİ BULAÇ
16. Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da tabakalar vardır. İşte Allah, Kendi kullarını bununla tehdit edip-korkutuyor. Ey kullarım öyleyse Benden sakının.
SÜLEYMAN ATEŞ
16. Onların üstlerinden ateşten gölgeler, altlarından da (ateşten) gölgeler var. İşte Allah kullarını bu durumdan korkutur. Ey kullarım, benden korkun!
GÜLTEKİN ONAN
16. Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da tabakalar vardır. İşte Tanrı, kendi kullarını bununla tehdit edip-korkutuyor. Ey kullarım öyleyse benden sakının.
SUAT YILDIRIM
16. Onların hem üstlerinde, hem altlarında ateşten kat kat örtüler vardır. İşte Allah böyle bir azabın varlığını bildirerek, kullarını korkutur. Ey kullarım! Bana karşı çıkmanızdan ötürü azabıma uğramaktan sakının. (7,41; 29,55)