KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
سَأَصْرِفُ seeSrifu uzaklaştıracağım ص ر ف
عَنْ ǎn -den  
ايَاتِيَ āyātiye ayetlerim- ا ي ي
الَّذِينَ elleƶīne kimseleri  
يَتَكَبَّرُونَ yetekebberūne büyüklenenleri ك ب ر
فِي  
الْأَرْضِ l-erDi yeryüzünde ا ر ض
بِغَيْرِ biğayri olmaksızın غ ي ر
الْحَقِّ l-Haḳḳi hak ح ق ق
وَإِنْ ve in ve eğer  
يَرَوْا yerav onlar görseler ر ا ي
كُلَّ kulle her ك ل ل
ايَةٍ āyetin ayeti ا ي ي
لَا  
يُؤْمِنُوا yuminū yine inanmazlar ا م ن
بِهَا bihā ona  
وَإِنْ ve in ve eğer  
يَرَوْا yerav görseler ر ا ي
سَبِيلَ sebīle yolu س ب ل
الرُّشْدِ r-ruşdi doğru ر ش د
لَا  
يَتَّخِذُوهُ yetteḣiƶūhu onu edinmezler ا خ ذ
سَبِيلًا sebīlen yol س ب ل
وَإِنْ vein ama eğer  
يَرَوْا yerav görseler ر ا ي
سَبِيلَ sebīle yolunu س ب ل
الْغَيِّ l-ğayyi azgınlık غ و ي
يَتَّخِذُوهُ yetteḣiƶūhu onu edinirler ا خ ذ
سَبِيلًا sebīlen yol س ب ل
ذَٰلِكَ ƶālike öyle  
بِأَنَّهُمْ biennehum çünkü onlar  
كَذَّبُوا keƶƶebū yalanladılar ك ذ ب
بِايَاتِنَا biāyātinā ayetlerimizi ا ي ي
وَكَانُوا ve kānū ve oldular ك و ن
عَنْهَا ǎnhā onları  
غَافِلِينَ ğāfilīne umursamaz غ ف ل
TÜRKÇE OKUNUŞ
146. seaṣrifü `an âyâtiye-lleẕîne yetekebberûne fi-l'arḍi bigayri-lḥaḳḳ. veiy yerav külle âyetil lâ yü'minû bihâ. veiy yerav sebîle-rruşdi lâ yetteḫiẕûhü sebîlâ. veiy yerav sebîle-lgayyi yetteḫiẕûhü sebîlâ. ẕâlike biennehüm keẕẕebû biâyâtinâ vekânû `anhâ gâfilîn.
DİYANET VAKFI
146. Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri ayetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar. Bu durum, onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir.
DİYANET İŞLERİ
146. Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları, ayetlerimden yüz çevirteceğim. Onlar bütün ayetleri görseler yine de inanmazlar; doğru yolu görseler, yol olarak benimsemezler; azgınlık yolunu görseler, hemen onu yol edinirler. Bu, onların mucizelerimizi yalan saymaları ve onlardan habersiz görünmelerinden ileri gelir.
ELMALILI HAMDI YAZIR
146. Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları, âyetlerimizi anlamaktan uzak tutacağım. Onlar ki, bütün âyetlerimizi görseler de onlara iman etmezler. Doğru yolu görseler de o yolu tutup gitmezler. Eğer sapıklık yolunu görürlerse tutar onu izlerler. Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr etmeyi âdet edinmişler ve onlardan hep gafil olagelmişlerdir.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
146. Yeryüzünde haksız yere ululuk satanlara ayetlerimizi idrak ettirmeyeceğiz, zaten onlar, hangi delili görseler inanmazlar, doğru yolu görseler o yola gitmezler, fakat azgınlık yolunu gördüler mi hemen o yola gitmeye koyulurlar; bu da ayetlerimizi yalan saymalarından ve onlardan gaflet etmelerinden ileri gelir.
ALİ BULAÇ
146. Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır.
SÜLEYMAN ATEŞ
146. Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri ayetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar her ayeti görseler de yine ona inanmazlar. Doğru yolu görseler, onu yol edinmezler, ama azgınlık yolunu görseler, onu yol edinirler. Çünkü onlar, ayetlerimizi yalanladılar ve onları umursamaz oldular.
GÜLTEKİN ONAN
146. Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri ayetlerimden engelleyeceğim / çevireceğim. Onlar her türlü ayeti görseler bile inanmazlar. Dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler; azgınlık yolunu gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları nedeniyledir.
SUAT YILDIRIM
146. Dünyada haksız yere büyüklük taslayanları, âyetlerimi gereği gibi anlamaktan uzaklaştırırım.O kibirlenenler her türlü mûcizeyi bile görseler yine de onlara iman etmezler. Doğru yolu görseler o yolu tutmazlar.Ama sapıklık yolunu görseler o yola girerler.Öyle! Çünkü onlar âyetlerimizi yalan saymayı âdet haline getirmiş ve onlardan gafil olagelmişlerdir. (6,110; 61,5; 10,96-97)