KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
مَا  
كَانَ kāne onlara yakışmaz ك و ن
لِأَهْلِ liehli halkının ا ه ل
الْمَدِينَةِ l-medīneti Medine م د ن
وَمَنْ ve men ve kimselerin  
حَوْلَهُمْ Havlehum onların çevresinden ح و ل
مِنَ mine -dan  
الْأَعْرَابِ l-eǎ’rābi bedevi Araplar- ع ر ب
أَنْ en  
يَتَخَلَّفُوا yeteḣallefū geri kalmaları خ ل ف
عَنْ ǎn -nden  
رَسُولِ rasūli Elçisi- ر س ل
اللَّهِ llahi Allah’ın  
وَلَا ve lā ve  
يَرْغَبُوا yerğabū kaygısına düşmeleri ر غ ب
بِأَنْفُسِهِمْ bienfusihim kendi canlarının ن ف س
عَنْ ǎn  
نَفْسِهِ nefsihi onun canından önce ن ف س
ذَٰلِكَ ƶālike böyledir  
بِأَنَّهُمْ biennehum çünkü  
لَا yoktur ki  
يُصِيبُهُمْ yuSībuhum onların çekmeleri ص و ب
ظَمَأٌ Zemeun bir susuzluk ظ م ا
وَلَا ve lā ve yoktur ki  
نَصَبٌ neSabun bir yorgunluk ن ص ب
وَلَا ve lā ve yoktur ki  
مَخْمَصَةٌ meḣmeSatun bir açlık خ م ص
فِي  
سَبِيلِ sebīli yolunda س ب ل
اللَّهِ llahi Allah  
وَلَا ve lā ve yoktur ki  
يَطَئُونَ yeTaūne ayak basmaları و ط ا
مَوْطِئًا mevTien bir yere و ط ا
يَغِيظُ yeğīZu öfkelendirecek غ ي ظ
الْكُفَّارَ l-kuffāra kâfirleri ك ف ر
وَلَا ve lā ve yoktur ki  
يَنَالُونَ yenālūne sağlamaları ن ي ل
مِنْ min  
عَدُوٍّ ǎduvvin düşman karşısında ع د و
نَيْلًا neylen bir başarı ن ي ل
إِلَّا illā mutlaka  
كُتِبَ kutibe yazılmasın ك ت ب
لَهُمْ lehum kendileri için  
بِهِ bihi onunla  
عَمَلٌ ǎmelun bir amel ع م ل
صَالِحٌ SāliHun salih ص ل ح
إِنَّ inne şüphesiz  
اللَّهَ llahe Allah  
لَا zayi etmez  
يُضِيعُ yuDīǔ ecirlerini ض ي ع
أَجْرَ ecra iyilik edenlerin ا ج ر
الْمُحْسِنِينَ l-muHsinīne harcamaları ح س ن
TÜRKÇE OKUNUŞ
120. mâ kâne liehli-lmedîneti vemen ḥavlehüm mine-l'a`râbi ey yeteḫallefû `ar rasûli-llâhi velâ yergabû bienfüsihim `an nefsih. ẕâlike biennehüm lâ yüṣîbühüm żameüv velâ neṣabüv velâ maḫmeṣatün fî sebîli-llâhi velâ yeṭaûne mevṭiey yegîżu-lküffâra velâ yenâlûne min `adüvvin neylen illâ kütibe lehüm bihî `amelün ṣâliḥ. inne-llâhe lâ yüḍî`u ecra-lmuḥsinîn.
DİYANET VAKFI
120. Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevi Araplara Allah'ın Resulünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz. İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa duçar olmaları, kafirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir. Çünkü Allah iyilik yapanların mükafatını zayi etmez.
DİYANET İŞLERİ
120. Medinelilere ve çevrelerinde bulunan Bedevilere, savaşta Allah'ın Peygamberinden geri kalmak, kendilerini ona tercih etmek yaraşmaz. Çünkü Allah yolunda susuzluğa, yorgunluğa, açlığa uğramak, kafirleri kızdıracak bir yeri işgal etmek ve düşmana başarı kazanmak karşılığında, onların yararlı bir iş yaptıkları mutlaka yazılır. Doğrusu Allah iyilik yapanların ecrini zayi etmez.
ELMALILI HAMDI YAZIR
120. Medine halkına ve civardaki bedevilere, Resulullah'ın emrine aykırı hareket etmek uygun olmadığı gibi, onun katlandığı zahmetlere öbürlerinin katlanmaya yanaşmamaları da yakışık almaz. Çünkü onların Allah yolunda çektikleri hiçbir susuzluk, hiçbir yorgunluk ve hiçbir açlık, ayrıca kâfirleri öfkelendirecek ayak bastıkları hiçbir yer veya düşmana karşı elde ettikleri hiçbir başarı yoktur ki, karşılığında kendilerine salih bir amel yazılmış olmasın. Çünkü Allah, güzel iş yapanların mükafatını zayi etmez.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
120. Medinelilerle çevrelerindeki bedevilerin, Allah'ın Peygamberinden geri kalmaları ve onun katlandığı zahmetlere katlanmaları gerekmez. Çünkü Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa, bir açlığa düşerlerse, kafirleri kızdırıp kinlendirecek bir yereayak basarlarsa, herhangi bir düşmana karşı başarı elde ederlerse mutlaka karşılık olarak iyi bir iş yaptıkları yazılır; şüphe yok ki Allah iyilik edenlerin ecrini zayi etmez.
ALİ BULAÇ
120. Medine halkına ve çevresindeki bedevilere, Allah’ın elçisinden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz. Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, 'dayanılmaz bir açlık' (çekmeleri), kafirleri 'kin ve öfkeyle ayaklandıracak' bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.
SÜLEYMAN ATEŞ
120. Ne Medine halkının, ne de onların çevresinde bulunan bedevi Arapların, Allah'ın Elçisinden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarının kaygısına düşmeleri, onlara yakışmaz. Böyledir, çünkü Allah yolunda uğrayacakları hiçbir susuzluk, yorgunluk, açlık; kafirleri öfkelendirecek bir yeri çiğne(yip zaptet)meleri ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları yoktur ki mutlaka bunlarla kendilerine iyi bir amel yazılmış olmasın. Allah güzel davrananların ecrini zayi etmez.
GÜLTEKİN ONAN
120. Medine ehline70 ve çevresindeki bedevilere, Tanrı'nın elçisinden geri kalmaları, kendi nefslerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz. Bu, gerçekten onların Tanrı yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, 'dayanılmaz bir açlık' (çekmeleri), kafirleri 'kin ve öfkeyle ayaklandıracak' bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Tanrı, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.
SUAT YILDIRIM
120. Ne Medine halkının, ne de etrafındaki bedevîlerin,Allahın Resulünden geri kalmaları ve ona ihtimam göstermeyip kendi canlarının derdine düşmeleri olacak şey değildir (Bunu yapacak bir tek kişi bile çıkmasın).Bu böyledir, çünkü onların Allah yolunda uğrayacakları hiçbir susuzluk, yorgunluk, açlık,kâfirleri öfkelendirecek tarzda bir yere ayak basıp ele geçirmeleri ve düşmana karşı başarı kazanmaları yoktur ki, mutlaka o sebeple kendilerine güzel bir iş ve sevap yazılmış olmasın. Çünkü Allah iyi davrananların mükâfatlarını zayi etmez. (18,30)