KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَإِذَا ve iƶā ve zaman  
كُنْتَ kunte sen ك و ن
فِيهِمْ fīhim içlerinde  
فَأَقَمْتَ fe eḳamte kıldırdığın ق و م
لَهُمُ lehumu onlara  
الصَّلَاةَ S-Salāte namazı ص ل و
فَلْتَقُمْ felteḳum namaza dursun ق و م
طَائِفَةٌ Tāifetun bir bölük ط و ف
مِنْهُمْ minhum onlardan  
مَعَكَ meǎke seninle beraber  
وَلْيَأْخُذُوا velye’ḣuƶū ve yanlarına alsınlar ا خ ذ
أَسْلِحَتَهُمْ esliHatehum silahlarını da س ل ح
فَإِذَا feiƶā  
سَجَدُوا secedū secde edince س ج د
فَلْيَكُونُوا felyekūnū geçsinler ك و ن
مِنْ min  
وَرَائِكُمْ verāikum arkanıza و ر ي
وَلْتَأْتِ velte’ti bu kez gelsin ا ت ي
طَائِفَةٌ Tāifetun bölük ط و ف
أُخْرَىٰ uḣrā öteki ا خ ر
لَمْ lem  
يُصَلُّوا yuSallū namaz kılmayan ص ل و
فَلْيُصَلُّوا fe lyuSallū ve namaz kılsınlar ص ل و
مَعَكَ meǎke seninle beraber  
وَلْيَأْخُذُوا velye’ḣuƶū ve alsınlar ا خ ذ
حِذْرَهُمْ Hiƶrahum korunmatedbirlerini ح ذ ر
وَأَسْلِحَتَهُمْ ve esliHatehum ve silahlarını da س ل ح
وَدَّ vedde istediler ki و د د
الَّذِينَ elleƶīne kimseler  
كَفَرُوا keferū inkar edenler ك ف ر
لَوْ lev keşke  
تَغْفُلُونَ teğfulūne siz gaflet etseniz de غ ف ل
عَنْ ǎn -dan  
أَسْلِحَتِكُمْ esliHatikum silahlarınız- س ل ح
وَأَمْتِعَتِكُمْ ve emtiǎtikum ve eşyanızdan م ت ع
فَيَمِيلُونَ feyemīlūne birden yapsalar م ي ل
عَلَيْكُمْ ǎleykum üzerinize  
مَيْلَةً meyleten baskın م ي ل
وَاحِدَةً vāHideten bir و ح د
وَلَا velā  
جُنَاحَ cunāHa bir günah yoktur ج ن ح
عَلَيْكُمْ ǎleykum size  
إِنْ in eğer  
كَانَ kāne ك و ن
بِكُمْ bikum siz  
أَذًى eƶen zahmet çekerseniz ا ذ ي
مِنْ min  
مَطَرٍ meTarin yağmurdan م ط ر
أَوْ ev ya da  
كُنْتُمْ kuntum olursanız ك و ن
مَرْضَىٰ merDā hasta م ر ض
أَنْ en  
تَضَعُوا teDeǔ bırakmanızda و ض ع
أَسْلِحَتَكُمْ esliHatekum silahlarınızı س ل ح
وَخُذُوا veḣuƶū ama alın ا خ ذ
حِذْرَكُمْ Hiƶrakum korunma tedbirinizi ح ذ ر
إِنَّ inne şüphesiz  
اللَّهَ llahe Allah  
أَعَدَّ eǎdde hazırlamıştır ع د د
لِلْكَافِرِينَ lilkāfirīne kafirlere ك ف ر
عَذَابًا ǎƶāben bir azab ع ذ ب
مُهِينًا muhīnen alçaltıcı ه و ن
TÜRKÇE OKUNUŞ
102. veiẕâ künte fîhim feeḳamte lehümu-ṣṣalâte felteḳum ṭâifetüm minhüm me`ake velye'ḫuẕû esliḥatehüm. feiẕâ secedû felyekûnû miv verâiküm. velte'ti ṭâifetün uḫrâ lem yüṣallû felyüṣallû me`ake velye'ḫuẕû ḥiẕrahüm veesliḥatehüm. vedde-lleẕîne keferû lev tagfülûne `an esliḥatiküm veemti`atiküm feyemîlûne `aleyküm meyletev vâḥideten. velâ cünâḥa `aleyküm in kâne biküm eẕem mim meṭarin ev küntüm merḍâ en teḍa`û esliḥateküm. veḫuẕû ḥiẕraküm. inne-llâhe e`adde lilkâfirîne `aẕâbem mühînâ.
DİYANET VAKFI
102. Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kafirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
DİYANET İŞLERİ
102. Sen içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza geçsinler; kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler, size ansızın bir baskın vermek için, silah ve eşyanızdan ayrılmış bulunmanızı dilerler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur, fakat dikkatli olun. Allah kafirlere şüphesiz ağır bir azab hazırlamıştır.
ELMALILI HAMDI YAZIR
102. Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
102. Onların içinde bulunur da namaz kıldırırsan onların bir kısmı seninle beraber ve silahları yanlarında olarak namaz kılsın, secde ettiler mi öbür kısmı, arkanızda dursun. Sonra namaz kılmayan takım gelsin, seninle namaz kılsın, kalkanlarını, silahlarını üstlerinde bulundursunlar. Kafirler, birdenbire üstünüze bir saldırışta bulunmak için sizin silahlarınızdan, eşyanızdan gafil olmanızı isterler. Ancak yağmurdan dolayı müşkülata uğrarsanız, yahut hastaysanız silahlarınızı çıkarmada vebal yok size, fakat ihtiyatlı davranın; şüphe yok ki Allah, kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
ALİ BULAÇ
102. İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
SÜLEYMAN ATEŞ
102. Sen de içlerinde bulunup onlara namazı başlattığın zaman onlardan bir bölük seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. (Namazda olanlar), secde edince arkanıza geçsinler; bu kez namaz kılmayan öteki bölük gelsin, seninle beraber namaz kılsınlar, korunma(tedbir)lerini ve silahlarını da alsınlar. İnkar edenler istediler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gaflet etseniz de birden üzerinize bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir günah yoktur. Ama korunma tedbirinizi alın (uyanık bulunun). Allah, kafirlere alçaltıcı bir azab hazırlamıştır.
GÜLTEKİN ONAN
102. İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Kafirler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, stanrılarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Tanrı kafirler için aşağılatıcı bir azab hazırlamıştır.
SUAT YILDIRIM
102. Ey Resulüm! Sen müminlerin içinde olup da onlara namaz kıldıracak olursan, onlardan bir kısmı sana tâbi olarak namaza dursun ve silâhlarını yanlarına alsınlar.Bunlar secdeye vardıklarında, diğer kısım arkanızda beklesinler.Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, sana tâbi olarak namaz kılsınlar, hem ihtiyatlı bulunsun ve silâhlarını da yanlarına alsınlar.Kâfirler sizi silâhsız ve teçhizatsız vaziyette iken kıstırıp, birden baskın yaparak işinizi bitirmek isterler.Eğer yağmur sebebiyle zahmet çekerseniz yahut hasta düşmüş iseniz, silâhlarınızı bırakmanızda bir mahzur yoktur. Bununla beraber yine de tedbiri elden bırakmayın. Muhakkak ki Allah kâfirler için, zelil ve perişan eden bir azap hazırlamıştır.