Zay-Lam-Lam     ظ ل ل
Olmak, kalmak

  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 33 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
9 kez   ظَلَّ
14 kez   ظِلّ
6 kez   ظُلَّة
2 kez   ظَلَّلْ
2 kez   ظَلِيل
Kökten (ظَلَّ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 15:14  فَظَلُّوا    fe Zellū    olsalardı  
Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Hicr  Suresi 14. Ayet
وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَابًا مِنَ السَّمَاءِ فَظَلُّوا فِيهِ يَعْرُجُونَ (14)

14. Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,
 16:58  ظَلَّ    Zelle    kesilir  
Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Nahl  Suresi 58. Ayet
وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِالْأُنْثَىٰ ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيمٌ (58)

58. Onlardan birine kız müjdelendiği zaman öfkelenmiş olarak yüzü kapkara kesilir.
 20:97  ظَلْتَ    Zelte    durup ısrarla  
Fiil   2. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Tâ-Hâ  Suresi 97. Ayet
قَالَ فَاذْهَبْ فَإِنَّ لَكَ فِي الْحَيَاةِ أَنْ تَقُولَ لَا مِسَاسَ ۖ وَإِنَّ لَكَ مَوْعِدًا لَنْ تُخْلَفَهُ ۖ وَانْظُرْ إِلَىٰ إِلَٰهِكَ الَّذِي ظَلْتَ عَلَيْهِ عَاكِفًا ۖ لَنُحَرِّقَنَّهُ ثُمَّ لَنَنْسِفَنَّهُ فِي الْيَمِّ نَسْفًا (97)

97. Musa: Defol! dedi, artık hayatın boyunca sen: "Bana dokunmayın!" diyeceksin. Ayrıca senin için, kurtulamayacağın bir ceza günü var. Tapmakta olduğun tanrına da bak! Yemin ederim, biz onu yakacağız; sonra da onu parça parça edip denize savuracağız!
 26:4  فَظَلَّتْ    feZellet    ve oluverir  
Fiil   3. şahıs, Dişil, Tekil   Geçmiş Zaman   

Şu’arâ  Suresi 4. Ayet
إِنْ نَشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ آيَةً فَظَلَّتْ أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ (4)

4. Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.
 26:71  فَنَظَلُّ    feneZellu    duruyoruz  
Fiil   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

Şu’arâ  Suresi 71. Ayet
قَالُوا نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَاكِفِينَ (71)

71. "Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz" diye cevap verdiler.
 30:51  لَظَلُّوا    leZellū    başlarlar  
Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Rûm  Suresi 51. Ayet
وَلَئِنْ أَرْسَلْنَا رِيحًا فَرَأَوْهُ مُصْفَرًّا لَظَلُّوا مِنْ بَعْدِهِ يَكْفُرُونَ (51)

51. Andolsun ki, bir rüzgar göndersek de onu (ekini) sararmış görseler, ardından muhakkak nankörlüğe başlarlar.
 42:33  فَيَظْلَلْنَ    feyeZlelne    sonra kalırlar  
Fiil   3. şahıs, Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

Şûrâ  Suresi 33. Ayet
إِنْ يَشَأْ يُسْكِنِ الرِّيحَ فَيَظْلَلْنَ رَوَاكِدَ عَلَىٰ ظَهْرِهِ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ (33)

33. Dilerse O, rüzgarı durdurur, da onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
 43:17  ظَلَّ    Zelle    kesilir  
Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Zuhruf  Suresi 17. Ayet
وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمَٰنِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيمٌ (17)

17. Onlardan biri, Rahman'a isnat ettiği kız çocuğuyla müjdelenince, hiddetlenerek yüzü simsiyah kesilir.
 56:65  فَظَلْتُمْ    feZeltum    dururdunuz  
Fiil   2. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Vâkı’a  Suresi 65. Ayet
لَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ (65)

65. Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.
Kökten (ظِلّ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 4:57  ظِلًّا    Zillen    bir gölgeye  
İsim   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 57. Ayet
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ۖ لَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ ۖ وَنُدْخِلُهُمْ ظِلًّا ظَلِيلًا (57)

57. İnanıp; iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız.
 13:15  وَظِلَالُهُمْ    ve Zilāluhum    ve gölgeleri de  
İsim   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ra’d  Suresi 15. Ayet
وَلِلَّهِ يَسْجُدُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَظِلَالُهُمْ بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ ۩ (15)

15. Göklerde ve yerde bulunanlar da onların gölgeleri de sabah akşam ister istemez sadece Allah'a secde ederler.
 13:35  وَظِلُّهَا    ve Zilluhā    ve gölgesi de  
İsim   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ra’d  Suresi 35. Ayet
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ ۖ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۖ أُكُلُهَا دَائِمٌ وَظِلُّهَا ۚ تِلْكَ عُقْبَى الَّذِينَ اتَّقَوْا ۖ وَعُقْبَى الْكَافِرِينَ النَّارُ (35)

35. Takva sahiplerine vadolunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur. Kafirlerin sonu ise ateştir.
 16:48  ظِلَالُهُ    Zilāluhu    gölgelerinin  
İsim   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 48. Ayet
أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَىٰ مَا خَلَقَ اللَّهُ مِنْ شَيْءٍ يَتَفَيَّأُ ظِلَالُهُ عَنِ الْيَمِينِ وَالشَّمَائِلِ سُجَّدًا لِلَّهِ وَهُمْ دَاخِرُونَ (48)

48. Allah'ın yarattığı herhangi bir şeyi görmediler mi? Onun gölgeleri, küçülerek ve Allah'a secde ederek sağa sola döner.
 16:81  ظِلَالًا    Zilālen    gölgeler  
İsim   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 81. Ayet
وَاللَّهُ جَعَلَ لَكُمْ مِمَّا خَلَقَ ظِلَالًا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْجِبَالِ أَكْنَانًا وَجَعَلَ لَكُمْ سَرَابِيلَ تَقِيكُمُ الْحَرَّ وَسَرَابِيلَ تَقِيكُمْ بَأْسَكُمْ ۚ كَذَٰلِكَ يُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْلِمُونَ (81)

81. Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı. Dağlarda da sizin için barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar yarattı. İşte böylece Allah, müslüman olmanız için üzerinize nimetini tamamlıyor.
 25:45  الظِّلَّ    Z-Zille    gölgeyi  
İsim   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 45. Ayet
أَلَمْ تَرَ إِلَىٰ رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّ وَلَوْ شَاءَ لَجَعَلَهُ سَاكِنًا ثُمَّ جَعَلْنَا الشَّمْسَ عَلَيْهِ دَلِيلًا (45)

45. Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı. Sonra biz güneşi, ona delil kıldık.
 28:24  الظِّلِّ    Z-Zilli    gölgeye  
İsim   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Kasas  Suresi 24. Ayet
فَسَقَىٰ لَهُمَا ثُمَّ تَوَلَّىٰ إِلَى الظِّلِّ فَقَالَ رَبِّ إِنِّي لِمَا أَنْزَلْتَ إِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقِيرٌ (24)

24. Bunun üzerine Musa, onların yerine (davarlarını) sulayıverdi. Sonra gölgeye çekildi ve: Rabbim! Doğrusu bana indireceğin her hayra (lütfuna) muhtacım, dedi.
 35:21  الظِّلُّ    Z-Zillu    gölge ile  
İsim   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fâtır  Suresi 21. Ayet
وَلَا الظِّلُّ وَلَا الْحَرُورُ (21)

21. Gölge ile sıcak da bir olmaz.
 36:56  ظِلَالٍ    Zilālin    gölgelerde  
İsim   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 56. Ayet
هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلَالٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِئُونَ (56)

56. Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara kurulurlar.
 56:30  وَظِلٍّ    ve Zillin    ve gölgeler  
İsim   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Vâkı’a  Suresi 30. Ayet
وَظِلٍّ مَمْدُودٍ (30)

30. Uzamış gölgeler,
 56:43  وَظِلٍّ    ve Zillin    ve gölgededirler  
İsim   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Vâkı’a  Suresi 43. Ayet
وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍ (43)

43. Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar;
 76:14  ظِلَالُهَا    Zilāluhā    onun gölgeleri  
İsim   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

İnsan  Suresi 14. Ayet
وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلَالُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْلِيلًا (14)

14. (Cennet ağaçlarının) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur.
 77:30  ظِلٍّ    Zillin    bir gölgeye  
İsim   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mürselât  Suresi 30. Ayet
انْطَلِقُوا إِلَىٰ ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ (30)

30. Üç kola ayrılmış, bir gölgeğe gidin.
 77:41  ظِلَالٍ    Zilālin    gölgeler  
İsim   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mürselât  Suresi 41. Ayet
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ (41)

41. Şüphesiz (o gün) takva sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında,
Kökten (ظُلَّة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:210  ظُلَلٍ    Zulelin    gölgeler  
İsim   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 210. Ayet
هَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا أَنْ يَأْتِيَهُمُ اللَّهُ فِي ظُلَلٍ مِنَ الْغَمَامِ وَالْمَلَائِكَةُ وَقُضِيَ الْأَمْرُ ۚ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ (210)

210. Onlar, ille de buluttan gölgeler içinde Allah'ın ve meleklerinin gelmesini mi beklerler Halbuki iş bitirilmiştir. (Allah nizamı artık değişmez.) Bütün işler yalnızca Allah'a döndürülür.
 7:171  ظُلَّةٌ    Zulletun    bir gölge  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 171. Ayet
وَإِذْ نَتَقْنَا الْجَبَلَ فَوْقَهُمْ كَأَنَّهُ ظُلَّةٌ وَظَنُّوا أَنَّهُ وَاقِعٌ بِهِمْ خُذُوا مَا آتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ (171)

171. Bir zamanlar dağı İsrailoğullarının üzerine gölge gibi kaldırdık da üstlerine düşecek sandılar. "Size verdiğimi (Kitab'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız" dedik.
 26:189  الظُّلَّةِ    Z-Zulleti    gölge  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 189. Ayet
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ (189)

189. Velhasıl onu yalancı saydilar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!
 31:32  كَالظُّلَلِ    kāZZuleli    gölgeler gibi  
İsim   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Lokman  Suresi 32. Ayet
وَإِذَا غَشِيَهُمْ مَوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ فَلَمَّا نَجَّاهُمْ إِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌ ۚ وَمَا يَجْحَدُ بِآيَاتِنَا إِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ (32)

32. Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı zaman, dini tamamen Allah'a has kılarak (ihlasla) O'na yalvarırlar. Allah onları karaya çıkararak kurtardığı vakit içlerinden bir kısmı orta yolu tutar. Zaten bizim ayetlerimizi, ancak nankör hainler bilerek inkar eder.
 39:16  ظُلَلٌ    Zulelun    ateşten gölgeler  
İsim   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 16. Ayet
لَهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ ظُلَلٌ مِنَ النَّارِ وَمِنْ تَحْتِهِمْ ظُلَلٌ ۚ ذَٰلِكَ يُخَوِّفُ اللَّهُ بِهِ عِبَادَهُ ۚ يَا عِبَادِ فَاتَّقُونِ (16)

16. Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca benden korkun.
 39:16  ظُلَلٌ    Zulelun    gölgeler  
İsim   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 16. Ayet
لَهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ ظُلَلٌ مِنَ النَّارِ وَمِنْ تَحْتِهِمْ ظُلَلٌ ۚ ذَٰلِكَ يُخَوِّفُ اللَّهُ بِهِ عِبَادَهُ ۚ يَا عِبَادِ فَاتَّقُونِ (16)

16. Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca benden korkun.
Kökten (ظَلَّلْ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:57  وَظَلَّلْنَا    ve Zellelnā    ve gölgelendirdik  
Fiil   Tef’il Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 57. Ayet
وَظَلَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْغَمَامَ وَأَنْزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ ۖ كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ ۖ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَٰكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ (57)

57. Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik ve "Verdiğimiz güzel nimetlerden yeyiniz" (dedik). Hakikatta onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı.
 7:160  وَظَلَّلْنَا    ve Zellelnā    ve gölge yaptık  
Fiil   Tef’il Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 160. Ayet
وَقَطَّعْنَاهُمُ اثْنَتَيْ عَشْرَةَ أَسْبَاطًا أُمَمًا ۚ وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ إِذِ اسْتَسْقَاهُ قَوْمُهُ أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ ۖ فَانْبَجَسَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنًا ۖ قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَشْرَبَهُمْ ۚ وَظَلَّلْنَا عَلَيْهِمُ الْغَمَامَ وَأَنْزَلْنَا عَلَيْهِمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ ۖ كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ ۚ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَٰكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ (160)

160. Biz İsrailoğullarını oymaklar halinde oniki kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik. Derhal ondan oniki pınar fışkırdı. Her kabile içeceği yeri belledi. Sonra üzerlerine bulutla gölge yaptık, onlara kudret helvası ve bıldırcın eti indirdik. (Onlara dedik ki) "Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yeyin. "Ama onlar (emirlerimizi dinlememekle) bize değil kendilerine zulmediyorlardı.
Kökten (ظَلِيل) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 4:57  ظَلِيلًا    Zelīlen    hiç güneş sızmayan eşsiz  
Sıfat   Tef’il Kalıbı   Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 57. Ayet
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ۖ لَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ ۖ وَنُدْخِلُهُمْ ظِلًّا ظَلِيلًا (57)

57. İnanıp; iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız.
 77:31  ظَلِيلٍ    Zelīlin    gölgelendirmez  
Sıfat   Tef’il Kalıbı   Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mürselât  Suresi 31. Ayet
لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ (31)

31. Ki ne gölgelendiren ne de alevden koruyandır.