Vav-Ra-Ye     و ر ي
made/produce fire, allude to equivocally, ambiguously, meant such a thing pretended another, hide/conceal/cover, behind a thing covering/concealing, aider/follower, The Book of The Law revealed to Moses.
  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 28 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
2 kez   تَوَارَتْ
1 kez   تُورُ
1 kez   مُورِيَٰت
24 kez   وَرَاء
Kökten (تَوَارَتْ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 16:59  يَتَوَارَىٰ    yetevārā    gizlenir  
Fiil   Tefâ’ul Kalıbı   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Nahl  Suresi 59. Ayet
يَتَوَارَىٰ مِنَ الْقَوْمِ مِنْ سُوءِ مَا بُشِّرَ بِهِ ۚ أَيُمْسِكُهُ عَلَىٰ هُونٍ أَمْ يَدُسُّهُ فِي التُّرَابِ ۗ أَلَا سَاءَ مَا يَحْكُمُونَ (59)

59. Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu, aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın ki, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür!
 38:32  تَوَارَتْ    tevārat    atlar gizlendi  
Fiil   Tefâ’ul Kalıbı   3. şahıs, Dişil, Tekil   Geçmiş Zaman   

Sâd  Suresi 32. Ayet
فَقَالَ إِنِّي أَحْبَبْتُ حُبَّ الْخَيْرِ عَنْ ذِكْرِ رَبِّي حَتَّىٰ تَوَارَتْ بِالْحِجَابِ (32)

32. Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Kökten (تُورُ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 56:71  تُورُونَ    tūrūne    çıkardığınız  
Fiil   İf’al Kalıbı   2. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

Vâkı’a  Suresi 71. Ayet
أَفَرَأَيْتُمُ النَّارَ الَّتِي تُورُونَ (71)

71. Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi,
Kökten (مُورِيَٰت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 100:2  فَالْمُورِيَاتِ    felmūriyāti    tırnaklarıyla ateş çıkaranlara  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Âdiyât  Suresi 2. Ayet
فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا (2)

2. (Nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara,
Kökten (وَرَاء) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:91  وَرَاءَهُ    verāehu    ondan sonra gelen  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Bakara  Suresi 91. Ayet
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُوا بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا نُؤْمِنُ بِمَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا وَيَكْفُرُونَ بِمَا وَرَاءَهُ وَهُوَ الْحَقُّ مُصَدِّقًا لِمَا مَعَهُمْ ۗ قُلْ فَلِمَ تَقْتُلُونَ أَنْبِيَاءَ اللَّهِ مِنْ قَبْلُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (91)

91. Kendilerine: Allah'ın indirdiğine iman edin, denilince: Biz sadece bize indirilene (Tevrat'a) inanırız, derler ve ondan başkasını inkar ederler. Halbuki o Kur'an kendi ellerinde bulunan Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gelmiş hak kitaptır. (Ey Muhammed!) Onlara: Şayet siz gerçekten inanıyor idiyseniz daha önce Allah'ın peygamberlerini neden öldürüyordunuz? deyiver.
 2:101  وَرَاءَ    verāe    arkasına  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Bakara  Suresi 101. Ayet
وَلَمَّا جَاءَهُمْ رَسُولٌ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَهُمْ نَبَذَ فَرِيقٌ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ كِتَابَ اللَّهِ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ كَأَنَّهُمْ لَا يَعْلَمُونَ (101)

101. Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler.
 3:187  وَرَاءَ    verāe    ardına  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 187. Ayet
وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُ فَنَبَذُوهُ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ وَاشْتَرَوْا بِهِ ثَمَنًا قَلِيلًا ۖ فَبِئْسَ مَا يَشْتَرُونَ (187)

187. Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz" diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alış-veriş ne kadar kötü!
 4:24  وَرَاءَ    verāe    ötesi  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Nisâ  Suresi 24. Ayet
وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ النِّسَاءِ إِلَّا مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ ۖ كِتَابَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ ۚ وَأُحِلَّ لَكُمْ مَا وَرَاءَ ذَٰلِكُمْ أَنْ تَبْتَغُوا بِأَمْوَالِكُمْ مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ ۚ فَمَا اسْتَمْتَعْتُمْ بِهِ مِنْهُنَّ فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ فَرِيضَةً ۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا تَرَاضَيْتُمْ بِهِ مِنْ بَعْدِ الْفَرِيضَةِ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا (24)

24. (Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı. Allah'ın size emri budur. Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helal kılındı. Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.
 4:102  وَرَائِكُمْ    verāikum    arkanıza  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Nisâ  Suresi 102. Ayet
وَإِذَا كُنْتَ فِيهِمْ فَأَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلَاةَ فَلْتَقُمْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا أَسْلِحَتَهُمْ فَإِذَا سَجَدُوا فَلْيَكُونُوا مِنْ وَرَائِكُمْ وَلْتَأْتِ طَائِفَةٌ أُخْرَىٰ لَمْ يُصَلُّوا فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ ۗ وَدَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ أَسْلِحَتِكُمْ وَأَمْتِعَتِكُمْ فَيَمِيلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةً ۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِنْ كَانَ بِكُمْ أَذًى مِنْ مَطَرٍ أَوْ كُنْتُمْ مَرْضَىٰ أَنْ تَضَعُوا أَسْلِحَتَكُمْ ۖ وَخُذُوا حِذْرَكُمْ ۗ إِنَّ اللَّهَ أَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا (102)

102. Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kafirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
 6:94  وَرَاءَ    verāe    arkasında  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

En’âm  Suresi 94. Ayet
وَلَقَدْ جِئْتُمُونَا فُرَادَىٰ كَمَا خَلَقْنَاكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَتَرَكْتُمْ مَا خَوَّلْنَاكُمْ وَرَاءَ ظُهُورِكُمْ ۖ وَمَا نَرَىٰ مَعَكُمْ شُفَعَاءَكُمُ الَّذِينَ زَعَمْتُمْ أَنَّهُمْ فِيكُمْ شُرَكَاءُ ۚ لَقَدْ تَقَطَّعَ بَيْنَكُمْ وَضَلَّ عَنْكُمْ مَا كُنْتُمْ تَزْعُمُونَ (94)

94. Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Yaratılışınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış ve (tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir.
 11:71  وَرَاءِ    verāi    ardından  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Hûd  Suresi 71. Ayet
وَامْرَأَتُهُ قَائِمَةٌ فَضَحِكَتْ فَبَشَّرْنَاهَا بِإِسْحَاقَ وَمِنْ وَرَاءِ إِسْحَاقَ يَعْقُوبَ (71)

71. O esnada hanımı ayakta idi ve (bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak'ı, İshak'ın ardından da Ya'kub'u müjdeledik.
 11:92  وَرَاءَكُمْ    verāekum    arkanızda  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Hûd  Suresi 92. Ayet
قَالَ يَا قَوْمِ أَرَهْطِي أَعَزُّ عَلَيْكُمْ مِنَ اللَّهِ وَاتَّخَذْتُمُوهُ وَرَاءَكُمْ ظِهْرِيًّا ۖ إِنَّ رَبِّي بِمَا تَعْمَلُونَ مُحِيطٌ (92)

92. (Şuayb:) "Ey kavmim dedi, size göre benim kabilem Allah'tan daha mı güçlü ve değerli ki, onu (Allah'ın emirlerini) arkanıza atıp unuttunuz. Şüphesiz ki Rabbim yapmakta olduklarınızı çepeçevre kuşatıcıdır.
 14:16  وَرَائِهِ    verāihi    ardından da  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

İbrahim  Suresi 16. Ayet
مِنْ وَرَائِهِ جَهَنَّمُ وَيُسْقَىٰ مِنْ مَاءٍ صَدِيدٍ (16)

16. Ardından da (o inatçı zorbaya) cehennem vardır; kendisine irinli su içirilecektir!
 14:17  وَرَائِهِ    verāihi    bunun ardından  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

İbrahim  Suresi 17. Ayet
يَتَجَرَّعُهُ وَلَا يَكَادُ يُسِيغُهُ وَيَأْتِيهِ الْمَوْتُ مِنْ كُلِّ مَكَانٍ وَمَا هُوَ بِمَيِّتٍ ۖ وَمِنْ وَرَائِهِ عَذَابٌ غَلِيظٌ (17)

17. Onu yudumlamaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve ona her yandan ölüm gelecek, oysa o ölecek değildir (ki azaptan kurtulsun). Bundan ötede şiddetli bir azap da vardır.
 18:79  وَرَاءَهُمْ    verāehum    onların ilerisinde  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Kehf  Suresi 79. Ayet
أَمَّا السَّفِينَةُ فَكَانَتْ لِمَسَاكِينَ يَعْمَلُونَ فِي الْبَحْرِ فَأَرَدْتُ أَنْ أَعِيبَهَا وَكَانَ وَرَاءَهُمْ مَلِكٌ يَأْخُذُ كُلَّ سَفِينَةٍ غَصْبًا (79)

79. "Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı."
 19:5  وَرَائِي    verāī    arkamdan  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Meryem  Suresi 5. Ayet
وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا (5)

5. Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana bir veli (oğul) ver.
 23:7  وَرَاءَ    verāe    ötesine  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Mü’minûn  Suresi 7. Ayet
فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ (7)

7. Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir.
 23:100  وَرَائِهِمْ    verāihim    önlerinde vardır  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Mü’minûn  Suresi 100. Ayet
لَعَلِّي أَعْمَلُ صَالِحًا فِيمَا تَرَكْتُ ۚ كَلَّا ۚ إِنَّهَا كَلِمَةٌ هُوَ قَائِلُهَا ۖ وَمِنْ وَرَائِهِمْ بَرْزَخٌ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ (100)

100. "Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım." Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.
 33:53  وَرَاءِ    verāi    arkası-  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Ahzâb  Suresi 53. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلَّا أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَىٰ طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ وَلَٰكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَانْتَشِرُوا وَلَا مُسْتَأْنِسِينَ لِحَدِيثٍ ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْيِي مِنْكُمْ ۖ وَاللَّهُ لَا يَسْتَحْيِي مِنَ الْحَقِّ ۚ وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ ۚ ذَٰلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ ۚ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَنْ تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا أَنْ تَنْكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِهِ أَبَدًا ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ عِنْدَ اللَّهِ عَظِيمًا (53)

53. Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resulünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikahlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır.
 42:51  وَرَاءِ    verāi    arkası-  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Şûrâ  Suresi 51. Ayet
وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَنْ يُكَلِّمَهُ اللَّهُ إِلَّا وَحْيًا أَوْ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ أَوْ يُرْسِلَ رَسُولًا فَيُوحِيَ بِإِذْنِهِ مَا يَشَاءُ ۚ إِنَّهُ عَلِيٌّ حَكِيمٌ (51)

51. Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakimdir.
 45:10  وَرَائِهِمْ    verāihim    ötelerinden de  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Câsiye  Suresi 10. Ayet
مِنْ وَرَائِهِمْ جَهَنَّمُ ۖ وَلَا يُغْنِي عَنْهُمْ مَا كَسَبُوا شَيْئًا وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ (10)

10. Ötelerinde de cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara hiçbir fayda vermez. Büyük azap onlaradır.
 49:4  وَرَاءِ    verāi    arkası-  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Hucurât  Suresi 4. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ يُنَادُونَكَ مِنْ وَرَاءِ الْحُجُرَاتِ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ (4)

4. (Resulüm!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir.
 57:13  وَرَاءَكُمْ    verāekum    arkanıza  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Hadîd  Suresi 13. Ayet
يَوْمَ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ لِلَّذِينَ آمَنُوا انْظُرُونَا نَقْتَبِسْ مِنْ نُورِكُمْ قِيلَ ارْجِعُوا وَرَاءَكُمْ فَالْتَمِسُوا نُورًا فَضُرِبَ بَيْنَهُمْ بِسُورٍ لَهُ بَابٌ بَاطِنُهُ فِيهِ الرَّحْمَةُ وَظَاهِرُهُ مِنْ قِبَلِهِ الْعَذَابُ (13)

13. Münafık erkeklerle münafık kadınların, müminlere: Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım, diyeceği günde kendilerine: Arkanıza dönün de bir ışık arayın! denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.
 59:14  وَرَاءِ    verāi    ardı-  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Haşr  Suresi 14. Ayet
لَا يُقَاتِلُونَكُمْ جَمِيعًا إِلَّا فِي قُرًى مُحَصَّنَةٍ أَوْ مِنْ وَرَاءِ جُدُرٍ ۚ بَأْسُهُمْ بَيْنَهُمْ شَدِيدٌ ۚ تَحْسَبُهُمْ جَمِيعًا وَقُلُوبُهُمْ شَتَّىٰ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَ (14)

14. Onlar müstahkem şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın, halbuki kalpleri darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.
 70:31  وَرَاءَ    verāe    ötesini  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Me’âric  Suresi 31. Ayet
فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ (31)

31. Bundan öteye (geçmek) isteyenler ise, onlar taşkınların ta kendileridir,
 76:27  وَرَاءَهُمْ    verāehum    ötelerindeki  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

İnsan  Suresi 27. Ayet
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءَهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا (27)

27. Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
 84:10  وَرَاءَ    verāe    arka  
Mekan Zarfı   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

İnşikâk  Suresi 10. Ayet
وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ وَرَاءَ ظَهْرِهِ (10)

10. Kimin de kitabı arkasından verilirse,
 85:20  وَرَائِهِمْ    verāihim    onları arkalarından  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Bürûc  Suresi 20. Ayet
وَاللَّهُ مِنْ وَرَائِهِمْ مُحِيطٌ (20)

20. Allah onları arkalarından kuşatmıştır.