Sin-Fe-Lam     س ف ل
  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 10 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
6 kez   أَسْفَل
3 kez   سَافِل
1 kez   سُّفْلَىٰ
Kökten (أَسْفَل) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 4:145  الْأَسْفَلِ    l-esfeli    en aşağı  
Sıfat   Eril, Tekil   Mecrûr İsim   

Nisâ  Suresi 145. Ayet
إِنَّ الْمُنَافِقِينَ فِي الدَّرْكِ الْأَسْفَلِ مِنَ النَّارِ وَلَنْ تَجِدَ لَهُمْ نَصِيرًا (145)

145. Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.
 8:42  أَسْفَلَ    esfele    daha aşağıda idi  
Mekan Zarfı   Eril, Tekil   Mansûb İsim   

Enfâl  Suresi 42. Ayet
إِذْ أَنْتُمْ بِالْعُدْوَةِ الدُّنْيَا وَهُمْ بِالْعُدْوَةِ الْقُصْوَىٰ وَالرَّكْبُ أَسْفَلَ مِنْكُمْ ۚ وَلَوْ تَوَاعَدْتُمْ لَاخْتَلَفْتُمْ فِي الْمِيعَادِ ۙ وَلَٰكِنْ لِيَقْضِيَ اللَّهُ أَمْرًا كَانَ مَفْعُولًا لِيَهْلِكَ مَنْ هَلَكَ عَنْ بَيِّنَةٍ وَيَحْيَىٰ مَنْ حَيَّ عَنْ بَيِّنَةٍ ۗ وَإِنَّ اللَّهَ لَسَمِيعٌ عَلِيمٌ (42)

42. Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vadinin yakın kenarında (Medine tarafında) idiniz, onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler. Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilafa düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helak olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helak olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir.
 33:10  أَسْفَلَ    esfele    alt tarafınızdan  
İsim   Eril, Tekil   Mecrûr İsim   

Ahzâb  Suresi 10. Ayet
إِذْ جَاءُوكُمْ مِنْ فَوْقِكُمْ وَمِنْ أَسْفَلَ مِنْكُمْ وَإِذْ زَاغَتِ الْأَبْصَارُ وَبَلَغَتِ الْقُلُوبُ الْحَنَاجِرَ وَتَظُنُّونَ بِاللَّهِ الظُّنُونَا (10)

10. Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan (vadinin üstünden ve alt yanından) üzerinize yürüdükleri zaman; gözler yıldığı, yürekler gırtlağa geldiği ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman;
 37:98  الْأَسْفَلِينَ    l-esfelīne    aşağılıklardan  
İsim   Eril, Çoğul   Mansûb İsim   

Sâffât  Suresi 98. Ayet
فَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَسْفَلِينَ (98)

98. Böylece ona bir tuzak kurmayı istediler. Fakat biz onları alçaklardan kıldık.
 41:29  الْأَسْفَلِينَ    l-esfelīne    alçaklar-  
İsim   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   

Fussilet  Suresi 29. Ayet
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا رَبَّنَا أَرِنَا اللَّذَيْنِ أَضَلَّانَا مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ نَجْعَلْهُمَا تَحْتَ أَقْدَامِنَا لِيَكُونَا مِنَ الْأَسْفَلِينَ (29)

29. Kafirler cehennemde: Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de aşağılanmışlardan olsunlar diye onları ayaklarımızın altına alalım! diyecekler.
 95:5  أَسْفَلَ    esfele    aşağıların  
Mekan Zarfı   Eril, Tekil   Mansûb İsim   

Tîn  Suresi 5. Ayet
ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ (5)

5. Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.
Kökten (سَافِل) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 11:82  سَافِلَهَا    sāfilehā    altına  
İsim   Etken   Eril   Mansûb İsim   

Hûd  Suresi 82. Ayet
فَلَمَّا جَاءَ أَمْرُنَا جَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهَا حِجَارَةً مِنْ سِجِّيلٍ مَنْضُودٍ (82)

82. Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık.
 15:74  سَافِلَهَا    sāfilehā    altına  
İsim   Etken   Eril   Mansûb İsim   

Hicr  Suresi 74. Ayet
فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِنْ سِجِّيلٍ (74)

74. Böylece ülkelerinin üstünü altına getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.
 95:5  سَافِلِينَ    sāfilīne    aşağısına  
İsim   Etken   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   

Tîn  Suresi 5. Ayet
ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ (5)

5. Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.
Kökten (سُّفْلَىٰ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 9:40  السُّفْلَىٰ    s-suflā    alçak  
İsim   Etken   Dişil, Tekil   Merfû` İsim   

Tevbe  Suresi 40. Ayet
إِلَّا تَنْصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللَّهُ إِذْ أَخْرَجَهُ الَّذِينَ كَفَرُوا ثَانِيَ اثْنَيْنِ إِذْ هُمَا فِي الْغَارِ إِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهِ لَا تَحْزَنْ إِنَّ اللَّهَ مَعَنَا ۖ فَأَنْزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذِينَ كَفَرُوا السُّفْلَىٰ ۗ وَكَلِمَةُ اللَّهِ هِيَ الْعُلْيَا ۗ وَاللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (40)

40. Eğer siz ona (Resulullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kafirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükunet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kafir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.