Şin-Cim-Ra     ش ج ر
Ortaya çıkmak

  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 27 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
7 kez   شَجَر
1 kez   شَجَرَ
19 kez   شَجَرَة
Kökten (شَجَر) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 16:10  شَجَرٌ    şecerun    bitkiler  
İsim   Eril   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 10. Ayet
هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً ۖ لَكُمْ مِنْهُ شَرَابٌ وَمِنْهُ شَجَرٌ فِيهِ تُسِيمُونَ (10)

10. Gökten suyu indiren O'dur. Ondan hem size içecek vardır, hem de hayvanlarınızı otlatacağınız bitkiler.
 16:68  الشَّجَرِ    ş-şeceri    ağaçlardan  
İsim   Eril   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 68. Ayet
وَأَوْحَىٰ رَبُّكَ إِلَى النَّحْلِ أَنِ اتَّخِذِي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَ (68)

68. Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin.
 22:18  وَالشَّجَرُ    ve şşeceru    ve ağaçlar  
İsim   Eril   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 18. Ayet
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ ۖ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ ۗ وَمَنْ يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ ۩ (18)

18. Görmez misin ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah'a secde ediyor; birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa, artık onu değerli kılacak bir kimse yoktur. Şüphesiz Allah dilediğini yapar.
 27:60  شَجَرَهَا    şecerahā    bir ağacını bile  
İsim   Eril   Mansûb İsim   Belirsiz   

Neml  Suresi 60. Ayet
أَمَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَأَنْزَلَ لَكُمْ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَنْبَتْنَا بِهِ حَدَائِقَ ذَاتَ بَهْجَةٍ مَا كَانَ لَكُمْ أَنْ تُنْبِتُوا شَجَرَهَا ۗ أَإِلَٰهٌ مَعَ اللَّهِ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ يَعْدِلُونَ (60)

60. (Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur.
 36:80  الشَّجَرِ    ş-şeceri    ağaç-  
İsim   Eril   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 80. Ayet
الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا فَإِذَا أَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ (80)

80. Yeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O'dur. İşte siz ateşi ondan yakıyorsunuz.
 55:6  وَالشَّجَرُ    ve şşeceru    ve ağaçlar  
İsim   Eril   Merfû` İsim   Belirsiz   

Rahmân  Suresi 6. Ayet
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ (6)

6. Bitkiler ve ağaçlar secde ederler.
 56:52  شَجَرٍ    şecerin    ağacı-  
İsim   Eril   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Vâkı’a  Suresi 52. Ayet
لَآكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍ (52)

52. Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.
Kökten (شَجَرَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 4:65  شَجَرَ    şecera    çekişmeli  
Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 65. Ayet
فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّىٰ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا (65)

65. Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.
Kökten (شَجَرَة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:35  الشَّجَرَةَ    ş-şecerate    ağaca  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 35. Ayet
وَقُلْنَا يَا آدَمُ اسْكُنْ أَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلَا مِنْهَا رَغَدًا حَيْثُ شِئْتُمَا وَلَا تَقْرَبَا هَٰذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِمِينَ (35)

35. Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.
 7:19  الشَّجَرَةَ    ş-şecerate    ağaca  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 19. Ayet
وَيَا آدَمُ اسْكُنْ أَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ فَكُلَا مِنْ حَيْثُ شِئْتُمَا وَلَا تَقْرَبَا هَٰذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِمِينَ (19)

19. (Allah buyurdu ki): Ey Adem! Sen ve eşin cennette yerleşip dilediğiniz yerden yeyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın! Sonra zalimlerden olursunuz.
 7:20  الشَّجَرَةِ    ş-şecerati    ağaçtan  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 20. Ayet
فَوَسْوَسَ لَهُمَا الشَّيْطَانُ لِيُبْدِيَ لَهُمَا مَا وُورِيَ عَنْهُمَا مِنْ سَوْآتِهِمَا وَقَالَ مَا نَهَاكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هَٰذِهِ الشَّجَرَةِ إِلَّا أَنْ تَكُونَا مَلَكَيْنِ أَوْ تَكُونَا مِنَ الْخَالِدِينَ (20)

20. Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi.
 7:22  الشَّجَرَةِ    ş-şecerati    ağaçtan  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 22. Ayet
فَدَلَّاهُمَا بِغُرُورٍ ۚ فَلَمَّا ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْآتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِ ۖ وَنَادَاهُمَا رَبُّهُمَا أَلَمْ أَنْهَكُمَا عَنْ تِلْكُمَا الشَّجَرَةِ وَأَقُلْ لَكُمَا إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمَا عَدُوٌّ مُبِينٌ (22)

22. Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nida etti.
 7:22  الشَّجَرَةَ    ş-şecerate    ağacın meyvasını  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 22. Ayet
فَدَلَّاهُمَا بِغُرُورٍ ۚ فَلَمَّا ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْآتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِ ۖ وَنَادَاهُمَا رَبُّهُمَا أَلَمْ أَنْهَكُمَا عَنْ تِلْكُمَا الشَّجَرَةِ وَأَقُلْ لَكُمَا إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمَا عَدُوٌّ مُبِينٌ (22)

22. Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nida etti.
 14:24  كَشَجَرَةٍ    keşeceratin    bir ağaç gibidir  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İbrahim  Suresi 24. Ayet
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاءِ (24)

24. Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirdi: Güzel bir sözü, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca (benzetti).
 14:26  كَشَجَرَةٍ    keşeceratin    bir ağaca benzer  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İbrahim  Suresi 26. Ayet
وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْأَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ (26)

26. Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkanı olmayan (kötü) bir ağaca benzer.
 17:60  وَالشَّجَرَةَ    ve şşecerate    ve ağacı  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 60. Ayet
وَإِذْ قُلْنَا لَكَ إِنَّ رَبَّكَ أَحَاطَ بِالنَّاسِ ۚ وَمَا جَعَلْنَا الرُّؤْيَا الَّتِي أَرَيْنَاكَ إِلَّا فِتْنَةً لِلنَّاسِ وَالشَّجَرَةَ الْمَلْعُونَةَ فِي الْقُرْآنِ ۚ وَنُخَوِّفُهُمْ فَمَا يَزِيدُهُمْ إِلَّا طُغْيَانًا كَبِيرًا (60)

60. Hani sana: Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır, demiştik. Sana gösterdiğimiz o görüntüleri ve Kur'an'da lanetlenen ağacı, ancak insanları sınamak için meydana getirdik. Biz onları korkuturuz da, bu onlara, büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamaz.
 20:120  شَجَرَةِ    şecerati    ağacını  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tâ-Hâ  Suresi 120. Ayet
فَوَسْوَسَ إِلَيْهِ الشَّيْطَانُ قَالَ يَا آدَمُ هَلْ أَدُلُّكَ عَلَىٰ شَجَرَةِ الْخُلْدِ وَمُلْكٍ لَا يَبْلَىٰ (120)

120. Derken şeytan onun aklını karıştırıp "Ey Adem! dedi, sana ebedilik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?"
 23:20  وَشَجَرَةً    ve şeceraten    ve bir ağaç  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mü’minûn  Suresi 20. Ayet
وَشَجَرَةً تَخْرُجُ مِنْ طُورِ سَيْنَاءَ تَنْبُتُ بِالدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِلْآكِلِينَ (20)

20. Tur-i Sina'da da yetişen bir ağaç daha meydana getirdik ki, bu ağaç hem yağ hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (zeytin) verir.
 24:35  شَجَرَةٍ    şeceratin    bir ağacının yağı-  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 35. Ayet
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ ۖ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ ۖ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ زَيْتُونَةٍ لَا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ ۚ نُورٌ عَلَىٰ نُورٍ ۗ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَنْ يَشَاءُ ۚ وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ ۗ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ (35)

35. Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.
 28:30  الشَّجَرَةِ    ş-şecerati    ağaç-  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Kasas  Suresi 30. Ayet
فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِيَ مِنْ شَاطِئِ الْوَادِ الْأَيْمَنِ فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ أَنْ يَا مُوسَىٰ إِنِّي أَنَا اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ (30)

30. Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi: Ey Musa! Bil ki ben, bütün alemlerin Rabbi olan Allah'ım.
 31:27  شَجَرَةٍ    şeceratin    ağaçlar  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Lokman  Suresi 27. Ayet
وَلَوْ أَنَّمَا فِي الْأَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ أَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِهِ سَبْعَةُ أَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللَّهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (27)

27. Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa) yine Allah'ın sözleri (yazmakla) tükenmez. Şüphe yok ki Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir.
 37:62  شَجَرَةُ    şeceratu    ağacı mı?  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 62. Ayet
أَذَٰلِكَ خَيْرٌ نُزُلًا أَمْ شَجَرَةُ الزَّقُّومِ (62)

62. Şimdi ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?.
 37:64  شَجَرَةٌ    şeceratun    bir ağaçtır  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 64. Ayet
إِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ فِي أَصْلِ الْجَحِيمِ (64)

64. Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır.
 37:146  شَجَرَةً    şeceraten    bir ağacı  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 146. Ayet
وَأَنْبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْطِينٍ (146)

146. Ve üstüne (gölge yapması için) kabak türünden geniş yapraklı bir nebat bitirdik.
 44:43  شَجَرَتَ    şecerate    ağacı  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Duhân  Suresi 43. Ayet
إِنَّ شَجَرَتَ الزَّقُّومِ (43)

43. Şüphesiz zakkum ağacı,
 48:18  الشَّجَرَةِ    ş-şecerati    ağacın  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 18. Ayet
لَقَدْ رَضِيَ اللَّهُ عَنِ الْمُؤْمِنِينَ إِذْ يُبَايِعُونَكَ تَحْتَ الشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَنْزَلَ السَّكِينَةَ عَلَيْهِمْ وَأَثَابَهُمْ فَتْحًا قَرِيبًا (18)

18. Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir.
 56:72  شَجَرَتَهَا    şeceratehā    onun ağacını  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Vâkı’a  Suresi 72. Ayet
أَأَنْتُمْ أَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَهَا أَمْ نَحْنُ الْمُنْشِئُونَ (72)

72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?