Lütfen Bekleyiniz...
SURELER
KUR'AN OKU
MEAL KARŞILAŞTIRMA
TERİMLER
KÖKLER
DİYANET VAKFI
TÜRKÇE OKUNUŞ
ELMALILI HAMDI YAZIR
DİYANET İŞLERİ
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
ALİ BULAÇ
GÜLTEKİN ONAN
SÜLEYMAN ATEŞ
SUAT YILDIRIM
Sure Seçiniz
Fâtiha
Bakara
Âl-i İmrân
Nisâ
Mâide
En’âm
A’râf
Enfâl
Tevbe
Yûnus
Hûd
Yûsuf
Ra’d
İbrahim
Hicr
Nahl
İsrâ
Kehf
Meryem
Tâ-Hâ
Enbiyâ
Hac
Mü’minûn
Nûr
Furkân
Şu’arâ
Neml
Kasas
Ankebût
Rûm
Lokman
Secde
Ahzâb
Sebe’
Fâtır
Yâsîn
Sâffât
Sâd
Zümer
Mü’min
Fussilet
Şûrâ
Zuhruf
Duhân
Câsiye
Ahkâf
Muhammed
Fetih
Hucurât
Kâf
Zâriyât
Tûr
Necm
Kamer
Rahmân
Vâkı’a
Hadîd
Mücâdele
Haşr
Mümtehine
Saff
Cum’a
Münâfikûn
Teğâbun
Talâk
Tahrîm
Mülk
Kalem
Hâkka
Me’âric
Nûh
Cin
Müzzemmil
Müddessir
Kıyâme
İnsan
Mürselât
Nebe’
Nâzi’ât
Abese
Tekvîr
İnfitâr
Mutaffifîn
İnşikâk
Bürûc
Târık
A’lâ
Gâşiye
Fecr
Beled
Şems
Leyl
Duhâ
İnşirâh
Tîn
Alak
Kadr
Beyyine
Zilzâl
Âdiyât
Kâri’a
Tekâsür
Asr
Hümeze
Fil
Kureyş
Mâ’ûn
Kevser
Kâfirûn
Nasr
Tebbet
İhlâs
Felâk
Nâs
إِنَّا
فَتَحْنَا
لَكَ
فَتْحًا
مُبِينًا
(1)
لِيَغْفِرَ
لَكَ
اللَّهُ
مَا
تَقَدَّمَ
مِنْ
ذَنْبِكَ
وَمَا
تَأَخَّرَ
وَيُتِمَّ
نِعْمَتَهُ
عَلَيْكَ
وَيَهْدِيَكَ
صِرَاطًا
مُسْتَقِيمًا
(2)
وَيَنْصُرَكَ
اللَّهُ
نَصْرًا
عَزِيزًا
(3)
هُوَ
الَّذِي
أَنْزَلَ
السَّكِينَةَ
فِي
قُلُوبِ
الْمُؤْمِنِينَ
لِيَزْدَادُوا
إِيمَانًا
مَعَ
إِيمَانِهِمْ
وَلِلَّهِ
جُنُودُ
السَّمَاوَاتِ
وَالْأَرْضِ
وَكَانَ
اللَّهُ
عَلِيمًا
حَكِيمًا
(4)
لِيُدْخِلَ
الْمُؤْمِنِينَ
وَالْمُؤْمِنَاتِ
جَنَّاتٍ
تَجْرِي
مِنْ
تَحْتِهَا
الْأَنْهَارُ
خَالِدِينَ
فِيهَا
وَيُكَفِّرَ
عَنْهُمْ
سَيِّئَاتِهِمْ
وَكَانَ
ذَٰلِكَ
عِنْدَ
اللَّهِ
فَوْزًا
عَظِيمًا
(5)
وَيُعَذِّبَ
الْمُنَافِقِينَ
وَالْمُنَافِقَاتِ
وَالْمُشْرِكِينَ
وَالْمُشْرِكَاتِ
الظَّانِّينَ
بِاللَّهِ
ظَنَّ
السَّوْءِ
عَلَيْهِمْ
دَائِرَةُ
السَّوْءِ
وَغَضِبَ
اللَّهُ
عَلَيْهِمْ
وَلَعَنَهُمْ
وَأَعَدَّ
لَهُمْ
جَهَنَّمَ
وَسَاءَتْ
مَصِيرًا
(6)
وَلِلَّهِ
جُنُودُ
السَّمَاوَاتِ
وَالْأَرْضِ
وَكَانَ
اللَّهُ
عَزِيزًا
حَكِيمًا
(7)
إِنَّا
أَرْسَلْنَاكَ
شَاهِدًا
وَمُبَشِّرًا
وَنَذِيرًا
(8)
لِتُؤْمِنُوا
بِاللَّهِ
وَرَسُولِهِ
وَتُعَزِّرُوهُ
وَتُوَقِّرُوهُ
وَتُسَبِّحُوهُ
بُكْرَةً
وَأَصِيلًا
(9)
إِنَّ
الَّذِينَ
يُبَايِعُونَكَ
إِنَّمَا
يُبَايِعُونَ
اللَّهَ
يَدُ
اللَّهِ
فَوْقَ
أَيْدِيهِمْ
فَمَنْ
نَكَثَ
فَإِنَّمَا
يَنْكُثُ
عَلَىٰ
نَفْسِهِ
وَمَنْ
أَوْفَىٰ
بِمَا
عَاهَدَ
عَلَيْهُ
اللَّهَ
فَسَيُؤْتِيهِ
أَجْرًا
عَظِيمًا
(10)
سَيَقُولُ
لَكَ
الْمُخَلَّفُونَ
مِنَ
الْأَعْرَابِ
شَغَلَتْنَا
أَمْوَالُنَا
وَأَهْلُونَا
فَاسْتَغْفِرْ
لَنَا
يَقُولُونَ
بِأَلْسِنَتِهِمْ
مَا
لَيْسَ
فِي
قُلُوبِهِمْ
قُلْ
فَمَنْ
يَمْلِكُ
لَكُمْ
مِنَ
اللَّهِ
شَيْئًا
إِنْ
أَرَادَ
بِكُمْ
ضَرًّا
أَوْ
أَرَادَ
بِكُمْ
نَفْعًا
بَلْ
كَانَ
اللَّهُ
بِمَا
تَعْمَلُونَ
خَبِيرًا
(11)
بَلْ
ظَنَنْتُمْ
أَنْ
لَنْ
يَنْقَلِبَ
الرَّسُولُ
وَالْمُؤْمِنُونَ
إِلَىٰ
أَهْلِيهِمْ
أَبَدًا
وَزُيِّنَ
ذَٰلِكَ
فِي
قُلُوبِكُمْ
وَظَنَنْتُمْ
ظَنَّ
السَّوْءِ
وَكُنْتُمْ
قَوْمًا
بُورًا
(12)
وَمَنْ
لَمْ
يُؤْمِنْ
بِاللَّهِ
وَرَسُولِهِ
فَإِنَّا
أَعْتَدْنَا
لِلْكَافِرِينَ
سَعِيرًا
(13)
وَلِلَّهِ
مُلْكُ
السَّمَاوَاتِ
وَالْأَرْضِ
يَغْفِرُ
لِمَنْ
يَشَاءُ
وَيُعَذِّبُ
مَنْ
يَشَاءُ
وَكَانَ
اللَّهُ
غَفُورًا
رَحِيمًا
(14)
سَيَقُولُ
الْمُخَلَّفُونَ
إِذَا
انْطَلَقْتُمْ
إِلَىٰ
مَغَانِمَ
لِتَأْخُذُوهَا
ذَرُونَا
نَتَّبِعْكُمْ
يُرِيدُونَ
أَنْ
يُبَدِّلُوا
كَلَامَ
اللَّهِ
قُلْ
لَنْ
تَتَّبِعُونَا
كَذَٰلِكُمْ
قَالَ
اللَّهُ
مِنْ
قَبْلُ
فَسَيَقُولُونَ
بَلْ
تَحْسُدُونَنَا
بَلْ
كَانُوا
لَا
يَفْقَهُونَ
إِلَّا
قَلِيلًا
(15)
قُلْ
لِلْمُخَلَّفِينَ
مِنَ
الْأَعْرَابِ
سَتُدْعَوْنَ
إِلَىٰ
قَوْمٍ
أُولِي
بَأْسٍ
شَدِيدٍ
تُقَاتِلُونَهُمْ
أَوْ
يُسْلِمُونَ
فَإِنْ
تُطِيعُوا
يُؤْتِكُمُ
اللَّهُ
أَجْرًا
حَسَنًا
وَإِنْ
تَتَوَلَّوْا
كَمَا
تَوَلَّيْتُمْ
مِنْ
قَبْلُ
يُعَذِّبْكُمْ
عَذَابًا
أَلِيمًا
(16)
لَيْسَ
عَلَى
الْأَعْمَىٰ
حَرَجٌ
وَلَا
عَلَى
الْأَعْرَجِ
حَرَجٌ
وَلَا
عَلَى
الْمَرِيضِ
حَرَجٌ
وَمَنْ
يُطِعِ
اللَّهَ
وَرَسُولَهُ
يُدْخِلْهُ
جَنَّاتٍ
تَجْرِي
مِنْ
تَحْتِهَا
الْأَنْهَارُ
وَمَنْ
يَتَوَلَّ
يُعَذِّبْهُ
عَذَابًا
أَلِيمًا
(17)
لَقَدْ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنِ
الْمُؤْمِنِينَ
إِذْ
يُبَايِعُونَكَ
تَحْتَ
الشَّجَرَةِ
فَعَلِمَ
مَا
فِي
قُلُوبِهِمْ
فَأَنْزَلَ
السَّكِينَةَ
عَلَيْهِمْ
وَأَثَابَهُمْ
فَتْحًا
قَرِيبًا
(18)
وَمَغَانِمَ
كَثِيرَةً
يَأْخُذُونَهَا
وَكَانَ
اللَّهُ
عَزِيزًا
حَكِيمًا
(19)
وَعَدَكُمُ
اللَّهُ
مَغَانِمَ
كَثِيرَةً
تَأْخُذُونَهَا
فَعَجَّلَ
لَكُمْ
هَٰذِهِ
وَكَفَّ
أَيْدِيَ
النَّاسِ
عَنْكُمْ
وَلِتَكُونَ
ايَةً
لِلْمُؤْمِنِينَ
وَيَهْدِيَكُمْ
صِرَاطًا
مُسْتَقِيمًا
(20)
وَأُخْرَىٰ
لَمْ
تَقْدِرُوا
عَلَيْهَا
قَدْ
أَحَاطَ
اللَّهُ
بِهَا
وَكَانَ
اللَّهُ
عَلَىٰ
كُلِّ
شَيْءٍ
قَدِيرًا
(21)
وَلَوْ
قَاتَلَكُمُ
الَّذِينَ
كَفَرُوا
لَوَلَّوُا
الْأَدْبَارَ
ثُمَّ
لَا
يَجِدُونَ
وَلِيًّا
وَلَا
نَصِيرًا
(22)
سُنَّةَ
اللَّهِ
الَّتِي
قَدْ
خَلَتْ
مِنْ
قَبْلُ
وَلَنْ
تَجِدَ
لِسُنَّةِ
اللَّهِ
تَبْدِيلًا
(23)
وَهُوَ
الَّذِي
كَفَّ
أَيْدِيَهُمْ
عَنْكُمْ
وَأَيْدِيَكُمْ
عَنْهُمْ
بِبَطْنِ
مَكَّةَ
مِنْ
بَعْدِ
أَنْ
أَظْفَرَكُمْ
عَلَيْهِمْ
وَكَانَ
اللَّهُ
بِمَا
تَعْمَلُونَ
بَصِيرًا
(24)
هُمُ
الَّذِينَ
كَفَرُوا
وَصَدُّوكُمْ
عَنِ
الْمَسْجِدِ
الْحَرَامِ
وَالْهَدْيَ
مَعْكُوفًا
أَنْ
يَبْلُغَ
مَحِلَّهُ
وَلَوْلَا
رِجَالٌ
مُؤْمِنُونَ
وَنِسَاءٌ
مُؤْمِنَاتٌ
لَمْ
تَعْلَمُوهُمْ
أَنْ
تَطَئُوهُمْ
فَتُصِيبَكُمْ
مِنْهُمْ
مَعَرَّةٌ
بِغَيْرِ
عِلْمٍ
لِيُدْخِلَ
اللَّهُ
فِي
رَحْمَتِهِ
مَنْ
يَشَاءُ
لَوْ
تَزَيَّلُوا
لَعَذَّبْنَا
الَّذِينَ
كَفَرُوا
مِنْهُمْ
عَذَابًا
أَلِيمًا
(25)
إِذْ
جَعَلَ
الَّذِينَ
كَفَرُوا
فِي
قُلُوبِهِمُ
الْحَمِيَّةَ
حَمِيَّةَ
الْجَاهِلِيَّةِ
فَأَنْزَلَ
اللَّهُ
سَكِينَتَهُ
عَلَىٰ
رَسُولِهِ
وَعَلَى
الْمُؤْمِنِينَ
وَأَلْزَمَهُمْ
كَلِمَةَ
التَّقْوَىٰ
وَكَانُوا
أَحَقَّ
بِهَا
وَأَهْلَهَا
وَكَانَ
اللَّهُ
بِكُلِّ
شَيْءٍ
عَلِيمًا
(26)
لَقَدْ
صَدَقَ
اللَّهُ
رَسُولَهُ
الرُّؤْيَا
بِالْحَقِّ
لَتَدْخُلُنَّ
الْمَسْجِدَ
الْحَرَامَ
إِنْ
شَاءَ
اللَّهُ
امِنِينَ
مُحَلِّقِينَ
رُءُوسَكُمْ
وَمُقَصِّرِينَ
لَا
تَخَافُونَ
فَعَلِمَ
مَا
لَمْ
تَعْلَمُوا
فَجَعَلَ
مِنْ
دُونِ
ذَٰلِكَ
فَتْحًا
قَرِيبًا
(27)
هُوَ
الَّذِي
أَرْسَلَ
رَسُولَهُ
بِالْهُدَىٰ
وَدِينِ
الْحَقِّ
لِيُظْهِرَهُ
عَلَى
الدِّينِ
كُلِّهِ
وَكَفَىٰ
بِاللَّهِ
شَهِيدًا
(28)
مُحَمَّدٌ
رَسُولُ
اللَّهِ
وَالَّذِينَ
مَعَهُ
أَشِدَّاءُ
عَلَى
الْكُفَّارِ
رُحَمَاءُ
بَيْنَهُمْ
تَرَاهُمْ
رُكَّعًا
سُجَّدًا
يَبْتَغُونَ
فَضْلًا
مِنَ
اللَّهِ
وَرِضْوَانًا
سِيمَاهُمْ
فِي
وُجُوهِهِمْ
مِنْ
أَثَرِ
السُّجُودِ
ذَٰلِكَ
مَثَلُهُمْ
فِي
التَّوْرَاةِ
وَمَثَلُهُمْ
فِي
الْإِنْجِيلِ
كَزَرْعٍ
أَخْرَجَ
شَطْأَهُ
فَازَرَهُ
فَاسْتَغْلَظَ
فَاسْتَوَىٰ
عَلَىٰ
سُوقِهِ
يُعْجِبُ
الزُّرَّاعَ
لِيَغِيظَ
بِهِمُ
الْكُفَّارَ
وَعَدَ
اللَّهُ
الَّذِينَ
امَنُوا
وَعَمِلُوا
الصَّالِحَاتِ
مِنْهُمْ
مَغْفِرَةً
وَأَجْرًا
عَظِيمًا
(29)
Fetih Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1.
Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik.
2.
Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir.
3.
Ve sana şanlı bir zaferle yardım eder.
4.
İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.
5.
(Bütün bu lütuflar)
mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.
6.
(Bir de bunlar)
Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Müslümanlar için bekledikleri kötülük çemberi başlarına gelsin! Allah onlara gazap etmiş, lanetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir!
7.
Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah azizdir, hakimdir.
8.
Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
9.
Ta ki
(ey müminler!)
Allah'a ve Resulüne iman edesiniz, Resulüne yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah'ı tesbih edesiniz.
10.
Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükafat verecektir.
11.
Bedevilerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
12.
Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helaki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
13.
Kim Allah'a ve Resulüne iman etmezse bilsin ki biz, kafirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.
14.
Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğine ceza verir. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
15.
Siz ganimetleri almak için gittiğinizde seferden geri kalanlar: Bırakın, biz de arkanıza düşelim, diyeceklerdir. Onlar, Allah'ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: "Siz asla bizim peşimize düşmeyeceksiniz! Allah daha önce sizin için böyle buyurmuştur." Onlar size: Hayır, bizi kıskanıyorsunuz, diyeceklerdir. Bilakis onlar, pek az anlayan kimselerdir.
16.
Bedevilerden
(seferden)
geri kalmış olanlara de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla, teslim oluncaya kadar savaşacaksınız. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükafat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
17.
Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur.
(Bunlar savaşa katılmak zorunda değildirler.)
Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.
18.
Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir.
19.
Yine onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükafalandırdı. Allah üstündür, hikmet sahibidir.
20.
Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet vadetmiştir.
(Bu ganimetlerden)
işte şunları hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin.
21.
Henüz elde edemediğiniz başka ganimetler de vardır ki, onlar Allah'ın bilgi ve kudreti dahilindedir. Allah, her şeye kadirdir.
22.
Eğer kafirler sizinle savaşsalardı, arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.
23.
Allah'ın, ötedenberi süregelen kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.
24.
O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, Mekke'nin içinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir.
25.
Onlar, inkar eden ve sizin Mescid-i Haram'ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını menedenlerdir. Eğer
(Mekke'de)
kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle mümin kadınları bilmeyerek çiğnemeniz sebebiyle üzüntüye kapılmanız ihtimali olmasaydı
(Allah savaşı önlemezdi)
. Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkar edenleri elemli bir azaba çarptırırdık.
26.
O zaman inkar edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükunet ve güvenini indirdi, onların takva sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna layık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
27.
Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi.
28.
Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter.
29.
Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kafirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükuya varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kafirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat vadetmiştir.
sureler
Fâtiha
(1)
Bakara
(2)
Âl-i İmrân
(3)
Nisâ
(4)
Mâide
(5)
En’âm
(6)
A’râf
(7)
Enfâl
(8)
Tevbe
(9)
Yûnus
(10)
Hûd
(11)
Yûsuf
(12)
Ra’d
(13)
İbrahim
(14)
Hicr
(15)
Nahl
(16)
İsrâ
(17)
Kehf
(18)
Meryem
(19)
Tâ-Hâ
(20)
Enbiyâ
(21)
Hac
(22)
Mü’minûn
(23)
Nûr
(24)
Furkân
(25)
Şu’arâ
(26)
Neml
(27)
Kasas
(28)
Ankebût
(29)
Rûm
(30)
Lokman
(31)
Secde
(32)
Ahzâb
(33)
Sebe’
(34)
Fâtır
(35)
Yâsîn
(36)
Sâffât
(37)
Sâd
(38)
Zümer
(39)
Mü’min
(40)
Fussilet
(41)
Şûrâ
(42)
Zuhruf
(43)
Duhân
(44)
Câsiye
(45)
Ahkâf
(46)
Muhammed
(47)
Fetih
(48)
Hucurât
(49)
Kâf
(50)
Zâriyât
(51)
Tûr
(52)
Necm
(53)
Kamer
(54)
Rahmân
(55)
Vâkı’a
(56)
Hadîd
(57)
Mücâdele
(58)
Haşr
(59)
Mümtehine
(60)
Saff
(61)
Cum’a
(62)
Münâfikûn
(63)
Teğâbun
(64)
Talâk
(65)
Tahrîm
(66)
Mülk
(67)
Kalem
(68)
Hâkka
(69)
Me’âric
(70)
Nûh
(71)
Cin
(72)
Müzzemmil
(73)
Müddessir
(74)
Kıyâme
(75)
İnsan
(76)
Mürselât
(77)
Nebe’
(78)
Nâzi’ât
(79)
Abese
(80)
Tekvîr
(81)
İnfitâr
(82)
Mutaffifîn
(83)
İnşikâk
(84)
Bürûc
(85)
Târık
(86)
A’lâ
(87)
Gâşiye
(88)
Fecr
(89)
Beled
(90)
Şems
(91)
Leyl
(92)
Duhâ
(93)
İnşirâh
(94)
Tîn
(95)
Alak
(96)
Kadr
(97)
Beyyine
(98)
Zilzâl
(99)
Âdiyât
(100)
Kâri’a
(101)
Tekâsür
(102)
Asr
(103)
Hümeze
(104)
Fil
(105)
Kureyş
(106)
Mâ’ûn
(107)
Kevser
(108)
Kâfirûn
(109)
Nasr
(110)
Tebbet
(111)
İhlâs
(112)
Felâk
(113)
Nâs
(114)
Copyright © 2023. Designer by
Emin
. All Rights Reserved.