KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَقَالَ ve ḳāle ve dedi ki ق و ل
مُوسَىٰ mūsā Musa  
رَبَّنَا rabbenā Rabbimiz ر ب ب
إِنَّكَ inneke şüphesiz sen  
اتَيْتَ āteyte verdin ا ت ي
فِرْعَوْنَ fir’ǎvne Firavun’a  
وَمَلَأَهُ ve meleehu ve adamlarına م ل ا
زِينَةً zīneten süsler ز ي ن
وَأَمْوَالًا ve emvālen ve mallar م و ل
فِي  
الْحَيَاةِ l-Hayāti hayatında ح ي ي
الدُّنْيَا d-dunyā dünya د ن و
رَبَّنَا rabbenā Rabbimiz ر ب ب
لِيُضِلُّوا liyuDillū saptırmaları için mi? ض ل ل
عَنْ ǎn -dan  
سَبِيلِكَ sebīlike senin yolun- س ب ل
رَبَّنَا rabbenā Rabbimiz ر ب ب
اطْمِسْ Tmis yok et ط م س
عَلَىٰ ǎlā  
أَمْوَالِهِمْ emvālihim onların mallarını م و ل
وَاشْدُدْ veşdud ve bağla ش د د
عَلَىٰ ǎlā üzerini  
قُلُوبِهِمْ ḳulūbihim kalplerinin ق ل ب
فَلَا felā  
يُؤْمِنُوا yuminū ki iman etmesinler ا م ن
حَتَّىٰ Hattā kadar  
يَرَوُا yeravu görünceye ر ا ي
الْعَذَابَ l-ǎƶābe azabı ع ذ ب
الْأَلِيمَ l-elīme acıklı ا ل م
TÜRKÇE OKUNUŞ
88. veḳâle mûsâ rabbenâ inneke âteyte fir`avne vemeleehû zînetev veemvâlen fi-lḥayâti-ddünyâ rabbenâ liyüḍillû `an sebîlik. rabbene-ṭmis `alâ emvâlihim veşdüd `alâ ḳulûbihim felâ yü'minû ḥattâ yeravu-l`aẕâbe-l'elîm.
DİYANET VAKFI
88. Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun ve kavmine dünya hayatında zinet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri), insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici cezayı görünceye kadar iman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver (ki iman etsinler).
DİYANET İŞLERİ
88. Musa: "Rabbimiz! Doğrusu sen Firavun'a ve erkanına ziynetler ve dünya hayatında mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan şaşırtmaları için mi? Rabbimiz! Mallarını yok et, kalblerini sık; çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe inanmazlar" dedi.
ELMALILI HAMDI YAZIR
88. Musa dedi: "Ey Rabbimiz! Sen Firavun'a ve adamlarına şu dünya hayatında göz kamaştırıcı zenginlik ve bol bol servet verdin. Ey Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz! Onların mallarını sil süpür ve kalblerine sıkıntı düşür. Çünkü onlar o acıklı azabı görmedikçe iman etmeyecekler."
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
88. Ve Musa, Rabbimiz dedi, sen Firavun'a ve ona uyanlardan ileri gelenlere gerçekten de dünya yaşayışına ait ziynetler ve mallar verdin. Rabbimiz, onlar bu yüzden halkı doğru yoldan çıkarmada, saptırmadalar. Rabbimiz, mallarını mahvet, yurtlarında kendi sefaletlerini göster onlara da yüreklerini sık, çünkü onlar, o elemli azabı görünceye dek inanmayacaklar.
ALİ BULAÇ
88. Musa dedi ki: "Rabbimiz, şüphesiz Sen, Firavun'a ve önde gelen çevresine dünya hayatında bir çekicilik (güç, ihtişam) ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin yolundan saptırmaları için (mi?) Rabbimiz, mallarını yerin dibine geçir ve onların kalplerinin üzerini şiddetle bağla; onlar acı azabı görecekleri zamana kadar iman etmeyecekler."
SÜLEYMAN ATEŞ
88. Musa: "Rabbimiz dedi, sen Fir'avn'a ve adamlarına yakın hayatta süs ve nice mallar verdin. Rabbimiz, senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz, onların mallarını yok et, kalblerini sık ki, acı azabı görünceye kadar inanmasınlar!"
GÜLTEKİN ONAN
88. Musa dedi ki: "Rabbimiz, şüphesiz sen Firavuna ve önde gelen çevresine dünya hayatında bir çekicilik (güç, ihtişam) ve mallar verdin. Rabbimiz, senin yolundan saptırmaları için (mi?) Rabbimiz mallarını yerin dibine geçir ve onların kalplerinin üzerini şiddetle bağla; onlar acı azabı görecekleri zamana kadar inanmayacaklar."
SUAT YILDIRIM
88. Mûsâ: “Ey bizim Rabbimiz!” dedi. “Sen Firavun ile onun ileri gelen yardımcılarına dünya hayatında muazzam zinet, haşmet ve servet verdin. Ey bizim Rabbimiz! İnsanları neticede Senin yolundan saptırsınlar diye mi onlara bu imkânı verdin? Ey bizim büyük Rabbimiz, mahvet, sil süpür onların servetlerini ve kalplerini şiddetle sık! Belli ki o acı azabı görmedikçe onlar imana gelmeyecekler.”