KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَإِذَا ve iƶā ne zaman ki  
جَاءَهُمْ cāehum onlara gelse ج ي ا
أَمْرٌ emrun bir haber ا م ر
مِنَ mine dair  
الْأَمْنِ l-emni güvene ا م ن
أَوِ evi veya  
الْخَوْفِ l-ḣavfi korkuya خ و ف
أَذَاعُوا eƶāǔ yayarlar ذ ي ع
بِهِ bihi onu  
وَلَوْ velev halbuki  
رَدُّوهُ raddūhu onu götürselerdi ر د د
إِلَى ilā  
الرَّسُولِ r-rasūli Elçi’ye ر س ل
وَإِلَىٰ ve ilā  
أُولِي ūlī ve sahiplerine ا و ل
الْأَمْرِ l-emri buyruk ا م ر
مِنْهُمْ minhum aralarındaki  
لَعَلِمَهُ leǎlimehu bilirlerdi ع ل م
الَّذِينَ elleƶīne kimseler  
يَسْتَنْبِطُونَهُ yestenbiTūnehu işin içyüzünü araştıranlar ن ب ط
مِنْهُمْ minhum onun ne olduğunu  
وَلَوْلَا velevlā eğer olmasaydı  
فَضْلُ feDlu lutfu ف ض ل
اللَّهِ llahi Allah’ın  
عَلَيْكُمْ ǎleykum size  
وَرَحْمَتُهُ ve raHmetuhu ve rahmeti ر ح م
لَاتَّبَعْتُمُ lāttebeǎ’tumu uyardınız ت ب ع
الشَّيْطَانَ ş-şeyTāne şeytana ش ط ن
إِلَّا illā hariç  
قَلِيلًا ḳalīlen pek azınız ق ل ل
TÜRKÇE OKUNUŞ
83. veiẕâ câehüm emrum mine-l'emni evi-lḫavfi eẕâ`û bih. velev raddûhü ile-rrasûli veilâ üli-l'emri minhüm le`alimehü-lleẕîne yestembiṭûnehû minhüm. velevlâ faḍlü-llâhi `aleyküm veraḥmetühû letteba`tümü-şşeyṭâne illâ ḳalîlâ.
DİYANET VAKFI
83. Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Resul'e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi. Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz.
DİYANET İŞLERİ
83. Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu yayarlar; halbuki o haberi Peygamber'e veya kendilerinden buyruk sahibi olanlara götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya kadir olanlar onu bilirdi. Allah'ın size bol nimeti ve rahmeti olmasaydı, pek azınız bir yana, şeytana uyardınız.
ELMALILI HAMDI YAZIR
83. Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu hemen yayıverirler. Halbuki onu peygambere ve aralarında yetkili kimselere götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya gücü yetenler, onu anlarlardı. Allah'ın üzerinizdeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, pek azınız hariç, şeytana uyardınız.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
83. Emniyete, yahut korkuya ait bir haber duysalar derhal yayarlar. Halbuki Peygambere ve içlerinden emre salahiyeti olanlara başvursalardı bu haberi arayıp duyarak yayanlar, elbette onlardan gerçeğini öğrenirlerdi. Allah'ın ihsanı ve acıması olmasaydı pek azınız müstesna, Şeytan'a uyup gitmiştiniz.
ALİ BULAÇ
83. Kendilerine güven veya korku haberi geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan emir sahiplerine götürmüş olsalardı, onlardan 'sonuç-çıkarabilenler,' onu bilirlerdi. Allah'ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, azınız hariç herhalde şeytana uymuştunuz.
SÜLEYMAN ATEŞ
83. Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelse onu yayarlar. Halbuki onu Elçi'ye ve aralarında buyruk sahiplerine götürselerdi, işin içyüzünü araştırıp çıkaranlar, onun ne olduğunu (haberin taşıdığı anlamı) bilirlerdi. Eğer size Allah'ın lutfu ve rahmeti olmasaydı, birçok işinizde şeytana uyardınız.
GÜLTEKİN ONAN
83. Kendilerine güven (emni) veya korku buyruğu [bütün çeviriler buradaki emr'i haber yapmış] geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler / yayarlar. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan buyruk sahiplerine / buyurganlara götürmüş olsalardı, onlardan 'sonuç-çıkarabilenler' onu bilirlerdi. Tanrı'nın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, azınız dışında herhalde şeytana uymuştunuz.
SUAT YILDIRIM
83. Onlara güvenlik veya korkuya dair bir haber geldiğinde doğru olup olmadığını araştırmadan ve yaymakta mahzur bulunup bulunmadığını danışmadan hemen onu yayarlar.Halbuki onlar bu haberi peygambere ve aralarındaki yetkili zatlara arzetselerdi elbette işin içyüzünü araştırıp ortaya çıkaranlar, onun mahiyetini, haberin neye delâlet ettiğini bilirlerdi.Eğer Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız hariç hepiniz şeytana uymuş gitmiştiniz.