TÜRKÇE OKUNUŞ |
52. em ene ḫayrum min hâẕe-lleẕî hüve mehînüv velâ yekâdü yübîn.
|
|
DİYANET VAKFI |
52. "Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?"
|
|
DİYANET İŞLERİ |
52. "Yahut, ben zavallı ve nerdeyse konuşamayan bu kimseden daha üstün değil miyim?"
|
|
ELMALILI HAMDI YAZIR |
52. Yoksa ben, nerede ise meramını anlatamayan şu zavallıdan daha hayırlı değil miyim?
|
|
ABDULBAKİ GÖLPINARLI |
52. Ben, şu aşağılık ve doğrudüzen söz bile söyliyemeyen adamdan daha hayırlı değil miyim?
|
|
ALİ BULAÇ |
52. "Yoksa ben, şundan daha hayırlı değil miyim ki o, aşağı (sınıftan) bir zavallı ve neredeyse (sözü) açıklamadan yoksun olan (biri)dir."
|
|
SÜLEYMAN ATEŞ |
52. Yahut ben, şu aşağılık, nerdeyse söz anlatamayacak durumda olan adamdan daha iyi değil miyim?
|
|
GÜLTEKİN ONAN |
52. "Yoksa ben şundan daha hayırlı değil miyim ki o, aşağı (sınıftan) bir zavallı ve neredeyse (sözü) açıklamadan yoksun olan (biri)dir."
|
|
SUAT YILDIRIM |
52. Firavun halkına duyuru yapıp dedi ki: “Ey benim halkım! Mısır'ın yönetimi benim elimde değil mi? Ayaklarımın altından akan şu nehirler, kanallar benim değil mi? Görmüyor musunuz? Yoksa ben, şu aşağılık, meramını bile neredeyse anlatamayan adamdan daha üstün değil miyim?Eğer o dediği gibi ise, üstüne gökten altın bilezikler atılmalı, yahut beraberinde melaikeler gelmeli değil miydi?” (26,29; 28,38) {KM, Hezekiel 29,3}
|
|