KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
انْظُرْ unZur bak ن ظ ر
كَيْفَ keyfe nasıl ك ي ف
ضَرَبُوا Derabū misaller verdiler ض ر ب
لَكَ leke sana  
الْأَمْثَالَ l-emṧāle bezetmelerle م ث ل
فَضَلُّوا feDellū şaştılar ض ل ل
فَلَا felā artık bir daha  
يَسْتَطِيعُونَ yesteTīǔne bulamazlar ط و ع
سَبِيلًا sebīlen yolu س ب ل
TÜRKÇE OKUNUŞ
48. ünżur keyfe ḍarabû leke-l'emŝâle feḍallû felâ yesteṭî`ûne sebîlâ.
DİYANET VAKFI
48. Baksana; senin için ne türlü benzetmeler yaptılar! Bu yüzden, (öyle bir) saptılar ki, artık (doğru) yolu bulamayacaklardır.
DİYANET İŞLERİ
48. Sana nasıl misaller verdiklerine bir bak! Bu yüzden sapmışlardır, artık bir yol da bulamamaktadırlar.
ELMALILI HAMDI YAZIR
48. Bak senin için nasıl misaller verdiler de bu yüzden nasıl sapıklığa düştüler! Artık hak yolu bulmaya güçleri yetmez.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
48. Bak da gör, sana nasıl örnekler getirip de saptılar ve artık bir yol bulmaya güçleri yetmeyecek onların.
ALİ BULAÇ
48. Sana nasıl örnekler vererek saptıklarına bir bak, artık onların bir yola güçleri yetmemektedir.
SÜLEYMAN ATEŞ
48. Bak, nasıl misaller verdiler (seni şa'ire, büyücüye, kahine ve mecnuna benzettiler) de şaştılar. Artık bir daha yolu bulamazlar.
GÜLTEKİN ONAN
48. Sana nasıl örnekler vererek saptıklarına bir bak, artık onların bir yola güçleri yetmemektedir.
SUAT YILDIRIM
48. Bak Resulüm, seni nelere kıyas ettiler (gâh şair, gâh büyücü, gâh kâhin, gâh mecnûn dediler) de nasıl dalâlete düştüler? Hem öyle sersemleştiler ki artık yol bulacak halleri kalmadı.