TÜRKÇE OKUNUŞ |
40. bel te'tîhim bagteten fetebhetühüm felâ yesteṭî`ûne raddehâ velâ hüm yünżarûn.
|
|
DİYANET VAKFI |
40. Bilakis kendilerine o (kıyamet) öyle ani gelir ki, onları şaşırtır. Artık, ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir.
|
|
DİYANET İŞLERİ |
40. Belki aniden gelecek de onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çeviremezler; kendileri de ertelenmez.
|
|
ELMALILI HAMDI YAZIR |
40. Doğrusu bu azap onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacaktır. Artık ne geri çevrilmesine güçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.
|
|
ABDULBAKİ GÖLPINARLI |
40. Hatta o gün, onlara birdenbire geliverecek de şaşırtacak onları ve onu reddetmeye güçleri yetmeyeceği gibi mühlet de verilmeyecek onlara.
|
|
ALİ BULAÇ |
40. Hayır, onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne onlara süre tanınacak.
|
|
SÜLEYMAN ATEŞ |
40. Doğrusu o, onlara ansızın gelecek, onları şaşırtacak, ne onu reddedebilecekler, ne de kendilerine süre verilecek.
|
|
GÜLTEKİN ONAN |
40. Hayır, onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne onlara süre tanınacak.
|
|
SUAT YILDIRIM |
40. Onların beklentilerinin hilafına, o ateş öyle apansız gelecek ki, kendileri birden donakalacaklar. Artık ne onu geri çevirecek güçleri olacak, ne de kendilerine süre verilecek!
|
|