TÜRKÇE OKUNUŞ |
34. velikülli ümmetin ecel. feiẕâ câe ecelühüm lâ yeste'ḫirûne sâ`atev velâ yestaḳdimûn.
|
|
DİYANET VAKFI |
34. Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.
|
|
DİYANET İŞLERİ |
34. Her ümmet için belirli bir süre vardır; vakitleri dolunca ne bir saat gecikebilir ne de öne geçebilirler.
|
|
ELMALILI HAMDI YAZIR |
34. Her ümmetin bir eceli vardır. O ecel geldiğinde, ne bir ân erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.
|
|
ABDULBAKİ GÖLPINARLI |
34. Her ümmetin başına gelecek musibete bir zaman takdir edilmiştir. Mukadder olan o zaman gelip çattı mı o musibeti ne bir an geriye atabilirler, ne bir an ileriye alabilirler.
|
|
ALİ BULAÇ |
34. Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler.)
|
|
SÜLEYMAN ATEŞ |
34. Her ümmetin bir süresi vardır. Süreleri gelince (onlar), ne bir an geri kalırlar, ne de öne geçerler, (tam vaktinde batıp giderler).
|
|
GÜLTEKİN ONAN |
34. Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler [tam zamanında çökerler].
|
|
SUAT YILDIRIM |
34. Her ümmet için belirlenmiş bir müddet vardır. Vâdeleri gelince ne bir an geri bırakabilir, ne de bir an öne alabilirler.
|
|