KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
قَالَ ḳāle dediler ki ق و ل
الَّذِينَ elleƶīne kimseler  
اسْتَكْبَرُوا stekberū büyüklük taslayanlar ك ب ر
لِلَّذِينَ lilleƶīne kimselere  
اسْتُضْعِفُوا stuD’ǐfū zayıf düşürülenlere ض ع ف
أَنَحْنُ eneHnu biz mi?  
صَدَدْنَاكُمْ Sadednākum engelledik ص د د
عَنِ ǎni -ten  
الْهُدَىٰ l-hudā hidayet- ه د ي
بَعْدَ beǎ’de sonra ب ع د
إِذْ  
جَاءَكُمْ cāekum size geldikten ج ي ا
بَلْ bel hayır  
كُنْتُمْ kuntum siz kendiniz ك و ن
مُجْرِمِينَ mucrimīne suç işliyordunuz ج ر م
TÜRKÇE OKUNUŞ
32. ḳâle-lleẕîne-stekberû lilleẕîne-stuḍ`ifû enaḥnü ṣadednâküm `ani-lhüdâ ba`de iẕ câeküm bel küntüm mücrimîn.
DİYANET VAKFI
32. Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz, derler.
DİYANET İŞLERİ
32. Büyüklük taslayanlar, Güçsüz sayılanlara: "Size doğruluk rehberi geldikten sonra ondan sizi biz mi alıkoyduk? Hayır; zaten suçlu kimselerdiniz" derler.
ELMALILI HAMDI YAZIR
32. Diğer taraftan büyüklük taslayanlar, zayıf düşürülenlere: "Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçluydunuz." derler.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
32. Ululuk satanlarsa aşağılık sanılanlara biz mi derler, sizi doğru yoldan çıkardık, o doğru yol, size bildirildikten sonra? Hayır, siz suçlusunuz.
ALİ BULAÇ
32. Büyüklük taslayanlar, za'fa uğratılan (müstaz'af)lara dediler ki: "Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu-günahkarlardınız."
SÜLEYMAN ATEŞ
32. Büyüklük taslayanlar da zayıf düşürülenlere dediler ki: "Size hidayet geldiği zaman sizi ondan biz mi engelledik? Hayır, zaten siz kendiniz suç işliyordunuz."
GÜLTEKİN ONAN
32. Büyüklük taslayanlar, zaafa uğratılan (müstezaf)lara dediler ki: "Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu-günahkarlardınız."
SUAT YILDIRIM
32. Öte yandan dünyada iken kibirlenenler o zebûn edilenlere, ezilenlere:“Size hidâyet geldikten sonra, biz mi sizi ondan uzaklaştırdık.Bilakis, siz zaten suçlu kimselerdiniz!” (7,38-39; 14,21; 40,47-48)