KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَإِنْ ve in ve eğer  
كُنْتُمْ kuntum olur da ك و ن
عَلَىٰ ǎlā  
سَفَرٍ seferin seferde س ف ر
وَلَمْ velem  
تَجِدُوا tecidū bulamazsanız و ج د
كَاتِبًا kātiben yazacak birini ك ت ب
فَرِهَانٌ ferihānun rehinler yeter ر ه ن
مَقْبُوضَةٌ meḳbūDetun alınan ق ب ض
فَإِنْ fein eğer  
أَمِنَ emine güvenirseniz ا م ن
بَعْضُكُمْ beǎ’Dukum biriniz ب ع ض
بَعْضًا beǎ’Dan diğerinize ب ع ض
فَلْيُؤَدِّ felyueddi ödesin ا د ي
الَّذِي lleƶī kimse  
اؤْتُمِنَ tumine kendisine güvenilen ا م ن
أَمَانَتَهُ emānetehu emanetini ا م ن
وَلْيَتَّقِ velyetteḳi ve korksun و ق ي
اللَّهَ llahe Allah’tan  
رَبَّهُ rabbehu Rabbi olan ر ب ب
وَلَا ve lā  
تَكْتُمُوا tektumū gizlemeyin ك ت م
الشَّهَادَةَ ş-şehādete şahidliği ش ه د
وَمَنْ ve men ve kimse  
يَكْتُمْهَا yektumhā onu gizleyen ك ت م
فَإِنَّهُ feinnehu şüphesiz o  
اثِمٌ āṧimun günahkardır ا ث م
قَلْبُهُ ḳalbuhu onun kalbi ق ل ب
وَاللَّهُ vallahu Allah  
بِمَا bimā şeyleri  
تَعْمَلُونَ teǎ’melūne yaptıklarınız ع م ل
عَلِيمٌ ǎlīmun bilir ع ل م
TÜRKÇE OKUNUŞ
283. vein küntüm `alâ seferiv velem tecidû kâtiben ferihânüm maḳbûḍah. fein emine ba`ḍuküm ba`ḍan felyüeddi-lleẕi-'tümine emânetehû velyetteḳi-llâhe rabbeh. velâ tektümü-şşehâdet. vemey yektümhâ feinnehû âŝimün ḳalbüh. vellâhü bimâ ta`melûne `alîm.
DİYANET VAKFI
283. Yolculukta olur da, yazacak kimse bulamazsanız (borca karşılık) alınmış bir rehin de yeterlidir. Birbirinize bir emanet bırakırsanız, emanet bırakılan kimse emaneti sahibine versin ve (bu hususta) Rabbi olan Allah'tan korksun. Şahitliği bildiklerinizi gizlemeyin. Kim onu gizlerse, bilsin ki onun kalbi günahkardır. Allah yapmakta olduklarınızı bilir.
DİYANET İŞLERİ
283. Eğer yolculukta olup katip bulamazsanız alınan rehin yeter. Şayet birbirinize güvenirseniz, güvenilen kimse borcunu ödesin. Rabbi olan Allah'tan sakınsın. Şahidliği gizlemeyin, onu kim gizlerse şüphesiz kalbi günah işlemiş olur. Allah işlediklerinizi bilir.
ELMALILI HAMDI YAZIR
283. Şayet siz sefer üzere olur bir kâtip de bulamazsanız, o vakit alınmış bir rehin belge yerine geçer. Yok eğer birbirinize güveniyorsanız kendisine güvenilen adam Rabbi olan Allah'dan korksun da üzerindeki emaneti ödesin. Bir de şahitliğinizi inkâr edip gizlemeyin, onu kim inkâr ederse mutlaka onun kalbi vebal içindedir. Her ne yaparsanız Allah onu bilir.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
283. Eğer bir yolculuktaysanız, katip de bulamadınızsa alınan rehin de kafi. Birbirinize emniyetiniz varsa emniyet edilen borçlu, kendisini geliştiren Allah'tan sakınsın da emanetini tamamıyla ödesin ve tanıklığı gizlemeyin. Kim gizlerse şüphe yok, kalbi günaha batar ve Allah yapıklarınızı tamamıyla bilir.
ALİ BULAÇ
283. Eğer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin (yeter). Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız, kendisine güven duyulan, Rabbi olan Allah'tan sakınsın da emanetini ödesin. Şahidliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artık şüphesiz, onun kalbi günahkardır. Allah, yaptıklarınızı bilendir.
SÜLEYMAN ATEŞ
283. Ve eğer seferde olur da yazacak birini bulamazsanız, alınan rehinler (yeter). Birbirinize güvenirseniz, kendisine güvenilen kimse emanetini ödesin, Rabbi olan Allah'tan korksun. Şahidilği gizlemeyin, onu gizleyenin kalbi günahkardır. Allah, yaptıklarınızı bilir.
GÜLTEKİN ONAN
283. Eğer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin (yeter). Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız (emine), kendisine güven duyulan / güvenilen (tümine), rabbi olan Tanrı'dan sakınsın da emanetini ödesin. Şahitliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artık kuşkusuz onun kalbi günahkardır. Tanrı yaptıklarınızı bilir. [Bu ayette emanet GERİ ALMAK ÜZERE BIRAKILAN NESNE anlamındadır. Bkz. 4.58, 8.27 ve 33.72]
SUAT YILDIRIM
283. Eğer yolculuk halinde iseniz ve kâtip bulamazsanız, o takdirde borç karşılığıda rehin alırsınız. Şayet birbirinize güvenirseniz, güvenilen kimse Rabbi olan Allah'tan korksun da Üzerindeki emaneti ödesin! Bir de şahitliği, görüp bildiğinizi gizlemeyin! Bildiğini gizleyenin kalbi günahkâr olur. Allah her ne yaparsanız bilir. (5,106; 4,135)