KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَبَشِّرِ ve beşşiri ve müjdele ب ش ر
الَّذِينَ elleƶīne kimseleri  
امَنُوا āmenū inanan ا م ن
وَعَمِلُوا ve ǎmilū ve işleyen ع م ل
الصَّالِحَاتِ S-SāliHāti salih işler ص ل ح
أَنَّ enne muhakkak  
لَهُمْ lehum onlar için vardır  
جَنَّاتٍ cennātin cennetler ج ن ن
تَجْرِي tecrī akan ج ر ي
مِنْ min -ndan  
تَحْتِهَا teHtihā altları ت ح ت
الْأَنْهَارُ l-enhāru ırmaklar ن ه ر
كُلَّمَا kullemā her ك ل ل
رُزِقُوا ruziḳū rızıklandırıldıklarında ر ز ق
مِنْهَا minhā onlardaki  
مِنْ min -den  
ثَمَرَةٍ ṧemeratin meyve ث م ر
رِزْقًا rizḳan rızk olarak ر ز ق
قَالُوا ḳālū derler ق و ل
هَٰذَا hāƶā Bu  
الَّذِي lleƶī şeydir  
رُزِقْنَا ruziḳnā rızıklandığımız ر ز ق
مِنْ min -den  
قَبْلُ ḳablu daha önce ق ب ل
وَأُتُوا ve utū verilmiştir ا ت ي
بِهِ bihi onlara  
مُتَشَابِهًا muteşābihen ona benzer ش ب ه
وَلَهُمْ velehum Onlar için vardır  
فِيهَا fīhā orada  
أَزْوَاجٌ ezvācun eşler ز و ج
مُطَهَّرَةٌ muTahheratun tertemiz ط ه ر
وَهُمْ ve hum ve onlar  
فِيهَا fīhā orada  
خَالِدُونَ ḣālidūne ebedi kalacaklardır خ ل د
TÜRKÇE OKUNUŞ
25. vebeşşiri-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti enne lehüm cennâtin tecrî min taḥtihe-l'enhâr. küllemâ ruziḳû minhâ min ŝemeratir rizḳan ḳâlû hâẕe-lleẕî ruziḳnâ min ḳablü veütû bihî müteşâbihâ. velehüm fîhâ ezvâcüm müṭahherâtüv vehüm fîhâ ḫâlidûn.
DİYANET VAKFI
25. İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedi kalıcılardır.
DİYANET İŞLERİ
25. İnananlar ve yararlı işler yapanlara, kendilerine altlarından ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Onlara buranın bir ürünü rızık olarak verildiğinde, "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bunlar, söylediklerinin benzerleri olarak sunulmuştur. Onlara orada tertemiz eşler vardır ve orada temelli kalırlar.
ELMALILI HAMDI YAZIR
25. İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
25. İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara müjde ver: Onlar içindir kıyılarından ırmaklar akan bahçeler. Orada bir meyveyle rızıklandılar mı bundan önce de bunu tatmıştık derler, onları dünyadakilere benzetirler. Onlara, dünyadakilere benzer rızıklar sunulur. Orada tertemiz eşler de var onlara, orada ebedi kalırlar.
ALİ BULAÇ
25. (Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.
SÜLEYMAN ATEŞ
25. İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine aidolduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıkça: "Bu, daha önce de rızıklandığımız şeydir, (dünyada iken de bu rızıktan yemiştik)" derler. (Cennetteki bu rızık), onlara, o(dedikleri)ne benzer verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır.
GÜLTEKİN ONAN
25. İnanıp salih amellerde bulunanları müjdele: Gerçekten onlar için içlerinden / altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızk olarak bu ürünlerden (min semeretin rizkan) yedirildiğinde "Bu, daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu onlara (dünyadakine) benzer (müteşabihe) olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz (halidun) kalıcıdırlar.
SUAT YILDIRIM
25. İman edip makbul ve güzel işler yapanları müjdele: Onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Öyle cennetler ki, ne zaman meyvelerinden kendilerine bir şey ikram edilirse: “Bu, daha önce de dünyada yediğimiz şey!” diyecekler. Oysa bu, onların aynısı olmayıp, benzeri olarak kendilerine sunulacaktır. Orada onların tertemiz eşleri de olacak ve onlar orada devamlı kalacaklardır.