KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
إِنَّا innā elbette biz  
بَلَوْنَاهُمْ belevnāhum bunlara da bela verdik ب ل و
كَمَا kemā gibi  
بَلَوْنَا belevnā bela verdiğimiz ب ل و
أَصْحَابَ eSHābe sahiplerine ص ح ب
الْجَنَّةِ l-cenneti bahçe ج ن ن
إِذْ hani  
أَقْسَمُوا eḳsemū onlar yemin etmişlerdi ق س م
لَيَصْرِمُنَّهَا leyeSrimunnehā bahçeyi mutlaka devşireceklerine ص ر م
مُصْبِحِينَ muSbiHīne sabah olunca ص ب ح
TÜRKÇE OKUNUŞ
17. innâ belevnâhüm kemâ belevnâ aṣḥâbe-lcenneh. iẕ aḳsemû leyaṣrimünnehâ muṣbiḥîn.
DİYANET VAKFI
17. Biz, vaktiyle "bahçe sahipleri" ne bela verdiğimiz gibi, onlara da bela verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi.
DİYANET İŞLERİ
-17-18-. Biz bunları, vaktiyle bahçe sahiplerini denediğimiz gibi denedik. Sahipleri daha sabah olmadan, bahçeyi devşireceklerine bir istisna payı bırakmaksızın yemin etmişlerdi.
ELMALILI HAMDI YAZIR
17. Biz onlara da belâ verdik, bahçe sahiplerine verdiğimiz gibi. Hani onlar sabah olunca bahçeyi mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
17. Ve biz, onları açlıkla, kıtlıkla sınarız, nitekim o bahçe sahiplerini de sınamıştık; hani, sabahleyin erkenden, bahçelerindeki mahsulü kesmeye ant içmişlerdi.
ALİ BULAÇ
17. Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.
SÜLEYMAN ATEŞ
17. Biz bunlara da bela verdik, şu bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi: Hani onlar, sabah olunca bahçeyi mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.
GÜLTEKİN ONAN
17. Gerçek şu ki, biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.
SUAT YILDIRIM
17. Biz tıpkı o bahçe sahiplerini sınadığımız gibi, bunları da sınadık.Onlar sabah erken mahsulü devşireceklerini yeminle pekiştirip kesin söylemiş, (inşaallah dememiş), Allah'ın iznine bağlamamışlardı. Ayrıca fakirlerin payını düşünmemişlerdi.