KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
ثُمَّ ṧumme sonra  
أَنْزَلَ enzele indirdi ن ز ل
عَلَيْكُمْ ǎleykum size  
مِنْ min  
بَعْدِ beǎ’di ardından ب ع د
الْغَمِّ l-ğammi o üzüntünün غ م م
أَمَنَةً emeneten bir güven ا م ن
نُعَاسًا nuǎāsen bir uyku ن ع س
يَغْشَىٰ yeğşā bürüyen غ ش و
طَائِفَةً Tāifeten bir kısmınızı ط و ف
مِنْكُمْ minkum sizden  
وَطَائِفَةٌ veTāifetun ve bir kısmınız da ط و ف
قَدْ ḳad doğrusu  
أَهَمَّتْهُمْ ehemmethum kaygısına düşmüştü ه م م
أَنْفُسُهُمْ enfusuhum kendi canlarının ن ف س
يَظُنُّونَ yeZunnūne bir zanda bulunuyorlar ظ ن ن
بِاللَّهِ billahi Allah’a karşı  
غَيْرَ ğayra -sız غ ي ر
الْحَقِّ l-Haḳḳi hak- ح ق ق
ظَنَّ Zenne zannı gibi ظ ن ن
الْجَاهِلِيَّةِ l-cāhiliyyeti cahiliyye ج ه ل
يَقُولُونَ yeḳūlūne diyorlardı ق و ل
هَلْ hel var mı  
لَنَا lenā bize  
مِنَ mine  
الْأَمْرِ l-emri bu işten ا م ر
مِنْ min hiçbir  
شَيْءٍ şeyin şey ش ي ا
قُلْ ḳul de ki ق و ل
إِنَّ inne şüphesiz  
الْأَمْرَ l-emra ا م ر
كُلَّهُ kullehu bütünüyle ك ل ل
لِلَّهِ lillahi Allah’a aittir  
يُخْفُونَ yuḣfūne onlar gizliyorlar خ ف ي
فِي  
أَنْفُسِهِمْ enfusihim içlerinde ن ف س
مَا şeyleri  
لَا  
يُبْدُونَ yubdūne açıklayamadıkları ب د و
لَكَ leke sana  
يَقُولُونَ yeḳūlūne diyorlar ki ق و ل
لَوْ lev şayet  
كَانَ kāne olsaydı ك و ن
لَنَا lenā bize  
مِنَ mine  
الْأَمْرِ l-emri bu işten ا م ر
شَيْءٌ şeyun bir şey fayda ش ي ا
مَا  
قُتِلْنَا ḳutilnā öldürülmezdik ق ت ل
هَاهُنَا hāhunā burada  
قُلْ ḳul de ki ق و ل
لَوْ lev şayet  
كُنْتُمْ kuntum olsaydınız ك و ن
فِي  
بُيُوتِكُمْ buyūtikum evlerinizde dahi ب ي ت
لَبَرَزَ leberaze mutlaka boylardı ب ر ز
الَّذِينَ elleƶīne olanlar  
كُتِبَ kutibe yazılmış ك ت ب
عَلَيْهِمُ ǎleyhimu üzerine  
الْقَتْلُ l-ḳatlu öldürülmesi ق ت ل
إِلَىٰ ilā  
مَضَاجِعِهِمْ meDāciǐhim yatacakları yeri ض ج ع
وَلِيَبْتَلِيَ veliyebteliye ve denemesi içindir ب ل و
اللَّهُ llahu Allah’ın  
مَا olanı  
فِي içinde  
صُدُورِكُمْ Sudūrikum göğüsleriniz ص د ر
وَلِيُمَحِّصَ veliyumeHHiSa ve açığa çıkarması içindir م ح ص
مَا olanı  
فِي içinde  
قُلُوبِكُمْ ḳulūbikum kalbleriniz ق ل ب
وَاللَّهُ vallahu Allah  
عَلِيمٌ ǎlīmun bilir ع ل م
بِذَاتِ biƶāti özünü  
الصُّدُورِ S-Sudūri göğüslerin ص د ر
TÜRKÇE OKUNUŞ
154. ŝümme enzele `aleyküm mim ba`di-lgammi emeneten nü`âsey yagşâ ṭâifetem minküm veṭâifetün ḳad ehemmethüm enfüsühüm yeżunnûne billâhi gayra-lḥaḳḳi żanne-lcâhiliyyeh. yeḳûlûne hel lenâ min-l'emri min şey'. ḳul inne-l'emra küllehû lillâh. yuḫfûne fî enfüsihim mâ lâ yübdûne lek. yeḳûlûne lev kâne lenâ mine-l'emri şey'üm mâ ḳutilnâ hâhünâ. ḳul lev küntüm fî büyûtiküm leberaze-lleẕîne kütibe `aleyhimü-lḳatlü ilâ meḍâci`ihim. veliyebteliye-llâhü mâ fî ṣudûriküm veliyümeḥḥiṣa mâ fî ḳulûbiküm. vellâhü `alîmüm biẕâti-ṣṣudûr.
DİYANET VAKFI
154. Sonra o kederin arkasından Allah size bir güven indirdi ki, (bu güvenin yol açtığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu. Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir gurup da, Allah'a karşı haksız yere cahiliye devrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar, "Bu işten bize ne!" diyorlardı. De ki: İş (zafer, yardım, herşeyin karar ve buyruğu) tamamen Allah'a aittir. Onlar, sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar. "Bu işten bize bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik" diyorlar. Şöyle de: Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi. Allah, içinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek için (böyle yaptı). Allah içinizde ne varsa hepsini bilir.
DİYANET İŞLERİ
154. Kederden sonra, bir takımınızı kendinden geçirecek şekilde size huzur ve emniyet indirdi; oysa bir takımınız da kendi derdlerine düşmüşlerdi. Haksız yere Allah hakkında, cahiliye devrinde olduğu gibi inanıyorlar. "Bu işte bizim bir fikrimiz var mı?" diyorlardı; De ki: "Buyruğun hepsi Allah'ındır". Sana açmadıklarını içlerinde gizliyorlar. "Bu işte bizim fikrimiz alınsaydı, burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: Evlerinizde olsaydınız, haklarında ölüm yazılı olan kimseler, yine de devrilecekleri yere varırlardı. Bu, Allah'ın içinizde olanı denemesi, kalblerinizde olanı arıtması içindir. Allah gönüllerde olanı bilir.
ELMALILI HAMDI YAZIR
154. Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize öyle bir eminlik, öyle bir uyku indirdi ki, o, içinizden bir zümreyi örtüp bürüyordu. Bir zümre de canları sevdasına düşmüştü. Allah'a karşı, cahiliyet zannı gibi, hakka aykırı bir zan besliyorlar ve "Bu işten bize ne?" diyorlardı. De ki: "Bütün iş Allah'ındır". Onlar sana açıklamayacaklarını içlerinde saklıyorlar (ve) diyorlar ki: "Bize bu işten bir şey olsaydı burada öldürülmezdik". Onlara şöyle söyle: "Eğer siz evlerinizde olsaydınız bile, üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar yine muhakkak yatacakları (öldürülecekleri) yerlere çıkıp gidecekti. Allah (bunu) göğüslerinizin içindekini denemek ve yüreklerinizdekini temizlemek için yaptı. Allah göğüslerin içinde olanı bilir.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
154. Bu gamdan sonra size emniyetle bir uyku verdi ki içinizden bir bölüğü sarıp kapladı. Bir bölükse can kaygısına düşmüştü. Allah hakkında, Müslümanlıktan önceki bilgisizlik çağında olduğu gibi haksız zanlara kapıldılar. Diyorlar ki: Bu işte nemiz var bizim? De ki: Bütün işler Allah'ındır. Onlar, sana açıklamadıklarını yüreklerinde gizliyorlar ve bu işte payımız olsaydı burada öldürülmezdik diyorlar. De ki: Evlerinizde de olsanız, öldürmeleri yazılanlar, gene çıkarlar, öldürülüp yatacakları yerlere giderlerdi ve Allah, gönüllerinizde olanları yoklamak, yüreklerinizdekini artırmak için yaptı bunu ve Allah, yüreklerinizde ne varsa hepsini bilir.
ALİ BULAÇ
154. Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Allah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz işin tümü Allah'ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.
SÜLEYMAN ATEŞ
154. Sonra o üzüntünün ardından (Allah) size bir güven, bir kısmınızı bürüyen bir uyku indirdi; bir kısmınız da kendi canlarının kaygısına düşmüştü. Allah'a karşı cahiliyye zannı gibi haksız bir zanda bulunuyorlar: "Bu işten bize bir şey var mı?" diyorlardı. De ki: "Bütün iş, Allah'a aittir." Onlar sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar. Diyorlar ki: "Bu işten bize bir fayda olsaydı, burada öldürülmezdik." De ki: "Evlerinizde dahi olsaydınız, yine üzerine öldürülme(si) yazılmış olanlar, mutlaka (vurulup) yatacakları yeri boylardı. Allah göğüslerinizdekini denemek, kalblerinizdekini açığa çıkarmak için (bunları başınıza getirdi)". Allah göğüslerin özünü bilir.
GÜLTEKİN ONAN
154. Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (emeneten) (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Tanrı'ya karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak : "Bu buyruktan bize ne var ki?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz buyruğun tümü Tanrı'nındır". Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu buyruktan bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Tanrı, sinelerenizdekini denemek ve kalplerinizdekini arındırmak için (yaptı). Tanrı, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.
SUAT YILDIRIM
154. Sonra o kederin peşinden üzerinize bir güven duygusu indirdi. Sizden bir kısmını bürüyen tatlı bir uyku hali verdi. Bir kısmınız ise can derdine düşmüş, Allah hakkında Cahiliye devrindekine benzer, gerçek dışı şeyler düşünüyorlar: “Bu işin kararlaştırılmasında bizim yetkimiz mi var? Ne gezer!” diye söyleniyorlardı. De ki: “Bütün yetki ve karar Allah'ındır” Onlar aslında içlerinde, sana karşı açığa vuramadıkları birş eyler saklıyor ve kendi aralarında: “Bu emir ve komuta işinde bir payımız olsaydı, şimdi burada olmaz, öldürülmezdik.” diyorlardı. De ki: Siz evlerinizde dahi olsaydınız, haklarında ölüm takdir edilenler, mutlaka düşüp ölecekleri yerlere doğru çıkacaklardı. Allah, sizin içinizde olanı sınamak ve kalplerinizi her türlü vesvese ve kirden arındırıp pırıl pırıl yapmak içindir ki bunu başınıza getirdi. Allah sinelerin özünü dahi bilir. (48,12)