KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
فَلَمَّا felemmā nihayet  
ذَهَبُوا ƶehebū götürdüler ذ ه ب
بِهِ bihi onu  
وَأَجْمَعُوا ve ecmeǔ ve karar verdiler ج م ع
أَنْ en  
يَجْعَلُوهُ yec’ǎlūhu atmaya ج ع ل
فِي  
غَيَابَتِ ğayābeti dibine غ ي ب
الْجُبِّ l-cubbi kuyunun ج ب ب
وَأَوْحَيْنَا veevHaynā ve biz vahyettik و ح ي
إِلَيْهِ ileyhi O’na  
لَتُنَبِّئَنَّهُمْ letunebbiennehum andolsun haber vereceksin ن ب ا
بِأَمْرِهِمْ biemrihim onların işlerini ا م ر
هَٰذَا hāƶā bu  
وَهُمْ vehum ve onlar  
لَا hiç değillerken  
يَشْعُرُونَ yeş’ǔrūne farkında ش ع ر
TÜRKÇE OKUNUŞ
15. felemmâ ẕehebû bihî veecme`û ey yec`alûhü fî gayâbeti-lcübb. veevḥaynâ ileyhi letünebbiennehüm biemrihim hâẕâ vehüm lâ yeş`urûn.
DİYANET VAKFI
15. Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusufa: Andolsun ki sen onların bu işlerini onlar (işin) farkına varmadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik.
DİYANET İŞLERİ
15. Yusuf'u oturup bir kuyunun derinliklerine bırakmayı kararlaştırdılar. Biz ona, kardeşlerinin bu işlerini kendileri farkına varmadan haber vereceksin, diye vahyettik.
ELMALILI HAMDI YAZIR
15. Nihayet kardeşleri, Yusuf'u alıp götürdüler ve kuyunun dibine bırakmaya topluca karar verdiler. Biz de ona şöyle vahyettik: "Andolsun ki, sen onlara ilerde hiç beklemedikleri bir sırada bu yaptıklarını haber vereceksin".
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
15. Sonucu onu götürüp kuyuya atmaya hep beraber karar verdikleri zaman ona, andolsun ki farkında bile olmadıkları bir anda şu yaptıklarını haber vereceksin onlara diye vahyetmiştik.
ALİ BULAÇ
15. Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, Biz ona (şöyle) vahyettik: "Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin."
SÜLEYMAN ATEŞ
15. Nihayet onu götürüp de kuyunun dibine atmağa topluca karar verdikleri zaman biz, Yusuf'a: "Andolsun sen onların bu işlerini, hiç farkında olmayacakları bir sırada kendilerine haber vereceksin!" diye vahyettik.
GÜLTEKİN ONAN
15. Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, biz ona (şöyle) vahyettik: "Andolsun, sen onlara kendileri farkında değilken bu buyruklarını / buyrultularını haber vereceksin."
SUAT YILDIRIM
15. Derken kardeşleri onu alıp götürünce ve onu kuyunun dibine bırakma konusunda görüş birliğine varınca, Biz de Yusuf'a şöyle vahyettik: “Zamanı gelecek, onların hiç hatırlarına gelmediği ve seni hiç tanımadıkları bir sırada, kendilerine yaptıkları bu işi hatırlatacaksın.”