KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَكَذَٰلِكَ ve keƶālike ve böylece  
جَعَلْنَاكُمْ ceǎlnākum sizi kıldık ج ع ل
أُمَّةً ummeten bir ümmet ا م م
وَسَطًا veseTen vasat و س ط
لِتَكُونُوا litekūnū olmanız için ك و ن
شُهَدَاءَ şuhedāe şahit ش ه د
عَلَى ǎlā -a  
النَّاسِ n-nāsi insanlar- ن و س
وَيَكُونَ ve yekūne ve olması için ك و ن
الرَّسُولُ r-rasūlu rasulün de ر س ل
عَلَيْكُمْ ǎleykum size  
شَهِيدًا şehīden şahit ش ه د
وَمَا ve mā  
جَعَلْنَا ceǎlnā ve yapmadık ج ع ل
الْقِبْلَةَ l-ḳiblete bir kıble ق ب ل
الَّتِي lletī  
كُنْتَ kunte olduğunuzu ك و ن
عَلَيْهَا ǎleyhā üzerinde  
إِلَّا illā sadece yaptık  
لِنَعْلَمَ lineǎ’leme bilmek için ع ل م
مَنْ men kimseyi  
يَتَّبِعُ yettebiǔ uyan ت ب ع
الرَّسُولَ r-rasūle Elçi’ye ر س ل
مِمَّنْ mimmen kimseden  
يَنْقَلِبُ yenḳalibu geriye dönen ق ل ب
عَلَىٰ ǎlā üzerinde  
عَقِبَيْهِ ǎḳibeyhi ökçesi ع ق ب
وَإِنْ ve in ve elbette  
كَانَتْ kānet ك و ن
لَكَبِيرَةً lekebīraten ağır gelir ك ب ر
إِلَّا illā başkasına  
عَلَى ǎlā  
الَّذِينَ elleƶīne kimseye  
هَدَى hedā yol gösterdiği ه د ي
اللَّهُ llahu Allah’ın  
وَمَا ve mā değildir  
كَانَ kāne ك و ن
اللَّهُ llahu Allah  
لِيُضِيعَ liyuDiyǎ zayi edecek ض ي ع
إِيمَانَكُمْ īmānekum sizin imanınızı ا م ن
إِنَّ inne şüphesiz  
اللَّهَ llahe Allah  
بِالنَّاسِ bin-nāsi insanlara ن و س
لَرَءُوفٌ leraūfun şefkatlidir ر ا ف
رَحِيمٌ raHīmun merhametlidir ر ح م
TÜRKÇE OKUNUŞ
143. vekeẕâlike ce`alnâküm ümmetev veseṭal litekûnû şühedâe `ale-nnâsi veyekûne-rrasûlü `aleyküm şehîdâ. vemâ ce`alne-lḳiblete-lletî künte `aleyhâ illâ lina`leme mey yettebi`u-rrasûle mimmey yenḳalibü `alâ `aḳibeyh. vein kânet lekebîraten illâ `ale-lleẕîne hede-llâh. vemâ kâne-llâhü liyüḍî`a îmâneküm. inne-llâhe binnâsi leraûfür raḥîm.
DİYANET VAKFI
143. İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resul'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin (arzulayıp da şu anda) yönelmediğin kıbleyi (Kabe'yi) biz ancak Peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.
DİYANET İŞLERİ
143. Böylece sizi insanlara şahid ve örnek olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık. Peygamber de size şahid ve örnektir. Senin yöneldiğin yönü, Peygambere uyanları, cayacaklardan ayırdetmek için kıble yaptık. Doğrusu Allah'ın yola koyduğu kimselerden başkasına bu ağır bir şeydir. Allah ibadetlerinizi boşa çıkaracak değildir. Doğrusu Allah insanlara şefkat gösterir, merhamet eder.
ELMALILI HAMDI YAZIR
143. Ve işte böyle, sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun. Daha önce içinde durduğun Kâ'be'yi kıble yapmamız da şunun içindir: Peygamber'in izince gidecekleri, iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım. Bu iş elbette Allah'ın hidayet ettiği kimselerin dışındakilere çok ağır gelecekti. Allah imanınızı kaybedecek değildir. Hiç şüphesiz Allah, bütün insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
143. İşte böylece bütün insanlara tanıklık etmeniz, Peygamberin de size tanık olması için sizi, doğru yolun tam ortasında giden bir ümmet yapmışızdır. Zaten evvelce yöneldiğin Ka'be'yi kıble yapışımızdan maksat da ancak Peygambere uyacak olanları, iki topuğu üstünde gerisin geriye döneceklerden ayırt etmektir. Bu, elbette Allah'ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkalarına ağır gelecek. Allah, imanınızı zayi etmez. Şüphe yok ki Allah, insanları esirgeyicidir, rahimdir.
ALİ BULAÇ
143. Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
SÜLEYMAN ATEŞ
143. Böylece sizi orta bir ümmet yaptık ki, insanlara şahid olasınız. Elçi de size şahid olsun. Biz, Elçi'ye uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, eskiden yöneldiğin Ka'be'yi kıble yaptık. Bu, Allah'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz Allah, insanlara şefkatli, merhametlidir.
GÜLTEKİN ONAN
143. Böylece biz sizi, insanlara şahid olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinize şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun [yönü Kabe'yi] kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden (yenkalibu) ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu) Tanrı'nın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Tanrı inancınızı boşa çıkaracak değildir. Kuşkusuz Tanrı insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
SUAT YILDIRIM
143. Ve işte böylece Biz sizi örnek bir ümmet kıldık ki insanlar nezdinde Hakk'ın şahitleri olasınız ve Peygamber de sizin hakkınızda şahit olsun. Senin arzulayıp da şu anda yöneldiğin Kâbeyi kıble yapmamızın sebebi, sırf Peygamberin izinden gidenlerle ondan ayrılıp gerisin geriye dönecekleri meydana çıkarmaktır. Gerçi bu oldukça ağır bir iştir. Ancak Allah’ın doğru yola erdirdiği kimseler için mesele teşkil etmez. Allah imanınızı zayi edecek değildir. Çünkü Allah insanlara karşı pek şefkatlidir, çok merhametlidir. (17,82; 41,44; 4,115)