Ta-Mim-Ayn     ط م ع
Ummak, ümit etmek

  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 12 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
4 kez   طَمَع
8 kez   يَطْمَعُ
Kökten (طَمَع) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 7:56  وَطَمَعًا    ve Tameǎn    ve umarak  
İsim   Eril   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 56. Ayet
وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ بَعْدَ إِصْلَاحِهَا وَادْعُوهُ خَوْفًا وَطَمَعًا ۚ إِنَّ رَحْمَتَ اللَّهِ قَرِيبٌ مِنَ الْمُحْسِنِينَ (56)

56. Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır.
 13:12  وَطَمَعًا    ve Tameǎn    ve umud içinde  
İsim   Eril   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ra’d  Suresi 12. Ayet
هُوَ الَّذِي يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنْشِئُ السَّحَابَ الثِّقَالَ (12)

12. O, size korku ve ümit içinde şimşeği gösteren ve (yağmur dolu) ağır bulutları meydana getirendir.
 30:24  وَطَمَعًا    ve Tameǎn    ve umut  
İsim   Eril   Mansûb İsim   Belirsiz   

Rûm  Suresi 24. Ayet
وَمِنْ آيَاتِهِ يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَيُحْيِي بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ (24)

24. Yine O'nun delillerindendir ki, size korku ve ümit vermek üzere şimşeği gösteriyor, gökten su indirip ölümünün ardından arzı onunla diriltiyor. Doğrusu bunda, aklını kullanan bir kavim için (alınacak) dersler vardır.
 32:16  وَطَمَعًا    ve Tameǎn    ve umarak  
İsim   Eril   Mansûb İsim   Belirsiz   

Secde  Suresi 16. Ayet
تَتَجَافَىٰ جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًا وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ (16)

16. Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak üzere (ibadet ettikleri için), vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.
Kökten (يَطْمَعُ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:75  أَفَتَطْمَعُونَ    efeteTmeǔne    umuyor musunuz?  
Fiil   2. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 75. Ayet
أَفَتَطْمَعُونَ أَنْ يُؤْمِنُوا لَكُمْ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلَامَ اللَّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِنْ بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ (75)

75. Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre, Allah'ın kelamını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.
 5:84  وَنَطْمَعُ    ve neTmeǔ    umarken  
Fiil   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 84. Ayet
وَمَا لَنَا لَا نُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَمَا جَاءَنَا مِنَ الْحَقِّ وَنَطْمَعُ أَنْ يُدْخِلَنَا رَبُّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحِينَ (84)

84. "Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umup dururken niçin Allah'a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?"
 7:46  يَطْمَعُونَ    yeTmeǔne    beklemektedirler  
Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 46. Ayet
وَبَيْنَهُمَا حِجَابٌ ۚ وَعَلَى الْأَعْرَافِ رِجَالٌ يَعْرِفُونَ كُلًّا بِسِيمَاهُمْ ۚ وَنَادَوْا أَصْحَابَ الْجَنَّةِ أَنْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ ۚ لَمْ يَدْخُلُوهَا وَهُمْ يَطْمَعُونَ (46)

46. İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'raf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: "Selam size!" diye seslenirler.
 26:51  نَطْمَعُ    neTmeǔ    umarız  
Fiil   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 51. Ayet
إِنَّا نَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَنْ كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ (51)

51. "Biz, ilk iman edenler olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız."
 26:82  أَطْمَعُ    eTmeǔ    umduğum  
Fiil   1. şahıs, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 82. Ayet
وَالَّذِي أَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ (82)

82. Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur.
 33:32  فَيَطْمَعَ    feyeTmeǎ    böylece tamah etmesin  
Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 32. Ayet
يَا نِسَاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَأَحَدٍ مِنَ النِّسَاءِ ۚ إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَعْرُوفًا (32)

32. Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin.
 70:38  أَيَطْمَعُ    eyeTmeǔ    umuyor mu?  
Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Me’âric  Suresi 38. Ayet
أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ (38)

38. Onlardan her biri nimet cennetine sokulacağını mı umuyor?
 74:15  يَطْمَعُ    yeTmeǔ    hırsla ister  
Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Müddessir  Suresi 15. Ayet
ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ (15)

15. Üstelik o (nimetlerimi) daha da arttırmamı umuyor.