2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istiva eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip ayetleri açıklamaktadır.
14:32وَسَخَّرَve seḣḣarave emrinize verdi
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
32. (O öyle lütufkar) Allah'tır ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkardı; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi; nehirleri de sizin (yararlanmanız) için akıttı.
14:32وَسَخَّرَve seḣḣarave emrinize verdi
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
32. (O öyle lütufkar) Allah'tır ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkardı; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi; nehirleri de sizin (yararlanmanız) için akıttı.
14:33وَسَخَّرَve seḣḣarave emrinize verdi
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
12. O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da Allah'ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır.
16:14سَخَّرَseḣḣarahizmetinize veren
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
14. İçinden taze et (balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O'dur. Gemilerin denizde (suları) yara yara gittiklerini de görüyorsun. (Bütün bunlar) onun lütfunu aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir.
79. Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman'a biz anlatmıştık. Biz, onların her birine hüküm (hükümdarlık, peygamberlik) ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud'a boyun eğdirdik. (Bunları) biz yapmaktayız.
36. Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.
22:37سَخَّرَهَاseḣḣarahāonları boyun eğdirdi
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
37. Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!
22:65سَخَّرَseḣḣarabuyruğunuza verdi
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
65. Görmedin mi, Allah, yerdeki eşyayı ve emri uyarınca denizde yüzen gemileri sizin hizmetinize verdi. Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur. Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.
29:61وَسَخَّرَve seḣḣarave kim boyun eğdirdi?
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
61. Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah" derler. O halde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar?
31:20سَخَّرَseḣḣaraboyun eğdirdi
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
20. Allah'ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkanları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde, -bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken- Allah hakkında tartışan kimseler vardır.
31:29وَسَخَّرَve seḣḣarave emrine boyun eğdirmiştir
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
29. Bilmez misin ki Allah, geceyi gündüze ve gündüzü geceye katmaktadır. Güneşi ve ayı da buyruğu altına almıştır. Bunların her biri belli bir vadeye kadar hareketine devam eder. Ve Allah, yaptıklarınızdan tamamen haberdardır.
35:13وَسَخَّرَve seḣḣarave buyruğu altına almıştır
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
13. Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar; güneş ve ayı emri altına almıştır. Her biri belirtilmiş bir süreye kadar akıp gider. İşte (bütün bunları yapan) Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'nu bırakıp da kendilerine taptıklarınız ise, bir çekirdek kabuğuna bile sahip değillerdir.
5. Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar akıp gider. Dikkat et! O, azizdir, ve çok bağışlayandır.
43:13سَخَّرَseḣḣarahizmetimize verenin
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
13. Ki, böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.
45:12سَخَّرَseḣḣaraboyun eğdirdi
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
12. Allah o (yüce) varlıktır ki, emri gereğince içinde gemilerin yüzmesi ve lütfedip verdiği rızkı aramanız için ve de şükredesiniz diye denizi size hazır hale getirmiştir.
45:13وَسَخَّرَve seḣḣarave boyun eğdirdi
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
13. O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütfu olmak üzere) size boyun eğdirmiştir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.
69:7سَخَّرَهَاseḣḣarahāonu saldı
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
7. Allah onu, ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.
Kökten (سَخِرَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler
2:212وَيَسْخَرُونَve yesḣarūneve alay ederler
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, ÇoğulŞimdiki/Geniş Zaman
212. Kafir olanlar için dünya hayatı cazip kılındı. (Bu yüzden) onlar, iman edenler ile alay ederler. Oysa ki, (iman edip) inkardan sakınanlar kıyamet gününde onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir.
6:10سَخِرُواseḣirūalay edenleri
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, ÇoğulGeçmiş Zaman
79. Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için elem verici azap vardır.
9:79سَخِرَseḣiraalay etmiştir
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, TekilGeçmiş Zaman
79. Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için elem verici azap vardır.
11:38سَخِرُواseḣirūalay ediyorlardı
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, ÇoğulGeçmiş Zaman
38. Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: "Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!
11:38تَسْخَرُواtesḣarūalay ederseniz
FiilTef’il Kalıbı2. şahıs, Eril, ÇoğulŞimdiki/Geniş Zaman
38. Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: "Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!
11:38نَسْخَرُnesḣarualay edeceğiz
FiilTef’il Kalıbı1. şahıs, ÇoğulŞimdiki/Geniş Zaman
38. Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: "Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!
11:38تَسْخَرُونَtesḣarūnesizin alay ettiğiniz
FiilTef’il Kalıbı2. şahıs, Eril, ÇoğulŞimdiki/Geniş Zaman
38. Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: "Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!
21:41سَخِرُواseḣirūalay edenleri
FiilTef’il Kalıbı3. şahıs, Eril, ÇoğulGeçmiş Zaman
11. Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.
Kökten (سُخْرِيّ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler
32. Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.
Kökten (سِخْرِيّ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler
164. Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan) birçok deliller vardır.
Kökten (مُسَخَّرَٰت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler
54. Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir!
12. O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da Allah'ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır.
16:79مُسَخَّرَاتٍmuseḣḣarātinO’nun emrine boyun eğdirilmiş
79. Göğün boşluğunda emre boyun eğdirilmiş olarak uçuşan kuşları görmediler mi? Onları orada Allah'tan başkası tutamaz. Kuşkusuz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.
Kökten (يَسْتَسْخِرُ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler