Sad-Dal-Kaf     ص د ق
doğru olmak, doğru sözlü/dürüst olmak, samimi/ihlaslı, doğruyu söylemek, başkasının söylediği gerçeği onaylamak yada belirlemek/pekiştirmek, teyit etmek, doğrulamak, inancına bağlı kalmak, içtenlikle vaadini yerine getirmek/ vaadine riayet etmek, yerine getirmek/tamamlamak, birini kendine güvenilir veya emin kılmak/tutmak.

saddeka- onaylamak, doğrulamak, yerine getirmek.

tesaddeka- sadaka vermek.

sıdk- doğru sözlülük, doğruluk, gerçeklik, dürüstlük, dosdoğruluk, samimilik, sağlamlık, farklı nesneler arasındaki mükemmellik. hakikati konuşmak, gerçeğe uygun bilgi vermek, dürüst ve güvenilir olmak, vaadine sadâkat göstermek. hakikati ifade eden, gerçeğe uygun olan söz, doğruluk, dürüstlük, güvenilirlik.

sâdık - doğru sözlü

sıddık- sadık/güvenilir/içten kişi doğru sözlü/dosdoğru kişi.

Türkçe’ye girmiş türevler: sadaka, sadık, sıdk, tasdik, sadakat, musaddık, tasdikname

≈ Aram ṣidāḳā צדקא doğruluk, erdem, adalet İbr ṣadīḳ צַדדִיקׅ sadık. İbr ṣedeḳ, Aram ṣidḳōth doğruluk, sadakat.
  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 155 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
2 kez   أَصْدَق
6 kez   تَصَدَّقَ
2 kez   تَصْدِيق
59 kez   صَادِق
10 kez   صَدَّقَ
5 kez   صِدِّيق
1 kez   صِدِّيقَة
15 kez   صَدَقَ
14 kez   صِدْق
5 kez   صَدَقَة
8 kez   صَدَقَٰت
1 kez   صَدُقَٰت
2 kez   صَدِيق
1 kez   صَّٰدِقَٰت
2 kez   مُتَصَدِّقِين
1 kez   مُتَصَدِّقَٰت
19 kez   مُصَدِّق
1 kez   مُصَّدِّقِين
1 kez   مُصَّدِّقَٰت
Kökten (أَصْدَق) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 4:87  أَصْدَقُ    eSdeḳu    daha doğru  
İsim   Eril, Tekil   Merfû` İsim   

Nisâ  Suresi 87. Ayet
اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۚ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيْبَ فِيهِ ۗ وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ اللَّهِ حَدِيثًا (87)

87. Allah -ki ondan başka hiçbir tanrı yoktur elbette sizi kıyamet günü toplayacaktır, bunda asla şüphe yoktur. Söz bakımından Allah'tan daha doğru kim vardır!
 4:122  أَصْدَقُ    eSdeḳu    daha doğru  
İsim   Eril, Tekil   Merfû` İsim   

Nisâ  Suresi 122. Ayet
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ۖ وَعْدَ اللَّهِ حَقًّا ۚ وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ اللَّهِ قِيلًا (122)

122. İman eden ve iyi işler yapanları, içinde ebedi kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah, (bu söylenenleri) hak bir söz olarak vadetti. Söz verme ve onu tutma bakımından kim Allah'tan daha doğru olabilir?
Kökten (تَصَدَّقَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:280  تَصَدَّقُوا    teSaddeḳū    sadaka olarak bağışlarsanız  
Fiil   Tefa’ul Kalıbı   2. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Bakara  Suresi 280. Ayet
وَإِنْ كَانَ ذُو عُسْرَةٍ فَنَظِرَةٌ إِلَىٰ مَيْسَرَةٍ ۚ وَأَنْ تَصَدَّقُوا خَيْرٌ لَكُمْ ۖ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ (280)

280. Eğer (borçlu) darlık içinde ise, eli genişleyinceye kadar ona mühlet vermek (gerekir). Eğer (gerçekleri) anlarsanız bunu sadakaya (veya zekata) saymak sizin için daha hayırlıdır.
 4:92  يَصَّدَّقُوا    yeSSaddeḳū    bağışlamaları  
Fiil   Tefa’ul Kalıbı   3. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Nisâ  Suresi 92. Ayet
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ أَنْ يَقْتُلَ مُؤْمِنًا إِلَّا خَطَأً ۚ وَمَنْ قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَأً فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَىٰ أَهْلِهِ إِلَّا أَنْ يَصَّدَّقُوا ۚ فَإِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ عَدُوٍّ لَكُمْ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ ۖ وَإِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ مِيثَاقٌ فَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَىٰ أَهْلِهِ وَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ ۖ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ تَوْبَةً مِنَ اللَّهِ ۗ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا (92)

92. Yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir. Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola. (Bu takdirde diyet vermez). Eğer öldürülen mümin olduğu halde, size düşman olan bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lazımdır. Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mümin köleyi azat etmek gerekir. Bunları bulamayan kimsenin, Allah tarafından tevbesinin kabulü için iki ay peşpeşe oruç tutması lazımdır. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
 5:45  تَصَدَّقَ    teSaddeḳa    bağışlarsa  
Fiil   Tefa’ul Kalıbı   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   

Mâide  Suresi 45. Ayet
وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالْأَنْفَ بِالْأَنْفِ وَالْأُذُنَ بِالْأُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ ۚ فَمَنْ تَصَدَّقَ بِهِ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَهُ ۚ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ (45)

45. Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffaret olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.
 9:75  لَنَصَّدَّقَنَّ    leneSSaddeḳanne    elbette sadaka vereceğiz  
Fiil   Tefa’ul Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Tevbe  Suresi 75. Ayet
وَمِنْهُمْ مَنْ عَاهَدَ اللَّهَ لَئِنْ آتَانَا مِنْ فَضْلِهِ لَنَصَّدَّقَنَّ وَلَنَكُونَنَّ مِنَ الصَّالِحِينَ (75)

75. Onlardan kimi de, Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette biz salihlerden olacağız! diye Allah'a and içti.
 12:88  وَتَصَدَّقْ    ve teSaddeḳ    ve tasadduk eyle  
Fiil   Tefa’ul Kalıbı   2. şahıs, Eril, Tekil   Emir Kipi   Merfû` İsim   

Yûsuf  Suresi 88. Ayet
فَلَمَّا دَخَلُوا عَلَيْهِ قَالُوا يَا أَيُّهَا الْعَزِيزُ مَسَّنَا وَأَهْلَنَا الضُّرُّ وَجِئْنَا بِبِضَاعَةٍ مُزْجَاةٍ فَأَوْفِ لَنَا الْكَيْلَ وَتَصَدَّقْ عَلَيْنَا ۖ إِنَّ اللَّهَ يَجْزِي الْمُتَصَدِّقِينَ (88)

88. Yusuf'un yanına girdiklerinde dediler ki: Ey aziz! Bizi ve ailemizi kıtlık bastı ve biz değersiz bir sermaye ile geldik. Hakkımızı tam ölçerek ver. Ayrıca bize bağışta da bulun. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükafatlandırır.
 63:10  فَأَصَّدَّقَ    feeSSaddeḳa    sadaka verseydim  
Fiil   Tefa’ul Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Münâfikûn  Suresi 10. Ayet
وَأَنْفِقُوا مِنْ مَا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُنْ مِنَ الصَّالِحِينَ (10)

10. Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın.
Kökten (تَصْدِيق) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 10:37  تَصْدِيقَ    teSdīḳa    doğrulayıcıdır  
İsim   Tef’il Kalıbı   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Yûnus  Suresi 37. Ayet
وَمَا كَانَ هَٰذَا الْقُرْآنُ أَنْ يُفْتَرَىٰ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلَٰكِنْ تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ (37)

37. Bu Kur'an Allah'tan başkası tarafından uydurulmuş bir şey değildir. Ancak kendinden öncekini doğrulayan ve o Kitab'ı açıklayandır. Onda şüphe yoktur, o alemlerin Rabbindendir.
 12:111  تَصْدِيقَ    teSdīḳa    doğrulanmasıdır  
İsim   Tef’il Kalıbı   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Yûsuf  Suresi 111. Ayet
لَقَدْ كَانَ فِي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِأُولِي الْأَلْبَابِ ۗ مَا كَانَ حَدِيثًا يُفْتَرَىٰ وَلَٰكِنْ تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ كُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ (111)

111. Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur'an) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır); iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir.
Kökten (صَادِق) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:23  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Bakara  Suresi 23. Ayet
وَإِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلَىٰ عَبْدِنَا فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهِ وَادْعُوا شُهَدَاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (23)

23. Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sure getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın.
 2:31  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru kimseler  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Bakara  Suresi 31. Ayet
وَعَلَّمَ آدَمَ الْأَسْمَاءَ كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلَائِكَةِ فَقَالَ أَنْبِئُونِي بِأَسْمَاءِ هَٰؤُلَاءِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (31)

31. Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.
 2:94  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    sözünüzde doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Bakara  Suresi 94. Ayet
قُلْ إِنْ كَانَتْ لَكُمُ الدَّارُ الْآخِرَةُ عِنْدَ اللَّهِ خَالِصَةً مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (94)

94. (Ey Muhammed, onlara:) Şayet (iddia ettiğiniz gibi) ahiret yurdu Allah katında diğer insanlara değil de yalnızca size aitse ve bu iddianızda doğru iseniz haydi ölümü temenni edin (bakalım), de.
 2:111  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Bakara  Suresi 111. Ayet
وَقَالُوا لَنْ يَدْخُلَ الْجَنَّةَ إِلَّا مَنْ كَانَ هُودًا أَوْ نَصَارَىٰ ۗ تِلْكَ أَمَانِيُّهُمْ ۗ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (111)

111. (Ehl-i kitap:) Yahudiler yahut hıristiyanlar hariç hiç kimse cennete giremeyecek, dediler. Bu onların kuruntusudur. Sen de onlara: Eğer sahiden doğru söylüyorsanız delilinizi getirin, de.
 3:17  وَالصَّادِقِينَ    ve SSādiḳīne    ve sadık olanlar  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 17. Ayet
الصَّابِرِينَ وَالصَّادِقِينَ وَالْقَانِتِينَ وَالْمُنْفِقِينَ وَالْمُسْتَغْفِرِينَ بِالْأَسْحَارِ (17)

17. Sabreden, dürüst olan, huzurda boyun büken, hayra harcayan ve seher vaktinde Allah'tan bağış dileyenler (içindir).
 3:93  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 93. Ayet
كُلُّ الطَّعَامِ كَانَ حِلًّا لِبَنِي إِسْرَائِيلَ إِلَّا مَا حَرَّمَ إِسْرَائِيلُ عَلَىٰ نَفْسِهِ مِنْ قَبْلِ أَنْ تُنَزَّلَ التَّوْرَاةُ ۗ قُلْ فَأْتُوا بِالتَّوْرَاةِ فَاتْلُوهَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (93)

93. Tevrat'ın indirilmesinden önce, İsrail'in (Ya'kub'un) kendisine haram kıldıkları dışında, yiyeceğin her türlüsü İsrailoğullarına helal idi. De ki: Eğer doğru sözlü iseniz o zaman Tevrat'ı getirip onu okuyun.
 3:168  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 168. Ayet
الَّذِينَ قَالُوا لِإِخْوَانِهِمْ وَقَعَدُوا لَوْ أَطَاعُونَا مَا قُتِلُوا ۗ قُلْ فَادْرَءُوا عَنْ أَنْفُسِكُمُ الْمَوْتَ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (168)

168. (Evlerinde) oturup da kardeşleri hakkında: "Bize uysalardı öldürülmezlerdi" diyenlere, "Eğer doğru sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!" de.
 3:183  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 183. Ayet
الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ عَهِدَ إِلَيْنَا أَلَّا نُؤْمِنَ لِرَسُولٍ حَتَّىٰ يَأْتِيَنَا بِقُرْبَانٍ تَأْكُلُهُ النَّارُ ۗ قُلْ قَدْ جَاءَكُمْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِي بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالَّذِي قُلْتُمْ فَلِمَ قَتَلْتُمُوهُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (183)

183. "Doğrusu Allah bize, (gökten inen) ateşin yiyeceği (yakıp kor edeceği) bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti" diyenlere şöyle de: Size, benden önce mucizelerle, (özellikle) dediğiniz (mucize) ile nice peygamberler geldi. Eğer doğru insanlar iseniz, ya onları niçin öldürdünüz?
 5:119  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    sadıklara  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Mâide  Suresi 119. Ayet
قَالَ اللَّهُ هَٰذَا يَوْمُ يَنْفَعُ الصَّادِقِينَ صِدْقُهُمْ ۚ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ۚ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ (119)

119. (Bu konuşmadan sonra) Allah şöyle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.
 6:40  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru sözlü  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

En’âm  Suresi 40. Ayet
قُلْ أَرَأَيْتَكُمْ إِنْ أَتَاكُمْ عَذَابُ اللَّهِ أَوْ أَتَتْكُمُ السَّاعَةُ أَغَيْرَ اللَّهِ تَدْعُونَ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (40)

40. De ki: Ne dersiniz; size Allah'ın azabı gelse veya o kıyamet gelip çatıverse size, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım)!
 6:143  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

En’âm  Suresi 143. Ayet
ثَمَانِيَةَ أَزْوَاجٍ ۖ مِنَ الضَّأْنِ اثْنَيْنِ وَمِنَ الْمَعْزِ اثْنَيْنِ ۗ قُلْ آلذَّكَرَيْنِ حَرَّمَ أَمِ الْأُنْثَيَيْنِ أَمَّا اشْتَمَلَتْ عَلَيْهِ أَرْحَامُ الْأُنْثَيَيْنِ ۖ نَبِّئُونِي بِعِلْمٍ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (143)

143. (Dişi ve erkek olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti? Eğer doğru iseniz bana ilimle söyleyin.
 6:146  لَصَادِقُونَ    leSādiḳūne    doğru söyleyenleriz  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

En’âm  Suresi 146. Ayet
وَعَلَى الَّذِينَ هَادُوا حَرَّمْنَا كُلَّ ذِي ظُفُرٍ ۖ وَمِنَ الْبَقَرِ وَالْغَنَمِ حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ شُحُومَهُمَا إِلَّا مَا حَمَلَتْ ظُهُورُهُمَا أَوِ الْحَوَايَا أَوْ مَا اخْتَلَطَ بِعَظْمٍ ۚ ذَٰلِكَ جَزَيْنَاهُمْ بِبَغْيِهِمْ ۖ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ (146)

146. Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezadır. Biz elbette doğru söyleyeniz.
 7:70  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğrular-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

A’râf  Suresi 70. Ayet
قَالُوا أَجِئْتَنَا لِنَعْبُدَ اللَّهَ وَحْدَهُ وَنَذَرَ مَا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا ۖ فَأْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (70)

70. Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir.
 7:106  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğru söyleyenler-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

A’râf  Suresi 106. Ayet
قَالَ إِنْ كُنْتَ جِئْتَ بِآيَةٍ فَأْتِ بِهَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (106)

106. (Firavun) dedi ki: Eğer bir mucize getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan onu göster bakalım.
 7:194  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

A’râf  Suresi 194. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ عِبَادٌ أَمْثَالُكُمْ ۖ فَادْعُوهُمْ فَلْيَسْتَجِيبُوا لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (194)

194. (Ey kafirler!) Allah'ı bırakıp da taptıklarınız sizler gibi kullardır. (Onların tanrılığı hakkında iddianızda) doğru iseniz, onları çağırın da size cevap versinler!
 9:119  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğrularla  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Tevbe  Suresi 119. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقِينَ (119)

119. Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun.
 10:38  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru sözlü  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Yûnus  Suresi 38. Ayet
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ ۖ قُلْ فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِثْلِهِ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (38)

38. Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer sizler doğru iseniz Allah'tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sure getirin.
 10:48  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru sözlü  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Yûnus  Suresi 48. Ayet
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (48)

48. Doğru iseniz bu vaad (azap) ne zamandır? diyorlar.
 11:13  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru sözlü  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Hûd  Suresi 13. Ayet
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ ۖ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِهِ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (13)

13. Yoksa, "Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: Eğer doğru iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi (yardıma) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sure getirin.
 11:32  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğru sözlüler-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Hûd  Suresi 32. Ayet
قَالُوا يَا نُوحُ قَدْ جَادَلْتَنَا فَأَكْثَرْتَ جِدَالَنَا فَأْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (32)

32. Dediler ki: Ey Nuh! Bizimle mücadele ettin ve bize karşı mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğrulardan isen, kendisiyle bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir!
 12:17  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    dosdoğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Yûsuf  Suresi 17. Ayet
قَالُوا يَا أَبَانَا إِنَّا ذَهَبْنَا نَسْتَبِقُ وَتَرَكْنَا يُوسُفَ عِنْدَ مَتَاعِنَا فَأَكَلَهُ الذِّئْبُ ۖ وَمَا أَنْتَ بِمُؤْمِنٍ لَنَا وَلَوْ كُنَّا صَادِقِينَ (17)

17. Ey babamız! dediler, biz yarışmak üzere uzaklaştık; Yusufu eşyamızın yanında bırakmıştık. (Ne yazık ki) onu kurt yemiş! Fakat biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın.
 12:27  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğrulardandır  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Yûsuf  Suresi 27. Ayet
وَإِنْ كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِنْ دُبُرٍ فَكَذَبَتْ وَهُوَ مِنَ الصَّادِقِينَ (27)

27. "Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. Bu ise doğru söyleyenlerdendir."
 12:51  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğrulardandır  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Yûsuf  Suresi 51. Ayet
قَالَ مَا خَطْبُكُنَّ إِذْ رَاوَدْتُنَّ يُوسُفَ عَنْ نَفْسِهِ ۚ قُلْنَ حَاشَ لِلَّهِ مَا عَلِمْنَا عَلَيْهِ مِنْ سُوءٍ ۚ قَالَتِ امْرَأَتُ الْعَزِيزِ الْآنَ حَصْحَصَ الْحَقُّ أَنَا رَاوَدْتُهُ عَنْ نَفْسِهِ وَإِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقِينَ (51)

51. (Kral kadınlara) dedi ki: Yusufun nefsinden murat almak istediğiniz zaman durumunuz neydi? Kadınlar, Haşa! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik, dediler. Azizin karısı da dedi ki: "Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onun nefsinden murat almak istemiştim. Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir."
 12:82  لَصَادِقُونَ    leSādiḳūne    doğru söylüyoruz  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Yûsuf  Suresi 82. Ayet
وَاسْأَلِ الْقَرْيَةَ الَّتِي كُنَّا فِيهَا وَالْعِيرَ الَّتِي أَقْبَلْنَا فِيهَا ۖ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ (82)

82. (İstersen) içinde bulunduğumuz şehire (Mısır halkına) ve aralarında geldiğimiz kafileye de sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz."
 15:7  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    salihler-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Hicr  Suresi 7. Ayet
لَوْ مَا تَأْتِينَا بِالْمَلَائِكَةِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (7)

7. "Eğer doğru söyleyenlerden idiysen, bize melekleri getirmeliydin."
 15:64  لَصَادِقُونَ    leSādiḳūne    doğru söyleyenleriz  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Hicr  Suresi 64. Ayet
وَأَتَيْنَاكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ (64)

64. Sana gerçeği getirdik; biz, hakikaten doğru söyleyenleriz.
 19:54  صَادِقَ    Sādiḳa    sadık  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Meryem  Suresi 54. Ayet
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِسْمَاعِيلَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّا (54)

54. (Resulüm!) Kitap'ta İsmail'i de an. Gerçekten o, sözüne sadıktı, resul ve nebi idi.
 21:38  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru söyleyenler  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Enbiyâ  Suresi 38. Ayet
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (38)

38. "Eğer, diyorlar, doğru iseniz, ne zaman (gerçekleşecek) bu tehdit?"
 24:6  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğru söyleyenler-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Nûr  Suresi 6. Ayet
وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ شُهَدَاءُ إِلَّا أَنْفُسُهُمْ فَشَهَادَةُ أَحَدِهِمْ أَرْبَعُ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ ۙ إِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقِينَ (6)

6. Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir.
 24:9  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğrular-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Nûr  Suresi 9. Ayet
وَالْخَامِسَةَ أَنَّ غَضَبَ اللَّهِ عَلَيْهَا إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ (9)

9. Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler.
 26:31  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğrular-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Şu’arâ  Suresi 31. Ayet
قَالَ فَأْتِ بِهِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (31)

31. Firavun: Doğru söyleyenlerden isen, haydi getir onu! diye karşılık verdi.
 26:154  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğrular-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Şu’arâ  Suresi 154. Ayet
مَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (154)

154. Sen de ancak bizim gibi bir insansın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir.
 26:187  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğrular-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Şu’arâ  Suresi 187. Ayet
فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (187)

187. Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten azap yağdır.
 27:49  لَصَادِقُونَ    leSādiḳūne    gerçekten doğrulardanız  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Neml  Suresi 49. Ayet
قَالُوا تَقَاسَمُوا بِاللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُ وَأَهْلَهُ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِ مَا شَهِدْنَا مَهْلِكَ أَهْلِهِ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ (49)

49. Allah'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskın yapalım (hepsini öldürelim); sonra da velisine: "Biz (Salih) ailesinin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz" diyelim.
 27:64  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Neml  Suresi 64. Ayet
أَمَّنْ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَمَنْ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ ۗ أَإِلَٰهٌ مَعَ اللَّهِ ۚ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (64)

64. (Onlar mı hayırlı) yoksa ilk baştan yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten hem yerden rızıklandıran mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! De ki: Eğer doğru söylüyorsanız siz kesin delilinizi getirin!
 27:71  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Neml  Suresi 71. Ayet
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (71)

71. Onlar: Eğer doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım) bu tehdit ne zaman gerçekleşecek? derler.
 28:49  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Kasas  Suresi 49. Ayet
قُلْ فَأْتُوا بِكِتَابٍ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ هُوَ أَهْدَىٰ مِنْهُمَا أَتَّبِعْهُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (49)

49. (Resulüm!) De ki: Eğer doğru sözlüler iseniz, Allah katından bu ikisinden (bana ve Musa'ya inen kitaplardan) daha doğru bir kitap getirin de ben ona uyayım!
 29:29  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğrular-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Ankebût  Suresi 29. Ayet
أَئِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ وَتَقْطَعُونَ السَّبِيلَ وَتَأْتُونَ فِي نَادِيكُمُ الْمُنْكَرَ ۖ فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِ إِلَّا أَنْ قَالُوا ائْتِنَا بِعَذَابِ اللَّهِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (29)

29. (Bu ilahi ikazdan sonra hala) siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız! Kavminin cevabı ise, şöyle demelerinden ibaret oldu: (Yaptıklarımızın kötülüğü ve azaba uğrayacağımız konusunda) doğru söyleyenlerden isen, Allah'ın azabını getir bize!
 32:28  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Secde  Suresi 28. Ayet
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْفَتْحُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (28)

28. Eğer doğru söylüyorsanız, bu fetih (ve hüküm) günü hani ne zaman? derler.
 33:8  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğrulara  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Ahzâb  Suresi 8. Ayet
لِيَسْأَلَ الصَّادِقِينَ عَنْ صِدْقِهِمْ ۚ وَأَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا أَلِيمًا (8)

8. Allah bu sözü doğruları doğruluklarıyla sorumlu kılmak için aldı. Kafirler için de çok acıklı bir azap hazırladı.
 33:24  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğruları  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Ahzâb  Suresi 24. Ayet
لِيَجْزِيَ اللَّهُ الصَّادِقِينَ بِصِدْقِهِمْ وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِقِينَ إِنْ شَاءَ أَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا (24)

24. Çünkü Allah sadakat gösterenleri sadakatları sebebiyle mükafatlandıracak, münafıklara -dilerse- azap edecek yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
 33:35  وَالصَّادِقِينَ    ve SSādiḳīne    doğru erkekler  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Ahzâb  Suresi 35. Ayet
إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا (35)

35. Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.
 34:29  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Sebe’  Suresi 29. Ayet
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (29)

29. Eğer sözünüzde doğru iseniz bu vadettiğiniz (kıyamet) ne zaman kopacak? derler.
 36:48  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru söylüyorlar  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Yâsîn  Suresi 48. Ayet
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (48)

48. Onlar: Eğer gerçekten doğru söylüyorsanız, bu tehdit ne zaman gerçekleşecektir? derler.
 37:157  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Sâffât  Suresi 157. Ayet
فَأْتُوا بِكِتَابِكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (157)

157. Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin!
 40:28  صَادِقًا    Sādiḳan    doğru söylüyor  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 28. Ayet
وَقَالَ رَجُلٌ مُؤْمِنٌ مِنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَكْتُمُ إِيمَانَهُ أَتَقْتُلُونَ رَجُلًا أَنْ يَقُولَ رَبِّيَ اللَّهُ وَقَدْ جَاءَكُمْ بِالْبَيِّنَاتِ مِنْ رَبِّكُمْ ۖ وَإِنْ يَكُ كَاذِبًا فَعَلَيْهِ كَذِبُهُ ۖ وَإِنْ يَكُ صَادِقًا يُصِبْكُمْ بَعْضُ الَّذِي يَعِدُكُمْ ۖ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ كَذَّابٌ (28)

28. Firavun ailesinden olup, imanını gizleyen bir mümin adam şöyle dedi: Siz bir adamı "Rabbim Allah'tır" diyor diye öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirmiştir. Eğer o yalancı ise yalanı kendisinedir. Eğer doğru söylüyorsa sizi tehdit ettiğinin (azabın), bir kısmı olsun gelip size çatar. Şüphesiz Allah, haddi aşan, yalancı kimseyi doğru yola eriştirmez.
 44:36  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Duhân  Suresi 36. Ayet
فَأْتُوا بِآبَائِنَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (36)

36. " Doğru söylüyorsanız, atalarımızı getirin."
 45:25  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Câsiye  Suresi 25. Ayet
وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ مَا كَانَ حُجَّتَهُمْ إِلَّا أَنْ قَالُوا ائْتُوا بِآبَائِنَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (25)

25. Onlara açıkça ayetlerimiz okunduğu zaman: Doğru sözlü iseniz atalarımızı getirin, demelerinden başka delilleri yoktur.
 46:4  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahkâf  Suresi 4. Ayet
قُلْ أَرَأَيْتُمْ مَا تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَرُونِي مَاذَا خَلَقُوا مِنَ الْأَرْضِ أَمْ لَهُمْ شِرْكٌ فِي السَّمَاوَاتِ ۖ ائْتُونِي بِكِتَابٍ مِنْ قَبْلِ هَٰذَا أَوْ أَثَارَةٍ مِنْ عِلْمٍ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (4)

4. De ki: Söylesenize! Allah'ı bırakıp taptığınız şeyler yeryüzünde ne yaratmışlar; göstersenize bana! Yoksa onların göklere ortaklıkları mı vardır? Eğer doğru söyleyenlerden iseniz, bundan evvel (size indirilmiş) bir kitap yahut bir bilgi kalıntısı varsa onu bana getirin.
 46:22  الصَّادِقِينَ    S-Sādiḳīne    doğrular-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahkâf  Suresi 22. Ayet
قَالُوا أَجِئْتَنَا لِتَأْفِكَنَا عَنْ آلِهَتِنَا فَأْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (22)

22. "Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Hadi, doğru söyleyenlerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir" dediler.
 49:15  الصَّادِقُونَ    S-Sādiḳūne    doğru olanlar  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hucurât  Suresi 15. Ayet
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ (15)

15. Müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.
 49:17  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hucurât  Suresi 17. Ayet
يَمُنُّونَ عَلَيْكَ أَنْ أَسْلَمُوا ۖ قُلْ لَا تَمُنُّوا عَلَيَّ إِسْلَامَكُمْ ۖ بَلِ اللَّهُ يَمُنُّ عَلَيْكُمْ أَنْ هَدَاكُمْ لِلْإِيمَانِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (17)

17. Onlar İslam'a girdikleri için seni minnet altına sokuyorlar. De ki: Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Eğer doğru kimselerseniz bilesiniz ki, sizi imana erdirdiği için asıl Allah size lütufta bulunmuştur.
 51:5  لَصَادِقٌ    leSādiḳun    mutlaka doğrudur  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zâriyât  Suresi 5. Ayet
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ (5)

5. Size vadedilen, kesinlikle doğrudur.
 52:34  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tûr  Suresi 34. Ayet
فَلْيَأْتُوا بِحَدِيثٍ مِثْلِهِ إِنْ كَانُوا صَادِقِينَ (34)

34. Eğer doğru iseler onun benzeri bir söz getirsinler.
 56:87  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Vâkı’a  Suresi 87. Ayet
تَرْجِعُونَهَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (87)

87. Onu (canı) geri çevirsenize, şayet iddianızda doğru iseniz!
 59:8  الصَّادِقُونَ    S-Sādiḳūne    doğru olanlar  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 8. Ayet
لِلْفُقَرَاءِ الْمُهَاجِرِينَ الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا وَيَنْصُرُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ (8)

8. (Allah'ın verdiği bu ganimet malları,) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan, Allah'tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah'ın dinine ve Peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır.
 62:6  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    samimiler  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Cum’a  Suresi 6. Ayet
قُلْ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ هَادُوا إِنْ زَعَمْتُمْ أَنَّكُمْ أَوْلِيَاءُ لِلَّهِ مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (6)

6. De ki: Ey yahudiler! Bütün insanlar değil de, yalnız, kendinizin Allah'ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız, bunda da samimi iseniz, haydi ölümü temenni edin (bakalım)!
 67:25  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğru söylüyor  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mülk  Suresi 25. Ayet
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (25)

25. "Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit hani ne zaman (gerçekleşecek)?" derler.
 68:41  صَادِقِينَ    Sādiḳīne    doğrulardan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kalem  Suresi 41. Ayet
أَمْ لَهُمْ شُرَكَاءُ فَلْيَأْتُوا بِشُرَكَائِهِمْ إِنْ كَانُوا صَادِقِينَ (41)

41. Yoksa ortakları mı var onların? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını!
Kökten (صَدَّقَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 28:34  يُصَدِّقُنِي    yuSaddiḳunī    beni doğrulayan  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kasas  Suresi 34. Ayet
وَأَخِي هَارُونُ هُوَ أَفْصَحُ مِنِّي لِسَانًا فَأَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُنِي ۖ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ (34)

34. Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da beni doğrulayan bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Zira bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum.
 34:20  صَدَّقَ    Saddeḳa    doğru çıkardı  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sebe’  Suresi 20. Ayet
وَلَقَدْ صَدَّقَ عَلَيْهِمْ إِبْلِيسُ ظَنَّهُ فَاتَّبَعُوهُ إِلَّا فَرِيقًا مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (20)

20. Andolsun İblis, onlar hakkındaki tahminini doğruya çıkardı. İnanan bir zümrenin dışında hepsi ona uydular.
 37:37  وَصَدَّقَ    ve Saddeḳa    ve doğrulamıştı  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 37. Ayet
بَلْ جَاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَلِينَ (37)

37. Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.
 37:105  صَدَّقْتَ    Saddeḳte    sen doğruladın  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   2. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 105. Ayet
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا ۚ إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ (105)

105. Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükafatlandırırız.
 39:33  وَصَدَّقَ    ve Saddeḳa    ve doğrulayanlar  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 33. Ayet
وَالَّذِي جَاءَ بِالصِّدْقِ وَصَدَّقَ بِهِ ۙ أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ (33)

33. Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler var ya, işte kötülükten sakınanlar onlardır.
 56:57  تُصَدِّقُونَ    tuSaddiḳūne    doğrulamanız  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   2. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Vâkı’a  Suresi 57. Ayet
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ (57)

57. Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi?
 66:12  وَصَدَّقَتْ    ve Saddeḳat    ve doğrulamıştı  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Dişil, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tahrîm  Suresi 12. Ayet
وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهِ مِنْ رُوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ (12)

12. İffetini korumuş olan, İmran kızı Meryem'i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi.
 70:26  يُصَدِّقُونَ    yuSaddiḳūne    tasdik ederler  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Me’âric  Suresi 26. Ayet
وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ (26)

26. Ceza (ve hesap) gününün doğruluğuna inananlar;
 75:31  صَدَّقَ    Saddeḳa    sadaka vermedi  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kıyâme  Suresi 31. Ayet
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ (31)

31. İşte o, (Peygamber'in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı.
 92:6  وَصَدَّقَ    ve Saddeḳa    ve doğrularsa  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Leyl  Suresi 6. Ayet
وَصَدَّقَ بِالْحُسْنَىٰ (6)

6. Ve en güzeli de tasdik ederse,
Kökten (صِدِّيق) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 4:69  وَالصِّدِّيقِينَ    ve SSiddīḳīne    ve sıddiklarla  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 69. Ayet
وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَالرَّسُولَ فَأُولَٰئِكَ مَعَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحِينَ ۚ وَحَسُنَ أُولَٰئِكَ رَفِيقًا (69)

69. Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddikler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!
 12:46  الصِّدِّيقُ    S-Siddīḳu    çok doğru söyleyen  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yûsuf  Suresi 46. Ayet
يُوسُفُ أَيُّهَا الصِّدِّيقُ أَفْتِنَا فِي سَبْعِ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ يَأْكُلُهُنَّ سَبْعٌ عِجَافٌ وَسَبْعِ سُنْبُلَاتٍ خُضْرٍ وَأُخَرَ يَابِسَاتٍ لَعَلِّي أَرْجِعُ إِلَى النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَعْلَمُونَ (46)

46. (Yusufun yanına gelerek dedi ki:) Ey Yusuf, ey doğru sözlü kişi! (Rüyada görülen) yedi arık ineğin yediği yedi semiz inek ile yedi yeşil başak ve diğerleri de kuru olan (başaklar) hakkında bize yorum yap. Ümit ederim ki, insanlara (isabetli yorumunla) dönerim de belki onlar da doğruyu öğrenirler.
 19:41  صِدِّيقًا    Siddīḳan    çok doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 41. Ayet
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِبْرَاهِيمَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَبِيًّا (41)

41. Kitap'ta İbrahim'i an. Zira o, sıdkı bütün bir peygamberdi.
 19:56  صِدِّيقًا    Siddīḳan    çok doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 56. Ayet
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِدْرِيسَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَبِيًّا (56)

56. Kitapta İdris'i de an. Hakikaten o, pek doğru bir insan, bir peygamberdi.
 57:19  الصِّدِّيقُونَ    S-Siddīḳūne    sıddikler  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 19. Ayet
وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ أُولَٰئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ ۖ وَالشُّهَدَاءُ عِنْدَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ ۖ وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ (19)

19. Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip de ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.
Kökten (صِدِّيقَة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 5:75  صِدِّيقَةٌ    Siddīḳatun    dosdoğruydu  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 75. Ayet
مَا الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ وَأُمُّهُ صِدِّيقَةٌ ۖ كَانَا يَأْكُلَانِ الطَّعَامَ ۗ انْظُرْ كَيْفَ نُبَيِّنُ لَهُمُ الْآيَاتِ ثُمَّ انْظُرْ أَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ (75)

75. Meryem oğlu Mesih ancak bir resuldür. Ondan önce de (birçok) resuller gelip geçmiştir. Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar.
Kökten (صَدَقَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:177  صَدَقُوا    Sadeḳū    doğru olan  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 177. Ayet
لَيْسَ الْبِرَّ أَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلَٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَالْمَلَائِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَآتَى الْمَالَ عَلَىٰ حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَالسَّائِلِينَ وَفِي الرِّقَابِ وَأَقَامَ الصَّلَاةَ وَآتَى الزَّكَاةَ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ إِذَا عَاهَدُوا ۖ وَالصَّابِرِينَ فِي الْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ وَحِينَ الْبَأْسِ ۗ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ صَدَقُوا ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ (177)

177. İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekat verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakiler ancak onlardır!
 3:95  صَدَقَ    Sadeḳa    doğru söyledi  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 95. Ayet
قُلْ صَدَقَ اللَّهُ ۗ فَاتَّبِعُوا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ (95)

95. De ki: Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim'in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi.
 3:152  صَدَقَكُمُ    Sadeḳakumu    size doğruladı  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 152. Ayet
وَلَقَدْ صَدَقَكُمُ اللَّهُ وَعْدَهُ إِذْ تَحُسُّونَهُمْ بِإِذْنِهِ ۖ حَتَّىٰ إِذَا فَشِلْتُمْ وَتَنَازَعْتُمْ فِي الْأَمْرِ وَعَصَيْتُمْ مِنْ بَعْدِ مَا أَرَاكُمْ مَا تُحِبُّونَ ۚ مِنْكُمْ مَنْ يُرِيدُ الدُّنْيَا وَمِنْكُمْ مَنْ يُرِيدُ الْآخِرَةَ ۚ ثُمَّ صَرَفَكُمْ عَنْهُمْ لِيَبْتَلِيَكُمْ ۖ وَلَقَدْ عَفَا عَنْكُمْ ۗ وَاللَّهُ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ (152)

152. Siz Allah'ın izni ile düşmanlarınızı öldürürken, Allah, size olan vadini yerine getirmiştir. Nihayet, öyle bir an geldi ki, Allah arzuladığınızı (galibiyeti) size gösterdikten sonra zaafa düştünüz; (Peygamberin verdiği) emir konusunda tartışmaya kalkıştınız ve asi oldunuz. Dünyayı isteyeniniz de vardı, ahireti isteyeniniz de vardı. Sonra Allah, denemek için sizi onlardan (onları mağlup etmekten) alıkoydu. Ve andolsun sizi bağışladı. Zaten Allah, müminlere karşı çok lütufkardır.
 5:113  صَدَقْتَنَا    Sadeḳtenā    bize doğru söylediğini  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   2. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 113. Ayet
قَالُوا نُرِيدُ أَنْ نَأْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا وَنَعْلَمَ أَنْ قَدْ صَدَقْتَنَا وَنَكُونَ عَلَيْهَا مِنَ الشَّاهِدِينَ (113)

113. Onlar "Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım istiyoruz" demişlerdi.
 9:43  صَدَقُوا    Sadeḳū    doğru söyleyenler  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 43. Ayet
عَفَا اللَّهُ عَنْكَ لِمَ أَذِنْتَ لَهُمْ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكَ الَّذِينَ صَدَقُوا وَتَعْلَمَ الْكَاذِبِينَ (43)

43. Allah seni affetti. Fakat doğru söyleyenler sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin izin verdin?
 12:26  فَصَدَقَتْ    feSadeḳat    kadın doğrudur  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Dişil, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yûsuf  Suresi 26. Ayet
قَالَ هِيَ رَاوَدَتْنِي عَنْ نَفْسِي ۚ وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِنْ أَهْلِهَا إِنْ كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِنْ قُبُلٍ فَصَدَقَتْ وَهُوَ مِنَ الْكَاذِبِينَ (26)

26. Yusuf: "Asıl kendisi benim nefsimden murat almak istedi" dedi. Kadının akrabasından biri şöyle şahitlik etti: "Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, bu ise yalancılardandır."
 21:9  صَدَقْنَاهُمُ    Sadeḳnāhumu    yerine getirdik  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Enbiyâ  Suresi 9. Ayet
ثُمَّ صَدَقْنَاهُمُ الْوَعْدَ فَأَنْجَيْنَاهُمْ وَمَنْ نَشَاءُ وَأَهْلَكْنَا الْمُسْرِفِينَ (9)

9. Sonra onlara (verdiğimiz) sözü yerine getirdik; böylece, hem onları hem de dilediğimiz (başka) kimseleri kurtuluşa erdirdik; müsrifleri de helak ettik.
 27:27  أَصَدَقْتَ    eSadeḳte    doğru mu söyledin  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   2. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Neml  Suresi 27. Ayet
قَالَ سَنَنْظُرُ أَصَدَقْتَ أَمْ كُنْتَ مِنَ الْكَاذِبِينَ (27)

27. (Süleyman Hüdhüd'e) dedi ki: Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız.
 29:3  صَدَقُوا    Sadeḳū    doğruları  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ankebût  Suresi 3. Ayet
وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۖ فَلَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ صَدَقُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْكَاذِبِينَ (3)

3. Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.
 33:22  وَصَدَقَ    ve Sadeḳa    ve doğrudur  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 22. Ayet
وَلَمَّا رَأَى الْمُؤْمِنُونَ الْأَحْزَابَ قَالُوا هَٰذَا مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَصَدَقَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ ۚ وَمَا زَادَهُمْ إِلَّا إِيمَانًا وَتَسْلِيمًا (22)

22. Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde: İşte Allah ve Resulü'nün bize vadettiği! Allah ve Resulü doğru söylemiştir, dediler. Bu (orduların gelişi), onların ancak imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını arttırdı.
 33:23  صَدَقُوا    Sadeḳū    durdular  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 23. Ayet
مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ ۖ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضَىٰ نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُ ۖ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلًا (23)

23. Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.
 36:52  وَصَدَقَ    ve Sadeḳa    demek doğru söylemiş  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 52. Ayet
قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَا ۜ ۗ هَٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ (52)

52. (İşte o zaman:) Eyvah, eyvah! Bizi kabrimizden kim kaldırdı? Bu, Rahman'ın vadettiğidir. Peygamberler gerçekten doğru söylemişler! derler.
 39:74  صَدَقَنَا    Sadeḳanā    bize yerine getirdi  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 74. Ayet
وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي صَدَقَنَا وَعْدَهُ وَأَوْرَثَنَا الْأَرْضَ نَتَبَوَّأُ مِنَ الْجَنَّةِ حَيْثُ نَشَاءُ ۖ فَنِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ (74)

74. Onlar: Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna varis kılan Allah'a hamdolsun. İyi amelde bulunanların mükafatı ne güzelmiş! derler.
 47:21  صَدَقُوا    Sadeḳū    sadık kalsalardı  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Muhammed  Suresi 21. Ayet
طَاعَةٌ وَقَوْلٌ مَعْرُوفٌ ۚ فَإِذَا عَزَمَ الْأَمْرُ فَلَوْ صَدَقُوا اللَّهَ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ (21)

21. (Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür. İş ciddiye bindiği zaman Allah'a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
 48:27  صَدَقَ    Sadeḳa    doğruladı  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 27. Ayet
لَقَدْ صَدَقَ اللَّهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ ۖ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُءُوسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَ ۖ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ فَتْحًا قَرِيبًا (27)

27. Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi.
Kökten (صِدْق) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 5:119  صِدْقُهُمْ    Sidḳuhum    doğruluklarının  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 119. Ayet
قَالَ اللَّهُ هَٰذَا يَوْمُ يَنْفَعُ الصَّادِقِينَ صِدْقُهُمْ ۚ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ۚ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ (119)

119. (Bu konuşmadan sonra) Allah şöyle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.
 6:115  صِدْقًا    Sidḳan    doğruluk  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 115. Ayet
وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلًا ۚ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ ۚ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ (115)

115. Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir, bilendir.
 10:2  صِدْقٍ    Sidḳin    doğruluk  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 2. Ayet
أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنْ أَوْحَيْنَا إِلَىٰ رَجُلٍ مِنْهُمْ أَنْ أَنْذِرِ النَّاسَ وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا أَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِنْدَ رَبِّهِمْ ۗ قَالَ الْكَافِرُونَ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ مُبِينٌ (2)

2. İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kafirler: Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler?
 10:93  صِدْقٍ    Sidḳin    iyi  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 93. Ayet
وَلَقَدْ بَوَّأْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مُبَوَّأَ صِدْقٍ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ فَمَا اخْتَلَفُوا حَتَّىٰ جَاءَهُمُ الْعِلْمُ ۚ إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ (93)

93. Andolsun biz İsrailoğullarını güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz nimetlerden rızık verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz ki Rabbin, kıyamet günü onların, aralarında ihtilaf etmekte oldukları şeyler hakkında hükmedecektir.
 17:80  صِدْقٍ    Sidḳin    doğruluk  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 80. Ayet
وَقُلْ رَبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلْ لِي مِنْ لَدُنْكَ سُلْطَانًا نَصِيرًا (80)

80. Ve şöyle niyaz et: Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver.
 17:80  صِدْقٍ    Sidḳin    doğruluk  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 80. Ayet
وَقُلْ رَبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلْ لِي مِنْ لَدُنْكَ سُلْطَانًا نَصِيرًا (80)

80. Ve şöyle niyaz et: Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver.
 19:50  صِدْقٍ    Sidḳin    bir doğruluk  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 50. Ayet
وَوَهَبْنَا لَهُمْ مِنْ رَحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا (50)

50. Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk; kendilerine haklı ve yüksek bir şöhret nasip ettik.
 26:84  صِدْقٍ    Sidḳin    doğruluk  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 84. Ayet
وَاجْعَلْ لِي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ (84)

84. Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle!
 33:8  صِدْقِهِمْ    Sidḳihim    doğrulukları-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 8. Ayet
لِيَسْأَلَ الصَّادِقِينَ عَنْ صِدْقِهِمْ ۚ وَأَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا أَلِيمًا (8)

8. Allah bu sözü doğruları doğruluklarıyla sorumlu kılmak için aldı. Kafirler için de çok acıklı bir azap hazırladı.
 33:24  بِصِدْقِهِمْ    biSidḳihim    doğruluklarıyle  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 24. Ayet
لِيَجْزِيَ اللَّهُ الصَّادِقِينَ بِصِدْقِهِمْ وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِقِينَ إِنْ شَاءَ أَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا (24)

24. Çünkü Allah sadakat gösterenleri sadakatları sebebiyle mükafatlandıracak, münafıklara -dilerse- azap edecek yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
 39:32  بِالصِّدْقِ    biS-Sidḳi    doğruyu  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 32. Ayet
فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَبَ عَلَى اللَّهِ وَكَذَّبَ بِالصِّدْقِ إِذْ جَاءَهُ ۚ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْكَافِرِينَ (32)

32. Allah'a karşı yalan uyduran, kendisine gelen gerçeği (Kur'an'ı) yalan sayandan daha zalim kimdir? Kafirlerin yeri cehennemde değil mi?
 39:33  بِالصِّدْقِ    biS-Sidḳi    doğruyu  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 33. Ayet
وَالَّذِي جَاءَ بِالصِّدْقِ وَصَدَّقَ بِهِ ۙ أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ (33)

33. Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler var ya, işte kötülükten sakınanlar onlardır.
 46:16  الصِّدْقِ    S-Sidḳi    doğru  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahkâf  Suresi 16. Ayet
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ نَتَقَبَّلُ عَنْهُمْ أَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَنَتَجَاوَزُ عَنْ سَيِّئَاتِهِمْ فِي أَصْحَابِ الْجَنَّةِ ۖ وَعْدَ الصِّدْقِ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ (16)

16. İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür.
 54:55  صِدْقٍ    Sidḳin    doğruluk  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Kamer  Suresi 55. Ayet
فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَلِيكٍ مُقْتَدِرٍ (55)

55. Güçlü ve Yüce Allah'ın huzurunda hak meclisindedirler.
Kökten (صَدَقَة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:196  صَدَقَةٍ    Sadeḳatin    sadakadan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 196. Ayet
وَأَتِمُّوا الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلَّهِ ۚ فَإِنْ أُحْصِرْتُمْ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِ ۖ وَلَا تَحْلِقُوا رُءُوسَكُمْ حَتَّىٰ يَبْلُغَ الْهَدْيُ مَحِلَّهُ ۚ فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَرِيضًا أَوْ بِهِ أَذًى مِنْ رَأْسِهِ فَفِدْيَةٌ مِنْ صِيَامٍ أَوْ صَدَقَةٍ أَوْ نُسُكٍ ۚ فَإِذَا أَمِنْتُمْ فَمَنْ تَمَتَّعَ بِالْعُمْرَةِ إِلَى الْحَجِّ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِ ۚ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ فِي الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ إِذَا رَجَعْتُمْ ۗ تِلْكَ عَشَرَةٌ كَامِلَةٌ ۗ ذَٰلِكَ لِمَنْ لَمْ يَكُنْ أَهْلُهُ حَاضِرِي الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ (196)

196. Haccı ve umreyi Allah için tam yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir. (Hac yolculuğu için) emin olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç, memleketine döndüğü zaman yedi olmak üzere oruç tutar ki, hepsi tam on gündür. Bu söylenenler, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah'tan korkun. Biliniz ki Allah'ın vereceği ceza ağırdır.
 2:263  صَدَقَةٍ    Sadeḳatin    sadaka-  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 263. Ayet
قَوْلٌ مَعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِنْ صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَا أَذًى ۗ وَاللَّهُ غَنِيٌّ حَلِيمٌ (263)

263. Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, acelesi de yoktur.
 4:114  بِصَدَقَةٍ    biSadeḳatin    sadakayı  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 114. Ayet
لَا خَيْرَ فِي كَثِيرٍ مِنْ نَجْوَاهُمْ إِلَّا مَنْ أَمَرَ بِصَدَقَةٍ أَوْ مَعْرُوفٍ أَوْ إِصْلَاحٍ بَيْنَ النَّاسِ ۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ اللَّهِ فَسَوْفَ نُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا (114)

114. Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını düzeltmeyi isteyen (in fısıldaşması) müstesna. Kim Allah'ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa, biz ona yakında büyük bir mükafat vereceğiz.
 9:103  صَدَقَةً    Sadeḳaten    bir sadaka  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 103. Ayet
خُذْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكِّيهِمْ بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْ ۖ إِنَّ صَلَاتَكَ سَكَنٌ لَهُمْ ۗ وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ (103)

103. Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin. Ve onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için sükunettir (onları yatıştırır). Allah işitendir, bilendir.
 58:12  صَدَقَةً    Sadeḳaten    bir sadaka  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 12. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نَاجَيْتُمُ الرَّسُولَ فَقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوَاكُمْ صَدَقَةً ۚ ذَٰلِكَ خَيْرٌ لَكُمْ وَأَطْهَرُ ۚ فَإِنْ لَمْ تَجِدُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ (12)

12. Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, bilin ki Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
Kökten (صَدَقَٰت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:264  صَدَقَاتِكُمْ    Sadeḳātikum    sadakalarınızı  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 264. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُبْطِلُوا صَدَقَاتِكُمْ بِالْمَنِّ وَالْأَذَىٰ كَالَّذِي يُنْفِقُ مَالَهُ رِئَاءَ النَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ۖ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُ وَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْدًا ۖ لَا يَقْدِرُونَ عَلَىٰ شَيْءٍ مِمَّا كَسَبُوا ۗ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ (264)

264. Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kafirleri doğru yola iletmez.
 2:271  الصَّدَقَاتِ    S-Sadeḳāti    sadakaları  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 271. Ayet
إِنْ تُبْدُوا الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَ ۖ وَإِنْ تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَرَاءَ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ ۚ وَيُكَفِّرُ عَنْكُمْ مِنْ سَيِّئَاتِكُمْ ۗ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ (271)

271. Eğer sadakaları (zekat ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne ala! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir.
 2:276  الصَّدَقَاتِ    S-Sadeḳāti    sadakaları  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 276. Ayet
يَمْحَقُ اللَّهُ الرِّبَا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِ ۗ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ أَثِيمٍ (276)

276. Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.
 9:58  الصَّدَقَاتِ    S-Sadeḳāti    sadakalar  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 58. Ayet
وَمِنْهُمْ مَنْ يَلْمِزُكَ فِي الصَّدَقَاتِ فَإِنْ أُعْطُوا مِنْهَا رَضُوا وَإِنْ لَمْ يُعْطَوْا مِنْهَا إِذَا هُمْ يَسْخَطُونَ (58)

58. Onlardan sadakaların (taksimi) hususunda seni ayıplayanlar da vardır. Sadakalardan onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar.
 9:60  الصَّدَقَاتُ    S-Sadeḳātu    sadakalar zekatlar  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 60. Ayet
إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاءِ وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ اللَّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ ۖ فَرِيضَةً مِنَ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (60)

60. Sadakalar (zekatlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekat toplayan) memurlara, gönülleri (İslam'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir.
 9:79  الصَّدَقَاتِ    S-Sadeḳāti    sadakalar  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 79. Ayet
الَّذِينَ يَلْمِزُونَ الْمُطَّوِّعِينَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ فِي الصَّدَقَاتِ وَالَّذِينَ لَا يَجِدُونَ إِلَّا جُهْدَهُمْ فَيَسْخَرُونَ مِنْهُمْ ۙ سَخِرَ اللَّهُ مِنْهُمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ (79)

79. Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için elem verici azap vardır.
 9:104  الصَّدَقَاتِ    S-Sadeḳāti    sadakaları  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 104. Ayet
أَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ هُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِ وَيَأْخُذُ الصَّدَقَاتِ وَأَنَّ اللَّهَ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ (104)

104. Allah'ın, kullarının tevbesini kabul edeceğini, sadakaları geri çevirmeyeceğini ve Allah'ın tevbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hala bilmezler mi?
 58:13  صَدَقَاتٍ    Sadeḳātin    sadaka  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 13. Ayet
أَأَشْفَقْتُمْ أَنْ تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوَاكُمْ صَدَقَاتٍ ۚ فَإِذْ لَمْ تَفْعَلُوا وَتَابَ اللَّهُ عَلَيْكُمْ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ (13)

13. Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekatı verin Allah'a ve Resulüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Kökten (صَدُقَٰت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 4:4  صَدُقَاتِهِنَّ    Saduḳātihinne    mehirlerini  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 4. Ayet
وَآتُوا النِّسَاءَ صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةً ۚ فَإِنْ طِبْنَ لَكُمْ عَنْ شَيْءٍ مِنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَنِيئًا مَرِيئًا (4)

4. Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin; eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin.
Kökten (صَدِيق) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 24:61  صَدِيقِكُمْ    Sadīḳikum    arkadaşınızın  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 61. Ayet
لَيْسَ عَلَى الْأَعْمَىٰ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْأَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَرِيضِ حَرَجٌ وَلَا عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ أَنْ تَأْكُلُوا مِنْ بُيُوتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ آبَائِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أُمَّهَاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ إِخْوَانِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَخَوَاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَعْمَامِكُمْ أَوْ بُيُوتِ عَمَّاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَخْوَالِكُمْ أَوْ بُيُوتِ خَالَاتِكُمْ أَوْ مَا مَلَكْتُمْ مَفَاتِحَهُ أَوْ صَدِيقِكُمْ ۚ لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَأْكُلُوا جَمِيعًا أَوْ أَشْتَاتًا ۚ فَإِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِنْ عِنْدِ اللَّهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةً ۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ (61)

61. Âmaya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. (Bunlara yapamayacakları görev yüklenmez; yapamadıklarından dolayı günahkar olmazlar.) Sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, veya anahtarlarını uhdenizde bulundurduğunuz yerlerden, yahut dostlarınızın evlerinden yemenizde bir sakınca yoktur. Toplu halde veya ayrı ayrı yemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selam verin. İşte Allah, düşünüpanlayasınız diye size ayetleri böyle açıklar.
 26:101  صَدِيقٍ    Sadīḳin    bir dostumuz  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 101. Ayet
وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ (101)

101. "Ne de yakın bir dostumuz".
Kökten (صَّٰدِقَٰت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 33:35  وَالصَّادِقَاتِ    ve SSādiḳāti    ve doğru kadınlar  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 35. Ayet
إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا (35)

35. Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.
Kökten (مُتَصَدِّقِين) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 12:88  الْمُتَصَدِّقِينَ    l-muteSaddiḳīne    tasadduk edenleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Yûsuf  Suresi 88. Ayet
فَلَمَّا دَخَلُوا عَلَيْهِ قَالُوا يَا أَيُّهَا الْعَزِيزُ مَسَّنَا وَأَهْلَنَا الضُّرُّ وَجِئْنَا بِبِضَاعَةٍ مُزْجَاةٍ فَأَوْفِ لَنَا الْكَيْلَ وَتَصَدَّقْ عَلَيْنَا ۖ إِنَّ اللَّهَ يَجْزِي الْمُتَصَدِّقِينَ (88)

88. Yusuf'un yanına girdiklerinde dediler ki: Ey aziz! Bizi ve ailemizi kıtlık bastı ve biz değersiz bir sermaye ile geldik. Hakkımızı tam ölçerek ver. Ayrıca bize bağışta da bulun. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükafatlandırır.
 33:35  وَالْمُتَصَدِّقِينَ    velmuteSaddiḳīne    sadaka veren erkekler  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 35. Ayet
إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا (35)

35. Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.
Kökten (مُتَصَدِّقَٰت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 33:35  وَالْمُتَصَدِّقَاتِ    velmuteSaddiḳāti    ve sadaka veren kadınlar  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 35. Ayet
إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا (35)

35. Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.
Kökten (مُصَدِّق) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:41  مُصَدِّقًا    muSaddiḳan    doğrulayıcı olarak  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 41. Ayet
وَآمِنُوا بِمَا أَنْزَلْتُ مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ وَلَا تَكُونُوا أَوَّلَ كَافِرٍ بِهِ ۖ وَلَا تَشْتَرُوا بِآيَاتِي ثَمَنًا قَلِيلًا وَإِيَّايَ فَاتَّقُونِ (41)

41. Elinizdekini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin. Sakın onu inkar edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun.
 2:89  مُصَدِّقٌ    muSaddiḳun    doğrulayıcı  
Sıfat   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 89. Ayet
وَلَمَّا جَاءَهُمْ كِتَابٌ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَهُمْ وَكَانُوا مِنْ قَبْلُ يَسْتَفْتِحُونَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُوا فَلَمَّا جَاءَهُمْ مَا عَرَفُوا كَفَرُوا بِهِ ۚ فَلَعْنَةُ اللَّهِ عَلَى الْكَافِرِينَ (89)

89. Daha önce kafirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkar ettiler. İşte Allah'ın laneti böyle inkarcılaradır.
 2:91  مُصَدِّقًا    muSaddiḳan    doğrulayan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 91. Ayet
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُوا بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا نُؤْمِنُ بِمَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا وَيَكْفُرُونَ بِمَا وَرَاءَهُ وَهُوَ الْحَقُّ مُصَدِّقًا لِمَا مَعَهُمْ ۗ قُلْ فَلِمَ تَقْتُلُونَ أَنْبِيَاءَ اللَّهِ مِنْ قَبْلُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (91)

91. Kendilerine: Allah'ın indirdiğine iman edin, denilince: Biz sadece bize indirilene (Tevrat'a) inanırız, derler ve ondan başkasını inkar ederler. Halbuki o Kur'an kendi ellerinde bulunan Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gelmiş hak kitaptır. (Ey Muhammed!) Onlara: Şayet siz gerçekten inanıyor idiyseniz daha önce Allah'ın peygamberlerini neden öldürüyordunuz? deyiver.
 2:97  مُصَدِّقًا    muSaddiḳan    doğrulayıcı olarak  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 97. Ayet
قُلْ مَنْ كَانَ عَدُوًّا لِجِبْرِيلَ فَإِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلَىٰ قَلْبِكَ بِإِذْنِ اللَّهِ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرَىٰ لِلْمُؤْمِنِينَ (97)

97. De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın izniyle Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir.
 2:101  مُصَدِّقٌ    muSaddiḳun    doğrulayan  
Sıfat   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 101. Ayet
وَلَمَّا جَاءَهُمْ رَسُولٌ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَهُمْ نَبَذَ فَرِيقٌ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ كِتَابَ اللَّهِ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ كَأَنَّهُمْ لَا يَعْلَمُونَ (101)

101. Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler.
 3:3  مُصَدِّقًا    muSaddiḳan    doğrulayıcı olarak  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 3. Ayet
نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَأَنْزَلَ التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ (3)

3. (Resulüm!) O, sana Kitab'ı hak ve önceki kitapları tasdik edici olarak indirdi, Tevrat ile İncil'i ve Furkan'ı indirmişti.
 3:39  مُصَدِّقًا    muSaddiḳan    doğrulayıcı  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 39. Ayet
فَنَادَتْهُ الْمَلَائِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللَّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَىٰ مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِنَ اللَّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِنَ الصَّالِحِينَ (39)

39. Zekeriyya mabedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler.
 3:50  وَمُصَدِّقًا    ve muSaddiḳan    ve doğrulayıcı olarak  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 50. Ayet
وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَلِأُحِلَّ لَكُمْ بَعْضَ الَّذِي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ ۚ وَجِئْتُكُمْ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ (50)

50. Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helal kılmam için gönderildim. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. O halde Allah'tan korkun, bana da itaat edin.
 3:81  مُصَدِّقٌ    muSaddiḳun    doğrulayıcı  
Sıfat   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 81. Ayet
وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّينَ لَمَا آتَيْتُكُمْ مِنْ كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنْصُرُنَّهُ ۚ قَالَ أَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَىٰ ذَٰلِكُمْ إِصْرِي ۖ قَالُوا أَقْرَرْنَا ۚ قَالَ فَاشْهَدُوا وَأَنَا مَعَكُمْ مِنَ الشَّاهِدِينَ (81)

81. Hani Allah, peygamberlerden: "Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış, "Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde, "Kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu.
 4:47  مُصَدِّقًا    muSaddiḳan    doğrulayıcı olarak  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 47. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ آمِنُوا بِمَا نَزَّلْنَا مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ نَطْمِسَ وُجُوهًا فَنَرُدَّهَا عَلَىٰ أَدْبَارِهَا أَوْ نَلْعَنَهُمْ كَمَا لَعَنَّا أَصْحَابَ السَّبْتِ ۚ وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا (47)

47. Ey ehl-i kitap! Biz, birtakım yüzleri silip dümdüz ederek arkalarına çevirmeden, yahut onları, cumartesi adamları gibi lanetlemeden önce (davranarak), size gelenleri doğrulamak üzere indirdiğimize (Kitab'a) iman edin; Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir.
 5:46  وَمُصَدِّقًا    ve muSaddiḳan    ve doğrulayan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 46. Ayet
وَقَفَّيْنَا عَلَىٰ آثَارِهِمْ بِعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرَاةِ ۖ وَآتَيْنَاهُ الْإِنْجِيلَ فِيهِ هُدًى وَنُورٌ وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرَاةِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ (46)

46. Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri üzerine, Meryem oğlu İsa'yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nur bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik.
 5:46  مُصَدِّقًا    muSaddiḳan    doğrulayıcı olarak  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 46. Ayet
وَقَفَّيْنَا عَلَىٰ آثَارِهِمْ بِعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرَاةِ ۖ وَآتَيْنَاهُ الْإِنْجِيلَ فِيهِ هُدًى وَنُورٌ وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرَاةِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ (46)

46. Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri üzerine, Meryem oğlu İsa'yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nur bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik.
 5:48  مُصَدِّقًا    muSaddiḳan    doğrulayıcı  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 48. Ayet
وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ ۖ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ ۖ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ عَمَّا جَاءَكَ مِنَ الْحَقِّ ۚ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا ۚ وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَٰكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ ۖ فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ ۚ إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ (48)

48. Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şeriatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir.
 6:92  مُصَدِّقُ    muSaddiḳu    doğrulayıcı  
Sıfat   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 92. Ayet
وَهَٰذَا كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُصَدِّقُ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنْذِرَ أُمَّ الْقُرَىٰ وَمَنْ حَوْلَهَا ۚ وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ يُؤْمِنُونَ بِهِ ۖ وَهُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ (92)

92. Bu (Kur'an), Ümmü'l-kura (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler.
 35:31  مُصَدِّقًا    muSaddiḳan    doğrulayan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Fâtır  Suresi 31. Ayet
وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ هُوَ الْحَقُّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ بِعِبَادِهِ لَخَبِيرٌ بَصِيرٌ (31)

31. Sana vahyettiğimiz kitap, kendinden öncekini (semavi kitapları) doğrulayıcı olarak gelen gerçektir. Allah, kullarının (her halinden) haberdardır, görendir.
 37:52  الْمُصَدِّقِينَ    l-muSaddiḳīne    doğrulayanlar  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 52. Ayet
يَقُولُ أَإِنَّكَ لَمِنَ الْمُصَدِّقِينَ (52)

52. Derdi ki: Sen de (dirilmeye) inananlardan mısın?
 46:12  مُصَدِّقٌ    muSaddiḳun    doğrulayan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ahkâf  Suresi 12. Ayet
وَمِنْ قَبْلِهِ كِتَابُ مُوسَىٰ إِمَامًا وَرَحْمَةً ۚ وَهَٰذَا كِتَابٌ مُصَدِّقٌ لِسَانًا عَرَبِيًّا لِيُنْذِرَ الَّذِينَ ظَلَمُوا وَبُشْرَىٰ لِلْمُحْسِنِينَ (12)

12. Ondan önce de bir rahmet ve rehber olarak Musa'nın kitabı vardır. Bu (Kur'an) da, zulmedenleri uyarmak ve iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap lisanıyla indirilmiş, doğrulayıcı bir kitaptır.
 46:30  مُصَدِّقًا    muSaddiḳan    doğrulayan  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahkâf  Suresi 30. Ayet
قَالُوا يَا قَوْمَنَا إِنَّا سَمِعْنَا كِتَابًا أُنْزِلَ مِنْ بَعْدِ مُوسَىٰ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ يَهْدِي إِلَى الْحَقِّ وَإِلَىٰ طَرِيقٍ مُسْتَقِيمٍ (30)

30. Ey kavmimiz! dediler, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik.
 61:6  مُصَدِّقًا    muSaddiḳan    doğrulayıcı  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Saff  Suresi 6. Ayet
وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِنْ بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ ۖ فَلَمَّا جَاءَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَٰذَا سِحْرٌ مُبِينٌ (6)

6. Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.
Kökten (مُصَّدِّقِين) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 57:18  الْمُصَّدِّقِينَ    l-muSSaddiḳīne    sadaka veren erkekler  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 18. Ayet
إِنَّ الْمُصَّدِّقِينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ أَجْرٌ كَرِيمٌ (18)

18. Sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah'a güzel bir ödünç verenlere, verdiklerinin karşılığı kat kat ödenir ve onlara değerli bir mükafat vardır.
Kökten (مُصَّدِّقَٰت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 57:18  وَالْمُصَّدِّقَاتِ    velmuSSaddiḳāti    ve sadaka veren kadınlar  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 18. Ayet
إِنَّ الْمُصَّدِّقِينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ أَجْرٌ كَرِيمٌ (18)

18. Sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah'a güzel bir ödünç verenlere, verdiklerinin karşılığı kat kat ödenir ve onlara değerli bir mükafat vardır.