Ra-Sin-Lam     ر س ل
Bir haberci/elçi göndermek, bağış, ihsan, bırakmak, salmak. Yerine getirmek üzere gitmek, yumuşaklık ve kolaylık üzere göndermek.

resul çoğul rusul - elçi, bir mesajın taşıyıcısı, haberci. Hem gönderilen mesaj, hem de mesaj yüklenip götüren anlamında kullanılmıştır.

risalet - mesaj, görev, vazife, misyon, mektup.

ersele:  göndermek. irsal, imsak tutmak kelimesinin karşıtıdır.

murselat çoğul murselatun : gönderilen şey/ler.

Türkçe’ye girmiş türevler: resul, resulullah, irsaliye, mürsel, risale

İbr rāşal רשׁל gevşeme, salınma, rüzgârda sallanma
  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 513 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
130 kez   أَرْسَلَ
4 kez   رِسَالَة
332 kez   رَسُول
6 kez   رِسَٰلَٰت
4 kez   مُرْسِل
1 kez   مُرْسِلَة
1 kez   مُرْسَلَٰت
35 kez   مُّرْسَل
Kökten (أَرْسَلَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:119  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    seni gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Bakara  Suresi 119. Ayet
إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَشِيرًا وَنَذِيرًا ۖ وَلَا تُسْأَلُ عَنْ أَصْحَابِ الْجَحِيمِ (119)

119. Doğrusu biz seni Hak (Kur'an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehenmemliklerden sorumlu değilsin.
 2:151  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdiğimiz  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Bakara  Suresi 151. Ayet
كَمَا أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولًا مِنْكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَ (151)

151. Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resul gönderdik.
 4:64  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Nisâ  Suresi 64. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ إِلَّا لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ جَاءُوكَ فَاسْتَغْفَرُوا اللَّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللَّهَ تَوَّابًا رَحِيمًا (64)

64. Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resul de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı.
 4:79  وَأَرْسَلْنَاكَ    ve erselnāke    ve seni gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Nisâ  Suresi 79. Ayet
مَا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللَّهِ ۖ وَمَا أَصَابَكَ مِنْ سَيِّئَةٍ فَمِنْ نَفْسِكَ ۚ وَأَرْسَلْنَاكَ لِلنَّاسِ رَسُولًا ۚ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ شَهِيدًا (79)

79. Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.
 4:80  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    biz seni göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Nisâ  Suresi 80. Ayet
مَنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللَّهَ ۖ وَمَنْ تَوَلَّىٰ فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا (80)

80. Kim Resul'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!
 5:70  وَأَرْسَلْنَا    ve erselnā    ve göndermiştik  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Mâide  Suresi 70. Ayet
لَقَدْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَأَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ رُسُلًا ۖ كُلَّمَا جَاءَهُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَىٰ أَنْفُسُهُمْ فَرِيقًا كَذَّبُوا وَفَرِيقًا يَقْتُلُونَ (70)

70. Andolsun ki İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini (ilahi hükümleri) getirdi ise bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.
 6:6  وَأَرْسَلْنَا    ve erselnā    ve boşaltmıştık  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

En’âm  Suresi 6. Ayet
أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ قَرْنٍ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّنْ لَكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاءَ عَلَيْهِمْ مِدْرَارًا وَجَعَلْنَا الْأَنْهَارَ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ (6)

6. Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkanları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helak ettik. Biz onları, günahları sebebiyle helak ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık.
 6:42  أَرْسَلْنَا    erselnā    elçiler gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

En’âm  Suresi 42. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَىٰ أُمَمٍ مِنْ قَبْلِكَ فَأَخَذْنَاهُمْ بِالْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ لَعَلَّهُمْ يَتَضَرَّعُونَ (42)

42. Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik. Ardından boyun eğsinler diye onları darlık ve hastalıklara uğrattık.
 6:48  نُرْسِلُ    nursilu    biz gönderimeyi  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

En’âm  Suresi 48. Ayet
وَمَا نُرْسِلُ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ ۖ فَمَنْ آمَنَ وَأَصْلَحَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ (48)

48. Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar üzüntü de çekmeyecekler.
 6:61  وَيُرْسِلُ    ve yursilu    ve gönderir  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

En’âm  Suresi 61. Ayet
وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِهِ ۖ وَيُرْسِلُ عَلَيْكُمْ حَفَظَةً حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ لَا يُفَرِّطُونَ (61)

61. O, kullarının üstünde yegane kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar. Onlar vazifede kusur etmezler.
 7:6  أُرْسِلَ    ursile    elçi gönderilmiş  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

A’râf  Suresi 6. Ayet
فَلَنَسْأَلَنَّ الَّذِينَ أُرْسِلَ إِلَيْهِمْ وَلَنَسْأَلَنَّ الْمُرْسَلِينَ (6)

6. Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!
 7:57  يُرْسِلُ    yursilu    gönderir  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

A’râf  Suresi 57. Ayet
وَهُوَ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ ۖ حَتَّىٰ إِذَا أَقَلَّتْ سَحَابًا ثِقَالًا سُقْنَاهُ لِبَلَدٍ مَيِّتٍ فَأَنْزَلْنَا بِهِ الْمَاءَ فَأَخْرَجْنَا بِهِ مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ ۚ كَذَٰلِكَ نُخْرِجُ الْمَوْتَىٰ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ (57)

57. Rüzgarları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o rüzgarlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız.
 7:59  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

A’râf  Suresi 59. Ayet
لَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ (59)

59. Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur. Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.
 7:75  أُرْسِلَ    ursile    gönderilene  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

A’râf  Suresi 75. Ayet
قَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا مِنْ قَوْمِهِ لِلَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا لِمَنْ آمَنَ مِنْهُمْ أَتَعْلَمُونَ أَنَّ صَالِحًا مُرْسَلٌ مِنْ رَبِّهِ ۚ قَالُوا إِنَّا بِمَا أُرْسِلَ بِهِ مُؤْمِنُونَ (75)

75. Kavminin ileri gelenlerinden büyüklük taslayanlar, içlerinden zayıf görülen inananlara dediler ki: Siz Salih'in, Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar da Şüphesiz biz onunla ne gönderilmişse ona inananlarız, dediler.
 7:87  أُرْسِلْتُ    ursiltu    benimle gönderilen  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Tekil   Geçmiş Zaman   

A’râf  Suresi 87. Ayet
وَإِنْ كَانَ طَائِفَةٌ مِنْكُمْ آمَنُوا بِالَّذِي أُرْسِلْتُ بِهِ وَطَائِفَةٌ لَمْ يُؤْمِنُوا فَاصْبِرُوا حَتَّىٰ يَحْكُمَ اللَّهُ بَيْنَنَا ۚ وَهُوَ خَيْرُ الْحَاكِمِينَ (87)

87. Eğer içinizden bir gurup benimle gönderilene inanır, bir gurup da inanmazsa, Allah aranızda hükmedinceye kadar bekleyin. O hakimlerin en iyisidir.
 7:94  أَرْسَلْنَا    erselnā    göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

A’râf  Suresi 94. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا أَخَذْنَا أَهْلَهَا بِالْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ لَعَلَّهُمْ يَضَّرَّعُونَ (94)

94. Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, ora halkını, (peygambere baş kaldırdıklarından ötürü bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.
 7:105  فَأَرْسِلْ    feersil    artık gönder  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Tekil   Emir Kipi   

A’râf  Suresi 105. Ayet
حَقِيقٌ عَلَىٰ أَنْ لَا أَقُولَ عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ ۚ قَدْ جِئْتُكُمْ بِبَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَأَرْسِلْ مَعِيَ بَنِي إِسْرَائِيلَ (105)

105. Allah hakkında gerçekten başkasını söylememek benim üzerime borçtur. Size Rabbinizden açık bir delil getirdim; artık İsrailoğullarını benimle bırak!"
 7:111  وَأَرْسِلْ    ve ersil    ve gönder  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Tekil   Emir Kipi   

A’râf  Suresi 111. Ayet
قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَأَرْسِلْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ (111)

111. Dediler ki: Onu da kardeşini de beklet; şehirlere toplayıcılar (memurlar) yolla.
 7:133  فَأَرْسَلْنَا    feerselnā    biz de gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

A’râf  Suresi 133. Ayet
فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الطُّوفَانَ وَالْجَرَادَ وَالْقُمَّلَ وَالضَّفَادِعَ وَالدَّمَ آيَاتٍ مُفَصَّلَاتٍ فَاسْتَكْبَرُوا وَكَانُوا قَوْمًا مُجْرِمِينَ (133)

133. Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkar bir kavim oldular.
 7:134  وَلَنُرْسِلَنَّ    velenursilenne    ve mutlaka göndereceğiz  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

A’râf  Suresi 134. Ayet
وَلَمَّا وَقَعَ عَلَيْهِمُ الرِّجْزُ قَالُوا يَا مُوسَى ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِنْدَكَ ۖ لَئِنْ كَشَفْتَ عَنَّا الرِّجْزَ لَنُؤْمِنَنَّ لَكَ وَلَنُرْسِلَنَّ مَعَكَ بَنِي إِسْرَائِيلَ (134)

134. Azap üzerlerine çökünce, "Ey Musa! sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer bizden azabı kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve muhakkak İsrailoğullarını seninle göndereceğiz" dediler.
 7:162  فَأَرْسَلْنَا    feerselnā    biz de gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

A’râf  Suresi 162. Ayet
فَبَدَّلَ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْهُمْ قَوْلًا غَيْرَ الَّذِي قِيلَ لَهُمْ فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِجْزًا مِنَ السَّمَاءِ بِمَا كَانُوا يَظْلِمُونَ (162)

162. Fakat onlardan zalim olanlar, sözü, kendilerine söylenenden başkasıyla değiştirdiler. Biz de zulmetmelerinden ötürü üzerlerine gökten bir azap gönderdik.
 9:33  أَرْسَلَ    ersele    gönderdi  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Tevbe  Suresi 33. Ayet
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ (33)

33. O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir.
 11:25  أَرْسَلْنَا    erselnā    göndermiştik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Hûd  Suresi 25. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ إِنِّي لَكُمْ نَذِيرٌ مُبِينٌ (25)

25. Andolsun, biz Nuh'u kavmine elçi gönderdik. Onlara: "Ben (dedi), sizin için apaçık bir uyarıcıyım.
 11:52  يُرْسِلِ    yursili    göndersin  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Hûd  Suresi 52. Ayet
وَيَا قَوْمِ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا وَيَزِدْكُمْ قُوَّةً إِلَىٰ قُوَّتِكُمْ وَلَا تَتَوَلَّوْا مُجْرِمِينَ (52)

52. Ey kavmim! Rabbinizden bağış dileyin; sonra da O'na tevbe edin ki, üzerinize göğü (yağmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın. Günah işleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin.
 11:57  أُرْسِلْتُ    ursiltu    benimle gönderilen  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Tekil   Geçmiş Zaman   

Hûd  Suresi 57. Ayet
فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقَدْ أَبْلَغْتُكُمْ مَا أُرْسِلْتُ بِهِ إِلَيْكُمْ ۚ وَيَسْتَخْلِفُ رَبِّي قَوْمًا غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّونَهُ شَيْئًا ۚ إِنَّ رَبِّي عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ حَفِيظٌ (57)

57. "Eğer yüz çevirirseniz şüphesiz ki benimle size gönderileni size bildirdim. Rabbim (dilerse) sizden başka bir kavmi yerinize getirir de O'na hiçbir zarar veremezsiniz. Çünkü benim Rabbim her şeyi gözetendir."
 11:70  أُرْسِلْنَا    ursilnā    gönderildik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Hûd  Suresi 70. Ayet
فَلَمَّا رَأَىٰ أَيْدِيَهُمْ لَا تَصِلُ إِلَيْهِ نَكِرَهُمْ وَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً ۚ قَالُوا لَا تَخَفْ إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَىٰ قَوْمِ لُوطٍ (70)

70. Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içine bir korku düştü. Dediler ki: Korkma! (biz melekleriz). Lut kavmine gönderildik.
 11:96  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Hûd  Suresi 96. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُبِينٍ (96)

96. Andolsun ki Musa'yı da mucizelerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.
 12:12  أَرْسِلْهُ    ersilhu    onu gönder  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Tekil   Emir Kipi   

Yûsuf  Suresi 12. Ayet
أَرْسِلْهُ مَعَنَا غَدًا يَرْتَعْ وَيَلْعَبْ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ (12)

12. Yarın onu bizimle beraber (kıra) gönder de bol bol yesin (içsin), oynasın. Biz onu mutlaka koruruz."
 12:19  فَأَرْسَلُوا    fe erselū    gönderdiler  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Yûsuf  Suresi 19. Ayet
وَجَاءَتْ سَيَّارَةٌ فَأَرْسَلُوا وَارِدَهُمْ فَأَدْلَىٰ دَلْوَهُ ۖ قَالَ يَا بُشْرَىٰ هَٰذَا غُلَامٌ ۚ وَأَسَرُّوهُ بِضَاعَةً ۚ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِمَا يَعْمَلُونَ (19)

19. Bir kervan geldi ve sucularını (kuyuya) gönderdiler, o da (gidip) kovasını saldı, (Yusufu görünce) "Müjde! İşte bir oğlan!" dedi. Onu bir ticaret malı olarak sakladılar. Allah onların yaptıklarını çok iyi bilir.
 12:31  أَرْسَلَتْ    erselet    haber gönderdi  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Dişil, Tekil   Geçmiş Zaman   

Yûsuf  Suresi 31. Ayet
فَلَمَّا سَمِعَتْ بِمَكْرِهِنَّ أَرْسَلَتْ إِلَيْهِنَّ وَأَعْتَدَتْ لَهُنَّ مُتَّكَأً وَآتَتْ كُلَّ وَاحِدَةٍ مِنْهُنَّ سِكِّينًا وَقَالَتِ اخْرُجْ عَلَيْهِنَّ ۖ فَلَمَّا رَأَيْنَهُ أَكْبَرْنَهُ وَقَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ وَقُلْنَ حَاشَ لِلَّهِ مَا هَٰذَا بَشَرًا إِنْ هَٰذَا إِلَّا مَلَكٌ كَرِيمٌ (31)

31. Kadın, onların dedikodusunu duyunca, onlara davetçi gönderdi; onlar için dayanacak yastıklar hazırladı. Herbirine bir bıçak verdi. (Kadınlar meyveleri soyarken Yusufa): "Çık karşılarına!" dedi. Kadınlar onu görünce, onun büyüklüğünü anladılar. (Şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve dediler ki: Haşa Rabbimiz! Bu bir beşer değil... Bu ancak üstün bir melektir!
 12:45  فَأَرْسِلُونِ    feersilūni    hemen beni gönderin  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Çoğul   Emir Kipi   

Yûsuf  Suresi 45. Ayet
وَقَالَ الَّذِي نَجَا مِنْهُمَا وَادَّكَرَ بَعْدَ أُمَّةٍ أَنَا أُنَبِّئُكُمْ بِتَأْوِيلِهِ فَأَرْسِلُونِ (45)

45. (Zindandaki) iki kişiden kurtulmuş olan, uzun bir zaman sonra (Yusufu) hatırlayarak dedi ki: Ben size onun yorumunu haber veririm, beni hemen (zindana) gönderin.
 12:63  فَأَرْسِلْ    feersil    oyüzden gönder  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Tekil   Emir Kipi   

Yûsuf  Suresi 63. Ayet
فَلَمَّا رَجَعُوا إِلَىٰ أَبِيهِمْ قَالُوا يَا أَبَانَا مُنِعَ مِنَّا الْكَيْلُ فَأَرْسِلْ مَعَنَا أَخَانَا نَكْتَلْ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ (63)

63. Babalarına döndüklerinde dediler ki: Ey babamız! Erzak bize yasaklandı. Kardeşimizi (Bünyamin'i) bizimle beraber gönder de (onun sayesinde) ölçüp alalım. Biz onu mutlaka koruyacağız.
 12:66  أُرْسِلَهُ    ursilehu    onu asla göndermem  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Yûsuf  Suresi 66. Ayet
قَالَ لَنْ أُرْسِلَهُ مَعَكُمْ حَتَّىٰ تُؤْتُونِ مَوْثِقًا مِنَ اللَّهِ لَتَأْتُنَّنِي بِهِ إِلَّا أَنْ يُحَاطَ بِكُمْ ۖ فَلَمَّا آتَوْهُ مَوْثِقَهُمْ قَالَ اللَّهُ عَلَىٰ مَا نَقُولُ وَكِيلٌ (66)

66. (Ya'kub) dedi ki: Kuşatılmanız (ve çaresiz kalma durumunuz) hariç, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah adına bana sağlam bir söz vermediğiniz takdirde onu sizinle beraber göndermem!" Ona (istediği şekilde) teminatlarını verdiklerinde dedi ki: Söylediklerimize Allah şahittir.
 12:109  أَرْسَلْنَا    erselnā    göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Yûsuf  Suresi 109. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ مِنْ أَهْلِ الْقُرَىٰ ۗ أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۗ وَلَدَارُ الْآخِرَةِ خَيْرٌ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ (109)

109. Senden önce de, şehirler halkından kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber göndermedik. (Kafirler) yeryüzünde hiç gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler! Sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha iyidir. Hala aklınızı kullanmıyor musunuz?
 13:13  وَيُرْسِلُ    ve yursilu    ve gönderir  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Ra’d  Suresi 13. Ayet
وَيُسَبِّحُ الرَّعْدُ بِحَمْدِهِ وَالْمَلَائِكَةُ مِنْ خِيفَتِهِ وَيُرْسِلُ الصَّوَاعِقَ فَيُصِيبُ بِهَا مَنْ يَشَاءُ وَهُمْ يُجَادِلُونَ فِي اللَّهِ وَهُوَ شَدِيدُ الْمِحَالِ (13)

13. Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah hakkında mücadele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Ve O, azabı pek şiddetli olandır.
 13:30  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    seni gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Ra’d  Suresi 30. Ayet
كَذَٰلِكَ أَرْسَلْنَاكَ فِي أُمَّةٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهَا أُمَمٌ لِتَتْلُوَ عَلَيْهِمُ الَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ وَهُمْ يَكْفُرُونَ بِالرَّحْمَٰنِ ۚ قُلْ هُوَ رَبِّي لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ مَتَابِ (30)

30. (Ey Muhammed!) Böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Onlar Rahman'ı inkar ediyorlar. De ki: O benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. Sadece O'na tevekkül ettim ve dönüş sadece O'nadır.
 13:38  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Ra’d  Suresi 38. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِنْ قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً ۚ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَنْ يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۗ لِكُلِّ أَجَلٍ كِتَابٌ (38)

38. Andolsun senden önce de peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmadan hiçbir peygamber için mucize getirme imkanı yoktur. Her müddetin (yazıldığı) bir kitap vardır.
 14:4  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

İbrahim  Suresi 4. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ إِلَّا بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ ۖ فَيُضِلُّ اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ (4)

4. (Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.
 14:5  أَرْسَلْنَا    erselnā    göndermiştik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

İbrahim  Suresi 5. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا أَنْ أَخْرِجْ قَوْمَكَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَذَكِّرْهُمْ بِأَيَّامِ اللَّهِ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ (5)

5. Andolsun ki Musa'yı da: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın (geçmiş kavimlerin başına getirdiği felaket) günlerini hatırlat, diye mucizelerimizle gönderdik. Şüphesiz ki bunda çok sabırlı, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
 14:9  أُرْسِلْتُمْ    ursiltum    sizinle gönderilen  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

İbrahim  Suresi 9. Ayet
أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ ۛ وَالَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ ۛ لَا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا اللَّهُ ۚ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّوا أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُوا إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ (9)

9. Sizden öncekilerin, Nuh, Âd ve Semud kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin haberleri size gelmedi mi? Onları Allah'tan başkası bilmez. Peygamberleri kendilerine mucizeler getirdi de onlar, ellerini peygamberlerinin ağızlarına bastılar ve dediler ki: Biz, size gönderileni inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeye karşı derin bir kuşku içindeyiz.
 15:10  أَرْسَلْنَا    erselnā    elçiler gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Hicr  Suresi 10. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ فِي شِيَعِ الْأَوَّلِينَ (10)

10. Andolsun, senden önceki milletler arasında da elçiler gönderdik.
 15:22  وَأَرْسَلْنَا    ve erselnā    ve gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Hicr  Suresi 22. Ayet
وَأَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَا أَنْتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ (22)

22. Biz, rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık. (Biz bunları yapmasaydık) siz onu (yeterli) suyu depolayamazdınız.
 15:58  أُرْسِلْنَا    ursilnā    gönderildik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Hicr  Suresi 58. Ayet
قَالُوا إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَىٰ قَوْمٍ مُجْرِمِينَ (58)

58. Dediler ki: "Biz, suçlu bir topluma (onları helak etmeye) gönderildik."
 16:43  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Nahl  Suresi 43. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ ۚ فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ (43)

43. Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun.
 16:63  أَرْسَلْنَا    erselnā    elçi gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Nahl  Suresi 63. Ayet
تَاللَّهِ لَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَىٰ أُمَمٍ مِنْ قَبْلِكَ فَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَهُوَ وَلِيُّهُمُ الْيَوْمَ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ (63)

63. Allah'a andolsun, senden önceki ümmetlere de (peygamberler) göndermişizdir. Fakat şeytan onlara işlerini süslü gösterdi de (iman etmediler). işte o, bugün onların velisidir. Ve onlar için elem verici bir azap vardır.
 17:54  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    biz seni göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

İsrâ  Suresi 54. Ayet
رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِكُمْ ۖ إِنْ يَشَأْ يَرْحَمْكُمْ أَوْ إِنْ يَشَأْ يُعَذِّبْكُمْ ۚ وَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ وَكِيلًا (54)

54. Rabbiniz, sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet eder; dilerse sizi cezalandırır. Biz, seni onların üstüne bir vekil olarak göndermedik.
 17:59  نُرْسِلَ    nursile    göndermekten  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

İsrâ  Suresi 59. Ayet
وَمَا مَنَعَنَا أَنْ نُرْسِلَ بِالْآيَاتِ إِلَّا أَنْ كَذَّبَ بِهَا الْأَوَّلُونَ ۚ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُوا بِهَا ۚ وَمَا نُرْسِلُ بِالْآيَاتِ إِلَّا تَخْوِيفًا (59)

59. Bizi, ayetler (mucizeler) göndermekten alıkoyan tek şey, öncekilerin bu ayetleri yalanlamış olmasıdır. Nitekim Semud kavmine, açık bir mucize olmak üzere bir dişi deve vermiştik. Onlar ise, (bu deveyi boğazladılar ve) bu yüzden zalim oldular. Oysa biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.
 17:59  نُرْسِلُ    nursilu    biz göndermeyiz  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

İsrâ  Suresi 59. Ayet
وَمَا مَنَعَنَا أَنْ نُرْسِلَ بِالْآيَاتِ إِلَّا أَنْ كَذَّبَ بِهَا الْأَوَّلُونَ ۚ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُوا بِهَا ۚ وَمَا نُرْسِلُ بِالْآيَاتِ إِلَّا تَخْوِيفًا (59)

59. Bizi, ayetler (mucizeler) göndermekten alıkoyan tek şey, öncekilerin bu ayetleri yalanlamış olmasıdır. Nitekim Semud kavmine, açık bir mucize olmak üzere bir dişi deve vermiştik. Onlar ise, (bu deveyi boğazladılar ve) bu yüzden zalim oldular. Oysa biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.
 17:68  يُرْسِلَ    yursile    göndermeyeceğinden  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

İsrâ  Suresi 68. Ayet
أَفَأَمِنْتُمْ أَنْ يَخْسِفَ بِكُمْ جَانِبَ الْبَرِّ أَوْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا ثُمَّ لَا تَجِدُوا لَكُمْ وَكِيلًا (68)

68. O'nun, sizi kara tarafında yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut başınıza taş yağdırmayacağından emin misiniz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız.
 17:69  فَيُرْسِلَ    fe yursile    salarak  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

İsrâ  Suresi 69. Ayet
أَمْ أَمِنْتُمْ أَنْ يُعِيدَكُمْ فِيهِ تَارَةً أُخْرَىٰ فَيُرْسِلَ عَلَيْكُمْ قَاصِفًا مِنَ الرِّيحِ فَيُغْرِقَكُمْ بِمَا كَفَرْتُمْ ۙ ثُمَّ لَا تَجِدُوا لَكُمْ عَلَيْنَا بِهِ تَبِيعًا (69)

69. Yahut O'nun, sizi bir kez daha oraya (denize) gönderip üzerinize bir kasırga yollayarak, inkar etmiş olmanız sebebiyle sizi boğmayacağından emin misiniz? Sonra, bundan dolayı kendinize (intikamınızı almak için) bizi arayıp soracak bir destekçi de bulamazsınız.
 17:77  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdiğimiz  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

İsrâ  Suresi 77. Ayet
سُنَّةَ مَنْ قَدْ أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنْ رُسُلِنَا ۖ وَلَا تَجِدُ لِسُنَّتِنَا تَحْوِيلًا (77)

77. Senden önce gönderdiğimiz peygamberler hakkındaki kanun (da budur). Bizim kanunumuzda hiçbir değişiklik bulamazsın.
 17:105  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    seni göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

İsrâ  Suresi 105. Ayet
وَبِالْحَقِّ أَنْزَلْنَاهُ وَبِالْحَقِّ نَزَلَ ۗ وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا (105)

105. Biz Kur'an'ı hak olarak indirdik; o da hakkı getirdi. Seni de ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
 18:40  وَيُرْسِلَ    ve yursile    ve gönderir  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Kehf  Suresi 40. Ayet
فَعَسَىٰ رَبِّي أَنْ يُؤْتِيَنِ خَيْرًا مِنْ جَنَّتِكَ وَيُرْسِلَ عَلَيْهَا حُسْبَانًا مِنَ السَّمَاءِ فَتُصْبِحَ صَعِيدًا زَلَقًا (40)

40. "Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir."
 18:56  نُرْسِلُ    nursilu    biz göndermeyiz  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

Kehf  Suresi 56. Ayet
وَمَا نُرْسِلُ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ ۚ وَيُجَادِلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ ۖ وَاتَّخَذُوا آيَاتِي وَمَا أُنْذِرُوا هُزُوًا (56)

56. Biz resulleri, sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kafir olanlar ise, hakkı batıla dayanarak ortadan kaldırmak için batıl yolla mücadele verirler. Onlar ayetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır.
 19:17  فَأَرْسَلْنَا    feerselnā    biz de gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Meryem  Suresi 17. Ayet
فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا (17)

17. Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.
 19:83  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Meryem  Suresi 83. Ayet
أَلَمْ تَرَ أَنَّا أَرْسَلْنَا الشَّيَاطِينَ عَلَى الْكَافِرِينَ تَؤُزُّهُمْ أَزًّا (83)

83. (Resulüm!) Görmedin mi? Biz, kafirlerin üzerine, kendilerini iyice (isyankarlığa) sevkeden şeytanları gönderdik.
 20:47  فَأَرْسِلْ    feersil    gönder  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Tekil   Emir Kipi   

Tâ-Hâ  Suresi 47. Ayet
فَأْتِيَاهُ فَقُولَا إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْ ۖ قَدْ جِئْنَاكَ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكَ ۖ وَالسَّلَامُ عَلَىٰ مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَىٰ (47)

47. Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını hemen bizimle birlikte gönder; onlara eziyet etme! Biz, senin Rabbinden bir ayet getirdik. Kurtuluş, hidayete uyanlarındır.
 20:134  أَرْسَلْتَ    erselte    gönderseydin  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Tâ-Hâ  Suresi 134. Ayet
وَلَوْ أَنَّا أَهْلَكْنَاهُمْ بِعَذَابٍ مِنْ قَبْلِهِ لَقَالُوا رَبَّنَا لَوْلَا أَرْسَلْتَ إِلَيْنَا رَسُولًا فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ مِنْ قَبْلِ أَنْ نَذِلَّ وَنَخْزَىٰ (134)

134. Eğer biz, bundan (Kur'an'dan) önce onları bir azapla helak etseydik, muhakkak ki şöyle diyeceklerdi: Ya Rabbi! Bize bir elçi gönderseydin de, şu aşağılığa ve rüsvaylığa düşmeden önce ayetlerine uysaydık!
 21:5  أُرْسِلَ    ursile    gönderildikleri  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Enbiyâ  Suresi 5. Ayet
بَلْ قَالُوا أَضْغَاثُ أَحْلَامٍ بَلِ افْتَرَاهُ بَلْ هُوَ شَاعِرٌ فَلْيَأْتِنَا بِآيَةٍ كَمَا أُرْسِلَ الْأَوَّلُونَ (5)

5. "Hayır, dediler, (bunlar) saçma sapan rüyalardır; bilakis onu kendisi uydurmuştur; belki de o, şairdir. (Eğer öyle değilse) bize hemen, öncekilere gönderilenin benzeri bir ayet getirsin."
 21:7  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Enbiyâ  Suresi 7. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ ۖ فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ (7)

7. Biz, senden önce de, kendilerine vahiy verdiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız bilenlerden sorunuz.
 21:25  أَرْسَلْنَا    erselnā    göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Enbiyâ  Suresi 25. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا نُوحِي إِلَيْهِ أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدُونِ (25)

25. Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona: "Benden başka İlah yoktur; şu halde bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım.
 21:107  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    biz seni göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Enbiyâ  Suresi 107. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ (107)

107. (Resulüm!) Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.
 22:52  أَرْسَلْنَا    erselnā    göndermemiştik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Hac  Suresi 52. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ وَلَا نَبِيٍّ إِلَّا إِذَا تَمَنَّىٰ أَلْقَى الشَّيْطَانُ فِي أُمْنِيَّتِهِ فَيَنْسَخُ اللَّهُ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ ثُمَّ يُحْكِمُ اللَّهُ آيَاتِهِ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (52)

52. (Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşeri arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi ayetlerini (lafız ve mana bakımından) sağlam olarak yerleştirir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
 23:23  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Mü’minûn  Suresi 23. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۖ أَفَلَا تَتَّقُونَ (23)

23. Andolsun ki, Nuh'u kavmine gönderdik ve o: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka bir tanrı yoktur. Hala sakınmaz mısınız? dedi.
 23:32  فَأَرْسَلْنَا    fe erselnā    ve gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Mü’minûn  Suresi 32. Ayet
فَأَرْسَلْنَا فِيهِمْ رَسُولًا مِنْهُمْ أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۖ أَفَلَا تَتَّقُونَ (32)

32. Onlar arasından kendilerine: "Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hala Allah'tan korkmaz mısınız?" (mesajını ileten) bir peygamber gönderdik.
 23:44  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Mü’minûn  Suresi 44. Ayet
ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْرَىٰ ۖ كُلَّ مَا جَاءَ أُمَّةً رَسُولُهَا كَذَّبُوهُ ۚ فَأَتْبَعْنَا بَعْضَهُمْ بَعْضًا وَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ ۚ فَبُعْدًا لِقَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ (44)

44. Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikayelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
 23:45  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Mü’minûn  Suresi 45. Ayet
ثُمَّ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ وَأَخَاهُ هَارُونَ بِآيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُبِينٍ (45)

45. Sonra ayetlerimizle ve apaçık bir fermanla Musa ve kardeşi Harun'u gönderdik.
 25:20  أَرْسَلْنَا    erselnā    göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Furkân  Suresi 20. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ ۗ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ ۗ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا (20)

20. (Resulüm!) Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı. (Ey insanlar!) Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık; (bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir.
 25:48  أَرْسَلَ    ersele    gönderdi  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Furkân  Suresi 48. Ayet
وَهُوَ الَّذِي أَرْسَلَ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ ۚ وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً طَهُورًا (48)

48. Rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur. Biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik.
 25:56  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    biz seni göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Furkân  Suresi 56. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا (56)

56. (Resulüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
 26:13  فَأَرْسِلْ    feersil    onun için elçilik ver  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Tekil   Emir Kipi   

Şu’arâ  Suresi 13. Ayet
وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَىٰ هَارُونَ (13)

13. (Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun'a da elçilik ver.
 26:17  أَرْسِلْ    ersil    gönder  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Tekil   Emir Kipi   

Şu’arâ  Suresi 17. Ayet
أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ (17)

17. İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.
 26:27  أُرْسِلَ    ursile    gönderilen  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Şu’arâ  Suresi 27. Ayet
قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ (27)

27. Firavun: Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir, dedi.
 26:53  فَأَرْسَلَ    feersele    sonra gönderdi  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Şu’arâ  Suresi 53. Ayet
فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ (53)

53. Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:
 27:45  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Neml  Suresi 45. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ فَإِذَا هُمْ فَرِيقَانِ يَخْتَصِمُونَ (45)

45. Andolsun ki, "Allah'a kulluk edin!" (demesi için) Semud kavmine kardeşleri Salih'i gönderdik. Hemen birbiriyle çekişen iki zümre oluverdiler.
 27:63  يُرْسِلُ    yursilu    gönderen  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Neml  Suresi 63. Ayet
أَمَّنْ يَهْدِيكُمْ فِي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَنْ يُرْسِلُ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ ۗ أَإِلَٰهٌ مَعَ اللَّهِ ۚ تَعَالَى اللَّهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ (63)

63. (Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderen mi? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Allah, onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.
 28:34  فَأَرْسِلْهُ    feersilhu    onu gönder  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Tekil   Emir Kipi   

Kasas  Suresi 34. Ayet
وَأَخِي هَارُونُ هُوَ أَفْصَحُ مِنِّي لِسَانًا فَأَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُنِي ۖ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ (34)

34. Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da beni doğrulayan bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Zira bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum.
 28:47  أَرْسَلْتَ    erselte    gönderseydin  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Kasas  Suresi 47. Ayet
وَلَوْلَا أَنْ تُصِيبَهُمْ مُصِيبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ فَيَقُولُوا رَبَّنَا لَوْلَا أَرْسَلْتَ إِلَيْنَا رَسُولًا فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (47)

47. Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, ayetlerine uysak ve müminlerden olsaydık! diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
 29:14  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Ankebût  Suresi 14. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلَّا خَمْسِينَ عَامًا فَأَخَذَهُمُ الطُّوفَانُ وَهُمْ ظَالِمُونَ (14)

14. Andolsun ki biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.
 29:40  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Ankebût  Suresi 40. Ayet
فَكُلًّا أَخَذْنَا بِذَنْبِهِ ۖ فَمِنْهُمْ مَنْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِ حَاصِبًا وَمِنْهُمْ مَنْ أَخَذَتْهُ الصَّيْحَةُ وَمِنْهُمْ مَنْ خَسَفْنَا بِهِ الْأَرْضَ وَمِنْهُمْ مَنْ أَغْرَقْنَا ۚ وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَٰكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ (40)

40. Nitekim, onlardan her birini günahı sebebiyle cezalandırdık. Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine zulmediyorlardı.
 30:46  يُرْسِلَ    yursile    göndermesidir  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Rûm  Suresi 46. Ayet
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ يُرْسِلَ الرِّيَاحَ مُبَشِّرَاتٍ وَلِيُذِيقَكُمْ مِنْ رَحْمَتِهِ وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ (46)

46. Size rahmetinden tattırsın, emriyle gemiler yüzsün, fazlından (nasibinizi) arayasınız ve şükredesiniz diye (hayat ve bereket) müjdecileri olarak rüzgarları göndermesi de Allah'ın (varlık ve kudretinin) delillerindendir.
 30:47  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Rûm  Suresi 47. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ رُسُلًا إِلَىٰ قَوْمِهِمْ فَجَاءُوهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَانْتَقَمْنَا مِنَ الَّذِينَ أَجْرَمُوا ۖ وَكَانَ حَقًّا عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِنِينَ (47)

47. Andolsun ki, biz senden önce kendi kavimlerine nice peygamberler gönderdik de onlara açık deliller getirdiler. (Onları dinlemeyip) günaha dalanların ise cezalarını hakkıyla vermişizdir. Müminlere yardım etmek de bize düşer.
 30:48  يُرْسِلُ    yursilu    gönderir  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Rûm  Suresi 48. Ayet
اللَّهُ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَيَبْسُطُهُ فِي السَّمَاءِ كَيْفَ يَشَاءُ وَيَجْعَلُهُ كِسَفًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ ۖ فَإِذَا أَصَابَ بِهِ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ (48)

48. Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir, bunlar da bulutu kaldırır. Derken, Allah onu gökte dilediği gibi yayar ve parça parça eder; nihayet arasından yağmurun çıktığını görürsün. Allah dilediği kullarına yağmuru nasip edince, onlar seviniverirler.
 30:51  أَرْسَلْنَا    erselnā    göndersek  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Rûm  Suresi 51. Ayet
وَلَئِنْ أَرْسَلْنَا رِيحًا فَرَأَوْهُ مُصْفَرًّا لَظَلُّوا مِنْ بَعْدِهِ يَكْفُرُونَ (51)

51. Andolsun ki, bir rüzgar göndersek de onu (ekini) sararmış görseler, ardından muhakkak nankörlüğe başlarlar.
 33:9  فَأَرْسَلْنَا    fe erselnā    ve biz göndermiştik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Ahzâb  Suresi 9. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ جَاءَتْكُمْ جُنُودٌ فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا وَجُنُودًا لَمْ تَرَوْهَا ۚ وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرًا (9)

9. Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi.
 33:45  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    seni gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Ahzâb  Suresi 45. Ayet
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا (45)

45. Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
 34:16  فَأَرْسَلْنَا    feerselnā    bu yüzden gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Sebe’  Suresi 16. Ayet
فَأَعْرَضُوا فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ سَيْلَ الْعَرِمِ وَبَدَّلْنَاهُمْ بِجَنَّتَيْهِمْ جَنَّتَيْنِ ذَوَاتَيْ أُكُلٍ خَمْطٍ وَأَثْلٍ وَشَيْءٍ مِنْ سِدْرٍ قَلِيلٍ (16)

16. Ama onlar yüz çevirdiler. Bu yüzden üzerlerine Arim selini gönderdik. Onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde biraz da sedir ağacı bulunan iki (harap) bahçeye çevirdik.
 34:28  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    biz seni göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Sebe’  Suresi 28. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ (28)

28. Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
 34:34  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Sebe’  Suresi 34. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ (34)

34. Biz hangi ülkeye bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklı ve şımarık kişileri: Biz, size gönderilmiş olan şeyi inkar ediyoruz, demişlerdir.
 34:34  أُرْسِلْتُمْ    ursiltum    sizin gönderildiğiniz  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Sebe’  Suresi 34. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ (34)

34. Biz hangi ülkeye bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklı ve şımarık kişileri: Biz, size gönderilmiş olan şeyi inkar ediyoruz, demişlerdir.
 34:44  أَرْسَلْنَا    erselnā    göndermemiştik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Sebe’  Suresi 44. Ayet
وَمَا آتَيْنَاهُمْ مِنْ كُتُبٍ يَدْرُسُونَهَا ۖ وَمَا أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ قَبْلَكَ مِنْ نَذِيرٍ (44)

44. Halbuki biz onlara okuyacakları kitaplar vermediğimiz gibi senden önce onlara bir uyarıcı (peygamber) de göndermemiştik.
 35:9  أَرْسَلَ    ersele    gönderir  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Fâtır  Suresi 9. Ayet
وَاللَّهُ الَّذِي أَرْسَلَ الرِّيَاحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَسُقْنَاهُ إِلَىٰ بَلَدٍ مَيِّتٍ فَأَحْيَيْنَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا ۚ كَذَٰلِكَ النُّشُورُ (9)

9. Rüzgarları gönderip de bulutu harekete geçiren Allah'tır. Biz onu ölü bir bölgeye göndeririz de ölümünden sonra toprağa onunla hayat veririz. Ölülerin yeniden dirilmesi de böyle olacaktır.
 35:24  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    seni gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Fâtır  Suresi 24. Ayet
إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَشِيرًا وَنَذِيرًا ۚ وَإِنْ مِنْ أُمَّةٍ إِلَّا خَلَا فِيهَا نَذِيرٌ (24)

24. Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur.
 36:14  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Yâsîn  Suresi 14. Ayet
إِذْ أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ فَقَالُوا إِنَّا إِلَيْكُمْ مُرْسَلُونَ (14)

14. İşte o zaman biz, onlara iki elçi göndermiştik. Onları yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir elçi gönderdik. Onlar: Biz size gönderilmiş Allah elçileriyiz! dediler.
 37:72  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz göndermiştik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Sâffât  Suresi 72. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا فِيهِمْ مُنْذِرِينَ (72)

72. Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.
 37:147  وَأَرْسَلْنَاهُ    ve erselnāhu    ve onu elçi gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Sâffât  Suresi 147. Ayet
وَأَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ مِائَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ (147)

147. Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.
 39:42  وَيُرْسِلُ    ve yursilu    ve salıverir  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Zümer  Suresi 42. Ayet
اللَّهُ يَتَوَفَّى الْأَنْفُسَ حِينَ مَوْتِهَا وَالَّتِي لَمْ تَمُتْ فِي مَنَامِهَا ۖ فَيُمْسِكُ الَّتِي قَضَىٰ عَلَيْهَا الْمَوْتَ وَيُرْسِلُ الْأُخْرَىٰ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ (42)

42. Allah, ölenin ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken canlarını alır da ölümüne hükmettiği canı alır, ötekini muayyen bir vakte kadar bırakır. Şüphe yok ki, bunda iyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır.
 40:23  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Mü’min  Suresi 23. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُبِينٍ (23)

23. Andolsun ki biz Musa'yı mucizelerimiz ve apaçık hüccetle, gönderdik.
 40:70  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdiğimiz  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Mü’min  Suresi 70. Ayet
الَّذِينَ كَذَّبُوا بِالْكِتَابِ وَبِمَا أَرْسَلْنَا بِهِ رُسُلَنَا ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ (70)

70. Onlar, Kitab'ı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar yakında (gerçeği) anlayacaklar!
 40:78  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Mü’min  Suresi 78. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِنْ قَبْلِكَ مِنْهُمْ مَنْ قَصَصْنَا عَلَيْكَ وَمِنْهُمْ مَنْ لَمْ نَقْصُصْ عَلَيْكَ ۗ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَنْ يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ فَإِذَا جَاءَ أَمْرُ اللَّهِ قُضِيَ بِالْحَقِّ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْمُبْطِلُونَ (78)

78. Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını sana bildirmediğimiz kimseler de var. Hiçbir peygamber Allah'ın izni olmaksızın herhangi bir ayeti kendiliğinden getiremez. Allah'ın emri gelince de hak uygulanır ve o zaman batılı seçenler hüsrana uğrayacaklardır.
 41:14  أُرْسِلْتُمْ    ursiltum    gönderildiğiniz  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Fussilet  Suresi 14. Ayet
إِذْ جَاءَتْهُمُ الرُّسُلُ مِنْ بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ ۖ قَالُوا لَوْ شَاءَ رَبُّنَا لَأَنْزَلَ مَلَائِكَةً فَإِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ (14)

14. Peygamberler onlara: Önlerinden ve arkalarından gelerek Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, dedikleri zaman, "Rabbimiz dileseydi elbette melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen şeyleri inkar ediyoruz" demişlerdi.
 41:16  فَأَرْسَلْنَا    feerselnā    biz de gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Fussilet  Suresi 16. Ayet
فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِي أَيَّامٍ نَحِسَاتٍ لِنُذِيقَهُمْ عَذَابَ الْخِزْيِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۖ وَلَعَذَابُ الْآخِرَةِ أَخْزَىٰ ۖ وَهُمْ لَا يُنْصَرُونَ (16)

16. Bundan dolayı biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir rüzgar gönderdik. Ahiret azabı elbette daha çok rüsvay edicidir. Onlara yardım da edilmez.
 42:48  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    biz seni göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Şûrâ  Suresi 48. Ayet
فَإِنْ أَعْرَضُوا فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا ۖ إِنْ عَلَيْكَ إِلَّا الْبَلَاغُ ۗ وَإِنَّا إِذَا أَذَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنَّا رَحْمَةً فَرِحَ بِهَا ۖ وَإِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ فَإِنَّ الْإِنْسَانَ كَفُورٌ (48)

48. Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!
 42:51  يُرْسِلَ    yursile    gönderir  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Şûrâ  Suresi 51. Ayet
وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَنْ يُكَلِّمَهُ اللَّهُ إِلَّا وَحْيًا أَوْ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ أَوْ يُرْسِلَ رَسُولًا فَيُوحِيَ بِإِذْنِهِ مَا يَشَاءُ ۚ إِنَّهُ عَلِيٌّ حَكِيمٌ (51)

51. Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakimdir.
 43:6  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Zuhruf  Suresi 6. Ayet
وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِنْ نَبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ (6)

6. Daha önceki milletlere nice peygamberler göndermiştik.
 43:23  أَرْسَلْنَا    erselnā    göndermedik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Zuhruf  Suresi 23. Ayet
وَكَذَٰلِكَ مَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَىٰ أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَىٰ آثَارِهِمْ مُقْتَدُونَ (23)

23. Senden önce de hangi memlekete uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları: Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi.
 43:24  أُرْسِلْتُمْ    ursiltum    sizinle gönderilen  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Zuhruf  Suresi 24. Ayet
قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكُمْ بِأَهْدَىٰ مِمَّا وَجَدْتُمْ عَلَيْهِ آبَاءَكُمْ ۖ قَالُوا إِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ (24)

24. Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz (din)den daha doğrusunu getirmişsem (yine mi bana uymazsınız)? deyince, dediler ki: Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi inkar ediyoruz.
 43:45  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdiğimiz  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Zuhruf  Suresi 45. Ayet
وَاسْأَلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رُسُلِنَا أَجَعَلْنَا مِنْ دُونِ الرَّحْمَٰنِ آلِهَةً يُعْبَدُونَ (45)

45. Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize (ümmetlerine) sor! Rahman'dan başka tapılacak tanrılar (edinin diye) emretmiş miyiz?
 43:46  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Zuhruf  Suresi 46. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ (46)

46. Andolsun biz Musa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına göndermiştik de Musa: Ben alemlerin Rabbinin elçisiyim, demişti.
 46:23  أُرْسِلْتُ    ursiltu    gönderildiğim  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Tekil   Geçmiş Zaman   

Ahkâf  Suresi 23. Ayet
قَالَ إِنَّمَا الْعِلْمُ عِنْدَ اللَّهِ وَأُبَلِّغُكُمْ مَا أُرْسِلْتُ بِهِ وَلَٰكِنِّي أَرَاكُمْ قَوْمًا تَجْهَلُونَ (23)

23. Hud da! Bilgi ancak Allah'ın katındadır. Ben size, bana gönderilen şeyi duyuruyorum. Fakat sizin cahil bir kavim olduğunuzu görüyorum, dedi.
 48:8  أَرْسَلْنَاكَ    erselnāke    seni gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Fetih  Suresi 8. Ayet
إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا (8)

8. Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
 48:28  أَرْسَلَ    ersele    gönderendir  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Fetih  Suresi 28. Ayet
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ ۚ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ شَهِيدًا (28)

28. Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter.
 51:32  أُرْسِلْنَا    ursilnā    gönderildik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Zâriyât  Suresi 32. Ayet
قَالُوا إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَىٰ قَوْمٍ مُجْرِمِينَ (32)

32. "Biz, dediler, suçlu bir kavme gönderildik."
 51:33  لِنُرْسِلَ    linursile    salalım diye  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

Zâriyât  Suresi 33. Ayet
لِنُرْسِلَ عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِنْ طِينٍ (33)

33. "Üzerlerine çamurdan taş yağdırmaya (geldik)."
 51:38  أَرْسَلْنَاهُ    erselnāhu    onu göndermiştik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Zâriyât  Suresi 38. Ayet
وَفِي مُوسَىٰ إِذْ أَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ (38)

38. Musa'da da (ibretler vardır). Onu apaçık bir delil ile Firavun'a göndermiştik.
 51:41  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Zâriyât  Suresi 41. Ayet
وَفِي عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرِّيحَ الْعَقِيمَ (41)

41. Ad kavminde de (ibretler vardır). Onlara kasıp kavuran rüzgarı göndermiştik.
 54:19  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Kamer  Suresi 19. Ayet
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِي يَوْمِ نَحْسٍ مُسْتَمِرٍّ (19)

19. Biz onların üstüne, uğursuzluğu devamlı bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik.
 54:31  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Kamer  Suresi 31. Ayet
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ (31)

31. Biz onların üzerlerine korkunç bir ses gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru ot gibi oluverdiler.
 54:34  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Kamer  Suresi 34. Ayet
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ حَاصِبًا إِلَّا آلَ لُوطٍ ۖ نَجَّيْنَاهُمْ بِسَحَرٍ (34)

34. Biz de üstlerine taş (yağdıran bir fırtına) gönderdik. Ancak Lut ailesini seher vakti kurtardık.
 55:35  يُرْسَلُ    yurselu    gönderilir  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Rahmân  Suresi 35. Ayet
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِ (35)

35. Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.
 57:25  أَرْسَلْنَا    erselnā    biz gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Hadîd  Suresi 25. Ayet
لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ ۖ وَأَنْزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ ۚ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ (25)

25. Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.
 57:26  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Hadîd  Suresi 26. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا وَإِبْرَاهِيمَ وَجَعَلْنَا فِي ذُرِّيَّتِهِمَا النُّبُوَّةَ وَالْكِتَابَ ۖ فَمِنْهُمْ مُهْتَدٍ ۖ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ (26)

26. Andolsun ki biz, Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik, peygamberliği de kitabı da onların soyuna verdik. Onlardan (insanlardan) kimi doğru yoldadır; içlerinden birçoğu da yoldan çıkmışlardır.
 61:9  أَرْسَلَ    ersele    gönderdi  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Saff  Suresi 9. Ayet
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ (9)

9. Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur.
 67:17  يُرْسِلَ    yursile    göndermeyeceğinden  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Mülk  Suresi 17. Ayet
أَمْ أَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ أَنْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا ۖ فَسَتَعْلَمُونَ كَيْفَ نَذِيرِ (17)

17. Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz!
 71:1  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Nûh  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِنَّا أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ أَنْ أَنْذِرْ قَوْمَكَ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ (1)

1. Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh'u kendi kavmine gönderdik.
 71:11  يُرْسِلِ    yursili    göndersin  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Nûh  Suresi 11. Ayet
يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا (11)

11. (Mağfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin,
 73:15  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdik  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Müzzemmil  Suresi 15. Ayet
إِنَّا أَرْسَلْنَا إِلَيْكُمْ رَسُولًا شَاهِدًا عَلَيْكُمْ كَمَا أَرْسَلْنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ رَسُولًا (15)

15. Nasıl Firavun'a bir elçi göndermiş idiysek doğrusu size de, hakkınızda şahitlik edecek bir peygamber gönderdik.
 73:15  أَرْسَلْنَا    erselnā    gönderdiğimiz  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Müzzemmil  Suresi 15. Ayet
إِنَّا أَرْسَلْنَا إِلَيْكُمْ رَسُولًا شَاهِدًا عَلَيْكُمْ كَمَا أَرْسَلْنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ رَسُولًا (15)

15. Nasıl Firavun'a bir elçi göndermiş idiysek doğrusu size de, hakkınızda şahitlik edecek bir peygamber gönderdik.
 83:33  أُرْسِلُوا    ursilū    kendileri gönderilmemişlerdi  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Mutaffifîn  Suresi 33. Ayet
وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ (33)

33. Halbuki onlar, müminleri denetleyici olarak gönderilmediler.
 105:3  وَأَرْسَلَ    ve ersele    ve gönderdi  
Fiil   İf’al Kalıbı   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Fil  Suresi 3. Ayet
وَأَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْرًا أَبَابِيلَ (3)

3. Onların üstüne ebabil kuşlarını gönderdi.
Kökten (رِسَالَة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 5:67  رِسَالَتَهُ    risāletehu    O’nun mesajını  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   

Mâide  Suresi 67. Ayet
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ ۖ وَإِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ ۚ وَاللَّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ (67)

67. Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kafirler topluluğuna rehberlik etmez.
 6:124  رِسَالَتَهُ    risāletehu    mesajını  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   

En’âm  Suresi 124. Ayet
وَإِذَا جَاءَتْهُمْ آيَةٌ قَالُوا لَنْ نُؤْمِنَ حَتَّىٰ نُؤْتَىٰ مِثْلَ مَا أُوتِيَ رُسُلُ اللَّهِ ۘ اللَّهُ أَعْلَمُ حَيْثُ يَجْعَلُ رِسَالَتَهُ ۗ سَيُصِيبُ الَّذِينَ أَجْرَمُوا صَغَارٌ عِنْدَ اللَّهِ وَعَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا كَانُوا يَمْكُرُونَ (124)

124. Onlara bir ayet geldiğinde, Allah'ın elçilerine verilenin benzeri bize de verilmedikçe kesinlikle inanmayız, dediler. Allah, peygamberliğini kime vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, yapmakta oldukları hilelere karşılık Allah tarafından aşağılık ve çetin bir azap erişecektir.
 7:79  رِسَالَةَ    risālete    mesajlarını  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   

A’râf  Suresi 79. Ayet
فَتَوَلَّىٰ عَنْهُمْ وَقَالَ يَا قَوْمِ لَقَدْ أَبْلَغْتُكُمْ رِسَالَةَ رَبِّي وَنَصَحْتُ لَكُمْ وَلَٰكِنْ لَا تُحِبُّونَ النَّاصِحِينَ (79)

79. Salih o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: Ey kavmim! Andolsun ki ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz.
 7:144  بِرِسَالَاتِي    birisālātī    mesajlarımla  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

A’râf  Suresi 144. Ayet
قَالَ يَا مُوسَىٰ إِنِّي اصْطَفَيْتُكَ عَلَى النَّاسِ بِرِسَالَاتِي وَبِكَلَامِي فَخُذْ مَا آتَيْتُكَ وَكُنْ مِنَ الشَّاكِرِينَ (144)

144. (Allah) Ey Musa! dedi, ben risaletlerimle (sana verdiğim görevlerle) ve sözlerimle seni insanların başına seçtim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol.
Kökten (رَسُول) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:87  بِالرُّسُلِ    bir-rusuli    peygamberler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

Bakara  Suresi 87. Ayet
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَقَفَّيْنَا مِنْ بَعْدِهِ بِالرُّسُلِ ۖ وَآتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ ۗ أَفَكُلَّمَا جَاءَكُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَىٰ أَنْفُسُكُمُ اسْتَكْبَرْتُمْ فَفَرِيقًا كَذَّبْتُمْ وَفَرِيقًا تَقْتُلُونَ (87)

87. Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler verdik. Ve onu, Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. (Ne var ki) gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi geldikçe ona karşı büyüklük tasladınız. (Size gelen) peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz.
 2:87  رَسُولٌ    rasūlun    bir peygamber  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 87. Ayet
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَقَفَّيْنَا مِنْ بَعْدِهِ بِالرُّسُلِ ۖ وَآتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ ۗ أَفَكُلَّمَا جَاءَكُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَىٰ أَنْفُسُكُمُ اسْتَكْبَرْتُمْ فَفَرِيقًا كَذَّبْتُمْ وَفَرِيقًا تَقْتُلُونَ (87)

87. Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler verdik. Ve onu, Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. (Ne var ki) gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi geldikçe ona karşı büyüklük tasladınız. (Size gelen) peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz.
 2:98  وَرُسُلِهِ    ve rusulihi    ve resullerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 98. Ayet
مَنْ كَانَ عَدُوًّا لِلَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَرُسُلِهِ وَجِبْرِيلَ وَمِيكَالَ فَإِنَّ اللَّهَ عَدُوٌّ لِلْكَافِرِينَ (98)

98. Kim, Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikail'e düşman olursa bilsin ki Allah da inkarcı kafirlerin düşmanıdır.
 2:101  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 101. Ayet
وَلَمَّا جَاءَهُمْ رَسُولٌ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَهُمْ نَبَذَ فَرِيقٌ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ كِتَابَ اللَّهِ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ كَأَنَّهُمْ لَا يَعْلَمُونَ (101)

101. Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler.
 2:108  رَسُولَكُمْ    rasūlekum    rasulunüzden  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 108. Ayet
أَمْ تُرِيدُونَ أَنْ تَسْأَلُوا رَسُولَكُمْ كَمَا سُئِلَ مُوسَىٰ مِنْ قَبْلُ ۗ وَمَنْ يَتَبَدَّلِ الْكُفْرَ بِالْإِيمَانِ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ (108)

108. Yoksa siz de (ey müslümanlar), daha önce Musa'ya sorulduğu gibi peygamberinize sorular sormak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfre değişirse, şüphesiz dosdoğru yoldan sapmış olur.
 2:129  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 129. Ayet
رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولًا مِنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ ۚ إِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ (129)

129. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin ayetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin.
 2:143  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçi’ye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 143. Ayet
وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا ۗ وَمَا جَعَلْنَا الْقِبْلَةَ الَّتِي كُنْتَ عَلَيْهَا إِلَّا لِنَعْلَمَ مَنْ يَتَّبِعُ الرَّسُولَ مِمَّنْ يَنْقَلِبُ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ ۚ وَإِنْ كَانَتْ لَكَبِيرَةً إِلَّا عَلَى الَّذِينَ هَدَى اللَّهُ ۗ وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُضِيعَ إِيمَانَكُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ بِالنَّاسِ لَرَءُوفٌ رَحِيمٌ (143)

143. İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resul'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin (arzulayıp da şu anda) yönelmediğin kıbleyi (Kabe'yi) biz ancak Peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.
 2:143  الرَّسُولُ    r-rasūlu    rasulün de  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 143. Ayet
وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا ۗ وَمَا جَعَلْنَا الْقِبْلَةَ الَّتِي كُنْتَ عَلَيْهَا إِلَّا لِنَعْلَمَ مَنْ يَتَّبِعُ الرَّسُولَ مِمَّنْ يَنْقَلِبُ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ ۚ وَإِنْ كَانَتْ لَكَبِيرَةً إِلَّا عَلَى الَّذِينَ هَدَى اللَّهُ ۗ وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُضِيعَ إِيمَانَكُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ بِالنَّاسِ لَرَءُوفٌ رَحِيمٌ (143)

143. İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resul'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin (arzulayıp da şu anda) yönelmediğin kıbleyi (Kabe'yi) biz ancak Peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.
 2:151  رَسُولًا    rasūlen    bir Elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 151. Ayet
كَمَا أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولًا مِنْكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَ (151)

151. Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resul gönderdik.
 2:214  الرَّسُولُ    r-rasūlu    peygamber  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 214. Ayet
أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ ۖ مَسَّتْهُمُ الْبَأْسَاءُ وَالضَّرَّاءُ وَزُلْزِلُوا حَتَّىٰ يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ مَتَىٰ نَصْرُ اللَّهِ ۗ أَلَا إِنَّ نَصْرَ اللَّهِ قَرِيبٌ (214)

214. (Ey müminler! ) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.
 2:253  الرُّسُلُ    r-rusulu    elçiler ki  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 253. Ayet
تِلْكَ الرُّسُلُ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۘ مِنْهُمْ مَنْ كَلَّمَ اللَّهُ ۖ وَرَفَعَ بَعْضَهُمْ دَرَجَاتٍ ۚ وَآتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ ۗ وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ مَا اقْتَتَلَ الَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ وَلَٰكِنِ اخْتَلَفُوا فَمِنْهُمْ مَنْ آمَنَ وَمِنْهُمْ مَنْ كَفَرَ ۚ وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ مَا اقْتَتَلُوا وَلَٰكِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ (253)

253. O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Allah onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derece derece yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık mucizeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs ile güçlendirdik. Allah dileseydi o peygamberlerden sonra gelen milletler, kendilerine açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat onlar ihtilafa düştüler de içlerinden kimi iman etti, kimi de inkar etti. Allah dileseydi onlar savaşmazlardı; lakin Allah dilediğini yapar.
 2:279  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 279. Ayet
فَإِنْ لَمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ ۖ وَإِنْ تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُءُوسُ أَمْوَالِكُمْ لَا تَظْلِمُونَ وَلَا تُظْلَمُونَ (279)

279. Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resulü tarafından (faizcilere karşı) açılan savaştan haberiniz olsun. Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz.
 2:285  رُسُلِهِ    rusulihi    O’nun elçileri-  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 285. Ayet
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مِنْ رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ ۚ كُلٌّ آمَنَ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِنْ رُسُلِهِ ۚ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا ۖ غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ (285)

285. Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler.
 2:285  الرَّسُولُ    r-rasūlu    Resul  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 285. Ayet
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مِنْ رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ ۚ كُلٌّ آمَنَ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِنْ رُسُلِهِ ۚ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا ۖ غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ (285)

285. Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler.
 2:285  وَرُسُلِهِ    ve rusulihi    ve peygamberlerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 285. Ayet
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مِنْ رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ ۚ كُلٌّ آمَنَ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِنْ رُسُلِهِ ۚ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا ۖ غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ (285)

285. Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler.
 3:32  وَالرَّسُولَ    ve rrasūle    ve Elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 32. Ayet
قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ ۖ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِرِينَ (32)

32. De ki: Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kafirleri sevmez.
 3:49  وَرَسُولًا    ve rasūlen    ve bir elçi şöyle diyen  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 49. Ayet
وَرَسُولًا إِلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنِّي قَدْ جِئْتُكُمْ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ ۖ أَنِّي أَخْلُقُ لَكُمْ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ فَأَنْفُخُ فِيهِ فَيَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِ اللَّهِ ۖ وَأُبْرِئُ الْأَكْمَهَ وَالْأَبْرَصَ وَأُحْيِي الْمَوْتَىٰ بِإِذْنِ اللَّهِ ۖ وَأُنَبِّئُكُمْ بِمَا تَأْكُلُونَ وَمَا تَدَّخِرُونَ فِي بُيُوتِكُمْ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (49)

49. İsrailoğullarına bir elçi olacak (ve onlara şöyle diyecek:) Size Rabbinizden bir mucize getirdim: Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah'ın izni ile o kuş oluverir. Yine Allah'ın izni ile körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde ne yeyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda sizin için bir ibret vardır.
 3:53  الرَّسُولَ    r-rasūle    elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 53. Ayet
رَبَّنَا آمَنَّا بِمَا أَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ (53)

53. (Havariler:) Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve Peygamber'e uyduk. Şimdi bizi (birliğini ve peygamberlerini tasdik eden) şahitlerden yaz, dediler.
 3:81  رَسُولٌ    rasūlun    bir peygamber  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 81. Ayet
وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّينَ لَمَا آتَيْتُكُمْ مِنْ كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنْصُرُنَّهُ ۚ قَالَ أَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَىٰ ذَٰلِكُمْ إِصْرِي ۖ قَالُوا أَقْرَرْنَا ۚ قَالَ فَاشْهَدُوا وَأَنَا مَعَكُمْ مِنَ الشَّاهِدِينَ (81)

81. Hani Allah, peygamberlerden: "Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış, "Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde, "Kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu.
 3:86  الرَّسُولَ    r-rasūle    Resul’ün  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 86. Ayet
كَيْفَ يَهْدِي اللَّهُ قَوْمًا كَفَرُوا بَعْدَ إِيمَانِهِمْ وَشَهِدُوا أَنَّ الرَّسُولَ حَقٌّ وَجَاءَهُمُ الْبَيِّنَاتُ ۚ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ (86)

86. İman etmelerinden, Resul'ün hak olduğuna şehadet getirmelerinden ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra inkarcılığa sapan bir kavme Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
 3:101  رَسُولُهُ    rasūluhu    O’nun Elçisi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 101. Ayet
وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَأَنْتُمْ تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ آيَاتُ اللَّهِ وَفِيكُمْ رَسُولُهُ ۗ وَمَنْ يَعْتَصِمْ بِاللَّهِ فَقَدْ هُدِيَ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ (101)

101. Size Allah'ın ayetleri okunurken, üstelik Allah Resulü de aranızda iken nasıl inkara saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir.
 3:132  وَالرَّسُولَ    ve rrasūle    ve Elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 132. Ayet
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ (132)

132. Allah'a ve Resul'üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.
 3:144  الرُّسُلُ    r-rusulu    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 144. Ayet
وَمَا مُحَمَّدٌ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ ۚ أَفَإِنْ مَاتَ أَوْ قُتِلَ انْقَلَبْتُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ ۚ وَمَنْ يَنْقَلِبْ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ فَلَنْ يَضُرَّ اللَّهَ شَيْئًا ۗ وَسَيَجْزِي اللَّهُ الشَّاكِرِينَ (144)

144. Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır.
 3:144  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 144. Ayet
وَمَا مُحَمَّدٌ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ ۚ أَفَإِنْ مَاتَ أَوْ قُتِلَ انْقَلَبْتُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ ۚ وَمَنْ يَنْقَلِبْ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ فَلَنْ يَضُرَّ اللَّهَ شَيْئًا ۗ وَسَيَجْزِي اللَّهُ الشَّاكِرِينَ (144)

144. Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır.
 3:153  وَالرَّسُولُ    verrasūlu    ve Elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 153. Ayet
إِذْ تُصْعِدُونَ وَلَا تَلْوُونَ عَلَىٰ أَحَدٍ وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ فِي أُخْرَاكُمْ فَأَثَابَكُمْ غَمًّا بِغَمٍّ لِكَيْلَا تَحْزَنُوا عَلَىٰ مَا فَاتَكُمْ وَلَا مَا أَصَابَكُمْ ۗ وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ (153)

153. O zaman Peygamber arkanızdan sizi çağırdığı halde siz, durmadan (savaş alanından) uzaklaşıyor, hiç kimseye dönüp bakmıyordunuz. (Allah) size keder üstüne keder verdi ki, bundan dolayı gerek elinizden gidene, gerekse başınıza gelenlere üzülmeyesiniz. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
 3:164  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 164. Ayet
لَقَدْ مَنَّ اللَّهُ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ إِذْ بَعَثَ فِيهِمْ رَسُولًا مِنْ أَنْفُسِهِمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَإِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَفِي ضَلَالٍ مُبِينٍ (164)

164. Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkardan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler.
 3:172  وَالرَّسُولِ    ve rrasūli    ve Elçinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 172. Ayet
الَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِلَّهِ وَالرَّسُولِ مِنْ بَعْدِ مَا أَصَابَهُمُ الْقَرْحُ ۚ لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا مِنْهُمْ وَاتَّقَوْا أَجْرٌ عَظِيمٌ (172)

172. Yara aldıktan sonra yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına uyanlar (özellikle) bunların içlerinden iyilik yapanlar ve takva sahibi olanlar için pek büyük bir mükafat vardır.
 3:179  وَرُسُلِهِ    ve rusulihi    ve elçilerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 179. Ayet
مَا كَانَ اللَّهُ لِيَذَرَ الْمُؤْمِنِينَ عَلَىٰ مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ حَتَّىٰ يَمِيزَ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ ۗ وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُطْلِعَكُمْ عَلَى الْغَيْبِ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ يَجْتَبِي مِنْ رُسُلِهِ مَنْ يَشَاءُ ۖ فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ۚ وَإِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا فَلَكُمْ أَجْرٌ عَظِيمٌ (179)

179. Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takva sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.
 3:179  رُسُلِهِ    rusulihi    elçileri-  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 179. Ayet
مَا كَانَ اللَّهُ لِيَذَرَ الْمُؤْمِنِينَ عَلَىٰ مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ حَتَّىٰ يَمِيزَ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ ۗ وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُطْلِعَكُمْ عَلَى الْغَيْبِ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ يَجْتَبِي مِنْ رُسُلِهِ مَنْ يَشَاءُ ۖ فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ۚ وَإِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا فَلَكُمْ أَجْرٌ عَظِيمٌ (179)

179. Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takva sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.
 3:183  لِرَسُولٍ    lirasūlin    hiçbir elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 183. Ayet
الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ عَهِدَ إِلَيْنَا أَلَّا نُؤْمِنَ لِرَسُولٍ حَتَّىٰ يَأْتِيَنَا بِقُرْبَانٍ تَأْكُلُهُ النَّارُ ۗ قُلْ قَدْ جَاءَكُمْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِي بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالَّذِي قُلْتُمْ فَلِمَ قَتَلْتُمُوهُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (183)

183. "Doğrusu Allah bize, (gökten inen) ateşin yiyeceği (yakıp kor edeceği) bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti" diyenlere şöyle de: Size, benden önce mucizelerle, (özellikle) dediğiniz (mucize) ile nice peygamberler geldi. Eğer doğru insanlar iseniz, ya onları niçin öldürdünüz?
 3:183  رُسُلٌ    rusulun    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 183. Ayet
الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ عَهِدَ إِلَيْنَا أَلَّا نُؤْمِنَ لِرَسُولٍ حَتَّىٰ يَأْتِيَنَا بِقُرْبَانٍ تَأْكُلُهُ النَّارُ ۗ قُلْ قَدْ جَاءَكُمْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِي بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالَّذِي قُلْتُمْ فَلِمَ قَتَلْتُمُوهُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (183)

183. "Doğrusu Allah bize, (gökten inen) ateşin yiyeceği (yakıp kor edeceği) bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti" diyenlere şöyle de: Size, benden önce mucizelerle, (özellikle) dediğiniz (mucize) ile nice peygamberler geldi. Eğer doğru insanlar iseniz, ya onları niçin öldürdünüz?
 3:184  رُسُلٌ    rusulun    peygamberler de  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 184. Ayet
فَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ جَاءُوا بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَالْكِتَابِ الْمُنِيرِ (184)

184. (Resulüm!) Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama); gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi.
 3:194  رُسُلِكَ    rusulike    elçilerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 194. Ayet
رَبَّنَا وَآتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلَىٰ رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ إِنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ (194)

194. Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vadettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vadinden caymazsın!
 4:13  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 13. Ayet
تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ ۚ وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ۚ وَذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ (13)

13. Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur.
 4:14  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisi’ne  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 14. Ayet
وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَارًا خَالِدًا فِيهَا وَلَهُ عَذَابٌ مُهِينٌ (14)

14. Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.
 4:42  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçi’ye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 42. Ayet
يَوْمَئِذٍ يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَعَصَوُا الرَّسُولَ لَوْ تُسَوَّىٰ بِهِمُ الْأَرْضُ وَلَا يَكْتُمُونَ اللَّهَ حَدِيثًا (42)

42. Küfür yoluna sapıp peygamberi dinlemeyenler o gün yerin dibine batırılmayı temenni ederler ve Allah'tan hiçbir haberi gizleyemezler.
 4:59  وَالرَّسُولِ    ve rrasūli    ve Elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 59. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَأُولِي الْأَمْرِ مِنْكُمْ ۖ فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ۚ ذَٰلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلًا (59)

59. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resul'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.
 4:59  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 59. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَأُولِي الْأَمْرِ مِنْكُمْ ۖ فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ۚ ذَٰلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلًا (59)

59. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resul'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.
 4:61  الرَّسُولِ    r-rasūli    Elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 61. Ayet
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا إِلَىٰ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ رَأَيْتَ الْمُنَافِقِينَ يَصُدُّونَ عَنْكَ صُدُودًا (61)

61. Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resul'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.
 4:64  رَسُولٍ    rasūlin    elçiyi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 64. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ إِلَّا لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ جَاءُوكَ فَاسْتَغْفَرُوا اللَّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللَّهَ تَوَّابًا رَحِيمًا (64)

64. Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resul de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı.
 4:64  الرَّسُولُ    r-rasūlu    Elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 64. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ إِلَّا لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ جَاءُوكَ فَاسْتَغْفَرُوا اللَّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللَّهَ تَوَّابًا رَحِيمًا (64)

64. Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resul de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı.
 4:69  وَالرَّسُولَ    ve rrasūle    ve Elçi’ye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 69. Ayet
وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَالرَّسُولَ فَأُولَٰئِكَ مَعَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحِينَ ۚ وَحَسُنَ أُولَٰئِكَ رَفِيقًا (69)

69. Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddikler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!
 4:79  رَسُولًا    rasūlen    elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 79. Ayet
مَا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللَّهِ ۖ وَمَا أَصَابَكَ مِنْ سَيِّئَةٍ فَمِنْ نَفْسِكَ ۚ وَأَرْسَلْنَاكَ لِلنَّاسِ رَسُولًا ۚ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ شَهِيدًا (79)

79. Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.
 4:80  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçi’ye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 80. Ayet
مَنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللَّهَ ۖ وَمَنْ تَوَلَّىٰ فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا (80)

80. Kim Resul'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!
 4:83  الرَّسُولِ    r-rasūli    Elçi’ye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 83. Ayet
وَإِذَا جَاءَهُمْ أَمْرٌ مِنَ الْأَمْنِ أَوِ الْخَوْفِ أَذَاعُوا بِهِ ۖ وَلَوْ رَدُّوهُ إِلَى الرَّسُولِ وَإِلَىٰ أُولِي الْأَمْرِ مِنْهُمْ لَعَلِمَهُ الَّذِينَ يَسْتَنْبِطُونَهُ مِنْهُمْ ۗ وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ لَاتَّبَعْتُمُ الشَّيْطَانَ إِلَّا قَلِيلًا (83)

83. Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Resul'e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi. Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz.
 4:100  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 100. Ayet
وَمَنْ يُهَاجِرْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ يَجِدْ فِي الْأَرْضِ مُرَاغَمًا كَثِيرًا وَسَعَةً ۚ وَمَنْ يَخْرُجْ مِنْ بَيْتِهِ مُهَاجِرًا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ يُدْرِكْهُ الْمَوْتُ فَقَدْ وَقَعَ أَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ ۗ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا (100)

100. Allah yolunda hicret eden kimse yeryüzünde gidecek bir çok güzel yer ve bolluk (imkan) bulur. Kim Allah ve Resulü uğrunda hicret ederek evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse artık onun mükafatı Allah'a düşer. Allah da çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
 4:115  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçi’ye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 115. Ayet
وَمَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَىٰ وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ ۖ وَسَاءَتْ مَصِيرًا (115)

115. Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.
 4:136  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 136. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي أَنْزَلَ مِنْ قَبْلُ ۚ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَعِيدًا (136)

136. Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkar ederse tam manasıyle sapıtmıştır.
 4:136  وَرُسُلِهِ    ve rusulihi    ve elçilerini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 136. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي أَنْزَلَ مِنْ قَبْلُ ۚ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَعِيدًا (136)

136. Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkar ederse tam manasıyle sapıtmıştır.
 4:136  رَسُولِهِ    rasūlihi    Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 136. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي أَنْزَلَ مِنْ قَبْلُ ۚ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَعِيدًا (136)

136. Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkar ederse tam manasıyle sapıtmıştır.
 4:150  وَرُسُلِهِ    ve rusulihi    ile elçilerinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 150. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ يَكْفُرُونَ بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ وَيُرِيدُونَ أَنْ يُفَرِّقُوا بَيْنَ اللَّهِ وَرُسُلِهِ وَيَقُولُونَ نُؤْمِنُ بِبَعْضٍ وَنَكْفُرُ بِبَعْضٍ وَيُرِيدُونَ أَنْ يَتَّخِذُوا بَيْنَ ذَٰلِكَ سَبِيلًا (150)

150. Allah'ı ve peygamberlerini inkar edenler ve (inanma hususunda) Allah ile peygamberlerini birbirinden ayırmak isteyip "Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına inanmayız" diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu;
 4:150  وَرُسُلِهِ    ve rusulihi    ve elçilerini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 150. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ يَكْفُرُونَ بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ وَيُرِيدُونَ أَنْ يُفَرِّقُوا بَيْنَ اللَّهِ وَرُسُلِهِ وَيَقُولُونَ نُؤْمِنُ بِبَعْضٍ وَنَكْفُرُ بِبَعْضٍ وَيُرِيدُونَ أَنْ يَتَّخِذُوا بَيْنَ ذَٰلِكَ سَبِيلًا (150)

150. Allah'ı ve peygamberlerini inkar edenler ve (inanma hususunda) Allah ile peygamberlerini birbirinden ayırmak isteyip "Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına inanmayız" diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu;
 4:152  وَرُسُلِهِ    ve rusulihi    ve elçilerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 152. Ayet
وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ وَلَمْ يُفَرِّقُوا بَيْنَ أَحَدٍ مِنْهُمْ أُولَٰئِكَ سَوْفَ يُؤْتِيهِمْ أُجُورَهُمْ ۗ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا (152)

152. Allah'a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara (gelince) işte Allah onlara bir gün mükafatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
 4:157  رَسُولَ    rasūle    elçisi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 157. Ayet
وَقَوْلِهِمْ إِنَّا قَتَلْنَا الْمَسِيحَ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ رَسُولَ اللَّهِ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَٰكِنْ شُبِّهَ لَهُمْ ۚ وَإِنَّ الَّذِينَ اخْتَلَفُوا فِيهِ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ ۚ مَا لَهُمْ بِهِ مِنْ عِلْمٍ إِلَّا اتِّبَاعَ الظَّنِّ ۚ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينًا (157)

157. Ve "Allah elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük" demeleri yüzünden (onları lanetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler.
 4:164  وَرُسُلًا    ve rusulen    ve elçilere  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 164. Ayet
وَرُسُلًا قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ وَرُسُلًا لَمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَ ۚ وَكَلَّمَ اللَّهُ مُوسَىٰ تَكْلِيمًا (164)

164. Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.
 4:164  وَرُسُلًا    ve rusulen    ve elçilere  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 164. Ayet
وَرُسُلًا قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ وَرُسُلًا لَمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَ ۚ وَكَلَّمَ اللَّهُ مُوسَىٰ تَكْلِيمًا (164)

164. Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.
 4:165  رُسُلًا    rusulen    elçiler gönderdik ki  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 165. Ayet
رُسُلًا مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ لِئَلَّا يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى اللَّهِ حُجَّةٌ بَعْدَ الرُّسُلِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا (165)

165. (Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki insanların peygamberlerden sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın! Allah izzet ve hikmet sahibidir.
 4:165  الرُّسُلِ    r-rusuli    elçilerden  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 165. Ayet
رُسُلًا مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ لِئَلَّا يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى اللَّهِ حُجَّةٌ بَعْدَ الرُّسُلِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا (165)

165. (Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki insanların peygamberlerden sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın! Allah izzet ve hikmet sahibidir.
 4:170  الرَّسُولُ    r-rasūlu    Elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 170. Ayet
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَكُمُ الرَّسُولُ بِالْحَقِّ مِنْ رَبِّكُمْ فَآمِنُوا خَيْرًا لَكُمْ ۚ وَإِنْ تَكْفُرُوا فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا (170)

170. Ey insanlar! Resul size Rabbinizden gerçeği getirdi (bunda şüphe yoktur), şu halde kendi iyiliğinize olarak (ona) iman edin. Eğer inkar ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah'ındır. (O'nun sizin inanmanıza ihtiyacı yoktur). Allah geniş ilim ve hikmet sahibidir.
 4:171  رَسُولُ    rasūlu    elçisidir  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 171. Ayet
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَا تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ وَلَا تَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ ۚ إِنَّمَا الْمَسِيحُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ رَسُولُ اللَّهِ وَكَلِمَتُهُ أَلْقَاهَا إِلَىٰ مَرْيَمَ وَرُوحٌ مِنْهُ ۖ فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ۖ وَلَا تَقُولُوا ثَلَاثَةٌ ۚ انْتَهُوا خَيْرًا لَكُمْ ۚ إِنَّمَا اللَّهُ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ ۖ سُبْحَانَهُ أَنْ يَكُونَ لَهُ وَلَدٌ ۘ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۗ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَكِيلًا (171)

171. Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah'ın resulüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı "kün: Ol" kelimesi(nin eseri)dir, O'ndan bir ruhtur. (O'nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur). Şu halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. "(Tanrı) üçtür" demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah'tır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.
 4:171  وَرُسُلِهِ    ve rusulihi    ve elçilerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 171. Ayet
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَا تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ وَلَا تَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ ۚ إِنَّمَا الْمَسِيحُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ رَسُولُ اللَّهِ وَكَلِمَتُهُ أَلْقَاهَا إِلَىٰ مَرْيَمَ وَرُوحٌ مِنْهُ ۖ فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ۖ وَلَا تَقُولُوا ثَلَاثَةٌ ۚ انْتَهُوا خَيْرًا لَكُمْ ۚ إِنَّمَا اللَّهُ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ ۖ سُبْحَانَهُ أَنْ يَكُونَ لَهُ وَلَدٌ ۘ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۗ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَكِيلًا (171)

171. Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah'ın resulüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı "kün: Ol" kelimesi(nin eseri)dir, O'ndan bir ruhtur. (O'nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur). Şu halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. "(Tanrı) üçtür" demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah'tır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.
 5:12  بِرُسُلِي    birusulī    elçilerime  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 12. Ayet
وَلَقَدْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَقِيبًا ۖ وَقَالَ اللَّهُ إِنِّي مَعَكُمْ ۖ لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنْتُمْ بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا لَأُكَفِّرَنَّ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ فَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَٰلِكَ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ (12)

12. Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar yolunu tutarsa doğru yoldan sapmışolur.
 5:15  رَسُولُنَا    rasūlunā    elçimiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 15. Ayet
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُو عَنْ كَثِيرٍ ۚ قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللَّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبِينٌ (15)

15. Ey ehl-i kitap! Resulümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.
 5:19  الرُّسُلِ    r-rusuli    elçilerin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 19. Ayet
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلَىٰ فَتْرَةٍ مِنَ الرُّسُلِ أَنْ تَقُولُوا مَا جَاءَنَا مِنْ بَشِيرٍ وَلَا نَذِيرٍ ۖ فَقَدْ جَاءَكُمْ بَشِيرٌ وَنَذِيرٌ ۗ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (19)

19. Ey ehl-i kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi. Gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyle kadirdir.
 5:19  رَسُولُنَا    rasūlunā    Elçimiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 19. Ayet
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلَىٰ فَتْرَةٍ مِنَ الرُّسُلِ أَنْ تَقُولُوا مَا جَاءَنَا مِنْ بَشِيرٍ وَلَا نَذِيرٍ ۖ فَقَدْ جَاءَكُمْ بَشِيرٌ وَنَذِيرٌ ۗ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (19)

19. Ey ehl-i kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi. Gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyle kadirdir.
 5:32  رُسُلُنَا    rusulunā    elçilerimiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 32. Ayet
مِنْ أَجْلِ ذَٰلِكَ كَتَبْنَا عَلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الْأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا ۚ وَلَقَدْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِالْبَيِّنَاتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ بَعْدَ ذَٰلِكَ فِي الْأَرْضِ لَمُسْرِفُونَ (32)

32. İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler.
 5:33  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve elçisiyle  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 33. Ayet
إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الْأَرْضِ فَسَادًا أَنْ يُقَتَّلُوا أَوْ يُصَلَّبُوا أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ أَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْأَرْضِ ۚ ذَٰلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا ۖ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ (33)

33. Allah ve Resulüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır.
 5:41  الرَّسُولُ    r-rasūlu    Elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 41. Ayet
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْ ۛ وَمِنَ الَّذِينَ هَادُوا ۛ سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِهِ ۖ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا ۚ وَمَنْ يُرِدِ اللَّهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ۚ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللَّهُ أَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ ۚ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ ۖ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ (41)

41. Ey Resul! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.
 5:55  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Elçisidir  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 55. Ayet
إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ (55)

55. Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekatı verirler.
 5:56  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 56. Ayet
وَمَنْ يَتَوَلَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا فَإِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْغَالِبُونَ (56)

56. Kim Allah'ı, Resulünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.
 5:67  الرَّسُولُ    r-rasūlu    Elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 67. Ayet
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ ۖ وَإِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ ۚ وَاللَّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ (67)

67. Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kafirler topluluğuna rehberlik etmez.
 5:70  رُسُلًا    rusulen    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 70. Ayet
لَقَدْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَأَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ رُسُلًا ۖ كُلَّمَا جَاءَهُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَىٰ أَنْفُسُهُمْ فَرِيقًا كَذَّبُوا وَفَرِيقًا يَقْتُلُونَ (70)

70. Andolsun ki İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini (ilahi hükümleri) getirdi ise bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.
 5:70  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 70. Ayet
لَقَدْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَأَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ رُسُلًا ۖ كُلَّمَا جَاءَهُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَىٰ أَنْفُسُهُمْ فَرِيقًا كَذَّبُوا وَفَرِيقًا يَقْتُلُونَ (70)

70. Andolsun ki İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini (ilahi hükümleri) getirdi ise bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.
 5:75  الرُّسُلُ    r-rusulu    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 75. Ayet
مَا الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ وَأُمُّهُ صِدِّيقَةٌ ۖ كَانَا يَأْكُلَانِ الطَّعَامَ ۗ انْظُرْ كَيْفَ نُبَيِّنُ لَهُمُ الْآيَاتِ ثُمَّ انْظُرْ أَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ (75)

75. Meryem oğlu Mesih ancak bir resuldür. Ondan önce de (birçok) resuller gelip geçmiştir. Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar.
 5:75  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçidir  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 75. Ayet
مَا الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ وَأُمُّهُ صِدِّيقَةٌ ۖ كَانَا يَأْكُلَانِ الطَّعَامَ ۗ انْظُرْ كَيْفَ نُبَيِّنُ لَهُمُ الْآيَاتِ ثُمَّ انْظُرْ أَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ (75)

75. Meryem oğlu Mesih ancak bir resuldür. Ondan önce de (birçok) resuller gelip geçmiştir. Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar.
 5:83  الرَّسُولِ    r-rasūli    Elçi’ye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 83. Ayet
وَإِذَا سَمِعُوا مَا أُنْزِلَ إِلَى الرَّسُولِ تَرَىٰ أَعْيُنَهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُوا مِنَ الْحَقِّ ۖ يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ (83)

83. Resule indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: "Rabbimiz! İman ettik, bizi (hakka) şahit olanlarla beraber yaz."
 5:92  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçi’ye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 92. Ayet
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَاحْذَرُوا ۚ فَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّمَا عَلَىٰ رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ (92)

92. Allah'a itaat edin, Resule de itaat edin ve (kötülüklerden) sakının. Eğer (itaatten) yüz çevirirseniz bilin ki Resulümüzün vazifesi apaçık duyurmak ve bildirmektir.
 5:92  رَسُولِنَا    rasūlinā    elçimize  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 92. Ayet
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَاحْذَرُوا ۚ فَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّمَا عَلَىٰ رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ (92)

92. Allah'a itaat edin, Resule de itaat edin ve (kötülüklerden) sakının. Eğer (itaatten) yüz çevirirseniz bilin ki Resulümüzün vazifesi apaçık duyurmak ve bildirmektir.
 5:99  الرَّسُولِ    r-rasūli    Elçi’nin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 99. Ayet
مَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ ۗ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا تَكْتُمُونَ (99)

99. Resule düşen (vazife), ancak duyurmadır. Allah açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir.
 5:104  الرَّسُولِ    r-rasūli    Elçi’ye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 104. Ayet
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا إِلَىٰ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ قَالُوا حَسْبُنَا مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا ۚ أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ شَيْئًا وَلَا يَهْتَدُونَ (104)

104. Onlara, "Allah'ın indirdiğine ve Resul'e gelin" denildiği vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter" derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?
 5:109  الرُّسُلَ    r-rusule    Elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 109. Ayet
يَوْمَ يَجْمَعُ اللَّهُ الرُّسُلَ فَيَقُولُ مَاذَا أُجِبْتُمْ ۖ قَالُوا لَا عِلْمَ لَنَا ۖ إِنَّكَ أَنْتَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ (109)

109. Allah'ın peygamberleri toplayıp da "Size ne cevap verildi" dediği gün, "Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyle bilen ancak sensin" diyeceklerdir.
 5:111  وَبِرَسُولِي    ve birasūlī    ve elçime  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 111. Ayet
وَإِذْ أَوْحَيْتُ إِلَى الْحَوَارِيِّينَ أَنْ آمِنُوا بِي وَبِرَسُولِي قَالُوا آمَنَّا وَاشْهَدْ بِأَنَّنَا مُسْلِمُونَ (111)

111. Hani havarilere, "Bana ve peygamberime iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar (da), "İman ettik, bizim Allah'a teslim olmuş kimseler (müslümanlar) olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi.
 6:10  بِرُسُلٍ    birusulin    peygamberlerle  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 10. Ayet
وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذِينَ سَخِرُوا مِنْهُمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ (10)

10. Senden önceki peygamberlerle de alay edilmiş, bu yüzden onlarla alay edenleri alay ettikleri şey (azap) kuşatıvermişti.
 6:34  رُسُلٌ    rusulun    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 34. Ayet
وَلَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ فَصَبَرُوا عَلَىٰ مَا كُذِّبُوا وَأُوذُوا حَتَّىٰ أَتَاهُمْ نَصْرُنَا ۚ وَلَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِ اللَّهِ ۚ وَلَقَدْ جَاءَكَ مِنْ نَبَإِ الْمُرْسَلِينَ (34)

34. Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi.
 6:61  رُسُلُنَا    rusulunā    elçilerimiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 61. Ayet
وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِهِ ۖ وَيُرْسِلُ عَلَيْكُمْ حَفَظَةً حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ لَا يُفَرِّطُونَ (61)

61. O, kullarının üstünde yegane kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar. Onlar vazifede kusur etmezler.
 6:124  رُسُلُ    rusulu    elçilerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 124. Ayet
وَإِذَا جَاءَتْهُمْ آيَةٌ قَالُوا لَنْ نُؤْمِنَ حَتَّىٰ نُؤْتَىٰ مِثْلَ مَا أُوتِيَ رُسُلُ اللَّهِ ۘ اللَّهُ أَعْلَمُ حَيْثُ يَجْعَلُ رِسَالَتَهُ ۗ سَيُصِيبُ الَّذِينَ أَجْرَمُوا صَغَارٌ عِنْدَ اللَّهِ وَعَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا كَانُوا يَمْكُرُونَ (124)

124. Onlara bir ayet geldiğinde, Allah'ın elçilerine verilenin benzeri bize de verilmedikçe kesinlikle inanmayız, dediler. Allah, peygamberliğini kime vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, yapmakta oldukları hilelere karşılık Allah tarafından aşağılık ve çetin bir azap erişecektir.
 6:130  رُسُلٌ    rusulun    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 130. Ayet
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ يَقُصُّونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِي وَيُنْذِرُونَكُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَٰذَا ۚ قَالُوا شَهِدْنَا عَلَىٰ أَنْفُسِنَا ۖ وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَشَهِدُوا عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُوا كَافِرِينَ (130)

130. Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size ayetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi! Derler ki: "Kendi aleyhimize şahitlik ederiz." Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.
 7:35  رُسُلٌ    rusulun    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 35. Ayet
يَا بَنِي آدَمَ إِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ يَقُصُّونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِي ۙ فَمَنِ اتَّقَىٰ وَأَصْلَحَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ (35)

35. Ey Adem oğulları! Size kendi içinizden ayetlerimi anlatacak peygamberler gelir de kim (onlara karşı gelmekten) sakınır ve kendini ıslah ederse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
 7:37  رُسُلُنَا    rusulunā    elçilerimiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 37. Ayet
فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ ۚ أُولَٰئِكَ يَنَالُهُمْ نَصِيبُهُمْ مِنَ الْكِتَابِ ۖ حَتَّىٰ إِذَا جَاءَتْهُمْ رُسُلُنَا يَتَوَفَّوْنَهُمْ قَالُوا أَيْنَ مَا كُنْتُمْ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ ۖ قَالُوا ضَلُّوا عَنَّا وَشَهِدُوا عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُوا كَافِرِينَ (37)

37. Allah'a iftira eden ya da O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Onların kitaptaki nasipleri kendilerine erişecektir. Sonunda elçilerimiz (melekler) gelip canlarını alırken "Allah'ı bırakıp da tapmakta olduğunuz tanrılar nerede?" derler. ( Onlar da) "Bizden sıvışıp gittiler" derler. Ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler.
 7:43  رُسُلُ    rusulu    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 43. Ayet
وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِمْ مِنْ غِلٍّ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهِمُ الْأَنْهَارُ ۖ وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَٰذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلَا أَنْ هَدَانَا اللَّهُ ۖ لَقَدْ جَاءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ ۖ وَنُودُوا أَنْ تِلْكُمُ الْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ (43)

43. (Cennette) onların altlarından ırmaklar akarken, kalplerinde kinden ne varsa hepsini çıkarıp atarız. Ve onlar derler ki: "Hidayetiyle bizi (bu nimete) kavuşturan Allah'a hamdolsun! Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik. Hakikaten Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler." Onlara: İşte size cennet; yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona varis kılındınız diye seslenilir.
 7:53  رُسُلُ    rusulu    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 53. Ayet
هَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا تَأْوِيلَهُ ۚ يَوْمَ يَأْتِي تَأْوِيلُهُ يَقُولُ الَّذِينَ نَسُوهُ مِنْ قَبْلُ قَدْ جَاءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ فَهَلْ لَنَا مِنْ شُفَعَاءَ فَيَشْفَعُوا لَنَا أَوْ نُرَدُّ فَنَعْمَلَ غَيْرَ الَّذِي كُنَّا نَعْمَلُ ۚ قَدْ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ (53)

53. (Fakat onlar), Onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar. Tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi bizim şefaatçılarımız var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti.
 7:61  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 61. Ayet
قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ بِي ضَلَالَةٌ وَلَٰكِنِّي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ (61)

61. Dedi ki: "Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yoktur; fakat ben, alemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim.
 7:67  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 67. Ayet
قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ بِي سَفَاهَةٌ وَلَٰكِنِّي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ (67)

67. "Ey kavmim! dedi, ben beyinsiz değilim; fakat ben alemlerin Rabbinin gönderdiği bir elçiyim.
 7:101  رُسُلُهُمْ    rusuluhum    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 101. Ayet
تِلْكَ الْقُرَىٰ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَائِهَا ۚ وَلَقَدْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا مِنْ قَبْلُ ۚ كَذَٰلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِ الْكَافِرِينَ (101)

101. İşte o ülkeler... Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte kafirlerin kalplerini Allah böyle mühürler.
 7:104  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 104. Ayet
وَقَالَ مُوسَىٰ يَا فِرْعَوْنُ إِنِّي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ (104)

104. Musa dedi ki: "Ey Firavun! Ben alemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.
 7:157  الرَّسُولَ    r-rasūle    o Elçi’ye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 157. Ayet
الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الْأُمِّيَّ الَّذِي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِنْدَهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَالْإِنْجِيلِ يَأْمُرُهُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَاهُمْ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَائِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ إِصْرَهُمْ وَالْأَغْلَالَ الَّتِي كَانَتْ عَلَيْهِمْ ۚ فَالَّذِينَ آمَنُوا بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذِي أُنْزِلَ مَعَهُ ۙ أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (157)

157. Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nur'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.
 7:158  رَسُولُ    rasūlu    Elçisiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 158. Ayet
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ جَمِيعًا الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ ۖ فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الْأُمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ (158)

158. De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah`a ve ümmi Peygamber olan Resulüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız.
 7:158  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve O’nun Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 158. Ayet
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ جَمِيعًا الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ ۖ فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الْأُمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ (158)

158. De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah`a ve ümmi Peygamber olan Resulüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız.
 8:1  وَالرَّسُولِ    ve rrasūli    ve Elçisinindir  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْأَنْفَالِ ۖ قُلِ الْأَنْفَالُ لِلَّهِ وَالرَّسُولِ ۖ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِكُمْ ۖ وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (1)

1. Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resulüne itaat edin.
 8:1  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْأَنْفَالِ ۖ قُلِ الْأَنْفَالُ لِلَّهِ وَالرَّسُولِ ۖ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِكُمْ ۖ وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (1)

1. Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resulüne itaat edin.
 8:13  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 13. Ayet
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ شَاقُّوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ وَمَنْ يُشَاقِقِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ (13)

13. Bu söylenenler, onların Allah'a ve Resulüne karşı gelmelerinden ötürüdür. Kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, bilsin ki Allah, azabı şiddetli olandır.
 8:13  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 13. Ayet
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ شَاقُّوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ وَمَنْ يُشَاقِقِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ (13)

13. Bu söylenenler, onların Allah'a ve Resulüne karşı gelmelerinden ötürüdür. Kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, bilsin ki Allah, azabı şiddetli olandır.
 8:20  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 20. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنْتُمْ تَسْمَعُونَ (20)

20. Ey iman edenler! Allah'a ve Resulüne itaat edin, işittiğiniz halde O'ndan yüz çevirmeyin.
 8:24  وَلِلرَّسُولِ    velirrasūli    ve Elçisinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 24. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ ۖ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ (24)

24. Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resulüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.
 8:27  وَالرَّسُولَ    ve rrasūle    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 27. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ (27)

27. Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber e hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz.
 8:41  وَلِلرَّسُولِ    velirrasūli    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 41. Ayet
وَاعْلَمُوا أَنَّمَا غَنِمْتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَأَنَّ لِلَّهِ خُمُسَهُ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ إِنْ كُنْتُمْ آمَنْتُمْ بِاللَّهِ وَمَا أَنْزَلْنَا عَلَىٰ عَبْدِنَا يَوْمَ الْفُرْقَانِ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ ۗ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (41)

41. Eğer Allah'a ve hak ile batılın ayrıldığı gün, iki ordunun birbiri ile karşılaştığı gün (Bedir savaşında) kulumuza indirdiğimize inanmışsanız, bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'a, Resulüne, onun akrabalarına yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.
 8:46  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 46. Ayet
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ ۖ وَاصْبِرُوا ۚ إِنَّ اللَّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ (46)

46. Allah ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
 9:1  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisinden  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 1. Ayet
بَرَاءَةٌ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ إِلَى الَّذِينَ عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ (1)

1. Allah ve Resulünden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ihtar!
 9:3  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisinden  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 3. Ayet
وَأَذَانٌ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ إِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الْأَكْبَرِ أَنَّ اللَّهَ بَرِيءٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ ۙ وَرَسُولُهُ ۚ فَإِنْ تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ ۖ وَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللَّهِ ۗ وَبَشِّرِ الَّذِينَ كَفَرُوا بِعَذَابٍ أَلِيمٍ (3)

3. Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resulünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resulü müşriklerden uzaktır. Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. (Ey Muhammed)! o kafirlere elem verici bir azabı müjdele!
 9:3  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Elçisi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 3. Ayet
وَأَذَانٌ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ إِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الْأَكْبَرِ أَنَّ اللَّهَ بَرِيءٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ ۙ وَرَسُولُهُ ۚ فَإِنْ تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ ۖ وَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللَّهِ ۗ وَبَشِّرِ الَّذِينَ كَفَرُوا بِعَذَابٍ أَلِيمٍ (3)

3. Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resulünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resulü müşriklerden uzaktır. Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. (Ey Muhammed)! o kafirlere elem verici bir azabı müjdele!
 9:7  رَسُولِهِ    rasūlihi    Elçisinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 7. Ayet
كَيْفَ يَكُونُ لِلْمُشْرِكِينَ عَهْدٌ عِنْدَ اللَّهِ وَعِنْدَ رَسُولِهِ إِلَّا الَّذِينَ عَاهَدْتُمْ عِنْدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ ۖ فَمَا اسْتَقَامُوا لَكُمْ فَاسْتَقِيمُوا لَهُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِينَ (7)

7. Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resulü yanında nasıl (muteber) bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah (ahdi bozmaktan)sakınanları sever.
 9:13  الرَّسُولِ    r-rasūli    Elçiyi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 13. Ayet
أَلَا تُقَاتِلُونَ قَوْمًا نَكَثُوا أَيْمَانَهُمْ وَهَمُّوا بِإِخْرَاجِ الرَّسُولِ وَهُمْ بَدَءُوكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ ۚ أَتَخْشَوْنَهُمْ ۚ فَاللَّهُ أَحَقُّ أَنْ تَخْشَوْهُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (13)

13. (Ey müminler!) verdikleri sözü bozan, Peygamber'i (yurdundan) çıkarmaya kalkışan ve ilk önce size karşı savaşa başlamış olan bir kavme karşı savaşmayacak mısınız; yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza daha layıktır.
 9:16  رَسُولِهِ    rasūlihi    Elçisinden  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 16. Ayet
أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تُتْرَكُوا وَلَمَّا يَعْلَمِ اللَّهُ الَّذِينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَلَمْ يَتَّخِذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلَا رَسُولِهِ وَلَا الْمُؤْمِنِينَ وَلِيجَةً ۚ وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ (16)

16. Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
 9:24  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisinden  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 24. Ayet
قُلْ إِنْ كَانَ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَاؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَا أَحَبَّ إِلَيْكُمْ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَجِهَادٍ فِي سَبِيلِهِ فَتَرَبَّصُوا حَتَّىٰ يَأْتِيَ اللَّهُ بِأَمْرِهِ ۗ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ (24)

24. De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.
 9:26  رَسُولِهِ    rasūlihi    Elçisinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 26. Ayet
ثُمَّ أَنْزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَنْزَلَ جُنُودًا لَمْ تَرَوْهَا وَعَذَّبَ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ وَذَٰلِكَ جَزَاءُ الْكَافِرِينَ (26)

26. Sonra Allah, Resul'ü ile müminler üzerine sekinetini (sükunet ve huzur duygusu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kafirlere azap etti. İşte bu, o kafirlerin cezasıdır.
 9:29  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Elçisi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 29. Ayet
قَاتِلُوا الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَلَا يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حَتَّىٰ يُعْطُوا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ (29)

29. Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.
 9:33  رَسُولَهُ    rasūlehu    Elçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 33. Ayet
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ (33)

33. O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir.
 9:54  وَبِرَسُولِهِ    ve birasūlihi    ve elçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 54. Ayet
وَمَا مَنَعَهُمْ أَنْ تُقْبَلَ مِنْهُمْ نَفَقَاتُهُمْ إِلَّا أَنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَبِرَسُولِهِ وَلَا يَأْتُونَ الصَّلَاةَ إِلَّا وَهُمْ كُسَالَىٰ وَلَا يُنْفِقُونَ إِلَّا وَهُمْ كَارِهُونَ (54)

54. Onların harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resulünü inkar etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir.
 9:59  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Elçisi de  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 59. Ayet
وَلَوْ أَنَّهُمْ رَضُوا مَا آتَاهُمُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ سَيُؤْتِينَا اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَرَسُولُهُ إِنَّا إِلَى اللَّهِ رَاغِبُونَ (59)

59. Eğer onlar Allah ve Resulünün kendilerine verdiğine razı olup, "Allah bize yeter, yakında bize Allah da lütfundan verecek, Resulü de. Biz yalnız Allah'a rağbet edenleriz" deselerdi (daha iyi olurdu).
 9:59  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Elçisinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 59. Ayet
وَلَوْ أَنَّهُمْ رَضُوا مَا آتَاهُمُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ سَيُؤْتِينَا اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَرَسُولُهُ إِنَّا إِلَى اللَّهِ رَاغِبُونَ (59)

59. Eğer onlar Allah ve Resulünün kendilerine verdiğine razı olup, "Allah bize yeter, yakında bize Allah da lütfundan verecek, Resulü de. Biz yalnız Allah'a rağbet edenleriz" deselerdi (daha iyi olurdu).
 9:61  رَسُولَ    rasūle    Elçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 61. Ayet
وَمِنْهُمُ الَّذِينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيَقُولُونَ هُوَ أُذُنٌ ۚ قُلْ أُذُنُ خَيْرٍ لَكُمْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِينَ وَرَحْمَةٌ لِلَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ ۚ وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ (61)

61. (Yine o münafıklardan:) O (Peygamber, her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek peygamberi incitenler de vardır. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır. Çünkü o Allah'a inanır, müminlere güvenir ve o, sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah'ın Resulüne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır.
 9:62  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Resulünü  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 62. Ayet
يَحْلِفُونَ بِاللَّهِ لَكُمْ لِيُرْضُوكُمْ وَاللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَقُّ أَنْ يُرْضُوهُ إِنْ كَانُوا مُؤْمِنِينَ (62)

62. Rızanızı almak için size (gelip) Allah'a and içerler. Eğer mümin iseler Allah ve Resulünü razı etmeleri daha doğrudur.
 9:63  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 63. Ayet
أَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّهُ مَنْ يُحَادِدِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَأَنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدًا فِيهَا ۚ ذَٰلِكَ الْخِزْيُ الْعَظِيمُ (63)

63. (Hala) bilmediler mi ki, kim Allah ve Resulüne karşı koyarsa elbette onun için, içinde ebedi kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu büyük rüsvaylıktır.
 9:65  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve O’nun Elçisi ile  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 65. Ayet
وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ لَيَقُولُنَّ إِنَّمَا كُنَّا نَخُوضُ وَنَلْعَبُ ۚ قُلْ أَبِاللَّهِ وَآيَاتِهِ وَرَسُولِهِ كُنْتُمْ تَسْتَهْزِئُونَ (65)

65. Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler. De ki: Allah ile, O'nun ayetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?
 9:70  رُسُلُهُمْ    rusuluhum    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 70. Ayet
أَلَمْ يَأْتِهِمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَقَوْمِ إِبْرَاهِيمَ وَأَصْحَابِ مَدْيَنَ وَالْمُؤْتَفِكَاتِ ۚ أَتَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ ۖ فَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَٰكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ (70)

70. Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Âd ve Semud kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altüst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberi onlara apaçık mucizeler getirmişti. Demek ki, Allah onlara zulmedecek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler.
 9:71  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 71. Ayet
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ ۚ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ أُولَٰئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللَّهُ ۗ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (71)

71. Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir.
 9:74  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Elçisi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 74. Ayet
يَحْلِفُونَ بِاللَّهِ مَا قَالُوا وَلَقَدْ قَالُوا كَلِمَةَ الْكُفْرِ وَكَفَرُوا بَعْدَ إِسْلَامِهِمْ وَهَمُّوا بِمَا لَمْ يَنَالُوا ۚ وَمَا نَقَمُوا إِلَّا أَنْ أَغْنَاهُمُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ مِنْ فَضْلِهِ ۚ فَإِنْ يَتُوبُوا يَكُ خَيْرًا لَهُمْ ۖ وَإِنْ يَتَوَلَّوْا يُعَذِّبْهُمُ اللَّهُ عَذَابًا أَلِيمًا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ ۚ وَمَا لَهُمْ فِي الْأَرْضِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ (74)

74. (Ey Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kafir oldular. Başaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler. Ve sırf Allah ve Resulü kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar. Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır. Yeryüzünde onların ne dostu ne de yardımcısı vardır.
 9:80  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 80. Ayet
اسْتَغْفِرْ لَهُمْ أَوْ لَا تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ إِنْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ سَبْعِينَ مَرَّةً فَلَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ۗ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ (80)

80. (Ey Muhammed!) Onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecek. Bu, onların Allah ve Resulünü inkar etmelerinden ötürüdür. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.
 9:81  رَسُولِ    rasūli    Peygamberine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 81. Ayet
فَرِحَ الْمُخَلَّفُونَ بِمَقْعَدِهِمْ خِلَافَ رَسُولِ اللَّهِ وَكَرِهُوا أَنْ يُجَاهِدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَقَالُوا لَا تَنْفِرُوا فِي الْحَرِّ ۗ قُلْ نَارُ جَهَنَّمَ أَشَدُّ حَرًّا ۚ لَوْ كَانُوا يَفْقَهُونَ (81)

81. Allah'ın Resulüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; "bu sıcakta sefere çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır!" Keşke anlasalardı!
 9:84  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 84. Ayet
وَلَا تُصَلِّ عَلَىٰ أَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ أَبَدًا وَلَا تَقُمْ عَلَىٰ قَبْرِهِ ۖ إِنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَمَاتُوا وَهُمْ فَاسِقُونَ (84)

84. Onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma; onun kabri başında da durma! Çünkü onlar, Allah ve Resulünü inkar ettiler ve fasık olarak öldüler.
 9:86  رَسُولِهِ    rasūlihi    Elçisiyle  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 86. Ayet
وَإِذَا أُنْزِلَتْ سُورَةٌ أَنْ آمِنُوا بِاللَّهِ وَجَاهِدُوا مَعَ رَسُولِهِ اسْتَأْذَنَكَ أُولُو الطَّوْلِ مِنْهُمْ وَقَالُوا ذَرْنَا نَكُنْ مَعَ الْقَاعِدِينَ (86)

86. "Allah'a inanın, Resulü ile beraber cihad edin" diye bir sure indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve: Bizi bırak (evlerinde) oturanlarla beraber olalım, dediler.
 9:88  الرَّسُولُ    r-rasūlu    Elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 88. Ayet
لَٰكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ ۚ وَأُولَٰئِكَ لَهُمُ الْخَيْرَاتُ ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (88)

88. Fakat Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir.
 9:90  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 90. Ayet
وَجَاءَ الْمُعَذِّرُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ لِيُؤْذَنَ لَهُمْ وَقَعَدَ الَّذِينَ كَذَبُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ سَيُصِيبُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ (90)

90. Bedevilerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resulüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Onlardan kafir olanlara elem verici bir azap erişecektir.
 9:91  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisi için  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 91. Ayet
لَيْسَ عَلَى الضُّعَفَاءِ وَلَا عَلَى الْمَرْضَىٰ وَلَا عَلَى الَّذِينَ لَا يَجِدُونَ مَا يُنْفِقُونَ حَرَجٌ إِذَا نَصَحُوا لِلَّهِ وَرَسُولِهِ ۚ مَا عَلَى الْمُحْسِنِينَ مِنْ سَبِيلٍ ۚ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ (91)

91. Allah ve Resulü için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur. Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur. Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir.
 9:94  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Elçisi de  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 94. Ayet
يَعْتَذِرُونَ إِلَيْكُمْ إِذَا رَجَعْتُمْ إِلَيْهِمْ ۚ قُلْ لَا تَعْتَذِرُوا لَنْ نُؤْمِنَ لَكُمْ قَدْ نَبَّأَنَا اللَّهُ مِنْ أَخْبَارِكُمْ ۚ وَسَيَرَى اللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَىٰ عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ (94)

94. (Seferden) onlara döndüğünüz zaman size özür beyan edecekler. De ki: (Boşuna) özür dilemeyin! Size asla inanmayız; çünkü Allah, haberlerinizi bize bildirmiştir. (Bundan sonraki) amelinizi Allah da görecektir, Resulü de. Sonra görüleni ve görülmeyeni bilene döndürüleceksiniz de yapmakta olduklarınızı size haber verecektir.
 9:97  رَسُولِهِ    rasūlihi    Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 97. Ayet
الْأَعْرَابُ أَشَدُّ كُفْرًا وَنِفَاقًا وَأَجْدَرُ أَلَّا يَعْلَمُوا حُدُودَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (97)

97. Bedeviler, kafirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter, hem de Allah'ın Resulüne indirdiği kanunları tanımamaya daha yatkındır. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.
 9:99  الرَّسُولِ    r-rasūli    Elçinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 99. Ayet
وَمِنَ الْأَعْرَابِ مَنْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَيَتَّخِذُ مَا يُنْفِقُ قُرُبَاتٍ عِنْدَ اللَّهِ وَصَلَوَاتِ الرَّسُولِ ۚ أَلَا إِنَّهَا قُرْبَةٌ لَهُمْ ۚ سَيُدْخِلُهُمُ اللَّهُ فِي رَحْمَتِهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ (99)

99. Bedevilerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, (hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in dualarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar için bir yakınlıktır. Allah onları rahmetine (cennetine) koyacaktır. Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir.
 9:105  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Elçisi de  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 105. Ayet
وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ ۖ وَسَتُرَدُّونَ إِلَىٰ عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ (105)

105. De ki: (Yapacağınızı) yapın! Amelinizi Allah da Resulü de müminler de görecektir. Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.
 9:107  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisiyle  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 107. Ayet
وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مَسْجِدًا ضِرَارًا وَكُفْرًا وَتَفْرِيقًا بَيْنَ الْمُؤْمِنِينَ وَإِرْصَادًا لِمَنْ حَارَبَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ مِنْ قَبْلُ ۚ وَلَيَحْلِفُنَّ إِنْ أَرَدْنَا إِلَّا الْحُسْنَىٰ ۖ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ (107)

107. (Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkar etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescid kuranlar ve: (Bununla) iyilikten başka birşey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır. Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder.
 9:120  رَسُولِ    rasūli    Elçisi-  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 120. Ayet
مَا كَانَ لِأَهْلِ الْمَدِينَةِ وَمَنْ حَوْلَهُمْ مِنَ الْأَعْرَابِ أَنْ يَتَخَلَّفُوا عَنْ رَسُولِ اللَّهِ وَلَا يَرْغَبُوا بِأَنْفُسِهِمْ عَنْ نَفْسِهِ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ لَا يُصِيبُهُمْ ظَمَأٌ وَلَا نَصَبٌ وَلَا مَخْمَصَةٌ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلَا يَطَئُونَ مَوْطِئًا يَغِيظُ الْكُفَّارَ وَلَا يَنَالُونَ مِنْ عَدُوٍّ نَيْلًا إِلَّا كُتِبَ لَهُمْ بِهِ عَمَلٌ صَالِحٌ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ (120)

120. Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevi Araplara Allah'ın Resulünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz. İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa duçar olmaları, kafirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir. Çünkü Allah iyilik yapanların mükafatını zayi etmez.
 9:128  رَسُولٌ    rasūlun    bir Elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 128. Ayet
لَقَدْ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ أَنْفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنِينَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ (128)

128. Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.
 10:13  رُسُلُهُمْ    rusuluhum    peygamberleri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 13. Ayet
وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَمَّا ظَلَمُوا ۙ وَجَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ وَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا ۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْقَوْمَ الْمُجْرِمِينَ (13)

13. Andolsun ki sizden önce, peygamberleri kendilerine mucizeler getirdiği halde (yalanlayıp) zulmettiklerinden dolayı nice milletleri helak ettik; zaten onlar iman edecek değillerdi. İşte biz suçlu kavimleri böyle cezalandırırız.
 10:21  رُسُلَنَا    rusulenā    elçilerimiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 21. Ayet
وَإِذَا أَذَقْنَا النَّاسَ رَحْمَةً مِنْ بَعْدِ ضَرَّاءَ مَسَّتْهُمْ إِذَا لَهُمْ مَكْرٌ فِي آيَاتِنَا ۚ قُلِ اللَّهُ أَسْرَعُ مَكْرًا ۚ إِنَّ رُسُلَنَا يَكْتُبُونَ مَا تَمْكُرُونَ (21)

21. Kendilerine dokunan (kıtlık ve hastalık gibi) bir sıkıntıdan sonra insanlara bir rahmet (esenlik) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki ayetlerimiz hakkında onların bir tuzağı vardır. De ki: Allah'ın tuzağı daha süratlidir. Şüphesiz elçilerimiz kurduğunuz tuzakları yazıyorlar.
 10:47  رَسُولٌ    rasūlun    bir peygamberi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 47. Ayet
وَلِكُلِّ أُمَّةٍ رَسُولٌ ۖ فَإِذَا جَاءَ رَسُولُهُمْ قُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ (47)

47. Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.
 10:47  رَسُولُهُمْ    rasūluhum    Peygamberleri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 47. Ayet
وَلِكُلِّ أُمَّةٍ رَسُولٌ ۖ فَإِذَا جَاءَ رَسُولُهُمْ قُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ (47)

47. Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.
 10:74  رُسُلًا    rusulen    peygamberleri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 74. Ayet
ثُمَّ بَعَثْنَا مِنْ بَعْدِهِ رُسُلًا إِلَىٰ قَوْمِهِمْ فَجَاءُوهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا بِهِ مِنْ قَبْلُ ۚ كَذَٰلِكَ نَطْبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِ الْمُعْتَدِينَ (74)

74. Sonra onun arkasından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara mucizeler getirdiler. Fakat onlar daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte haddi aşanların kalplerini biz böyle mühürleriz.
 10:103  رُسُلَنَا    rusulenā    peygamberlerimizi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 103. Ayet
ثُمَّ نُنَجِّي رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا ۚ كَذَٰلِكَ حَقًّا عَلَيْنَا نُنْجِ الْمُؤْمِنِينَ (103)

103. Biz, sonra peygamberlerimizi ve aynı şekilde iman edenleri kurtarırız. İnananları üzerimize bir borç olarak kurtaracağız.
 11:59  رُسُلَهُ    rusulehu    peygamberlerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hûd  Suresi 59. Ayet
وَتِلْكَ عَادٌ ۖ جَحَدُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَعَصَوْا رُسُلَهُ وَاتَّبَعُوا أَمْرَ كُلِّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ (59)

59. İşte Âd (kavmi). Rablerinin ayetlerini inkar ettiler; O'nun peygamberlerine asi oldular ve inatçı her zorbanın emrine uydular.
 11:69  رُسُلُنَا    rusulunā    elçilerimiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hûd  Suresi 69. Ayet
وَلَقَدْ جَاءَتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُشْرَىٰ قَالُوا سَلَامًا ۖ قَالَ سَلَامٌ ۖ فَمَا لَبِثَ أَنْ جَاءَ بِعِجْلٍ حَنِيذٍ (69)

69. Andolsun ki elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjde getirdiler ve: "Selam (sana)" dediler. O da: "(Size de) selam" dedi ve hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.
 11:77  رُسُلُنَا    rusulunā    Elçilerimiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hûd  Suresi 77. Ayet
وَلَمَّا جَاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالَ هَٰذَا يَوْمٌ عَصِيبٌ (77)

77. Elçilerimiz Lut'a gelince, (Lut) onların yüzünden üzüldü ve onlardan dolayı içi daraldı da "Bu, çetin bir gündür" dedi.
 11:81  رُسُلُ    rusulu    elçileriyiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hûd  Suresi 81. Ayet
قَالُوا يَا لُوطُ إِنَّا رُسُلُ رَبِّكَ لَنْ يَصِلُوا إِلَيْكَ ۖ فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِنَ اللَّيْلِ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنْكُمْ أَحَدٌ إِلَّا امْرَأَتَكَ ۖ إِنَّهُ مُصِيبُهَا مَا أَصَابَهُمْ ۚ إِنَّ مَوْعِدَهُمُ الصُّبْحُ ۚ أَلَيْسَ الصُّبْحُ بِقَرِيبٍ (81)

81. (Melekler) dediler ki: Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Sen gecenin bir kısmında ailenle (yola çıkıp) yürü. Karından başka sizden hiçbiri geride kalmasın. Çünkü onlara gelecek olan (azap) şüphesiz ona da isabet edecektir. Onlara vadolunan (helak) zamanı, sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?
 11:120  الرُّسُلِ    r-rusuli    Peygamberlerin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hûd  Suresi 120. Ayet
وَكُلًّا نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَاءِ الرُّسُلِ مَا نُثَبِّتُ بِهِ فُؤَادَكَ ۚ وَجَاءَكَ فِي هَٰذِهِ الْحَقُّ وَمَوْعِظَةٌ وَذِكْرَىٰ لِلْمُؤْمِنِينَ (120)

120. Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini (tatmin ve) teskin edeceğimiz her haberi sana anlatıyoruz. Bunda sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir.
 12:50  الرَّسُولُ    r-rasūlu    elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yûsuf  Suresi 50. Ayet
وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُونِي بِهِ ۖ فَلَمَّا جَاءَهُ الرَّسُولُ قَالَ ارْجِعْ إِلَىٰ رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ مَا بَالُ النِّسْوَةِ اللَّاتِي قَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ ۚ إِنَّ رَبِّي بِكَيْدِهِنَّ عَلِيمٌ (50)

50. (Adam bu yorumu getirince) kral dedi ki: "Onu bana getirin!" Elçi, Yusufa geldiği zaman, (Yusuf) dedi ki: "Efendine dön de ona: Ellerini kesen o kadınların zoru neydi? diye sor. Şüphesiz benim Rabbim onların hilesini çok iyi bilir."
 12:110  الرُّسُلُ    r-rusulu    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yûsuf  Suresi 110. Ayet
حَتَّىٰ إِذَا اسْتَيْأَسَ الرُّسُلُ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُوا جَاءَهُمْ نَصْرُنَا فَنُجِّيَ مَنْ نَشَاءُ ۖ وَلَا يُرَدُّ بَأْسُنَا عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِمِينَ (110)

110. Nihayet peygamberler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalana çıkarıldıklarını sandıkları sırada onlara yardımımız gelir ve dilediğimiz kimse kurtuluşa erdirilir. (Fakat) suçlular topluluğundan azabımız asla geri çevrilmez.
 13:32  بِرُسُلٍ    birusulin    peygamberlerle  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ra’d  Suresi 32. Ayet
وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَأَمْلَيْتُ لِلَّذِينَ كَفَرُوا ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ ۖ فَكَيْفَ كَانَ عِقَابِ (32)

32. Andolsun, senden önceki peygamberlerle de alay edildi de ben inkar edenlere mühlet verdim, sonra da onları yakaladım. (Görseydin ki) azabım nasılmış!
 13:38  لِرَسُولٍ    lirasūlin    hiçbir elçinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ra’d  Suresi 38. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِنْ قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً ۚ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَنْ يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۗ لِكُلِّ أَجَلٍ كِتَابٌ (38)

38. Andolsun senden önce de peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmadan hiçbir peygamber için mucize getirme imkanı yoktur. Her müddetin (yazıldığı) bir kitap vardır.
 13:38  رُسُلًا    rusulen    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ra’d  Suresi 38. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِنْ قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً ۚ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَنْ يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۗ لِكُلِّ أَجَلٍ كِتَابٌ (38)

38. Andolsun senden önce de peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmadan hiçbir peygamber için mucize getirme imkanı yoktur. Her müddetin (yazıldığı) bir kitap vardır.
 14:4  رَسُولٍ    rasūlin    elçiyi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İbrahim  Suresi 4. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ إِلَّا بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ ۖ فَيُضِلُّ اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ (4)

4. (Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.
 14:9  رُسُلُهُمْ    rusuluhum    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

İbrahim  Suresi 9. Ayet
أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ ۛ وَالَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ ۛ لَا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا اللَّهُ ۚ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّوا أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُوا إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ (9)

9. Sizden öncekilerin, Nuh, Âd ve Semud kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin haberleri size gelmedi mi? Onları Allah'tan başkası bilmez. Peygamberleri kendilerine mucizeler getirdi de onlar, ellerini peygamberlerinin ağızlarına bastılar ve dediler ki: Biz, size gönderileni inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeye karşı derin bir kuşku içindeyiz.
 14:10  رُسُلُهُمْ    rusuluhum    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

İbrahim  Suresi 10. Ayet
قَالَتْ رُسُلُهُمْ أَفِي اللَّهِ شَكٌّ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ يَدْعُوكُمْ لِيَغْفِرَ لَكُمْ مِنْ ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرَكُمْ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى ۚ قَالُوا إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا تُرِيدُونَ أَنْ تَصُدُّونَا عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا فَأْتُونَا بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ (10)

10. Peygamberleri dedi ki: Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi muayyen bir vakte kadar yaşatmak için sizi (hak dine) çağırıyor. Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, apaçık bir delil getirin!
 14:11  رُسُلُهُمْ    rusuluhum    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

İbrahim  Suresi 11. Ayet
قَالَتْ لَهُمْ رُسُلُهُمْ إِنْ نَحْنُ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ يَمُنُّ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ ۖ وَمَا كَانَ لَنَا أَنْ نَأْتِيَكُمْ بِسُلْطَانٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ (11)

11. Peygamberleri onlara dediler ki: "(Evet) biz sizin gibi bir insandan başkası değiliz. Fakat Allah nimetini kullarından dilediğine lütfeder. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkan yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansınlar."
 14:13  لِرُسُلِهِمْ    lirusulihim    elçilerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İbrahim  Suresi 13. Ayet
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِرُسُلِهِمْ لَنُخْرِجَنَّكُمْ مِنْ أَرْضِنَا أَوْ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَا ۖ فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ رَبُّهُمْ لَنُهْلِكَنَّ الظَّالِمِينَ (13)

13. Kafir olanlar peygamberlerine dediler ki: "Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara: "Zalimleri mutlaka helak edeceğiz!" diye vahyetti.
 14:44  الرُّسُلَ    r-rusule    elçilere  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

İbrahim  Suresi 44. Ayet
وَأَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْتِيهِمُ الْعَذَابُ فَيَقُولُ الَّذِينَ ظَلَمُوا رَبَّنَا أَخِّرْنَا إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ نُجِبْ دَعْوَتَكَ وَنَتَّبِعِ الرُّسُلَ ۗ أَوَلَمْ تَكُونُوا أَقْسَمْتُمْ مِنْ قَبْلُ مَا لَكُمْ مِنْ زَوَالٍ (44)

44. Kendilerine azabın geleceği, bu yüzden zalimlerin: "Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin davetine uyalım ve peygamberlere tabi olalım" diyecekleri gün hakkında insanları uyar. (Onlara denilir ki:) "Daha önce, sizin için bir zeval olmadığına, yemin etmemiş miydiniz? "
 14:47  رُسُلَهُ    rusulehu    elçilerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

İbrahim  Suresi 47. Ayet
فَلَا تَحْسَبَنَّ اللَّهَ مُخْلِفَ وَعْدِهِ رُسُلَهُ ۗ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ (47)

47. O halde, sakın Allah'ın peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Çünkü Allah mutlak üstündür, kimsenin yaptığını yanına bırakmaz.
 15:11  رَسُولٍ    rasūlin    elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hicr  Suresi 11. Ayet
وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ (11)

11. Onlara bir peygamber gelmeyedursun, hemen onunla alay ederlerdi.
 16:35  الرُّسُلِ    r-rusuli    elçilere  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 35. Ayet
وَقَالَ الَّذِينَ أَشْرَكُوا لَوْ شَاءَ اللَّهُ مَا عَبَدْنَا مِنْ دُونِهِ مِنْ شَيْءٍ نَحْنُ وَلَا آبَاؤُنَا وَلَا حَرَّمْنَا مِنْ دُونِهِ مِنْ شَيْءٍ ۚ كَذَٰلِكَ فَعَلَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ فَهَلْ عَلَى الرُّسُلِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ (35)

35. Ortak koşanlar dediler ki: "Allah dileseydi ne biz ne de babalarımız ondan başkasına tapardık. Onun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Peygamberlerin üzerine açık seçik tebliğden başka bir şey düşermi!
 16:36  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 36. Ayet
وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَسُولًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَ ۖ فَمِنْهُمْ مَنْ هَدَى اللَّهُ وَمِنْهُمْ مَنْ حَقَّتْ عَلَيْهِ الضَّلَالَةُ ۚ فَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ (36)

36. Andolsun ki biz, "Allah'a kulluk edin ve Tağut'tan sakının" diye (emretmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik. Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde gezin de görün, inkar edenlerin sonu nasıl olmuştur!
 16:113  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 113. Ayet
وَلَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مِنْهُمْ فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ وَهُمْ ظَالِمُونَ (113)

113. Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
 17:15  رَسُولًا    rasūlen    elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 15. Ayet
مَنِ اهْتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا ۚ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ ۗ وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتَّىٰ نَبْعَثَ رَسُولًا (15)

15. Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü üslenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz.
 17:77  رُسُلِنَا    rusulinā    elçilerimiz-  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 77. Ayet
سُنَّةَ مَنْ قَدْ أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنْ رُسُلِنَا ۖ وَلَا تَجِدُ لِسُنَّتِنَا تَحْوِيلًا (77)

77. Senden önce gönderdiğimiz peygamberler hakkındaki kanun (da budur). Bizim kanunumuzda hiçbir değişiklik bulamazsın.
 17:93  رَسُولًا    rasūlen    elçi olarak gönderilen  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 93. Ayet
أَوْ يَكُونَ لَكَ بَيْتٌ مِنْ زُخْرُفٍ أَوْ تَرْقَىٰ فِي السَّمَاءِ وَلَنْ نُؤْمِنَ لِرُقِيِّكَ حَتَّىٰ تُنَزِّلَ عَلَيْنَا كِتَابًا نَقْرَؤُهُ ۗ قُلْ سُبْحَانَ رَبِّي هَلْ كُنْتُ إِلَّا بَشَرًا رَسُولًا (93)

93. "Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece (göğe) çıktığına da asla inanmayız." De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir elçiyim.
 17:94  رَسُولًا    rasūlen    elçi olarak  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 94. Ayet
وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ إِلَّا أَنْ قَالُوا أَبَعَثَ اللَّهُ بَشَرًا رَسُولًا (94)

94. Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, "Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?" demeleri engellemiştir.
 17:95  رَسُولًا    rasūlen    elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 95. Ayet
قُلْ لَوْ كَانَ فِي الْأَرْضِ مَلَائِكَةٌ يَمْشُونَ مُطْمَئِنِّينَ لَنَزَّلْنَا عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ مَلَكًا رَسُولًا (95)

95. Şunu söyle: Eğer yeryüzünde yerleşmiş gezip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten, peygamber olarak bir melek gönderirdik.
 18:106  وَرُسُلِي    ve rusulī    ve elçilerimi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kehf  Suresi 106. Ayet
ذَٰلِكَ جَزَاؤُهُمْ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُوا وَاتَّخَذُوا آيَاتِي وَرُسُلِي هُزُوًا (106)

106. İşte, inkar ettikleri, ayetlerimi ve resullerimi alaya aldıkları için onların cezası cehennemdir.
 19:19  رَسُولُ    rasūlu    elçisiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 19. Ayet
قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا (19)

19. Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi.
 19:51  رَسُولًا    rasūlen    bir peygamber  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 51. Ayet
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسَىٰ ۚ إِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّا (51)

51. (Resulüm!) Kitap'ta Musa'yı da an. Gerçekten o ihlas sahibi idi ve hem resul, hem de nebi idi.
 19:54  رَسُولًا    rasūlen    bir peygamber  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 54. Ayet
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِسْمَاعِيلَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّا (54)

54. (Resulüm!) Kitap'ta İsmail'i de an. Gerçekten o, sözüne sadıktı, resul ve nebi idi.
 20:47  رَسُولَا    rasūlā    elçileriyiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, İkil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tâ-Hâ  Suresi 47. Ayet
فَأْتِيَاهُ فَقُولَا إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْ ۖ قَدْ جِئْنَاكَ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكَ ۖ وَالسَّلَامُ عَلَىٰ مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَىٰ (47)

47. Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını hemen bizimle birlikte gönder; onlara eziyet etme! Biz, senin Rabbinden bir ayet getirdik. Kurtuluş, hidayete uyanlarındır.
 20:96  الرَّسُولِ    r-rasūli    Elçinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tâ-Hâ  Suresi 96. Ayet
قَالَ بَصُرْتُ بِمَا لَمْ يَبْصُرُوا بِهِ فَقَبَضْتُ قَبْضَةً مِنْ أَثَرِ الرَّسُولِ فَنَبَذْتُهَا وَكَذَٰلِكَ سَوَّلَتْ لِي نَفْسِي (96)

96. O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.
 20:134  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tâ-Hâ  Suresi 134. Ayet
وَلَوْ أَنَّا أَهْلَكْنَاهُمْ بِعَذَابٍ مِنْ قَبْلِهِ لَقَالُوا رَبَّنَا لَوْلَا أَرْسَلْتَ إِلَيْنَا رَسُولًا فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ مِنْ قَبْلِ أَنْ نَذِلَّ وَنَخْزَىٰ (134)

134. Eğer biz, bundan (Kur'an'dan) önce onları bir azapla helak etseydik, muhakkak ki şöyle diyeceklerdi: Ya Rabbi! Bize bir elçi gönderseydin de, şu aşağılığa ve rüsvaylığa düşmeden önce ayetlerine uysaydık!
 21:25  رَسُولٍ    rasūlin    peygamber  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enbiyâ  Suresi 25. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا نُوحِي إِلَيْهِ أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدُونِ (25)

25. Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona: "Benden başka İlah yoktur; şu halde bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım.
 21:41  بِرُسُلٍ    birusulin    peygamberlerle  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enbiyâ  Suresi 41. Ayet
وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذِينَ سَخِرُوا مِنْهُمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ (41)

41. Andolsun, senden önceki peygamberlerle de alay edildi; ama onları alaya alanları, o alay konusu ettikleri şey kuşatıverdi.
 22:52  رَسُولٍ    rasūlin    resul  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 52. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ وَلَا نَبِيٍّ إِلَّا إِذَا تَمَنَّىٰ أَلْقَى الشَّيْطَانُ فِي أُمْنِيَّتِهِ فَيَنْسَخُ اللَّهُ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ ثُمَّ يُحْكِمُ اللَّهُ آيَاتِهِ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (52)

52. (Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşeri arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi ayetlerini (lafız ve mana bakımından) sağlam olarak yerleştirir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
 22:75  رُسُلًا    rusulen    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 75. Ayet
اللَّهُ يَصْطَفِي مِنَ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا وَمِنَ النَّاسِ ۚ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ (75)

75. Allah meleklerden de elçiler seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allah işitendir, görendir.
 22:78  الرَّسُولُ    r-rasūlu    Elçi’nin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 78. Ayet
وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ ۚ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ ۚ مِلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ ۚ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَ مِنْ قَبْلُ وَفِي هَٰذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ ۚ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ ۖ فَنِعْمَ الْمَوْلَىٰ وَنِعْمَ النَّصِيرُ (78)

78. Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur'an'da) size "müslümanlar" adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekatı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlanızdır. Ne güzel mevladır, ne güzel yardımcıdır!
 23:32  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mü’minûn  Suresi 32. Ayet
فَأَرْسَلْنَا فِيهِمْ رَسُولًا مِنْهُمْ أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۖ أَفَلَا تَتَّقُونَ (32)

32. Onlar arasından kendilerine: "Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hala Allah'tan korkmaz mısınız?" (mesajını ileten) bir peygamber gönderdik.
 23:44  رَسُولُهَا    rasūluhā    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mü’minûn  Suresi 44. Ayet
ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْرَىٰ ۖ كُلَّ مَا جَاءَ أُمَّةً رَسُولُهَا كَذَّبُوهُ ۚ فَأَتْبَعْنَا بَعْضَهُمْ بَعْضًا وَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ ۚ فَبُعْدًا لِقَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ (44)

44. Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikayelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
 23:44  رُسُلَنَا    rusulenā    elçilerimizi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mü’minûn  Suresi 44. Ayet
ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْرَىٰ ۖ كُلَّ مَا جَاءَ أُمَّةً رَسُولُهَا كَذَّبُوهُ ۚ فَأَتْبَعْنَا بَعْضَهُمْ بَعْضًا وَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ ۚ فَبُعْدًا لِقَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ (44)

44. Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikayelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
 23:51  الرُّسُلُ    r-rusulu    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mü’minûn  Suresi 51. Ayet
يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا ۖ إِنِّي بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ (51)

51. "Ey Peygamber! Temiz olan şeylerden yeyin; güzel işler yapın. Ben sizin yaptıklarınızı hakkıyle bilmekteyim."
 23:69  رَسُولَهُمْ    rasūlehum    elçilerini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mü’minûn  Suresi 69. Ayet
أَمْ لَمْ يَعْرِفُوا رَسُولَهُمْ فَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَ (69)

69. Yoksa Peygamberlerini henüz tanımadılar da bu yüzden mi onu inkar ediyorlar?
 24:47  وَبِالرَّسُولِ    ve bil-rasūli    ve Rasule  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 47. Ayet
وَيَقُولُونَ آمَنَّا بِاللَّهِ وَبِالرَّسُولِ وَأَطَعْنَا ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٌ مِنْهُمْ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ ۚ وَمَا أُولَٰئِكَ بِالْمُؤْمِنِينَ (47)

47. (Bazı insanlar:) "Allah'a ve Peygamber'e inandık ve itaat ettik" diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir.
 24:48  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Rasulüne  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 48. Ayet
وَإِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ إِذَا فَرِيقٌ مِنْهُمْ مُعْرِضُونَ (48)

48. Onlar, aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamber'e çağırıldıklarında, bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çevirip dönerler.
 24:50  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Elçisinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 50. Ayet
أَفِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا أَمْ يَخَافُونَ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُ ۚ بَلْ أُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ (50)

50. Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!
 24:51  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Rasulüne  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 51. Ayet
إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَنْ يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا ۚ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (51)

51. Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resulüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.
 24:52  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Resulüne  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 52. Ayet
وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَخْشَ اللَّهَ وَيَتَّقْهِ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ (52)

52. Her kim Allah'a ve Resulüne itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar mutluluğa erenlerdir.
 24:54  الرَّسُولِ    r-rasūli    Rasule  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 54. Ayet
قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ ۖ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيْكُمْ مَا حُمِّلْتُمْ ۖ وَإِنْ تُطِيعُوهُ تَهْتَدُوا ۚ وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ (54)

54. De ki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber'in sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz)dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber'e düşen, sadece açık-seçik duyurmaktır.
 24:54  الرَّسُولَ    r-rasūle    Rasule  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 54. Ayet
قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ ۖ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيْكُمْ مَا حُمِّلْتُمْ ۖ وَإِنْ تُطِيعُوهُ تَهْتَدُوا ۚ وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ (54)

54. De ki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber'in sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz)dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber'e düşen, sadece açık-seçik duyurmaktır.
 24:56  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 56. Ayet
وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ (56)

56. Namazı kılın; zekatı verin; Peygamber'e itaat edin ki merhamet göresiniz.
 24:62  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 62. Ayet
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَإِذَا كَانُوا مَعَهُ عَلَىٰ أَمْرٍ جَامِعٍ لَمْ يَذْهَبُوا حَتَّىٰ يَسْتَأْذِنُوهُ ۚ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَأْذِنُونَكَ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ۚ فَإِذَا اسْتَأْذَنُوكَ لِبَعْضِ شَأْنِهِمْ فَأْذَنْ لِمَنْ شِئْتَ مِنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمُ اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ (62)

62. Müminler, ancak Allah'a ve Resulüne gönülden inanmış kimselerdir. Onlar, o Peygamber ile ortak bir iş üzerindeyken ondan izin istemedikçe bırakıp gitmezler. (Resulüm!) Şu senden izin isteyenler, hakikaten Allah'a ve Resulüne iman etmiş kimselerdir. Öyle ise, bazı işleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver; onlar için Allah'tan bağış dile; Allah mağfiret edicidir, merhametlidir.
 24:62  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 62. Ayet
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَإِذَا كَانُوا مَعَهُ عَلَىٰ أَمْرٍ جَامِعٍ لَمْ يَذْهَبُوا حَتَّىٰ يَسْتَأْذِنُوهُ ۚ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَأْذِنُونَكَ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ۚ فَإِذَا اسْتَأْذَنُوكَ لِبَعْضِ شَأْنِهِمْ فَأْذَنْ لِمَنْ شِئْتَ مِنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمُ اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ (62)

62. Müminler, ancak Allah'a ve Resulüne gönülden inanmış kimselerdir. Onlar, o Peygamber ile ortak bir iş üzerindeyken ondan izin istemedikçe bırakıp gitmezler. (Resulüm!) Şu senden izin isteyenler, hakikaten Allah'a ve Resulüne iman etmiş kimselerdir. Öyle ise, bazı işleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver; onlar için Allah'tan bağış dile; Allah mağfiret edicidir, merhametlidir.
 24:63  الرَّسُولِ    r-rasūli    Rasulün  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 63. Ayet
لَا تَجْعَلُوا دُعَاءَ الرَّسُولِ بَيْنَكُمْ كَدُعَاءِ بَعْضِكُمْ بَعْضًا ۚ قَدْ يَعْلَمُ اللَّهُ الَّذِينَ يَتَسَلَّلُونَ مِنْكُمْ لِوَاذًا ۚ فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَنْ تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ (63)

63. (Ey müminler!) Peygamber'i, kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın. İçinizden, birini siper edinerek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, onun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar.
 25:7  الرَّسُولِ    r-rasūli    elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 7. Ayet
وَقَالُوا مَالِ هَٰذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ ۙ لَوْلَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا (7)

7. Onlar (bir de) şöyle dediler: Bu ne biçim peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı!
 25:27  الرَّسُولِ    r-rasūli    elçiyle  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 27. Ayet
وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَىٰ يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا (27)

27. O gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım!
 25:30  الرَّسُولُ    r-rasūlu    Elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 30. Ayet
وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَٰذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا (30)

30. Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler.
 25:37  الرُّسُلَ    r-rusule    peygamberleri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 37. Ayet
وَقَوْمَ نُوحٍ لَمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً ۖ وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًا (37)

37. Nuh kavmine gelince, peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde onları, suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Zalimler için acıklı bir azap hazırladık.
 25:41  رَسُولًا    rasūlen    elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 41. Ayet
وَإِذَا رَأَوْكَ إِنْ يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا الَّذِي بَعَثَ اللَّهُ رَسُولًا (41)

41. Seni gördükleri zaman: "Bu mu Allah'ın peygamber olarak gönderdiği!" diyerek hep seni alaya alıyorlar.
 26:16  رَسُولُ    rasūlu    elçisiyiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 16. Ayet
فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَا إِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ (16)

16. Haydi Firavun'a gidip deyin ki: Gerçekten biz, alemlerin Rabbi'nin elçisiyiz;
 26:27  رَسُولَكُمُ    rasūlekumu    elçiniz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 27. Ayet
قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ (27)

27. Firavun: Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir, dedi.
 26:107  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 107. Ayet
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ (107)

107. Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
 26:125  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 125. Ayet
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ (125)

125. Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
 26:143  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 143. Ayet
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ (143)

143. Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
 26:162  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 162. Ayet
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ (162)

162. Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
 26:178  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 178. Ayet
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ (178)

178. Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
 28:47  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kasas  Suresi 47. Ayet
وَلَوْلَا أَنْ تُصِيبَهُمْ مُصِيبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ فَيَقُولُوا رَبَّنَا لَوْلَا أَرْسَلْتَ إِلَيْنَا رَسُولًا فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (47)

47. Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, ayetlerine uysak ve müminlerden olsaydık! diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
 28:59  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kasas  Suresi 59. Ayet
وَمَا كَانَ رَبُّكَ مُهْلِكَ الْقُرَىٰ حَتَّىٰ يَبْعَثَ فِي أُمِّهَا رَسُولًا يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِنَا ۚ وَمَا كُنَّا مُهْلِكِي الْقُرَىٰ إِلَّا وَأَهْلُهَا ظَالِمُونَ (59)

59. Rabbin, kendilerine ayetlerimizi okuyan bir peygamberi memleketlerin ana merkezine göndermedikçe, o memleketleri helak edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri helak etmişizdir.
 29:18  الرَّسُولِ    r-rasūli    elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ankebût  Suresi 18. Ayet
وَإِنْ تُكَذِّبُوا فَقَدْ كَذَّبَ أُمَمٌ مِنْ قَبْلِكُمْ ۖ وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ (18)

18. Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de (kendilerine tebliğ edileni) yalan saymışlardır. Peygamber'e düşen, yalnız açık bir tebliğdir.
 29:31  رُسُلُنَا    rusulunā    elçilerimiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ankebût  Suresi 31. Ayet
وَلَمَّا جَاءَتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُشْرَىٰ قَالُوا إِنَّا مُهْلِكُو أَهْلِ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ ۖ إِنَّ أَهْلَهَا كَانُوا ظَالِمِينَ (31)

31. Elçilerimiz İbrahim'e (iki oğul ihsan edeceğimize dair) müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: Biz bu memleket halkını helak edeceğiz. Çünkü oranın halkı zalim kimselerdir.
 29:33  رُسُلُنَا    rusulunā    elçilerimiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ankebût  Suresi 33. Ayet
وَلَمَّا أَنْ جَاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالُوا لَا تَخَفْ وَلَا تَحْزَنْ ۖ إِنَّا مُنَجُّوكَ وَأَهْلَكَ إِلَّا امْرَأَتَكَ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ (33)

33. Elçilerimiz Lut'a gelince, Lut onlar hakkında tasalandı ve (onları korumak için) ne yapacağını bilemedi. Ona: Korkma, tasalanma! Çünkü biz seni de aileni de kurtaracağız. Yalnız, (azapta) kalacaklar arasında bulunan karın müstesna, dediler.
 30:9  رُسُلُهُمْ    rusuluhum    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Rûm  Suresi 9. Ayet
أَوَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ كَانُوا أَشَدَّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَأَثَارُوا الْأَرْضَ وَعَمَرُوهَا أَكْثَرَ مِمَّا عَمَرُوهَا وَجَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ ۖ فَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَٰكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ (9)

9. Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin nice olduğuna bakmadılar mı? Ki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; yeryüzünü kazıp altüst etmişler, onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri, onlara da nice açık deliller getirmişlerdi. Zaten Allah onlara zulmedecek değildi; fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekteydiler.
 30:47  رُسُلًا    rusulen    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Rûm  Suresi 47. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ رُسُلًا إِلَىٰ قَوْمِهِمْ فَجَاءُوهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَانْتَقَمْنَا مِنَ الَّذِينَ أَجْرَمُوا ۖ وَكَانَ حَقًّا عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِنِينَ (47)

47. Andolsun ki, biz senden önce kendi kavimlerine nice peygamberler gönderdik de onlara açık deliller getirdiler. (Onları dinlemeyip) günaha dalanların ise cezalarını hakkıyla vermişizdir. Müminlere yardım etmek de bize düşer.
 33:12  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Resulü  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 12. Ayet
وَإِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ إِلَّا غُرُورًا (12)

12. Ve o zaman, münafıklar ile kalplerinde hastalık (iman zayıflığı) bulunanlar: Meğer Allah ve Resulü bize sadece kuru vaadlerde bulunmuşlar! diyorlardı.
 33:21  رَسُولِ    rasūli    Elçisinde  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 21. Ayet
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا (21)

21. Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.
 33:22  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Resulünün  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 22. Ayet
وَلَمَّا رَأَى الْمُؤْمِنُونَ الْأَحْزَابَ قَالُوا هَٰذَا مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَصَدَقَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ ۚ وَمَا زَادَهُمْ إِلَّا إِيمَانًا وَتَسْلِيمًا (22)

22. Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde: İşte Allah ve Resulü'nün bize vadettiği! Allah ve Resulü doğru söylemiştir, dediler. Bu (orduların gelişi), onların ancak imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını arttırdı.
 33:22  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Resulü  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 22. Ayet
وَلَمَّا رَأَى الْمُؤْمِنُونَ الْأَحْزَابَ قَالُوا هَٰذَا مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَصَدَقَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ ۚ وَمَا زَادَهُمْ إِلَّا إِيمَانًا وَتَسْلِيمًا (22)

22. Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde: İşte Allah ve Resulü'nün bize vadettiği! Allah ve Resulü doğru söylemiştir, dediler. Bu (orduların gelişi), onların ancak imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını arttırdı.
 33:29  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Eçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 29. Ayet
وَإِنْ كُنْتُنَّ تُرِدْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَالدَّارَ الْآخِرَةَ فَإِنَّ اللَّهَ أَعَدَّ لِلْمُحْسِنَاتِ مِنْكُنَّ أَجْرًا عَظِيمًا (29)

29. Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükafat hazırlamıştır.
 33:31  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Resulüne  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 31. Ayet
وَمَنْ يَقْنُتْ مِنْكُنَّ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ وَتَعْمَلْ صَالِحًا نُؤْتِهَا أَجْرَهَا مَرَّتَيْنِ وَأَعْتَدْنَا لَهَا رِزْقًا كَرِيمًا (31)

31. Sizden kim, Allah'a ve Resulüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükafatını iki kat veririz. Ve ona (cennette) bol rızık hazırlamışızdır.
 33:33  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Resulüne  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 33. Ayet
وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَىٰ ۖ وَأَقِمْنَ الصَّلَاةَ وَآتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا (33)

33. Evlerinizde oturun, eski cahiliye adetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
 33:36  وَرَسُولُهُ    ve rasūluhu    ve Resulü  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 36. Ayet
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ ۗ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُبِينًا (36)

36. Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.
 33:36  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Resulüne  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 36. Ayet
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ ۗ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُبِينًا (36)

36. Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.
 33:40  رَسُولَ    rasūle    Elçisidir  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 40. Ayet
مَا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلَٰكِنْ رَسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ ۗ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا (40)

40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
 33:53  رَسُولَ    rasūle    Elçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 53. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلَّا أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَىٰ طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ وَلَٰكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَانْتَشِرُوا وَلَا مُسْتَأْنِسِينَ لِحَدِيثٍ ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْيِي مِنْكُمْ ۖ وَاللَّهُ لَا يَسْتَحْيِي مِنَ الْحَقِّ ۚ وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ ۚ ذَٰلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ ۚ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَنْ تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا أَنْ تَنْكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِهِ أَبَدًا ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ عِنْدَ اللَّهِ عَظِيمًا (53)

53. Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resulünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikahlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır.
 33:57  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 57. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ يُؤْذُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُهِينًا (57)

57. Allah ve Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır.
 33:66  الرَّسُولَا    r-rasūlā    elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 66. Ayet
يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَا لَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولَا (66)

66. Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün: Eyvah bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, Peygamber'e de itaat etseydik! derler.
 33:71  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Resulüne  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 71. Ayet
يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ ۗ وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظِيمًا (71)

71. (Böyle davranırsanız) Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.
 34:45  رُسُلِي    rusulī    elçilerimi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Sebe’  Suresi 45. Ayet
وَكَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَمَا بَلَغُوا مِعْشَارَ مَا آتَيْنَاهُمْ فَكَذَّبُوا رُسُلِي ۖ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ (45)

45. Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) inkar etmişlerdi. Bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine erişmemişlerdi. (Böyle iken), peygamberimi yalanladılar; ama benim karşılık olarak verdiğim nasıl olmuştu!
 35:1  رُسُلًا    rusulen    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Fâtır  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الْحَمْدُ لِلَّهِ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَاعِلِ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا أُولِي أَجْنِحَةٍ مَثْنَىٰ وَثُلَاثَ وَرُبَاعَ ۚ يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاءُ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (1)

1. Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediği arttırmayı yapar. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir.
 35:4  رُسُلٌ    rusulun    elçiler de  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fâtır  Suresi 4. Ayet
وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ ۚ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ (4)

4. Eğer seni yalanlıyorlarsa (üzülme); senden önceki peygamberler de yalanlanmıştır. Bütün işler yalnızca Allah'a döndürülecektir.
 35:25  رُسُلُهُمْ    rusuluhum    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fâtır  Suresi 25. Ayet
وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالزُّبُرِ وَبِالْكِتَابِ الْمُنِيرِ (25)

25. Eğer seni yalanlıyorlarsa (üzülme), onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. (Oysa ki) peygamberleri onlara açık ayetler (mucizeler), sahifeler ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi.
 36:30  رَسُولٍ    rasūlin    elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 30. Ayet
يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِ ۚ مَا يَأْتِيهِمْ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ (30)

30. Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar.
 38:14  الرُّسُلَ    r-rusule    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sâd  Suresi 14. Ayet
إِنْ كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ (14)

14. Onların her biri gönderilen peygamberleri yalanladılar da bu yüzden (kendilerine) azabım hak oldu.
 39:71  رُسُلٌ    rusulun    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 71. Ayet
وَسِيقَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِلَىٰ جَهَنَّمَ زُمَرًا ۖ حَتَّىٰ إِذَا جَاءُوهَا فُتِحَتْ أَبْوَابُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ يَتْلُونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِ رَبِّكُمْ وَيُنْذِرُونَكُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَٰذَا ۚ قَالُوا بَلَىٰ وَلَٰكِنْ حَقَّتْ كَلِمَةُ الْعَذَابِ عَلَى الْكَافِرِينَ (71)

71. O küfredenler, bölük halinde cehenneme sürülür. Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara: Size, içinizden Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi? derler. "Evet geldi" derler ama, azap sözü kafirlerin üzerine hak olmuştur.
 40:5  بِرَسُولِهِمْ    birasūlihim    elçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 5. Ayet
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَالْأَحْزَابُ مِنْ بَعْدِهِمْ ۖ وَهَمَّتْ كُلُّ أُمَّةٍ بِرَسُولِهِمْ لِيَأْخُذُوهُ ۖ وَجَادَلُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ فَأَخَذْتُهُمْ ۖ فَكَيْفَ كَانَ عِقَابِ (5)

5. Onlardan önce Nuh kavmi ve bunlardan sonraki topluluklar da (peygamberlerini) engellemeye, her ümmet kendi peygamberini yakalamaya azmetmişti. Batılı hakkın yerine koymak için mücadele etmişlerdi. Bunun üzerine ben onları kıskıvrak yakaladım. İşte, cezalandırmamın nasıl olduğunu gör!
 40:22  رُسُلُهُمْ    rusuluhum    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 22. Ayet
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانَتْ تَأْتِيهِمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَكَفَرُوا فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ ۚ إِنَّهُ قَوِيٌّ شَدِيدُ الْعِقَابِ (22)

22. Bunun sebebi, peygamberleri kendilerine apaçık mucizeler getirdikleri halde, inkar etmeleri idi. Allah da kendilerini tutup yakalayıverdi. Doğrusu O, kuvvetlidir; azabı da pek çetindir.
 40:34  رَسُولًا    rasūlen    elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 34. Ayet
وَلَقَدْ جَاءَكُمْ يُوسُفُ مِنْ قَبْلُ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا زِلْتُمْ فِي شَكٍّ مِمَّا جَاءَكُمْ بِهِ ۖ حَتَّىٰ إِذَا هَلَكَ قُلْتُمْ لَنْ يَبْعَثَ اللَّهُ مِنْ بَعْدِهِ رَسُولًا ۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ مُرْتَابٌ (34)

34. Andolsun ki, (Musa'dan) önce Yusuf da size açık deliller getirmişti ve onun size getirdiği şeyler hakkında şüphe edip durmuştunuz. Nihayet o vefat edince "Allah ondan sonra peygamber göndermez" dediniz. İşte Allah o aşırı giden şüphecileri böyle saptırır.
 40:50  رُسُلُكُمْ    rusulukum    elçileriniz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 50. Ayet
قَالُوا أَوَلَمْ تَكُ تَأْتِيكُمْ رُسُلُكُمْ بِالْبَيِّنَاتِ ۖ قَالُوا بَلَىٰ ۚ قَالُوا فَادْعُوا ۗ وَمَا دُعَاءُ الْكَافِرِينَ إِلَّا فِي ضَلَالٍ (50)

50. (Bekçiler:) Size peygamberleriniz açık açık deliller getirmediler mi? derler. Onlar da: Getirdiler, cevabını verirler. (Bekçiler ise): O halde kendiniz yalvarın, derler. Halbuki kafirlerin yalvarması boşunadır.
 40:51  رُسُلَنَا    rusulenā    elçilerimize  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 51. Ayet
إِنَّا لَنَنْصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ (51)

51. Şüphesiz peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.
 40:70  رُسُلَنَا    rusulenā    elçilerimizi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 70. Ayet
الَّذِينَ كَذَّبُوا بِالْكِتَابِ وَبِمَا أَرْسَلْنَا بِهِ رُسُلَنَا ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ (70)

70. Onlar, Kitab'ı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar yakında (gerçeği) anlayacaklar!
 40:78  لِرَسُولٍ    lirasūlin    hiçbir elçinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 78. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِنْ قَبْلِكَ مِنْهُمْ مَنْ قَصَصْنَا عَلَيْكَ وَمِنْهُمْ مَنْ لَمْ نَقْصُصْ عَلَيْكَ ۗ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَنْ يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ فَإِذَا جَاءَ أَمْرُ اللَّهِ قُضِيَ بِالْحَقِّ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْمُبْطِلُونَ (78)

78. Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını sana bildirmediğimiz kimseler de var. Hiçbir peygamber Allah'ın izni olmaksızın herhangi bir ayeti kendiliğinden getiremez. Allah'ın emri gelince de hak uygulanır ve o zaman batılı seçenler hüsrana uğrayacaklardır.
 40:78  رُسُلًا    rusulen    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 78. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِنْ قَبْلِكَ مِنْهُمْ مَنْ قَصَصْنَا عَلَيْكَ وَمِنْهُمْ مَنْ لَمْ نَقْصُصْ عَلَيْكَ ۗ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَنْ يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ فَإِذَا جَاءَ أَمْرُ اللَّهِ قُضِيَ بِالْحَقِّ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْمُبْطِلُونَ (78)

78. Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını sana bildirmediğimiz kimseler de var. Hiçbir peygamber Allah'ın izni olmaksızın herhangi bir ayeti kendiliğinden getiremez. Allah'ın emri gelince de hak uygulanır ve o zaman batılı seçenler hüsrana uğrayacaklardır.
 40:83  رُسُلُهُمْ    rusuluhum    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 83. Ayet
فَلَمَّا جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَرِحُوا بِمَا عِنْدَهُمْ مِنَ الْعِلْمِ وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ (83)

83. Peygamberleri onlara apaçık bilgiler getirince, onlar kendilerinde bulunan (beşeri) bilgiye güvendiler (onu alaya aldılar). Alaya aldıkları şey kendilerini boğuverdi.
 41:14  الرُّسُلُ    r-rusulu    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fussilet  Suresi 14. Ayet
إِذْ جَاءَتْهُمُ الرُّسُلُ مِنْ بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ ۖ قَالُوا لَوْ شَاءَ رَبُّنَا لَأَنْزَلَ مَلَائِكَةً فَإِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ (14)

14. Peygamberler onlara: Önlerinden ve arkalarından gelerek Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, dedikleri zaman, "Rabbimiz dileseydi elbette melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen şeyleri inkar ediyoruz" demişlerdi.
 41:43  لِلرُّسُلِ    lirrusuli    elçilere  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fussilet  Suresi 43. Ayet
مَا يُقَالُ لَكَ إِلَّا مَا قَدْ قِيلَ لِلرُّسُلِ مِنْ قَبْلِكَ ۚ إِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغْفِرَةٍ وَذُو عِقَابٍ أَلِيمٍ (43)

43. (Resulüm!) Sana söylenen, senden önceki peygamberlere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Elbette ki senin Rabbin, hem mağfiret sahibi hem de acı bir azap sahibidir.
 42:51  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şûrâ  Suresi 51. Ayet
وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَنْ يُكَلِّمَهُ اللَّهُ إِلَّا وَحْيًا أَوْ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ أَوْ يُرْسِلَ رَسُولًا فَيُوحِيَ بِإِذْنِهِ مَا يَشَاءُ ۚ إِنَّهُ عَلِيٌّ حَكِيمٌ (51)

51. Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakimdir.
 43:29  وَرَسُولٌ    ve rasūlun    ve elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zuhruf  Suresi 29. Ayet
بَلْ مَتَّعْتُ هَٰؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّىٰ جَاءَهُمُ الْحَقُّ وَرَسُولٌ مُبِينٌ (29)

29. Doğrusu bunları da atalarını da kendilerine hak ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.
 43:45  رُسُلِنَا    rusulinā    elçilerimiz-  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Zuhruf  Suresi 45. Ayet
وَاسْأَلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رُسُلِنَا أَجَعَلْنَا مِنْ دُونِ الرَّحْمَٰنِ آلِهَةً يُعْبَدُونَ (45)

45. Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize (ümmetlerine) sor! Rahman'dan başka tapılacak tanrılar (edinin diye) emretmiş miyiz?
 43:46  رَسُولُ    rasūlu    elçisiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zuhruf  Suresi 46. Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ (46)

46. Andolsun biz Musa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına göndermiştik de Musa: Ben alemlerin Rabbinin elçisiyim, demişti.
 43:80  وَرُسُلُنَا    ve rusulunā    ve elçilerimiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zuhruf  Suresi 80. Ayet
أَمْ يَحْسَبُونَ أَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُمْ ۚ بَلَىٰ وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ (80)

80. Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadırlar.
 44:13  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Duhân  Suresi 13. Ayet
أَنَّىٰ لَهُمُ الذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مُبِينٌ (13)

13. Nerede onlarda öğüt almak? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti.
 44:17  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Duhân  Suresi 17. Ayet
وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَاءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ (17)

17. Andolsun, kendilerinden önce biz, Firavun'un kavmini de imtihan etmiştik. Onlara şerefli bir elçi geldi. (Şöyle diyerek)
 44:18  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Duhân  Suresi 18. Ayet
أَنْ أَدُّوا إِلَيَّ عِبَادَ اللَّهِ ۖ إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ (18)

18. "Allah'ın kulları! Bana gelin! Çünkü ben size (gönderilmiş) güvenilir bir resulüm"
 46:9  الرُّسُلِ    r-rusuli    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahkâf  Suresi 9. Ayet
قُلْ مَا كُنْتُ بِدْعًا مِنَ الرُّسُلِ وَمَا أَدْرِي مَا يُفْعَلُ بِي وَلَا بِكُمْ ۖ إِنْ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَىٰ إِلَيَّ وَمَا أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُبِينٌ (9)

9. De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.
 46:35  الرُّسُلِ    r-rusuli    elçilerin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahkâf  Suresi 35. Ayet
فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ أُولُو الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِلْ لَهُمْ ۚ كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَ مَا يُوعَدُونَ لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا سَاعَةً مِنْ نَهَارٍ ۚ بَلَاغٌ ۚ فَهَلْ يُهْلَكُ إِلَّا الْقَوْمُ الْفَاسِقُونَ (35)

35. O halde (Resulum), peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret. Onlar hakkında acele etme, onlar vadedildikleri azabı gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu, bir tebliğdir. Yoldan çıkmış topluluklardan başkası helak edilir.
 47:32  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçiyi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Muhammed  Suresi 32. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَشَاقُّوا الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدَىٰ لَنْ يَضُرُّوا اللَّهَ شَيْئًا وَسَيُحْبِطُ أَعْمَالَهُمْ (32)

32. İnkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır.
 47:33  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçi’ye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Muhammed  Suresi 33. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُوا أَعْمَالَكُمْ (33)

33. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın.
 48:9  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Resulüne  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 9. Ayet
لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُ وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا (9)

9. Ta ki (ey müminler!) Allah'a ve Resulüne iman edesiniz, Resulüne yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah'ı tesbih edesiniz.
 48:12  الرَّسُولُ    r-rasūlu    elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 12. Ayet
بَلْ ظَنَنْتُمْ أَنْ لَنْ يَنْقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ إِلَىٰ أَهْلِيهِمْ أَبَدًا وَزُيِّنَ ذَٰلِكَ فِي قُلُوبِكُمْ وَظَنَنْتُمْ ظَنَّ السَّوْءِ وَكُنْتُمْ قَوْمًا بُورًا (12)

12. Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helaki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
 48:13  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 13. Ayet
وَمَنْ لَمْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ فَإِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَعِيرًا (13)

13. Kim Allah'a ve Resulüne iman etmezse bilsin ki biz, kafirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.
 48:17  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 17. Ayet
لَيْسَ عَلَى الْأَعْمَىٰ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْأَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَرِيضِ حَرَجٌ ۗ وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۖ وَمَنْ يَتَوَلَّ يُعَذِّبْهُ عَذَابًا أَلِيمًا (17)

17. Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değildirler.) Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.
 48:26  رَسُولِهِ    rasūlihi    Elçisi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 26. Ayet
إِذْ جَعَلَ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْحَمِيَّةَ حَمِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَلْزَمَهُمْ كَلِمَةَ التَّقْوَىٰ وَكَانُوا أَحَقَّ بِهَا وَأَهْلَهَا ۚ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا (26)

26. O zaman inkar edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükunet ve güvenini indirdi, onların takva sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna layık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
 48:27  رَسُولَهُ    rasūlehu    Elçisinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 27. Ayet
لَقَدْ صَدَقَ اللَّهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ ۖ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُءُوسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَ ۖ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ فَتْحًا قَرِيبًا (27)

27. Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi.
 48:28  رَسُولَهُ    rasūlehu    Elçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 28. Ayet
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ ۚ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ شَهِيدًا (28)

28. Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter.
 48:29  رَسُولُ    rasūlu    elçisidir  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 29. Ayet
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ ۚ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ ۖ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا ۖ سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِمْ مِنْ أَثَرِ السُّجُودِ ۚ ذَٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ ۚ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنْجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَىٰ عَلَىٰ سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ ۗ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا (29)

29. Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kafirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükuya varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kafirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat vadetmiştir.
 49:1  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hucurât  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ (1)

1. Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
 49:3  رَسُولِ    rasūli    elçisinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hucurât  Suresi 3. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ يَغُضُّونَ أَصْوَاتَهُمْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ امْتَحَنَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ لِلتَّقْوَىٰ ۚ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ (3)

3. Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.
 49:7  رَسُولَ    rasūle    Elçisi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hucurât  Suresi 7. Ayet
وَاعْلَمُوا أَنَّ فِيكُمْ رَسُولَ اللَّهِ ۚ لَوْ يُطِيعُكُمْ فِي كَثِيرٍ مِنَ الْأَمْرِ لَعَنِتُّمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ حَبَّبَ إِلَيْكُمُ الْإِيمَانَ وَزَيَّنَهُ فِي قُلُوبِكُمْ وَكَرَّهَ إِلَيْكُمُ الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الرَّاشِدُونَ (7)

7. Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.
 49:14  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hucurât  Suresi 14. Ayet
قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا ۖ قُلْ لَمْ تُؤْمِنُوا وَلَٰكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ ۖ وَإِنْ تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُمْ مِنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ (14)

14. Bedeviler "İnandık" dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama "Boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
 49:15  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hucurât  Suresi 15. Ayet
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ (15)

15. Müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.
 50:14  الرُّسُلَ    r-rusule    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kâf  Suresi 14. Ayet
وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍ ۚ كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ (14)

14. Eyke halkı ve Tübba' kavmi de. Bütün bunlar peygamberleri yalanladılar da tehdidim gerçekleşti!
 51:52  رَسُولٍ    rasūlin    elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Zâriyât  Suresi 52. Ayet
كَذَٰلِكَ مَا أَتَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ (52)

52. İşte böylece, onlardan öncekilere her hangi bir peygamber geldiğinde hemen: O, bir büyücüdür veya delidir, dediler.
 57:7  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 7. Ayet
آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَأَنْفِقُوا مِمَّا جَعَلَكُمْ مُسْتَخْلَفِينَ فِيهِ ۖ فَالَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَأَنْفَقُوا لَهُمْ أَجْرٌ كَبِيرٌ (7)

7. Allah'a ve Resulü'ne iman edin. Sizi, üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden harcayın. Sizden iman edip de (Allah rızası için) harcayan kimselere büyük mükafat vardır.
 57:8  وَالرَّسُولُ    verrasūlu    ve elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 8. Ayet
وَمَا لَكُمْ لَا تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ ۙ وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ وَقَدْ أَخَذَ مِيثَاقَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (8)

8. Peygamber sizi, Rabbinize iman etmeye çağırdığı halde niçin Allah'a inanmıyorsunuz? Halbuki O, sizden kesin söz de almıştı. Eğer inanırsanız.
 57:19  وَرُسُلِهِ    ve rusulihi    ve elçilerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 19. Ayet
وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ أُولَٰئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ ۖ وَالشُّهَدَاءُ عِنْدَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ ۖ وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ (19)

19. Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip de ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.
 57:21  وَرُسُلِهِ    ve rusulihi    ve elçilerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 21. Ayet
سَابِقُوا إِلَىٰ مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا كَعَرْضِ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ أُعِدَّتْ لِلَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ۚ ذَٰلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَنْ يَشَاءُ ۚ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ (21)

21. Rabbinizden bir mağfirete; Allah'a ve peygamberlerine inananlar için hazırlanmış olup genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu, Allah'ın lütfudur ki onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
 57:25  وَرُسُلَهُ    ve rusulehu    ve elçilerine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 25. Ayet
لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ ۖ وَأَنْزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ ۚ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ (25)

25. Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.
 57:25  رُسُلَنَا    rusulenā    elçilerimizi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 25. Ayet
لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ ۖ وَأَنْزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ ۚ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ (25)

25. Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.
 57:27  بِرُسُلِنَا    birusulinā    elçilerimizi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 27. Ayet
ثُمَّ قَفَّيْنَا عَلَىٰ آثَارِهِمْ بِرُسُلِنَا وَقَفَّيْنَا بِعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَآتَيْنَاهُ الْإِنْجِيلَ وَجَعَلْنَا فِي قُلُوبِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ رَأْفَةً وَرَحْمَةً وَرَهْبَانِيَّةً ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ إِلَّا ابْتِغَاءَ رِضْوَانِ اللَّهِ فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَا ۖ فَآتَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا مِنْهُمْ أَجْرَهُمْ ۖ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ (27)

27. Sonra bunların izinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik; ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet vermiştik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.
 57:28  بِرَسُولِهِ    birasūlihi    O’nun Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 28. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَآمِنُوا بِرَسُولِهِ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِنْ رَحْمَتِهِ وَيَجْعَلْ لَكُمْ نُورًا تَمْشُونَ بِهِ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ۚ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ (28)

28. Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve Peygamberine inanın ki O, size rahmetinden iki kat versin ve size ışığında yürüyeceğiniz bir nur lütfetsin; sizi bağışlasın. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
 58:4  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 4. Ayet
فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَتَمَاسَّا ۖ فَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَإِطْعَامُ سِتِّينَ مِسْكِينًا ۚ ذَٰلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ۚ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ ۗ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ (4)

4. (Buna imkan) bulamayan kimse, hanımıyla temas etmeden önce ardarda iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kafirler için acı bir azap vardır.
 58:5  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 5. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ كُبِتُوا كَمَا كُبِتَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ وَقَدْ أَنْزَلْنَا آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ ۚ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ مُهِينٌ (5)

5. Allah'a ve Resulüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Biz apaçık ayetler indirmişizdir. Kafirler için küçük düşürücü bir azap vardır.
 58:8  الرَّسُولِ    r-rasūli    Elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 8. Ayet
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوَىٰ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَإِذَا جَاءُوكَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اللَّهُ وَيَقُولُونَ فِي أَنْفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اللَّهُ بِمَا نَقُولُ ۚ حَسْبُهُمْ جَهَنَّمُ يَصْلَوْنَهَا ۖ فَبِئْسَ الْمَصِيرُ (8)

8. Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: Bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi? derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir orası!
 58:9  الرَّسُولِ    r-rasūli    Elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 9. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا تَنَاجَيْتُمْ فَلَا تَتَنَاجَوْا بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوَىٰ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ (9)

9. Ey iman edenler! Aranızda gizli konuşacağınız zaman günahı, düşmanlığı ve Peygamber'e karşı gelmeyi fısıldamayın. İyilik ve takvayı konuşun. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkun.
 58:12  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçi ile  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 12. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نَاجَيْتُمُ الرَّسُولَ فَقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوَاكُمْ صَدَقَةً ۚ ذَٰلِكَ خَيْرٌ لَكُمْ وَأَطْهَرُ ۚ فَإِنْ لَمْ تَجِدُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ (12)

12. Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, bilin ki Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
 58:13  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 13. Ayet
أَأَشْفَقْتُمْ أَنْ تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوَاكُمْ صَدَقَاتٍ ۚ فَإِذْ لَمْ تَفْعَلُوا وَتَابَ اللَّهُ عَلَيْكُمْ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ (13)

13. Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekatı verin Allah'a ve Resulüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
 58:20  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 20. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُولَٰئِكَ فِي الْأَذَلِّينَ (20)

20. Allah'a ve Peygamberine düşman olanlar, işte onlar en aşağıların arasındadırlar.
 58:21  وَرُسُلِي    ve rusulī    ve elçilerim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 21. Ayet
كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي ۚ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ (21)

21. Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir.
 58:22  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 22. Ayet
لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءَهُمْ أَوْ أَبْنَاءَهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ ۚ أُولَٰئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُ ۖ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ۚ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ۚ أُولَٰئِكَ حِزْبُ اللَّهِ ۚ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (22)

22. Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır.
 59:4  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 4. Ayet
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ شَاقُّوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۖ وَمَنْ يُشَاقِّ اللَّهَ فَإِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ (4)

4. Bu, onların Allah'a ve Peygamberine karşı gelmelerinden dolayıdır. Kim Allah'a karşı gelirse bilsin ki Allah'ın cezalandırması çetindir.
 59:6  رُسُلَهُ    rusulehu    elçilerini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 6. Ayet
وَمَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ مِنْهُمْ فَمَا أَوْجَفْتُمْ عَلَيْهِ مِنْ خَيْلٍ وَلَا رِكَابٍ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ يُسَلِّطُ رُسُلَهُ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (6)

6. Allah'ın, onlardan (mallarından) Peygamberine verdiği ganimetler için siz at ve deve koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini dilediği kimselere karşı üstün kılar. Allah her şeye kadirdir.
 59:6  رَسُولِهِ    rasūlihi    Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 6. Ayet
وَمَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ مِنْهُمْ فَمَا أَوْجَفْتُمْ عَلَيْهِ مِنْ خَيْلٍ وَلَا رِكَابٍ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ يُسَلِّطُ رُسُلَهُ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (6)

6. Allah'ın, onlardan (mallarından) Peygamberine verdiği ganimetler için siz at ve deve koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini dilediği kimselere karşı üstün kılar. Allah her şeye kadirdir.
 59:7  رَسُولِهِ    rasūlihi    Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 7. Ayet
مَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَىٰ فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاءِ مِنْكُمْ ۚ وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۖ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ (7)

7. Allah'ın, (fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.
 59:7  وَلِلرَّسُولِ    velirrasūli    ve Elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 7. Ayet
مَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَىٰ فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاءِ مِنْكُمْ ۚ وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۖ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ (7)

7. Allah'ın, (fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.
 59:7  الرَّسُولُ    r-rasūlu    Elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 7. Ayet
مَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَىٰ فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاءِ مِنْكُمْ ۚ وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۖ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ (7)

7. Allah'ın, (fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.
 59:8  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 8. Ayet
لِلْفُقَرَاءِ الْمُهَاجِرِينَ الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا وَيَنْصُرُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ (8)

8. (Allah'ın verdiği bu ganimet malları,) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan, Allah'tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah'ın dinine ve Peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır.
 60:1  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçiyi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mümtehine  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ تُلْقُونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَاءَكُمْ مِنَ الْحَقِّ يُخْرِجُونَ الرَّسُولَ وَإِيَّاكُمْ ۙ أَنْ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ رَبِّكُمْ إِنْ كُنْتُمْ خَرَجْتُمْ جِهَادًا فِي سَبِيلِي وَابْتِغَاءَ مَرْضَاتِي ۚ تُسِرُّونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَأَنَا أَعْلَمُ بِمَا أَخْفَيْتُمْ وَمَا أَعْلَنْتُمْ ۚ وَمَنْ يَفْعَلْهُ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ (1)

1. Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin. Oysa onlar, size gelen gerçeği inkar etmişlerdir. Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Peygamber'i de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben, sizin saklı tuttuğunuzu da, açığa vurduğunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur.
 61:5  رَسُولُ    rasūlu    elçisi olduğumu  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Saff  Suresi 5. Ayet
وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ لِمَ تُؤْذُونَنِي وَقَدْ تَعْلَمُونَ أَنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ ۖ فَلَمَّا زَاغُوا أَزَاغَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ ۚ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ (5)

5. Bir zaman Musa kavmine: Ey kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz? demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı. Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.
 61:6  بِرَسُولٍ    birasūlin    bir elçiyi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Saff  Suresi 6. Ayet
وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِنْ بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ ۖ فَلَمَّا جَاءَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَٰذَا سِحْرٌ مُبِينٌ (6)

6. Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.
 61:6  رَسُولُ    rasūlu    elçisiyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Saff  Suresi 6. Ayet
وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِنْ بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ ۖ فَلَمَّا جَاءَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَٰذَا سِحْرٌ مُبِينٌ (6)

6. Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.
 61:9  رَسُولَهُ    rasūlehu    elçisini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Saff  Suresi 9. Ayet
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ (9)

9. Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur.
 61:11  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Saff  Suresi 11. Ayet
تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنْفُسِكُمْ ۚ ذَٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ (11)

11. Allah'a ve Resulüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
 62:2  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Cum’a  Suresi 2. Ayet
هُوَ الَّذِي بَعَثَ فِي الْأُمِّيِّينَ رَسُولًا مِنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَإِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَفِي ضَلَالٍ مُبِينٍ (2)

2. Çünkü ümmilere içlerinden, kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler.
 63:1  لَرَسُولُهُ    lerasūluhu    onun elçisisin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Münâfikûn  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِذَا جَاءَكَ الْمُنَافِقُونَ قَالُوا نَشْهَدُ إِنَّكَ لَرَسُولُ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ يَعْلَمُ إِنَّكَ لَرَسُولُهُ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَكَاذِبُونَ (1)

1. Münafıklar sana geldiklerinde: Şahitlik ederiz ki sen Allah'ın Peygamberisin, derler. Allah da bilir ki sen elbette, O'nun Peygamberisin. Allah, münafıkların kesinlikle yalancı olduklarını bilmektedir.
 63:1  لَرَسُولُ    lerasūlu    elçisi olduğuna  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Münâfikûn  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِذَا جَاءَكَ الْمُنَافِقُونَ قَالُوا نَشْهَدُ إِنَّكَ لَرَسُولُ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ يَعْلَمُ إِنَّكَ لَرَسُولُهُ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَكَاذِبُونَ (1)

1. Münafıklar sana geldiklerinde: Şahitlik ederiz ki sen Allah'ın Peygamberisin, derler. Allah da bilir ki sen elbette, O'nun Peygamberisin. Allah, münafıkların kesinlikle yalancı olduklarını bilmektedir.
 63:5  رَسُولُ    rasūlu    Elçisi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Münâfikûn  Suresi 5. Ayet
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا يَسْتَغْفِرْ لَكُمْ رَسُولُ اللَّهِ لَوَّوْا رُءُوسَهُمْ وَرَأَيْتَهُمْ يَصُدُّونَ وَهُمْ مُسْتَكْبِرُونَ (5)

5. Onlara: Gelin, Allah'ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların, büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.
 63:7  رَسُولِ    rasūli    Elçisinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Münâfikûn  Suresi 7. Ayet
هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لَا تُنْفِقُوا عَلَىٰ مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّىٰ يَنْفَضُّوا ۗ وَلِلَّهِ خَزَائِنُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَٰكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَفْقَهُونَ (7)

7. Onlar: Allah'ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler, diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar.
 63:8  وَلِرَسُولِهِ    velirasūlihi    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Münâfikûn  Suresi 8. Ayet
يَقُولُونَ لَئِنْ رَجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ ۚ وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَٰكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ (8)

8. Onlar: Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır, diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.
 64:6  رُسُلُهُمْ    rusuluhum    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Teğâbun  Suresi 6. Ayet
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُ كَانَتْ تَأْتِيهِمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالُوا أَبَشَرٌ يَهْدُونَنَا فَكَفَرُوا وَتَوَلَّوْا ۚ وَاسْتَغْنَى اللَّهُ ۚ وَاللَّهُ غَنِيٌّ حَمِيدٌ (6)

6. (O azabın sebebi) şu ki, onlara peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi, fakat onlar: Bir beşer mi bizi doğru yola götürecekmiş? dediler, inkar ettiler ve yüz çevirdiler. Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, hamde layıktır.
 64:8  وَرَسُولِهِ    ve rasūlihi    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Teğâbun  Suresi 8. Ayet
فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالنُّورِ الَّذِي أَنْزَلْنَا ۚ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ (8)

8. Onun için Allah'a, Peygamberine ve indirdiğimiz o nura (Kur'an'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
 64:12  رَسُولِنَا    rasūlinā    Elçimize  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Teğâbun  Suresi 12. Ayet
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ ۚ فَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَإِنَّمَا عَلَىٰ رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ (12)

12. Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır.
 64:12  الرَّسُولَ    r-rasūle    Elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Teğâbun  Suresi 12. Ayet
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ ۚ فَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَإِنَّمَا عَلَىٰ رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ (12)

12. Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır.
 65:8  وَرُسُلِهِ    ve rusulihi    ve elçilerinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Talâk  Suresi 8. Ayet
وَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ عَتَتْ عَنْ أَمْرِ رَبِّهَا وَرُسُلِهِ فَحَاسَبْنَاهَا حِسَابًا شَدِيدًا وَعَذَّبْنَاهَا عَذَابًا نُكْرًا (8)

8. Rabbinin ve O'nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice memleketler vardır ki, biz onları (ahalisini) çetin bir hesaba çekmiş ve onları görülmemiş azaba çarptırmışızdır.
 65:11  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi gönderdi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Talâk  Suresi 11. Ayet
رَسُولًا يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِ اللَّهِ مُبَيِّنَاتٍ لِيُخْرِجَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ ۚ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ۖ قَدْ أَحْسَنَ اللَّهُ لَهُ رِزْقًا (11)

11. İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah'ın apaçık ayetlerini okuyan bir Peygamber göndermiştir. Kim Allah'a inanır ve faydalı iş yaparsa Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah o kimse için gerçekten güzel bir rızık vermiştir.
 69:10  رَسُولَ    rasūle    elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hâkka  Suresi 10. Ayet
فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَابِيَةً (10)

10. Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.
 69:40  رَسُولٍ    rasūlin    bir elçinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hâkka  Suresi 40. Ayet
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ (40)

40. Hiç şüphesiz o (Kur'an), çok şerefli bir elçinin sözüdür.
 72:23  وَرَسُولَهُ    ve rasūlehu    ve Elçisine  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Cin  Suresi 23. Ayet
إِلَّا بَلَاغًا مِنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ ۚ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا (23)

23. (Benim yaptığım) ancak Allah katından olanı, O'nun gönderdiklerini tebliğdir. Artık kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır.
 72:27  رَسُولٍ    rasūlin    elçi-  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Cin  Suresi 27. Ayet
إِلَّا مَنِ ارْتَضَىٰ مِنْ رَسُولٍ فَإِنَّهُ يَسْلُكُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ رَصَدًا (27)

27. Ancak, (bildirmeyi) dilediği peygamber bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar,
 73:15  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Müzzemmil  Suresi 15. Ayet
إِنَّا أَرْسَلْنَا إِلَيْكُمْ رَسُولًا شَاهِدًا عَلَيْكُمْ كَمَا أَرْسَلْنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ رَسُولًا (15)

15. Nasıl Firavun'a bir elçi göndermiş idiysek doğrusu size de, hakkınızda şahitlik edecek bir peygamber gönderdik.
 73:15  رَسُولًا    rasūlen    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Müzzemmil  Suresi 15. Ayet
إِنَّا أَرْسَلْنَا إِلَيْكُمْ رَسُولًا شَاهِدًا عَلَيْكُمْ كَمَا أَرْسَلْنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ رَسُولًا (15)

15. Nasıl Firavun'a bir elçi göndermiş idiysek doğrusu size de, hakkınızda şahitlik edecek bir peygamber gönderdik.
 73:16  الرَّسُولَ    r-rasūle    elçiye  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Müzzemmil  Suresi 16. Ayet
فَعَصَىٰ فِرْعَوْنُ الرَّسُولَ فَأَخَذْنَاهُ أَخْذًا وَبِيلًا (16)

16. Ama Firavun o peygambere karşı gelmiş, biz de onu ağır ve çetin bir şekilde muaheze etmiştik.
 77:11  الرُّسُلُ    r-rusulu    elçilere  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mürselât  Suresi 11. Ayet
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ (11)

11. Peygamberlerin (ümmetleri hakkında şahitlik) vakti tayin edildiği zaman (artık kıyamet kopmuştur).
 81:19  رَسُولٍ    rasūlin    bir elçinin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tekvîr  Suresi 19. Ayet
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ (19)

19. O (Kur'an), şüphesiz değerli, bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür.
 91:13  رَسُولُ    rasūlu    elçisi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Şems  Suresi 13. Ayet
فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا (13)

13. Allah'ın Resulü onlara: "Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!" dedi.
 98:2  رَسُولٌ    rasūlun    bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Beyyine  Suresi 2. Ayet
رَسُولٌ مِنَ اللَّهِ يَتْلُو صُحُفًا مُطَهَّرَةً (2)

2. (İşte o apaçık delil,) Allah tarafından gönderilen ve tertemiz sahifeleri okuyan bir elçidir.
Kökten (رِسَٰلَٰت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 7:62  رِسَالَاتِ    risālāti    mesajlarını  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 62. Ayet
أُبَلِّغُكُمْ رِسَالَاتِ رَبِّي وَأَنْصَحُ لَكُمْ وَأَعْلَمُ مِنَ اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ (62)

62. Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (gelen vahiy ile) biliyorum.
 7:68  رِسَالَاتِ    risālāti    mesajlarını  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 68. Ayet
أُبَلِّغُكُمْ رِسَالَاتِ رَبِّي وَأَنَا لَكُمْ نَاصِحٌ أَمِينٌ (68)

68. Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm.
 7:93  رِسَالَاتِ    risālāti    mesajlarını  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 93. Ayet
فَتَوَلَّىٰ عَنْهُمْ وَقَالَ يَا قَوْمِ لَقَدْ أَبْلَغْتُكُمْ رِسَالَاتِ رَبِّي وَنَصَحْتُ لَكُمْ ۖ فَكَيْفَ آسَىٰ عَلَىٰ قَوْمٍ كَافِرِينَ (93)

93. (Şuayb), onlardan yüz çevirdi ve (içinden) dedi ki: "Ey kavmim! Ben size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyurdum ve size öğüt verdim. Artık kafir bir kavme nasıl acırım!"
 33:39  رِسَالَاتِ    risālāti    elçiliğini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 39. Ayet
الَّذِينَ يُبَلِّغُونَ رِسَالَاتِ اللَّهِ وَيَخْشَوْنَهُ وَلَا يَخْشَوْنَ أَحَدًا إِلَّا اللَّهَ ۗ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ حَسِيبًا (39)

39. O peygamberler ki Allah'ın gönderdiği emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah (herkese) yeter.
 72:23  وَرِسَالَاتِهِ    ve risālātihi    ve O’nun elçiliğidir  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Cin  Suresi 23. Ayet
إِلَّا بَلَاغًا مِنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ ۚ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا (23)

23. (Benim yaptığım) ancak Allah katından olanı, O'nun gönderdiklerini tebliğdir. Artık kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır.
 72:28  رِسَالَاتِ    risālāti    risaletini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Cin  Suresi 28. Ayet
لِيَعْلَمَ أَنْ قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَىٰ كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا (28)

28. Ki böylece onların (peygamberlerin), Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah) onların nezdinde olup bitenleri çepeçevre kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır (kaydetmiştir).
Kökten (مُرْسِل) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 28:45  مُرْسِلِينَ    mursilīne    elçi olarak gönderen  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kasas  Suresi 45. Ayet
وَلَٰكِنَّا أَنْشَأْنَا قُرُونًا فَتَطَاوَلَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُ ۚ وَمَا كُنْتَ ثَاوِيًا فِي أَهْلِ مَدْيَنَ تَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِنَا وَلَٰكِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ (45)

45. Bilakis biz nice nesiller var ettik de, onların üzerinden uzun zamanlar geçti. Sen, ayetlerimizi kendilerinden okuyarak öğrenmek üzere Medyen halkı arasında oturmuş da değilsin; aksine (onları sana) gönderen biziz.
 35:2  مُرْسِلَ    mursile    salıverecek  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Fâtır  Suresi 2. Ayet
مَا يَفْتَحِ اللَّهُ لِلنَّاسِ مِنْ رَحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَا ۖ وَمَا يُمْسِكْ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِنْ بَعْدِهِ ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ (2)

2. Allah'ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden olamaz. O'nun tuttuğunu O'ndan sonra salıverecek de yoktur. O, üstündür, hikmet sahibidir.
 44:5  مُرْسِلِينَ    mursilīne    elçi göndericiyiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Duhân  Suresi 5. Ayet
أَمْرًا مِنْ عِنْدِنَا ۚ إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ (5)

5. (Yani)katımızdan (verilen her) emir. Çünkü biz, peygamberler göndermekteyiz.
 54:27  مُرْسِلُو    mursilū    onlara göndereceğiz  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kamer  Suresi 27. Ayet
إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَةً لَهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ (27)

27. Gerçekten onları imtihan etmek için dişi deveyi gönderen biziz. Sen onları gözetle ve sabret.
Kökten (مُرْسِلَة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 27:35  مُرْسِلَةٌ    mursiletun    göndereyim  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Dişil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Neml  Suresi 35. Ayet
وَإِنِّي مُرْسِلَةٌ إِلَيْهِمْ بِهَدِيَّةٍ فَنَاظِرَةٌ بِمَ يَرْجِعُ الْمُرْسَلُونَ (35)

35. Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler.
Kökten (مُرْسَلَٰت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 77:1  وَالْمُرْسَلَاتِ    velmurselāti    andolsun gönderilenlere  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mürselât  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا (1)

1. Yemin olsun, (iyiliklerle) birbiri peşinden gönderilenlere;
Kökten (مُّرْسَل) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:252  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilenlerdensin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 252. Ayet
تِلْكَ آيَاتُ اللَّهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّ ۚ وَإِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ (252)

252. İşte bunlar Allah'ın ayetleridir. Biz onları sana doğru olarak anlatıyoruz. Şüphesiz sen, Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerdensin.
 6:34  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    elçilerin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 34. Ayet
وَلَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ فَصَبَرُوا عَلَىٰ مَا كُذِّبُوا وَأُوذُوا حَتَّىٰ أَتَاهُمْ نَصْرُنَا ۚ وَلَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِ اللَّهِ ۚ وَلَقَدْ جَاءَكَ مِنْ نَبَإِ الْمُرْسَلِينَ (34)

34. Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi.
 6:48  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 48. Ayet
وَمَا نُرْسِلُ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ ۖ فَمَنْ آمَنَ وَأَصْلَحَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ (48)

48. Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar üzüntü de çekmeyecekler.
 7:6  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilen elçilere  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 6. Ayet
فَلَنَسْأَلَنَّ الَّذِينَ أُرْسِلَ إِلَيْهِمْ وَلَنَسْأَلَنَّ الْمُرْسَلِينَ (6)

6. Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!
 7:75  مُرْسَلٌ    murselun    gönderildiğini  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 75. Ayet
قَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا مِنْ قَوْمِهِ لِلَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا لِمَنْ آمَنَ مِنْهُمْ أَتَعْلَمُونَ أَنَّ صَالِحًا مُرْسَلٌ مِنْ رَبِّهِ ۚ قَالُوا إِنَّا بِمَا أُرْسِلَ بِهِ مُؤْمِنُونَ (75)

75. Kavminin ileri gelenlerinden büyüklük taslayanlar, içlerinden zayıf görülen inananlara dediler ki: Siz Salih'in, Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar da Şüphesiz biz onunla ne gönderilmişse ona inananlarız, dediler.
 7:77  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    elçiler-  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 77. Ayet
فَعَقَرُوا النَّاقَةَ وَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ وَقَالُوا يَا صَالِحُ ائْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ (77)

77. Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir, dediler.
 13:43  مُرْسَلًا    murselen    gönderilmiş bir elçi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ra’d  Suresi 43. Ayet
وَيَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَسْتَ مُرْسَلًا ۚ قُلْ كَفَىٰ بِاللَّهِ شَهِيدًا بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ وَمَنْ عِنْدَهُ عِلْمُ الْكِتَابِ (43)

43. Kafir olanlar: Sen resul olarak gönderilmiş bir kimse değilsin, derler. De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında Kitab'ın bilgisi olan (Peygamber) yeter.
 15:57  الْمُرْسَلُونَ    l-murselūne    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hicr  Suresi 57. Ayet
قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ (57)

57. "Ey elçiler! (Başka) ne işiniz var?" dedi.
 15:61  الْمُرْسَلُونَ    l-murselūne    Elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hicr  Suresi 61. Ayet
فَلَمَّا جَاءَ آلَ لُوطٍ الْمُرْسَلُونَ (61)

61. Melek olan elçiler Lut ailesine gelince,
 15:80  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    peygamberleri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hicr  Suresi 80. Ayet
وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَلِينَ (80)

80. Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı.
 18:56  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kehf  Suresi 56. Ayet
وَمَا نُرْسِلُ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ ۚ وَيُجَادِلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ ۖ وَاتَّخَذُوا آيَاتِي وَمَا أُنْذِرُوا هُزُوًا (56)

56. Biz resulleri, sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kafir olanlar ise, hakkı batıla dayanarak ortadan kaldırmak için batıl yolla mücadele verirler. Onlar ayetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır.
 25:20  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    elçiler-  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 20. Ayet
وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ ۗ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ ۗ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا (20)

20. (Resulüm!) Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı. (Ey insanlar!) Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık; (bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir.
 26:21  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    elçiler-  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 21. Ayet
فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ (21)

21. Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı.
 26:105  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilen elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 105. Ayet
كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ (105)

105. Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladılar.
 26:123  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilen elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 123. Ayet
كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ (123)

123. Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.
 26:141  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilen elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 141. Ayet
كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ (141)

141. Semud (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.
 26:160  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilen elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 160. Ayet
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ الْمُرْسَلِينَ (160)

160. Lut kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı.
 26:176  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilen elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 176. Ayet
كَذَّبَ أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ الْمُرْسَلِينَ (176)

176. Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladı.
 27:10  الْمُرْسَلُونَ    l-murselūne    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Neml  Suresi 10. Ayet
وَأَلْقِ عَصَاكَ ۚ فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّىٰ مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ ۚ يَا مُوسَىٰ لَا تَخَفْ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ الْمُرْسَلُونَ (10)

10. Asanı at! Musa (asayı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Kendisine dedik ki): Ey Musa! Korkma; çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz.
 27:35  الْمُرْسَلُونَ    l-murselūne    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Neml  Suresi 35. Ayet
وَإِنِّي مُرْسِلَةٌ إِلَيْهِمْ بِهَدِيَّةٍ فَنَاظِرَةٌ بِمَ يَرْجِعُ الْمُرْسَلُونَ (35)

35. Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler.
 28:7  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    elçiler-  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Kasas  Suresi 7. Ayet
وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ أُمِّ مُوسَىٰ أَنْ أَرْضِعِيهِ ۖ فَإِذَا خِفْتِ عَلَيْهِ فَأَلْقِيهِ فِي الْيَمِّ وَلَا تَخَافِي وَلَا تَحْزَنِي ۖ إِنَّا رَادُّوهُ إِلَيْكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ الْمُرْسَلِينَ (7)

7. Musa'nın anasına: Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde onu denize (Nil nehrine) bırakıver, hiç korkup kaygılanma, çünkü biz onu sana geri vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız, diye bildirdik.
 28:65  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    elçilere  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kasas  Suresi 65. Ayet
وَيَوْمَ يُنَادِيهِمْ فَيَقُولُ مَاذَا أَجَبْتُمُ الْمُرْسَلِينَ (65)

65. O gün Allah onları çağırarak: Peygamberlere ne cevap verdiniz? diyecektir.
 36:3  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilmiş elçilerdensin  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 3. Ayet
إِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ (3)

3. Sen şüphesiz peygamberlerdensin.
 36:13  الْمُرْسَلُونَ    l-murselūne    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 13. Ayet
وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلًا أَصْحَابَ الْقَرْيَةِ إِذْ جَاءَهَا الْمُرْسَلُونَ (13)

13. Onlara, şu şehir halkını misal getir: Hani onlara elçiler gelmişti.
 36:14  مُرْسَلُونَ    murselūne    gönderilen elçileriz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 14. Ayet
إِذْ أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ فَقَالُوا إِنَّا إِلَيْكُمْ مُرْسَلُونَ (14)

14. İşte o zaman biz, onlara iki elçi göndermiştik. Onları yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir elçi gönderdik. Onlar: Biz size gönderilmiş Allah elçileriyiz! dediler.
 36:16  لَمُرْسَلُونَ    lemurselūne    gönderilmiş elçileriz  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 16. Ayet
قَالُوا رَبُّنَا يَعْلَمُ إِنَّا إِلَيْكُمْ لَمُرْسَلُونَ (16)

16. (Elçiler) dediler ki: Rabbimiz biliyor; biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz.
 36:20  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    elçilere  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 20. Ayet
وَجَاءَ مِنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ رَجُلٌ يَسْعَىٰ قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَلِينَ (20)

20. Derken şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. "Ey kavmim! dedi, bu elçilere uyunuz!"
 36:52  الْمُرْسَلُونَ    l-murselūne    peygamberler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 52. Ayet
قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَا ۜ ۗ هَٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ (52)

52. (İşte o zaman:) Eyvah, eyvah! Bizi kabrimizden kim kaldırdı? Bu, Rahman'ın vadettiğidir. Peygamberler gerçekten doğru söylemişler! derler.
 37:37  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    elçileri  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 37. Ayet
بَلْ جَاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَلِينَ (37)

37. Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.
 37:123  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    elçilerdendi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 123. Ayet
وَإِنَّ إِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ (123)

123. İlyas da şüphe yok ki, peygamberlerdendi.
 37:133  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilen elçilerdendi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 133. Ayet
وَإِنَّ لُوطًا لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ (133)

133. Lut da elbette peygamberlerdendi.
 37:139  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilen elçilerdendi  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 139. Ayet
وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ (139)

139. Doğrusu Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.
 37:171  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilen elçi  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 171. Ayet
وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَلِينَ (171)

171. Andolsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir:
 37:181  الْمُرْسَلِينَ    l-murselīne    gönderilen elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 181. Ayet
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ (181)

181. Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun!
 51:31  الْمُرْسَلُونَ    l-murselūne    elçiler  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zâriyât  Suresi 31. Ayet
قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ (31)

31. (İbrahim:) O halde işiniz nedir, ey elçiler? dedi.