Lam-Ta-Fe     ل ط ف
To be delicate, subtle, slender, graceful, courtesy, elegant, gentle, kind, fine, nice, sooth/caress, gift/present.
  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 8 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
7 kez   لَطِيف
1 kez   يَتَلَطَّفْ
Kökten (لَطِيف) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 6:103  اللَّطِيفُ    l-leTīfu    latiftir  
İsim   Eril, Tekil   Merfû` İsim   

En’âm  Suresi 103. Ayet
لَا تُدْرِكُهُ الْأَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الْأَبْصَارَ ۖ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ (103)

103. Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.
 12:100  لَطِيفٌ    leTīfun    çok ince düzenler  
Sıfat   Eril, Tekil   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yûsuf  Suresi 100. Ayet
وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّوا لَهُ سُجَّدًا ۖ وَقَالَ يَا أَبَتِ هَٰذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِنْ قَبْلُ قَدْ جَعَلَهَا رَبِّي حَقًّا ۖ وَقَدْ أَحْسَنَ بِي إِذْ أَخْرَجَنِي مِنَ السِّجْنِ وَجَاءَ بِكُمْ مِنَ الْبَدْوِ مِنْ بَعْدِ أَنْ نَزَغَ الشَّيْطَانُ بَيْنِي وَبَيْنَ إِخْوَتِي ۚ إِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِمَا يَشَاءُ ۚ إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ (100)

100. Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için (ona kavuştukları için) secdeye kapandılar. (Yusuf) dedi ki: "Ey babacığım! İşte bu, daha önce (gördüğüm) rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu Rabbim bana (çok şey) lütfetti. Çünkü beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir."
 22:63  لَطِيفٌ    leTīfun    latiftir  
Sıfat   Eril, Tekil   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 63. Ayet
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَتُصْبِحُ الْأَرْضُ مُخْضَرَّةً ۗ إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ (63)

63. Görmedin mi, Allah, gökten yağnmur indirdi de bu sayede yeryüzü yeşeriyor. Gerçekten Allah çok lütufkardır. (her şeyden) haberdardır.
 31:16  لَطِيفٌ    leTīfun    latiftir  
Sıfat   Eril, Tekil   Merfû` İsim   Belirsiz   

Lokman  Suresi 16. Ayet
يَا بُنَيَّ إِنَّهَا إِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَاوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللَّهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ (16)

16. (Lokman, öğütlerine devamla şöyle demişti:) Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.
 33:34  لَطِيفًا    leTīfen    latiftir  
İsim   Eril, Tekil   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 34. Ayet
وَاذْكُرْنَ مَا يُتْلَىٰ فِي بُيُوتِكُنَّ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ وَالْحِكْمَةِ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ لَطِيفًا خَبِيرًا (34)

34. Evlerinizde okunan Allah'ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, her şeyin iç yüzünü bilendir ve her şeyden haberi olandır.
 42:19  لَطِيفٌ    leTīfun    lutufkardır  
Sıfat   Eril, Tekil   Merfû` İsim   Belirsiz   

Şûrâ  Suresi 19. Ayet
اللَّهُ لَطِيفٌ بِعِبَادِهِ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ ۖ وَهُوَ الْقَوِيُّ الْعَزِيزُ (19)

19. Allah kullarına lütufkardır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür.
 67:14  اللَّطِيفُ    l-leTīfu    latiftir  
İsim   Eril, Tekil   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mülk  Suresi 14. Ayet
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ (14)

14. Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.
Kökten (يَتَلَطَّفْ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 18:19  وَلْيَتَلَطَّفْ    velyeteleTTaf    ve dikkatli davransın  
Fiil   Tefa’ul Kalıbı   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kehf  Suresi 19. Ayet
وَكَذَٰلِكَ بَعَثْنَاهُمْ لِيَتَسَاءَلُوا بَيْنَهُمْ ۚ قَالَ قَائِلٌ مِنْهُمْ كَمْ لَبِثْتُمْ ۖ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ ۚ قَالُوا رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا لَبِثْتُمْ فَابْعَثُوا أَحَدَكُمْ بِوَرِقِكُمْ هَٰذِهِ إِلَى الْمَدِينَةِ فَلْيَنْظُرْ أَيُّهَا أَزْكَىٰ طَعَامًا فَلْيَأْتِكُمْ بِرِزْقٍ مِنْهُ وَلْيَتَلَطَّفْ وَلَا يُشْعِرَنَّ بِكُمْ أَحَدًا (19)

19. Böylece biz, aralarında birbirlerine sormaları için onları uyandırdık: İçlerinden biri: "Ne kadar kaldınız?" dedi. (Kimi) "Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık" dediler; (kimi de) şöyle dediler: "Rabbiniz, kaldığınız müddeti daha iyi bilir. Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de, baksın, (şehrin) hangi yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin; ayrıca, nazik davransın (gizli hareket etsin) ve sakın sizi kimseye sezdirmesin."