Kef-Şin-Fe     ك ش ف
Açmak, gidermek

  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 20 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
3 kez   كَاشِف
1 kez   كَاشِفَة
14 kez   كَشَفَ
1 kez   كَشْف
1 kez   كَٰشِفَٰت
Kökten (كَاشِف) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 6:17  كَاشِفَ    kāşife    açacak  
İsim   Etken   Eril   Mansûb İsim   

En’âm  Suresi 17. Ayet
وَإِنْ يَمْسَسْكَ اللَّهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُ إِلَّا هُوَ ۖ وَإِنْ يَمْسَسْكَ بِخَيْرٍ فَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (17)

17. Eğer Allah seni bir zarara uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır verirse, (bunu da geri alacak yoktur). Şüphesiz O herşeye kadirdir.
 10:107  كَاشِفَ    kāşife    giderecek  
İsim   Etken   Eril   Mansûb İsim   

Yûnus  Suresi 107. Ayet
وَإِنْ يَمْسَسْكَ اللَّهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُ إِلَّا هُوَ ۖ وَإِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَادَّ لِفَضْلِهِ ۚ يُصِيبُ بِهِ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ ۚ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ (107)

107. Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O'ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O'nun keremini geri çevirecek de yoktur. O, hayrını kullarından dilediğine eriştirir. Ve O bağışlayandır, esirgeyendir.
 44:15  كَاشِفُو    kāşifū    kaldırırız  
İsim   Etken   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   

Duhân  Suresi 15. Ayet
إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا ۚ إِنَّكُمْ عَائِدُونَ (15)

15. Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine (eski halinize) döneceksiniz.
Kökten (كَاشِفَة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 53:58  كَاشِفَةٌ    kāşifetun    açacak kimse  
İsim   Etken   Dişil   Merfû` İsim   Belirsiz   

Necm  Suresi 58. Ayet
لَيْسَ لَهَا مِنْ دُونِ اللَّهِ كَاشِفَةٌ (58)

58. Onu (vaktini) Allah'tan başka açığa çıkaracak yoktur.
Kökten (كَشَفَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 6:41  فَيَكْشِفُ    fe yekşifu    O da kaldırır  
Fiil   Etken   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 41. Ayet
بَلْ إِيَّاهُ تَدْعُونَ فَيَكْشِفُ مَا تَدْعُونَ إِلَيْهِ إِنْ شَاءَ وَتَنْسَوْنَ مَا تُشْرِكُونَ (41)

41. Bilakis yalnız Allah'a yalvarırsınız. O da (kaldırılması için) kendisine yalvardığınız belayı dilerse kaldırır; ve siz ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz.
 7:134  كَشَفْتَ    keşefte    kaldırırsan  
Fiil   Etken   2. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 134. Ayet
وَلَمَّا وَقَعَ عَلَيْهِمُ الرِّجْزُ قَالُوا يَا مُوسَى ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِنْدَكَ ۖ لَئِنْ كَشَفْتَ عَنَّا الرِّجْزَ لَنُؤْمِنَنَّ لَكَ وَلَنُرْسِلَنَّ مَعَكَ بَنِي إِسْرَائِيلَ (134)

134. Azap üzerlerine çökünce, "Ey Musa! sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer bizden azabı kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve muhakkak İsrailoğullarını seninle göndereceğiz" dediler.
 7:135  كَشَفْنَا    keşefnā    biz kaldırsak  
Fiil   Etken   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 135. Ayet
فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الرِّجْزَ إِلَىٰ أَجَلٍ هُمْ بَالِغُوهُ إِذَا هُمْ يَنْكُثُونَ (135)

135. Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler.
 10:12  كَشَفْنَا    keşefnā    giderdiğimizde  
Fiil   Etken   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 12. Ayet
وَإِذَا مَسَّ الْإِنْسَانَ الضُّرُّ دَعَانَا لِجَنْبِهِ أَوْ قَاعِدًا أَوْ قَائِمًا فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُ مَرَّ كَأَنْ لَمْ يَدْعُنَا إِلَىٰ ضُرٍّ مَسَّهُ ۚ كَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفِينَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (12)

12. İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi.
 10:98  كَشَفْنَا    keşefnā    kaldırdık  
Fiil   Etken   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 98. Ayet
فَلَوْلَا كَانَتْ قَرْيَةٌ آمَنَتْ فَنَفَعَهَا إِيمَانُهَا إِلَّا قَوْمَ يُونُسَ لَمَّا آمَنُوا كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الْخِزْيِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَىٰ حِينٍ (98)

98. Yunus'un kavmi müstesna, (halkını yok ettiğimiz ülkelerden) herhangi bir ülke halkı, keşke (kendilerine azap gelmeden) iman etse de bu imanları kendilerine fayda verseydi! Yunus'un kavmi iman edince, kendilerinden dünya hayatındaki rüsvaylık azabını kaldırdık ve onları bir süre (dünya nimetlerinden) faydalandırdık.
 16:54  كَشَفَ    keşefe    kaldırdığı  
Fiil   Etken   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 54. Ayet
ثُمَّ إِذَا كَشَفَ الضُّرَّ عَنْكُمْ إِذَا فَرِيقٌ مِنْكُمْ بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ (54)

54. Sonra da sizden o zararı giderdiğinde, içinizden bir zümre, hemen Rablerine ortak koşarlar!
 21:84  فَكَشَفْنَا    fe keşefnā    ve kaldırdık  
Fiil   Etken   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Enbiyâ  Suresi 84. Ayet
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِنْ ضُرٍّ ۖ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنْ عِنْدِنَا وَذِكْرَىٰ لِلْعَابِدِينَ (84)

84. Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik.
 23:75  وَكَشَفْنَا    ve keşefnā    ve kaldırsaydık  
Fiil   Etken   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mü’minûn  Suresi 75. Ayet
وَلَوْ رَحِمْنَاهُمْ وَكَشَفْنَا مَا بِهِمْ مِنْ ضُرٍّ لَلَجُّوا فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ (75)

75. Eğer onlara acıyıp da içinde bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında direnirlerdi.
 27:44  وَكَشَفَتْ    ve keşefet    ve sıvadı  
Fiil   Etken   3. şahıs, Dişil, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Neml  Suresi 44. Ayet
قِيلَ لَهَا ادْخُلِي الصَّرْحَ ۖ فَلَمَّا رَأَتْهُ حَسِبَتْهُ لُجَّةً وَكَشَفَتْ عَنْ سَاقَيْهَا ۚ قَالَ إِنَّهُ صَرْحٌ مُمَرَّدٌ مِنْ قَوَارِيرَ ۗ قَالَتْ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي وَأَسْلَمْتُ مَعَ سُلَيْمَانَ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ (44)

44. Ona: Köşke gir! dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini yukarı çekti. Süleyman: Bu, billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir, dedi. Melike de di ki: Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim. Süleymanla beraber alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum.
 27:62  وَيَكْشِفُ    ve yekşifu    ve kaldıran  
Fiil   Etken   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Neml  Suresi 62. Ayet
أَمَّنْ يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاءَ الْأَرْضِ ۗ أَإِلَٰهٌ مَعَ اللَّهِ ۚ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ (62)

62. (Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz!
 43:50  كَشَفْنَا    keşefnā    biz kaldırınca  
Fiil   Etken   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zuhruf  Suresi 50. Ayet
فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ إِذَا هُمْ يَنْكُثُونَ (50)

50. Fakat biz onlardan azabı kaldırınca, sözlerinden dönüverdiler.
 44:12  اكْشِفْ    kşif    kaldır  
Fiil   Etken   2. şahıs, Eril, Tekil   Emir Kipi   Merfû` İsim   Belirsiz   

Duhân  Suresi 12. Ayet
رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ (12)

12. (İşte o zaman insanlar:) Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz (derler).
 50:22  فَكَشَفْنَا    fekeşefnā    biz açtık  
Fiil   Etken   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kâf  Suresi 22. Ayet
لَقَدْ كُنْتَ فِي غَفْلَةٍ مِنْ هَٰذَا فَكَشَفْنَا عَنْكَ غِطَاءَكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَدِيدٌ (22)

22. Andolsun sen bundan gaflette idin; derhal biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir (denir).
 68:42  يُكْشَفُ    yukşefu    açılacağı, sıvanacağı  
Fiil   Edilgen   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kalem  Suresi 42. Ayet
يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ إِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ (42)

42. O gün incikten açılır ve secdeye davet edilirler; fakat güç getiremezler.
Kökten (كَشْف) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 17:56  كَشْفَ    keşfe    gidermeye  
İsim   Edilgen   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 56. Ayet
قُلِ ادْعُوا الَّذِينَ زَعَمْتُمْ مِنْ دُونِهِ فَلَا يَمْلِكُونَ كَشْفَ الضُّرِّ عَنْكُمْ وَلَا تَحْوِيلًا (56)

56. (Resulüm!) De ki: "Allah'ı bırakıp da (ilah olduğunu) ileri sürdüklerinize yalvarın. Ne var ki onlar, sizin sıkıntınızı ne uzaklaştırabilir, ne de değiştirebilirler."
Kökten (كَٰشِفَٰت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 39:38  كَاشِفَاتُ    kāşifātu    kaldıracaklar  
İsim   Etken   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 38. Ayet
وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ ۚ قُلْ أَفَرَأَيْتُمْ مَا تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ إِنْ أَرَادَنِيَ اللَّهُ بِضُرٍّ هَلْ هُنَّ كَاشِفَاتُ ضُرِّهِ أَوْ أَرَادَنِي بِرَحْمَةٍ هَلْ هُنَّ مُمْسِكَاتُ رَحْمَتِهِ ۚ قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ ۖ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ (38)

38. Andolsun ki onlara: Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, elbette "Allah'tır" derler. De ki: Öyleyse bana söyler misiniz? Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun bu rahmetini önleyebilirler mi? De ki: Bana Allah yeter. Tevekkül edenler, ancak O'na güvenip dayanırlar.