Kaf-Sin-Mim     ق س م
Bölmek, dağıtmak

  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 33 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
20 kez   أَقْسَمُ
1 kez   تَسْتَقْسِمُ
1 kez   تَقَاسَمُ
1 kez   قَاسَمَ
2 kez   قَسَم
2 kez   قَسَمْ
3 kez   قِسْمَة
1 kez   مُقْتَسِمِين
1 kez   مُقَسِّمَٰت
1 kez   مَّقْسُوم
Kökten (أَقْسَمُ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 5:53  أَقْسَمُوا    eḳsemū    yemin edenler  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Mâide  Suresi 53. Ayet
وَيَقُولُ الَّذِينَ آمَنُوا أَهَٰؤُلَاءِ الَّذِينَ أَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ ۙ إِنَّهُمْ لَمَعَكُمْ ۚ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فَأَصْبَحُوا خَاسِرِينَ (53)

53. (O zaman) iman edenler: "Bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle yemin edenler?" diyeceklerdir. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir de kaybedenlerden olmuşlardır.
 5:106  فَيُقْسِمَانِ    fe yuḳsimāni    yemin etsinler  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, İkil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Mâide  Suresi 106. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ حِينَ الْوَصِيَّةِ اثْنَانِ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ أَوْ آخَرَانِ مِنْ غَيْرِكُمْ إِنْ أَنْتُمْ ضَرَبْتُمْ فِي الْأَرْضِ فَأَصَابَتْكُمْ مُصِيبَةُ الْمَوْتِ ۚ تَحْبِسُونَهُمَا مِنْ بَعْدِ الصَّلَاةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللَّهِ إِنِ ارْتَبْتُمْ لَا نَشْتَرِي بِهِ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ ۙ وَلَا نَكْتُمُ شَهَادَةَ اللَّهِ إِنَّا إِذًا لَمِنَ الْآثِمِينَ (106)

106. Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca vasiyet esnasında içinizden iki adalet sahibi kişi aranızda şahitlik etsin. Yahut seferde iken başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan, başka iki kişi (şahit olsun). Eğer şüpheye düşerseniz o iki şahidi namazdan sonra alıkor, "Bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız, akraba (menfaatine) de olsa; Allah (için yaptığımız) şahitliği gizlemiyeceğiz, (aksini yaparsak) bu takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz" diye Allah üzerine yemin ettirirsiniz.
 5:107  فَيُقْسِمَانِ    fe yuḳsimāni    yemin ederler  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, İkil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Mâide  Suresi 107. Ayet
فَإِنْ عُثِرَ عَلَىٰ أَنَّهُمَا اسْتَحَقَّا إِثْمًا فَآخَرَانِ يَقُومَانِ مَقَامَهُمَا مِنَ الَّذِينَ اسْتَحَقَّ عَلَيْهِمُ الْأَوْلَيَانِ فَيُقْسِمَانِ بِاللَّهِ لَشَهَادَتُنَا أَحَقُّ مِنْ شَهَادَتِهِمَا وَمَا اعْتَدَيْنَا إِنَّا إِذًا لَمِنَ الظَّالِمِينَ (107)

107. Bu şahitlerin (sonradan yalan söyleyerek) bir günah kazandıkları anlaşılırsa, (şahitlerin) haklarına tecavüz ettiği ölüye daha yakın olan (mirasçılardan) iki kişi onların yerini alır ve "Andolsun ki bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha gerçektir ve biz (kimsenin hakkına) tecavüz etmedik, aksi takdirde biz, elbette zalimlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler.
 6:109  وَأَقْسَمُوا    ve eḳsemū    ve yemin ettiler  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

En’âm  Suresi 109. Ayet
وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِنْ جَاءَتْهُمْ آيَةٌ لَيُؤْمِنُنَّ بِهَا ۚ قُلْ إِنَّمَا الْآيَاتُ عِنْدَ اللَّهِ ۖ وَمَا يُشْعِرُكُمْ أَنَّهَا إِذَا جَاءَتْ لَا يُؤْمِنُونَ (109)

109. Kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına dair kuvvetli bir şekilde Allah'a andiçtiler. De ki: Mucizeler ancak Allah katındandır. Ama mucize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında mısınız?
 7:49  أَقْسَمْتُمْ    eḳsemtum    yemin ettiğiniz  
Fiil   İf’al Kalıbı   2. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

A’râf  Suresi 49. Ayet
أَهَٰؤُلَاءِ الَّذِينَ أَقْسَمْتُمْ لَا يَنَالُهُمُ اللَّهُ بِرَحْمَةٍ ۚ ادْخُلُوا الْجَنَّةَ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمْ وَلَا أَنْتُمْ تَحْزَنُونَ (49)

49. Allah'ın, kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?" (ve cennet ehline dönerek): "Girin cennete; artık size korku yoktur ve siz üzülecek de değilsiniz" (derler).
 14:44  أَقْسَمْتُمْ    eḳsemtum    yemininizi  
Fiil   İf’al Kalıbı   2. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

İbrahim  Suresi 44. Ayet
وَأَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْتِيهِمُ الْعَذَابُ فَيَقُولُ الَّذِينَ ظَلَمُوا رَبَّنَا أَخِّرْنَا إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ نُجِبْ دَعْوَتَكَ وَنَتَّبِعِ الرُّسُلَ ۗ أَوَلَمْ تَكُونُوا أَقْسَمْتُمْ مِنْ قَبْلُ مَا لَكُمْ مِنْ زَوَالٍ (44)

44. Kendilerine azabın geleceği, bu yüzden zalimlerin: "Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin davetine uyalım ve peygamberlere tabi olalım" diyecekleri gün hakkında insanları uyar. (Onlara denilir ki:) "Daha önce, sizin için bir zeval olmadığına, yemin etmemiş miydiniz? "
 16:38  وَأَقْسَمُوا    ve eḳsemū    ve yemin ettiler  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Nahl  Suresi 38. Ayet
وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ ۙ لَا يَبْعَثُ اللَّهُ مَنْ يَمُوتُ ۚ بَلَىٰ وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّا وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ (38)

38. Onlar: "Allah ölen bir kimseyi diriltmez" diye olanca güçleriyle Allah'a and içtiler. Aksine, bu O'nun bizzat kendisine karşı gerçek bir vadidir. Fakat insanların çoğu bilmez.
 24:53  وَأَقْسَمُوا    ve eḳsemū    ve yemin ettiler  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Nûr  Suresi 53. Ayet
وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِنْ أَمَرْتَهُمْ لَيَخْرُجُنَّ ۖ قُلْ لَا تُقْسِمُوا ۖ طَاعَةٌ مَعْرُوفَةٌ ۚ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ (53)

53. (Münafıklar), sen hakikaten kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka (savaşa) çıkacaklarına dair, en ağır yeminleri ile Allah'a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. İtaatiniz malumdur! Bilin ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
 24:53  تُقْسِمُوا    tuḳsimū    yemin etmeyin  
Fiil   İf’al Kalıbı   2. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

Nûr  Suresi 53. Ayet
وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِنْ أَمَرْتَهُمْ لَيَخْرُجُنَّ ۖ قُلْ لَا تُقْسِمُوا ۖ طَاعَةٌ مَعْرُوفَةٌ ۚ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ (53)

53. (Münafıklar), sen hakikaten kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka (savaşa) çıkacaklarına dair, en ağır yeminleri ile Allah'a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. İtaatiniz malumdur! Bilin ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
 30:55  يُقْسِمُ    yuḳsimu    yemin ederler  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Rûm  Suresi 55. Ayet
وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يُقْسِمُ الْمُجْرِمُونَ مَا لَبِثُوا غَيْرَ سَاعَةٍ ۚ كَذَٰلِكَ كَانُوا يُؤْفَكُونَ (55)

55. Kıyamet koptuğu gün, günahkarlar, (dünyada) ancak pek kısa bir süre kaldıklarına yemin ederler. İşte onlar, (dünyada da haktan) böyle döndürülüyorlardı.
 35:42  وَأَقْسَمُوا    ve eḳsemū    ve yemin ettiler  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Fâtır  Suresi 42. Ayet
وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِنْ جَاءَهُمْ نَذِيرٌ لَيَكُونُنَّ أَهْدَىٰ مِنْ إِحْدَى الْأُمَمِ ۖ فَلَمَّا جَاءَهُمْ نَذِيرٌ مَا زَادَهُمْ إِلَّا نُفُورًا (42)

42. Kendilerine bir uyarıcı (peygamber) gelirse, herhangi bir milletten daha çok doğru yolda olacaklarına dair bütün güçleriyle Allah'a yemin etmişlerdi. Fakat onlara uyarıcı (Muhammed) gelince, bu, onların haktan uzaklaşmalarından başka bir şeyi arttırmadı.
 56:75  أُقْسِمُ    uḳsimu    yemin ederim  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Vâkı’a  Suresi 75. Ayet
فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ (75)

75. Hayır! Yıldızların yerlerine yemin ederim ki,
 68:17  أَقْسَمُوا    eḳsemū    onlar yemin etmişlerdi  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Kalem  Suresi 17. Ayet
إِنَّا بَلَوْنَاهُمْ كَمَا بَلَوْنَا أَصْحَابَ الْجَنَّةِ إِذْ أَقْسَمُوا لَيَصْرِمُنَّهَا مُصْبِحِينَ (17)

17. Biz, vaktiyle "bahçe sahipleri" ne bela verdiğimiz gibi, onlara da bela verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi.
 69:38  أُقْسِمُ    uḳsimu    yemin ederim  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Hâkka  Suresi 38. Ayet
فَلَا أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ (38)

38. Görebildikleriniz üzerine yemin ederim,
 70:40  أُقْسِمُ    uḳsimu    yemin ederim ki  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Me’âric  Suresi 40. Ayet
فَلَا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ إِنَّا لَقَادِرُونَ (40)

40. Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, bizim gücümüz yeter:
 75:1  أُقْسِمُ    uḳsimu    and içerim  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Kıyâme  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ لَا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ (1)

1. Kıyamet gününe yemin ederim.
 75:2  أُقْسِمُ    uḳsimu    and içerim  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Kıyâme  Suresi 2. Ayet
وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ (2)

2. Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).
 81:15  أُقْسِمُ    uḳsimu    yemin ederim  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Tekvîr  Suresi 15. Ayet
فَلَا أُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ (15)

15. Şimdi yemin ederim o sinenlere,
 84:16  أُقْسِمُ    uḳsimu    and içerim  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

İnşikâk  Suresi 16. Ayet
فَلَا أُقْسِمُ بِالشَّفَقِ (16)

16. Hayır! Şafağa, yemin ederim ki,
 90:1  أُقْسِمُ    uḳsimu    and içerim  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Beled  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ لَا أُقْسِمُ بِهَٰذَا الْبَلَدِ (1)

1. Andolsun bu beldeye,
Kökten (تَسْتَقْسِمُ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 5:3  تَسْتَقْسِمُوا    testeḳsimū    ve kısmet şans aramanız  
Fiil   İstif’al Kalıbı   2. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

Mâide  Suresi 3. Ayet
حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطِيحَةُ وَمَا أَكَلَ السَّبُعُ إِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَأَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْأَزْلَامِ ۚ ذَٰلِكُمْ فِسْقٌ ۗ الْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ دِينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ ۚ الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِينًا ۚ فَمَنِ اضْطُرَّ فِي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِإِثْمٍ ۙ فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ (3)

3. Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kafirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Kökten (تَقَاسَمُ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 27:49  تَقَاسَمُوا    teḳāsemū    and içerek  
Fiil   Tefâ’ul Kalıbı   2. şahıs, Eril, Çoğul   Emir Kipi   

Neml  Suresi 49. Ayet
قَالُوا تَقَاسَمُوا بِاللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُ وَأَهْلَهُ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِ مَا شَهِدْنَا مَهْلِكَ أَهْلِهِ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ (49)

49. Allah'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskın yapalım (hepsini öldürelim); sonra da velisine: "Biz (Salih) ailesinin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz" diyelim.
Kökten (قَاسَمَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 7:21  وَقَاسَمَهُمَا    ve ḳāsemehumā    ve onlara yemin etti  
Fiil   Mufa’ale Kalıbı   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

A’râf  Suresi 21. Ayet
وَقَاسَمَهُمَا إِنِّي لَكُمَا لَمِنَ النَّاصِحِينَ (21)

21. Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti.
Kökten (قَسَم) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 56:76  لَقَسَمٌ    leḳasemun    bir yemindir  
İsim   Mufa’ale Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Vâkı’a  Suresi 76. Ayet
وَإِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ (76)

76. Bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir.
 89:5  قَسَمٌ    ḳasemun    bir yemin  
İsim   Mufa’ale Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fecr  Suresi 5. Ayet
هَلْ فِي ذَٰلِكَ قَسَمٌ لِذِي حِجْرٍ (5)

5. Bunlarda akıl sahibi için elbette birer yemin (değeri) vardır.
Kökten (قَسَمْ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 43:32  يَقْسِمُونَ    yeḳsimūne    bölüştürüyorlar  
Fiil   Mufa’ale Kalıbı   3. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zuhruf  Suresi 32. Ayet
أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَ ۚ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُمْ مَعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۚ وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا سُخْرِيًّا ۗ وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ (32)

32. Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.
 43:32  قَسَمْنَا    ḳasemnā    taksim ettik  
Fiil   Mufa’ale Kalıbı   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zuhruf  Suresi 32. Ayet
أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَ ۚ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُمْ مَعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۚ وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا سُخْرِيًّا ۗ وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ (32)

32. Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.
Kökten (قِسْمَة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 4:8  الْقِسْمَةَ    l-ḳismete    miras taksiminde  
İsim   Mufa’ale Kalıbı   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 8. Ayet
وَإِذَا حَضَرَ الْقِسْمَةَ أُولُو الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينُ فَارْزُقُوهُمْ مِنْهُ وَقُولُوا لَهُمْ قَوْلًا مَعْرُوفًا (8)

8. (Mirastan payı olmayan) yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa bundan, onları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin.
 53:22  قِسْمَةٌ    ḳismetun    bir taksimdir  
İsim   Mufa’ale Kalıbı   Dişil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Necm  Suresi 22. Ayet
تِلْكَ إِذًا قِسْمَةٌ ضِيزَىٰ (22)

22. O zaman bu, insafsızca bir taksim!
 54:28  قِسْمَةٌ    ḳismetun    paylaştırılacağını  
İsim   Mufa’ale Kalıbı   Dişil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kamer  Suresi 28. Ayet
وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاءَ قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْ ۖ كُلُّ شِرْبٍ مُحْتَضَرٌ (28)

28. Onlara, suyun aralarında paylaştırıldığını haber ver. Her biri kendi içme sırasında gelsin.
Kökten (مُقْتَسِمِين) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 15:90  الْمُقْتَسِمِينَ    l-muḳtesimīne    kısımlara ayıranlara  
İsim   İfti’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hicr  Suresi 90. Ayet
كَمَا أَنْزَلْنَا عَلَى الْمُقْتَسِمِينَ (90)

90. Nitekim biz, (Kur'an'ı) kısımlara ayıranlara azabı indirmişizdir.
Kökten (مُقَسِّمَٰت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 51:4  فَالْمُقَسِّمَاتِ    felmuḳassimāti    taksim edenlere andolsun  
İsim   Tef’il Kalıbı   Etken   Dişil, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Zâriyât  Suresi 4. Ayet
فَالْمُقَسِّمَاتِ أَمْرًا (4)

4. İşleri ayıranlara andolsun ki,
Kökten (مَّقْسُوم) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 15:44  مَقْسُومٌ    meḳsūmun    ayrılmıştır  
İsim   Tef’il Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hicr  Suresi 44. Ayet
لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِكُلِّ بَابٍ مِنْهُمْ جُزْءٌ مَقْسُومٌ (44)

44. Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan her kapı için birer gurup ayrılmıştır.