Kaf-Lam-Be     ق ل ب
Dönmek

  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 168 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
1 kez   تَتَقَلَّبُ
1 kez   تُقْلَبُ
5 kez   تَقَلُّب
132 kez   قَلْب
6 kez   قَلَّبُ
1 kez   مُتَقَلَّب
2 kez   مُنقَلَب
3 kez   مُنقَلِبُون
17 kez   ٱنقَلَبَ
Kökten (تَتَقَلَّبُ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 24:37  تَتَقَلَّبُ    teteḳallebu    ters döneceği  
Fiil   Tefa’ul Kalıbı   3. şahıs, Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Nûr  Suresi 37. Ayet
رِجَالٌ لَا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ ۙ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ (37)

37. Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
Kökten (تُقْلَبُ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 29:21  تُقْلَبُونَ    tuḳlebūne    çevrilirsiniz  
Fiil   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

Ankebût  Suresi 21. Ayet
يُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَيَرْحَمُ مَنْ يَشَاءُ ۖ وَإِلَيْهِ تُقْلَبُونَ (21)

21. O, dilediğine azabeder, dilediğini esirger. Ancak O'na döndürüleceksiniz.
Kökten (تَقَلُّب) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:144  تَقَلُّبَ    teḳallube    çevrilip durduğunu  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Bakara  Suresi 144. Ayet
قَدْ نَرَىٰ تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَاءِ ۖ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا ۚ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ ۚ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ ۗ وَإِنَّ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ ۗ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ (144)

144. (Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.
 3:196  تَقَلُّبُ    teḳallubu    gezip dolaşması  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 196. Ayet
لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي الْبِلَادِ (196)

196. İnkarcıların (refah içinde) diyar diyar dolaşması, sakın seni aldatmasın!
 16:46  تَقَلُّبِهِمْ    teḳallubihim    dönüp dolaşırlarken  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Nahl  Suresi 46. Ayet
أَوْ يَأْخُذَهُمْ فِي تَقَلُّبِهِمْ فَمَا هُمْ بِمُعْجِزِينَ (46)

46. Yahut onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) aciz bırakacak değillerdir.
 26:219  وَتَقَلُّبَكَ    ve teḳallubeke    ve eğilip doğrulurken  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Şu’arâ  Suresi 219. Ayet
وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِدِينَ (219)

219. Secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor).
 40:4  تَقَلُّبُهُمْ    teḳallubuhum    onların dolaşmaları  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Mü’min  Suresi 4. Ayet
مَا يُجَادِلُ فِي آيَاتِ اللَّهِ إِلَّا الَّذِينَ كَفَرُوا فَلَا يَغْرُرْكَ تَقَلُّبُهُمْ فِي الْبِلَادِ (4)

4. İnkar edenler müstesna, hiç kimse Allah'ın ayetleri hakkında tartışmaz. Onların şehirlerde (rahatlıkla) gezip dolaşması seni aldatmasın.
Kökten (قَلْب) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:7  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Bakara  Suresi 7. Ayet
خَتَمَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَعَلَىٰ سَمْعِهِمْ ۖ وَعَلَىٰ أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ (7)

7. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır.
 2:10  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    onların kablerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Bakara  Suresi 10. Ayet
فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَهُمُ اللَّهُ مَرَضًا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ (10)

10. Onların kalblerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır.
 2:74  قُلُوبُكُمْ    ḳulūbukum    kalbleriniz  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Bakara  Suresi 74. Ayet
ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُمْ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ أَوْ أَشَدُّ قَسْوَةً ۚ وَإِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الْأَنْهَارُ ۚ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَاءُ ۚ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ ۗ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ (74)

74. (Ne var ki) bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı. Artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.
 2:88  قُلُوبُنَا    ḳulūbunā    kalblerimiz  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Bakara  Suresi 88. Ayet
وَقَالُوا قُلُوبُنَا غُلْفٌ ۚ بَلْ لَعَنَهُمُ اللَّهُ بِكُفْرِهِمْ فَقَلِيلًا مَا يُؤْمِنُونَ (88)

88. (Yahudiler peygamberlerle alay ederek) "Kalplerimiz perdelidir" dediler. Hayır; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lanet etmiştir. O yüzden çok az inanırlar.
 2:93  قُلُوبِهِمُ    ḳulūbihimu    kalblerine  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Bakara  Suresi 93. Ayet
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُوا مَا آتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُوا ۖ قَالُوا سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَأُشْرِبُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْ ۚ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِهِ إِيمَانُكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (93)

93. Hatırlayın ki, Tur dağının altında sizden söz almış: Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri anlayın, demiştik. Onlar: İşittik ve isyan ettik, dediler. İnkarları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu. De ki: Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!
 2:97  قَلْبِكَ    ḳalbike    kalbine  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Bakara  Suresi 97. Ayet
قُلْ مَنْ كَانَ عَدُوًّا لِجِبْرِيلَ فَإِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلَىٰ قَلْبِكَ بِإِذْنِ اللَّهِ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرَىٰ لِلْمُؤْمِنِينَ (97)

97. De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın izniyle Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir.
 2:118  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Bakara  Suresi 118. Ayet
وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ لَوْلَا يُكَلِّمُنَا اللَّهُ أَوْ تَأْتِينَا آيَةٌ ۗ كَذَٰلِكَ قَالَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ مِثْلَ قَوْلِهِمْ ۘ تَشَابَهَتْ قُلُوبُهُمْ ۗ قَدْ بَيَّنَّا الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ (118)

118. Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konuşmalı ya da bize bir ayet (mucize) gelmeli değil miydi? Onlardan öncekiler de işte tıpkı onların dediklerini demişlerdi. Kalpleri (akılları) nasıl da birbirine benzedi? Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere ayetleri apaçık gösterdik.
 2:204  قَلْبِهِ    ḳalbihi    kalbinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Bakara  Suresi 204. Ayet
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللَّهَ عَلَىٰ مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ (204)

204. İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah'ı şahit tutar. Halbuki o, hasımların en yamanıdır.
 2:225  قُلُوبُكُمْ    ḳulūbukum    kalblerinizin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Bakara  Suresi 225. Ayet
لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا كَسَبَتْ قُلُوبُكُمْ ۗ وَاللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ (225)

225. Allah sizi kasıtsız yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Lakin kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutar. Allah gafurdur, halimdir.
 2:260  قَلْبِي    ḳalbī    kalbimin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Bakara  Suresi 260. Ayet
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَىٰ ۖ قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِنْ ۖ قَالَ بَلَىٰ وَلَٰكِنْ لِيَطْمَئِنَّ قَلْبِي ۖ قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَىٰ كُلِّ جَبَلٍ مِنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا ۚ وَاعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (260)

260. İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azizdir, hakimdir, buyurdu.
 2:283  قَلْبُهُ    ḳalbuhu    onun kalbi  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Bakara  Suresi 283. Ayet
وَإِنْ كُنْتُمْ عَلَىٰ سَفَرٍ وَلَمْ تَجِدُوا كَاتِبًا فَرِهَانٌ مَقْبُوضَةٌ ۖ فَإِنْ أَمِنَ بَعْضُكُمْ بَعْضًا فَلْيُؤَدِّ الَّذِي اؤْتُمِنَ أَمَانَتَهُ وَلْيَتَّقِ اللَّهَ رَبَّهُ ۗ وَلَا تَكْتُمُوا الشَّهَادَةَ ۚ وَمَنْ يَكْتُمْهَا فَإِنَّهُ آثِمٌ قَلْبُهُ ۗ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ (283)

283. Yolculukta olur da, yazacak kimse bulamazsanız (borca karşılık) alınmış bir rehin de yeterlidir. Birbirinize bir emanet bırakırsanız, emanet bırakılan kimse emaneti sahibine versin ve (bu hususta) Rabbi olan Allah'tan korksun. Şahitliği bildiklerinizi gizlemeyin. Kim onu gizlerse, bilsin ki onun kalbi günahkardır. Allah yapmakta olduklarınızı bilir.
 3:7  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 7. Ayet
هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ ۖ فَأَمَّا الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاءَ الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاءَ تَأْوِيلِهِ ۗ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلَّا اللَّهُ ۗ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِنْ عِنْدِ رَبِّنَا ۗ وَمَا يَذَّكَّرُ إِلَّا أُولُو الْأَلْبَابِ (7)

7. Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur'an'ın) bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek payeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.
 3:8  قُلُوبَنَا    ḳulūbenā    kalblerimizi  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 8. Ayet
رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً ۚ إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ (8)

8. (Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.
 3:103  قُلُوبِكُمْ    ḳulūbikum    kalblerinizin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 103. Ayet
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا ۚ وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنْتُمْ أَعْدَاءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلَىٰ شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَأَنْقَذَكُمْ مِنْهَا ۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ (103)

103. Hep birlikte Allah'ın ipine (İslam'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.
 3:126  قُلُوبُكُمْ    ḳulūbukum    kalbleriniz  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 126. Ayet
وَمَا جَعَلَهُ اللَّهُ إِلَّا بُشْرَىٰ لَكُمْ وَلِتَطْمَئِنَّ قُلُوبُكُمْ بِهِ ۗ وَمَا النَّصْرُ إِلَّا مِنْ عِنْدِ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ (126)

126. Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bu sayede rahatlasın diye yaptı. Zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır.
 3:151  قُلُوبِ    ḳulūbi    kalblerine  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 151. Ayet
سَنُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَا أَشْرَكُوا بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا ۖ وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ ۚ وَبِئْسَ مَثْوَى الظَّالِمِينَ (151)

151. Allah'ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaları sebebiyle, kafirlerin kalplerine yakında korku salacağız. Gidecekleri yer de cehennemdir. Zalimlerin varacağı yer ne kötüdür!
 3:154  قُلُوبِكُمْ    ḳulūbikum    kalbleriniz  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 154. Ayet
ثُمَّ أَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ بَعْدِ الْغَمِّ أَمَنَةً نُعَاسًا يَغْشَىٰ طَائِفَةً مِنْكُمْ ۖ وَطَائِفَةٌ قَدْ أَهَمَّتْهُمْ أَنْفُسُهُمْ يَظُنُّونَ بِاللَّهِ غَيْرَ الْحَقِّ ظَنَّ الْجَاهِلِيَّةِ ۖ يَقُولُونَ هَلْ لَنَا مِنَ الْأَمْرِ مِنْ شَيْءٍ ۗ قُلْ إِنَّ الْأَمْرَ كُلَّهُ لِلَّهِ ۗ يُخْفُونَ فِي أَنْفُسِهِمْ مَا لَا يُبْدُونَ لَكَ ۖ يَقُولُونَ لَوْ كَانَ لَنَا مِنَ الْأَمْرِ شَيْءٌ مَا قُتِلْنَا هَاهُنَا ۗ قُلْ لَوْ كُنْتُمْ فِي بُيُوتِكُمْ لَبَرَزَ الَّذِينَ كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقَتْلُ إِلَىٰ مَضَاجِعِهِمْ ۖ وَلِيَبْتَلِيَ اللَّهُ مَا فِي صُدُورِكُمْ وَلِيُمَحِّصَ مَا فِي قُلُوبِكُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ (154)

154. Sonra o kederin arkasından Allah size bir güven indirdi ki, (bu güvenin yol açtığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu. Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir gurup da, Allah'a karşı haksız yere cahiliye devrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar, "Bu işten bize ne!" diyorlardı. De ki: İş (zafer, yardım, herşeyin karar ve buyruğu) tamamen Allah'a aittir. Onlar, sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar. "Bu işten bize bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik" diyorlar. Şöyle de: Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi. Allah, içinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek için (böyle yaptı). Allah içinizde ne varsa hepsini bilir.
 3:156  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 156. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ كَفَرُوا وَقَالُوا لِإِخْوَانِهِمْ إِذَا ضَرَبُوا فِي الْأَرْضِ أَوْ كَانُوا غُزًّى لَوْ كَانُوا عِنْدَنَا مَا مَاتُوا وَمَا قُتِلُوا لِيَجْعَلَ اللَّهُ ذَٰلِكَ حَسْرَةً فِي قُلُوبِهِمْ ۗ وَاللَّهُ يُحْيِي وَيُمِيتُ ۗ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ (156)

156. Ey iman edenler! Sizler, inkar edenler ve yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında: "Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah bu kanaatı onların kalplerine (kaybettikleri yakınları için onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu. Canı veren de alan da Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür.
 3:159  الْقَلْبِ    l-ḳalbi    yürekli  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 159. Ayet
فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللَّهِ لِنْتَ لَهُمْ ۖ وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَ ۖ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الْأَمْرِ ۖ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ (159)

159. O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.
 3:167  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Âl-i İmrân  Suresi 167. Ayet
وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ نَافَقُوا ۚ وَقِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا قَاتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَوِ ادْفَعُوا ۖ قَالُوا لَوْ نَعْلَمُ قِتَالًا لَاتَّبَعْنَاكُمْ ۗ هُمْ لِلْكُفْرِ يَوْمَئِذٍ أَقْرَبُ مِنْهُمْ لِلْإِيمَانِ ۚ يَقُولُونَ بِأَفْوَاهِهِمْ مَا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ ۗ وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يَكْتُمُونَ (167)

167. İki birliğin karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler, ancak Allah'ın dilemesiyle olmuştur ki, bu da, müminleri ayırdetmesi ve münafıkları ortaya çıkarması için idi. Bunlara: "Gelin, Allah yolunda çarpışın; ya da savunma yapın" denildiği zaman, "Harbetmeyi bilseydik, elbette sizin peşinizden gelirdik" dediler. Onlar o gün, imandan çok, kafirliğe yakın idiler. Ağızlarıyla, kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Halbuki Allah, onların içlerinde gizlediklerini daha iyi bilir.
 4:63  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    onların kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Nisâ  Suresi 63. Ayet
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ يَعْلَمُ اللَّهُ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَعِظْهُمْ وَقُلْ لَهُمْ فِي أَنْفُسِهِمْ قَوْلًا بَلِيغًا (63)

63. Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir; onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında tesirli söz söyle.
 4:155  قُلُوبُنَا    ḳulūbunā    kalblerimiz  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Nisâ  Suresi 155. Ayet
فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ وَكُفْرِهِمْ بِآيَاتِ اللَّهِ وَقَتْلِهِمُ الْأَنْبِيَاءَ بِغَيْرِ حَقٍّ وَقَوْلِهِمْ قُلُوبُنَا غُلْفٌ ۚ بَلْ طَبَعَ اللَّهُ عَلَيْهَا بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًا (155)

155. Sözlerinden dönmeleri, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "Kalplerimiz kılıflanmıştır" demeleri sebebiyle (onları lanetledik, türlü belalar verdik. Onların kalpleri kılıflı değildir;) tam aksine küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur; pek azı müstesna artık iman etmezler.
 5:13  قُلُوبَهُمْ    ḳulūbehum    kalblerini  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Mâide  Suresi 13. Ayet
فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ ۙ وَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهِ ۚ وَلَا تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىٰ خَائِنَةٍ مِنْهُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِنْهُمْ ۖ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ (13)

13. Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine öğretilen ahkamın (Tevrat'ın) önemli bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.
 5:41  قُلُوبَهُمْ    ḳulūbehum    kalblerini  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   

Mâide  Suresi 41. Ayet
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْ ۛ وَمِنَ الَّذِينَ هَادُوا ۛ سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِهِ ۖ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا ۚ وَمَنْ يُرِدِ اللَّهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ۚ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللَّهُ أَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ ۚ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ ۖ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ (41)

41. Ey Resul! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.
 5:41  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Mâide  Suresi 41. Ayet
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْ ۛ وَمِنَ الَّذِينَ هَادُوا ۛ سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِهِ ۖ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا ۚ وَمَنْ يُرِدِ اللَّهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ۚ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللَّهُ أَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ ۚ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ ۖ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ (41)

41. Ey Resul! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.
 5:52  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

Mâide  Suresi 52. Ayet
فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَىٰ أَنْ تُصِيبَنَا دَائِرَةٌ ۚ فَعَسَى اللَّهُ أَنْ يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِنْ عِنْدِهِ فَيُصْبِحُوا عَلَىٰ مَا أَسَرُّوا فِي أَنْفُسِهِمْ نَادِمِينَ (52)

52. Kalblerinde hastalık bulunanların: "Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih, yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır.
 5:113  قُلُوبُنَا    ḳulūbunā    kalblerimizin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Mâide  Suresi 113. Ayet
قَالُوا نُرِيدُ أَنْ نَأْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا وَنَعْلَمَ أَنْ قَدْ صَدَقْتَنَا وَنَكُونَ عَلَيْهَا مِنَ الشَّاهِدِينَ (113)

113. Onlar "Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım istiyoruz" demişlerdi.
 6:25  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

En’âm  Suresi 25. Ayet
وَمِنْهُمْ مَنْ يَسْتَمِعُ إِلَيْكَ ۖ وَجَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَنْ يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا ۚ وَإِنْ يَرَوْا كُلَّ آيَةٍ لَا يُؤْمِنُوا بِهَا ۚ حَتَّىٰ إِذَا جَاءُوكَ يُجَادِلُونَكَ يَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ (25)

25. Onlardan seni (okuduğun Kur'an'ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kafirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyerek seninle tartışırlar.
 6:43  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

En’âm  Suresi 43. Ayet
فَلَوْلَا إِذْ جَاءَهُمْ بَأْسُنَا تَضَرَّعُوا وَلَٰكِنْ قَسَتْ قُلُوبُهُمْ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (43)

43. Hiç olmazsa, onlara bu şekilde azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi! Fakat kalpleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını cazip gösterdi.
 6:46  قُلُوبِكُمْ    ḳulūbikum    kalblerinizin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

En’âm  Suresi 46. Ayet
قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَخَذَ اللَّهُ سَمْعَكُمْ وَأَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمْ مَنْ إِلَٰهٌ غَيْرُ اللَّهِ يَأْتِيكُمْ بِهِ ۗ انْظُرْ كَيْفَ نُصَرِّفُ الْآيَاتِ ثُمَّ هُمْ يَصْدِفُونَ (46)

46. De ki: Ne dersiniz; eğer Allah kulaklarınızı sağır, gözlerinizi kör eder, kalplerinizi de mühürlerse bunları size Allah'tan başka hangi tanrı geri verebilir! Bak, delilleri nasıl açıklıyoruz. Onlar hala yüz çeviriyorlar!
 7:100  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

A’râf  Suresi 100. Ayet
أَوَلَمْ يَهْدِ لِلَّذِينَ يَرِثُونَ الْأَرْضَ مِنْ بَعْدِ أَهْلِهَا أَنْ لَوْ نَشَاءُ أَصَبْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ ۚ وَنَطْبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَسْمَعُونَ (100)

100. Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara hala şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler.
 7:101  قُلُوبِ    ḳulūbi    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   

A’râf  Suresi 101. Ayet
تِلْكَ الْقُرَىٰ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَائِهَا ۚ وَلَقَدْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا مِنْ قَبْلُ ۚ كَذَٰلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِ الْكَافِرِينَ (101)

101. İşte o ülkeler... Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte kafirlerin kalplerini Allah böyle mühürler.
 7:179  قُلُوبٌ    ḳulūbun    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 179. Ayet
وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ ۖ لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لَا يَسْمَعُونَ بِهَا ۚ أُولَٰئِكَ كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ (179)

179. Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
 8:2  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    yürekleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 2. Ayet
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ (2)

2. Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.
 8:10  قُلُوبُكُمْ    ḳulūbukum    kalbiniz  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 10. Ayet
وَمَا جَعَلَهُ اللَّهُ إِلَّا بُشْرَىٰ وَلِتَطْمَئِنَّ بِهِ قُلُوبُكُمْ ۚ وَمَا النَّصْرُ إِلَّا مِنْ عِنْدِ اللَّهِ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (10)

10. Allah bunu (meleklerle yardımı) sadece müjde olsun ve onunla kalbiniz yatışsın diye yapmıştı. Zaten yardım yalnız Allah tarafındandır. Çünkü Allah mutlak galiptir, yegane hüküm ve hikmet sahibidir.
 8:11  قُلُوبِكُمْ    ḳulūbikum    kalblerinizin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 11. Ayet
إِذْ يُغَشِّيكُمُ النُّعَاسَ أَمَنَةً مِنْهُ وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُمْ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً لِيُطَهِّرَكُمْ بِهِ وَيُذْهِبَ عَنْكُمْ رِجْزَ الشَّيْطَانِ وَلِيَرْبِطَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمْ وَيُثَبِّتَ بِهِ الْأَقْدَامَ (11)

11. O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu; sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (verdiği vesveseyi) sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve savaşta sebat ettirmek için üzerinize gökten bir su (yağmur) indiriyordu.
 8:12  قُلُوبِ    ḳulūbi    yüreklerine  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 12. Ayet
إِذْ يُوحِي رَبُّكَ إِلَى الْمَلَائِكَةِ أَنِّي مَعَكُمْ فَثَبِّتُوا الَّذِينَ آمَنُوا ۚ سَأُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ فَاضْرِبُوا فَوْقَ الْأَعْنَاقِ وَاضْرِبُوا مِنْهُمْ كُلَّ بَنَانٍ (12)

12. Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun; Ben kafirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına! diye vahyediyordu.
 8:24  وَقَلْبِهِ    ve ḳalbihi    onun kalbi  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 24. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ ۖ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ (24)

24. Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resulüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.
 8:49  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 49. Ayet
إِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ غَرَّ هَٰؤُلَاءِ دِينُهُمْ ۗ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَإِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (49)

49. O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), "Bunları, dinleri aldatmış" diyorlardı. Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O'dur. Yoksa orduların sayı ve techizat üstünlüğü değildir).
 8:63  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    onların kalblerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 63. Ayet
وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ ۚ لَوْ أَنْفَقْتَ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مَا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ ۚ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (63)

63. Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. Çünkü O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.
 8:63  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    onların kalblerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 63. Ayet
وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ ۚ لَوْ أَنْفَقْتَ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مَا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ ۚ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (63)

63. Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. Çünkü O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.
 8:70  قُلُوبِكُمْ    ḳulūbikum    sizin kalblerinizde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 70. Ayet
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِمَنْ فِي أَيْدِيكُمْ مِنَ الْأَسْرَىٰ إِنْ يَعْلَمِ اللَّهُ فِي قُلُوبِكُمْ خَيْرًا يُؤْتِكُمْ خَيْرًا مِمَّا أُخِذَ مِنْكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ۗ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ (70)

70. Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah kalplerinizde hayır olduğunu bilirse, sizden alınandan (fidyeden) daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
 9:8  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 8. Ayet
كَيْفَ وَإِنْ يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ لَا يَرْقُبُوا فِيكُمْ إِلًّا وَلَا ذِمَّةً ۚ يُرْضُونَكُمْ بِأَفْوَاهِهِمْ وَتَأْبَىٰ قُلُوبُهُمْ وَأَكْثَرُهُمْ فَاسِقُونَ (8)

8. Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır.
 9:15  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    yüreklerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 15. Ayet
وَيُذْهِبْ غَيْظَ قُلُوبِهِمْ ۗ وَيَتُوبُ اللَّهُ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (15)

15. Ve onların (müminlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
 9:45  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 45. Ayet
إِنَّمَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَارْتَابَتْ قُلُوبُهُمْ فَهُمْ فِي رَيْبِهِمْ يَتَرَدَّدُونَ (45)

45. Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler.
 9:60  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 60. Ayet
إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاءِ وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ اللَّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ ۖ فَرِيضَةً مِنَ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (60)

60. Sadakalar (zekatlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekat toplayan) memurlara, gönülleri (İslam'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir.
 9:64  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 64. Ayet
يَحْذَرُ الْمُنَافِقُونَ أَنْ تُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ سُورَةٌ تُنَبِّئُهُمْ بِمَا فِي قُلُوبِهِمْ ۚ قُلِ اسْتَهْزِئُوا إِنَّ اللَّهَ مُخْرِجٌ مَا تَحْذَرُونَ (64)

64. Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin müminlere indirilmesinden çekinirler. De ki: Siz alay edin! Allah o çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır.
 9:77  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    onların kalblerine  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 77. Ayet
فَأَعْقَبَهُمْ نِفَاقًا فِي قُلُوبِهِمْ إِلَىٰ يَوْمِ يَلْقَوْنَهُ بِمَا أَخْلَفُوا اللَّهَ مَا وَعَدُوهُ وَبِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ (77)

77. Nihayet, Allah'a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak (iki yüzlülük) soktu.
 9:87  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 87. Ayet
رَضُوا بِأَنْ يَكُونُوا مَعَ الْخَوَالِفِ وَطُبِعَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَفْقَهُونَ (87)

87. Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine mühür vuruldu. Bu yüzden onlar anlamazlar.
 9:93  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    onların kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 93. Ayet
إِنَّمَا السَّبِيلُ عَلَى الَّذِينَ يَسْتَأْذِنُونَكَ وَهُمْ أَغْنِيَاءُ ۚ رَضُوا بِأَنْ يَكُونُوا مَعَ الْخَوَالِفِ وَطَبَعَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ (93)

93. Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir. Çünkü onlar geri kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular. Allah da onların kalplerini mühürledi, artık onlar (neyin doğru olduğunu) bilmezler.
 9:110  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 110. Ayet
لَا يَزَالُ بُنْيَانُهُمُ الَّذِي بَنَوْا رِيبَةً فِي قُلُوبِهِمْ إِلَّا أَنْ تَقَطَّعَ قُلُوبُهُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (110)

110. Yaptıkları bina, (ölüp de) kalpleri parçalanıncaya kadar yüreklerine devamlı olarak bir kuşku (sebebi) olacaktır. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.
 9:110  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    yüreklerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 110. Ayet
لَا يَزَالُ بُنْيَانُهُمُ الَّذِي بَنَوْا رِيبَةً فِي قُلُوبِهِمْ إِلَّا أَنْ تَقَطَّعَ قُلُوبُهُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (110)

110. Yaptıkları bina, (ölüp de) kalpleri parçalanıncaya kadar yüreklerine devamlı olarak bir kuşku (sebebi) olacaktır. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.
 9:117  قُلُوبُ    ḳulūbu    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 117. Ayet
لَقَدْ تَابَ اللَّهُ عَلَى النَّبِيِّ وَالْمُهَاجِرِينَ وَالْأَنْصَارِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ فِي سَاعَةِ الْعُسْرَةِ مِنْ بَعْدِ مَا كَادَ يَزِيغُ قُلُوبُ فَرِيقٍ مِنْهُمْ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ ۚ إِنَّهُ بِهِمْ رَءُوفٌ رَحِيمٌ (117)

117. Andolsun ki Allah, müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyan muhacirlerle ensarı affetti. Sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir.
 9:125  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    yüreklerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 125. Ayet
وَأَمَّا الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَتْهُمْ رِجْسًا إِلَىٰ رِجْسِهِمْ وَمَاتُوا وَهُمْ كَافِرُونَ (125)

125. Kalplerinde hastalık (kafirlik ve münafıklık) olanlara gelince, onların da inkarlarını büsbütün artırır ve onlar artık kafir olarak ölürler.
 9:127  قُلُوبَهُمْ    ḳulūbehum    onların kalblerini  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 127. Ayet
وَإِذَا مَا أُنْزِلَتْ سُورَةٌ نَظَرَ بَعْضُهُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ هَلْ يَرَاكُمْ مِنْ أَحَدٍ ثُمَّ انْصَرَفُوا ۚ صَرَفَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَفْقَهُونَ (127)

127. Bir sure indirildiği zaman, (göz kırpıp alay ederek) birbirlerine bakar (ve): (Çevreden) sizi birisi görüyor mu? diye sorarlar, sonra da (sıvışıp) giderler. Anlamayan bir kavim oldukları için Allah onların kalplerini (imandan) çevirmiştir.
 10:74  قُلُوبِ    ḳulūbi    kalpleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 74. Ayet
ثُمَّ بَعَثْنَا مِنْ بَعْدِهِ رُسُلًا إِلَىٰ قَوْمِهِمْ فَجَاءُوهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا بِهِ مِنْ قَبْلُ ۚ كَذَٰلِكَ نَطْبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِ الْمُعْتَدِينَ (74)

74. Sonra onun arkasından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara mucizeler getirdiler. Fakat onlar daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte haddi aşanların kalplerini biz böyle mühürleriz.
 10:88  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalplerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 88. Ayet
وَقَالَ مُوسَىٰ رَبَّنَا إِنَّكَ آتَيْتَ فِرْعَوْنَ وَمَلَأَهُ زِينَةً وَأَمْوَالًا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا رَبَّنَا لِيُضِلُّوا عَنْ سَبِيلِكَ ۖ رَبَّنَا اطْمِسْ عَلَىٰ أَمْوَالِهِمْ وَاشْدُدْ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُوا حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ (88)

88. Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun ve kavmine dünya hayatında zinet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri), insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici cezayı görünceye kadar iman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver (ki iman etsinler).
 13:28  الْقُلُوبُ    l-ḳulūbu    gönüller  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ra’d  Suresi 28. Ayet
الَّذِينَ آمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللَّهِ ۗ أَلَا بِذِكْرِ اللَّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ (28)

28. Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükunete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.
 13:28  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    gönülleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ra’d  Suresi 28. Ayet
الَّذِينَ آمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللَّهِ ۗ أَلَا بِذِكْرِ اللَّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ (28)

28. Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükunete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.
 15:12  قُلُوبِ    ḳulūbi    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hicr  Suresi 12. Ayet
كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ (12)

12. İşte böylece biz onu, (inkarcılığı) suçluların kalplerine sokarız.
 16:22  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 22. Ayet
إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ ۚ فَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ قُلُوبُهُمْ مُنْكِرَةٌ وَهُمْ مُسْتَكْبِرُونَ (22)

22. İlahınız bir tek Tanrıdır. Fakat ahirete inanmayanlar var ya, onların kalpleri inkarcı, kendileri de böbürlenen kimselerdir.
 16:106  وَقَلْبُهُ    veḳalbuhu    ve kalbi  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 106. Ayet
مَنْ كَفَرَ بِاللَّهِ مِنْ بَعْدِ إِيمَانِهِ إِلَّا مَنْ أُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالْإِيمَانِ وَلَٰكِنْ مَنْ شَرَحَ بِالْكُفْرِ صَدْرًا فَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ مِنَ اللَّهِ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ (106)

106. Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkar ederse -kalbi iman ile dolu olduğu halde (inkara) zorlanan başka- fakat kim kalbini kafirliğe açarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır.
 16:108  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 108. Ayet
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ طَبَعَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَسَمْعِهِمْ وَأَبْصَارِهِمْ ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ (108)

108. İşte onlar Allah'ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. Ve onlar gafillerin kendileridir.
 17:46  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kableri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 46. Ayet
وَجَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَنْ يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا ۚ وَإِذَا ذَكَرْتَ رَبَّكَ فِي الْقُرْآنِ وَحْدَهُ وَلَّوْا عَلَىٰ أَدْبَارِهِمْ نُفُورًا (46)

46. Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur'an'da Rabbinin birliğini yadettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler.
 18:14  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Kehf  Suresi 14. Ayet
وَرَبَطْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ إِذْ قَامُوا فَقَالُوا رَبُّنَا رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَنْ نَدْعُوَ مِنْ دُونِهِ إِلَٰهًا ۖ لَقَدْ قُلْنَا إِذًا شَطَطًا (14)

14. Onların kalplerini metin kıldık. O yiğitler (o yerin hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.
 18:28  قَلْبَهُ    ḳalbehu    kalbini  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kehf  Suresi 28. Ayet
وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ ۖ وَلَا تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْ تُرِيدُ زِينَةَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۖ وَلَا تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطًا (28)

28. Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme.
 18:57  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    onların kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Kehf  Suresi 57. Ayet
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ ذُكِّرَ بِآيَاتِ رَبِّهِ فَأَعْرَضَ عَنْهَا وَنَسِيَ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ ۚ إِنَّا جَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَنْ يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا ۖ وَإِنْ تَدْعُهُمْ إِلَى الْهُدَىٰ فَلَنْ يَهْتَدُوا إِذًا أَبَدًا (57)

57. Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatılıp da ona sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır! Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik. Sen onları hidayete çağırsanda artık ebediyen hidayete eremeyeceklerdir.
 21:3  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Enbiyâ  Suresi 3. Ayet
لَاهِيَةً قُلُوبُهُمْ ۗ وَأَسَرُّوا النَّجْوَى الَّذِينَ ظَلَمُوا هَلْ هَٰذَا إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ ۖ أَفَتَأْتُونَ السِّحْرَ وَأَنْتُمْ تُبْصِرُونَ (3)

3. Kalpleri hep eğlencede(gaflette), hem o zalimler şu gizli fısıltıyı yaptılar: Bu (Muhammed), sizin gibi bir beşer olmaktan başka nedir ki! Siz şimdi gözünüz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?
 22:32  الْقُلُوبِ    l-ḳulūbi    kalblerin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 32. Ayet
ذَٰلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللَّهِ فَإِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ (32)

32. Durum öyledir. Her kim Allah'ın hükümlerine saygı gösterirse, şüphesiz bu, kalplerin takvasındandır.
 22:35  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 35. Ayet
الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَىٰ مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ (35)

35. Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) harcarlar.
 22:46  الْقُلُوبُ    l-ḳulūbu    kalbler  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 46. Ayet
أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا ۖ فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَٰكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ (46)

46. (Sana karşı çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lakin göğüsler içindeki kalpler kör olur.
 22:46  قُلُوبٌ    ḳulūbun    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 46. Ayet
أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا ۖ فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَٰكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ (46)

46. (Sana karşı çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lakin göğüsler içindeki kalpler kör olur.
 22:53  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 53. Ayet
لِيَجْعَلَ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ فِتْنَةً لِلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ ۗ وَإِنَّ الظَّالِمِينَ لَفِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ (53)

53. (Allah, şeytanın böyle yapmasına müsaade eder ki) kalplerinde hastalık olanlar ve kalpleri katılaşanlar için, şeytanın kattığı şeyi bir deneme (vesilesi) yapsın. Zalimler, gerçekten (haktan) oldukça uzak bir ayrılık içindedirler.
 22:53  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 53. Ayet
لِيَجْعَلَ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ فِتْنَةً لِلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ ۗ وَإِنَّ الظَّالِمِينَ لَفِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ (53)

53. (Allah, şeytanın böyle yapmasına müsaade eder ki) kalplerinde hastalık olanlar ve kalpleri katılaşanlar için, şeytanın kattığı şeyi bir deneme (vesilesi) yapsın. Zalimler, gerçekten (haktan) oldukça uzak bir ayrılık içindedirler.
 22:54  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 54. Ayet
وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَيُؤْمِنُوا بِهِ فَتُخْبِتَ لَهُ قُلُوبُهُمْ ۗ وَإِنَّ اللَّهَ لَهَادِ الَّذِينَ آمَنُوا إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ (54)

54. Bir de, kendilerine ilim verilenler., onun (Kur'an'ın) hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek olduğunu bilsinler de ona inansınlar, bu sayede kalpleri huzur ve tatmine kavuşsun. Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir.
 23:60  وَقُلُوبُهُمْ    veḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mü’minûn  Suresi 60. Ayet
وَالَّذِينَ يُؤْتُونَ مَا آتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ أَنَّهُمْ إِلَىٰ رَبِّهِمْ رَاجِعُونَ (60)

60. Ve Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri çarparak yapanlar;
 23:63  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    onların kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mü’minûn  Suresi 63. Ayet
بَلْ قُلُوبُهُمْ فِي غَمْرَةٍ مِنْ هَٰذَا وَلَهُمْ أَعْمَالٌ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ هُمْ لَهَا عَامِلُونَ (63)

63. Hayır, onların (o inkarcıların) kalpleri bu hususta cehalet içindedir. Ayrıca onların bundan (bu şirk ve inkarcılıklarından) öte birtakım (kötü) işleri vardır ki, onlar bu işleri yapar dururlar.
 24:37  الْقُلُوبُ    l-ḳulūbu    yüreklerin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 37. Ayet
رِجَالٌ لَا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ ۙ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ (37)

37. Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
 24:50  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 50. Ayet
أَفِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا أَمْ يَخَافُونَ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُ ۚ بَلْ أُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ (50)

50. Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!
 26:89  بِقَلْبٍ    biḳalbin    kalb  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 89. Ayet
إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ (89)

89. Ancak Allah'a kalb-i selim (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur).
 26:194  قَلْبِكَ    ḳalbike    senin kalbine  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 194. Ayet
عَلَىٰ قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنْذِرِينَ (194)

194. Senin kalbine; uyarıcılardan olman için,
 26:200  قُلُوبِ    ḳulūbi    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 200. Ayet
كَذَٰلِكَ سَلَكْنَاهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ (200)

200. Onu günahkarların kalplerine böyle soktuk.
 28:10  قَلْبِهَا    ḳalbihā    onun kalbi  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Kasas  Suresi 10. Ayet
وَأَصْبَحَ فُؤَادُ أُمِّ مُوسَىٰ فَارِغًا ۖ إِنْ كَادَتْ لَتُبْدِي بِهِ لَوْلَا أَنْ رَبَطْنَا عَلَىٰ قَلْبِهَا لِتَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (10)

10. Musa'nın anasının yüreğinde yalnızca çocuğunun tasası kaldı. Eğer biz, (vadimize) inananlardan olması için onun kalbini pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse işi meydana çıkaracaktı.
 30:59  قُلُوبِ    ḳulūbi    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Rûm  Suresi 59. Ayet
كَذَٰلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِ الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ (59)

59. İşte bilmeyenlerin (hakkı tanımayanların) kalplerini Allah böylece mühürler.
 33:4  قَلْبَيْنِ    ḳalbeyni    iki kalb  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, İkil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 4. Ayet
مَا جَعَلَ اللَّهُ لِرَجُلٍ مِنْ قَلْبَيْنِ فِي جَوْفِهِ ۚ وَمَا جَعَلَ أَزْوَاجَكُمُ اللَّائِي تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ أُمَّهَاتِكُمْ ۚ وَمَا جَعَلَ أَدْعِيَاءَكُمْ أَبْنَاءَكُمْ ۚ ذَٰلِكُمْ قَوْلُكُمْ بِأَفْوَاهِكُمْ ۖ وَاللَّهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِي السَّبِيلَ (4)

4. Allah, bir adamın içinde iki kalp yaratmadığı gibi, "zıhar" yaptığınız eşlerinizi de analarınız yerinde tutmadı ve evlatlıklarınızı da öz oğullarınız olarak tanımadı. Bunlar sizin ağızlarınıza geliveren sözlerden ibarettir. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola O eriştirir.
 33:5  قُلُوبُكُمْ    ḳulūbukum    kalblerinizin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 5. Ayet
ادْعُوهُمْ لِآبَائِهِمْ هُوَ أَقْسَطُ عِنْدَ اللَّهِ ۚ فَإِنْ لَمْ تَعْلَمُوا آبَاءَهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّينِ وَمَوَالِيكُمْ ۚ وَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ فِيمَا أَخْطَأْتُمْ بِهِ وَلَٰكِنْ مَا تَعَمَّدَتْ قُلُوبُكُمْ ۚ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا (5)

5. Onları (evlat edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin. Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yok; fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
 33:10  الْقُلُوبُ    l-ḳulūbu    yürekler  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 10. Ayet
إِذْ جَاءُوكُمْ مِنْ فَوْقِكُمْ وَمِنْ أَسْفَلَ مِنْكُمْ وَإِذْ زَاغَتِ الْأَبْصَارُ وَبَلَغَتِ الْقُلُوبُ الْحَنَاجِرَ وَتَظُنُّونَ بِاللَّهِ الظُّنُونَا (10)

10. Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan (vadinin üstünden ve alt yanından) üzerinize yürüdükleri zaman; gözler yıldığı, yürekler gırtlağa geldiği ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman;
 33:12  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 12. Ayet
وَإِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ إِلَّا غُرُورًا (12)

12. Ve o zaman, münafıklar ile kalplerinde hastalık (iman zayıflığı) bulunanlar: Meğer Allah ve Resulü bize sadece kuru vaadlerde bulunmuşlar! diyorlardı.
 33:26  قُلُوبِهِمُ    ḳulūbihimu    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 26. Ayet
وَأَنْزَلَ الَّذِينَ ظَاهَرُوهُمْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ صَيَاصِيهِمْ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ فَرِيقًا تَقْتُلُونَ وَتَأْسِرُونَ فَرِيقًا (26)

26. Allah, ehl-i kitaptan, onlara (müşrik ordularına) yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz.
 33:32  قَلْبِهِ    ḳalbihi    kalbinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 32. Ayet
يَا نِسَاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَأَحَدٍ مِنَ النِّسَاءِ ۚ إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَعْرُوفًا (32)

32. Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin.
 33:51  قُلُوبِكُمْ    ḳulūbikum    sizin kalblerinizde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 51. Ayet
تُرْجِي مَنْ تَشَاءُ مِنْهُنَّ وَتُؤْوِي إِلَيْكَ مَنْ تَشَاءُ ۖ وَمَنِ ابْتَغَيْتَ مِمَّنْ عَزَلْتَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكَ ۚ ذَٰلِكَ أَدْنَىٰ أَنْ تَقَرَّ أَعْيُنُهُنَّ وَلَا يَحْزَنَّ وَيَرْضَيْنَ بِمَا آتَيْتَهُنَّ كُلُّهُنَّ ۚ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا فِي قُلُوبِكُمْ ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَلِيمًا (51)

51. Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Boşadığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur. Böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah hakkıyle bilendir, halimdir.
 33:53  لِقُلُوبِكُمْ    liḳulūbikum    sizin kalbleriniz için  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 53. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلَّا أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَىٰ طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ وَلَٰكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَانْتَشِرُوا وَلَا مُسْتَأْنِسِينَ لِحَدِيثٍ ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْيِي مِنْكُمْ ۖ وَاللَّهُ لَا يَسْتَحْيِي مِنَ الْحَقِّ ۚ وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ ۚ ذَٰلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ ۚ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَنْ تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا أَنْ تَنْكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِهِ أَبَدًا ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ عِنْدَ اللَّهِ عَظِيمًا (53)

53. Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resulünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikahlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır.
 33:53  وَقُلُوبِهِنَّ    ve ḳulūbihinne    ve onların kalbleri için  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 53. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلَّا أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَىٰ طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ وَلَٰكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَانْتَشِرُوا وَلَا مُسْتَأْنِسِينَ لِحَدِيثٍ ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْيِي مِنْكُمْ ۖ وَاللَّهُ لَا يَسْتَحْيِي مِنَ الْحَقِّ ۚ وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ ۚ ذَٰلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ ۚ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَنْ تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا أَنْ تَنْكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِهِ أَبَدًا ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ عِنْدَ اللَّهِ عَظِيمًا (53)

53. Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resulünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikahlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır.
 33:60  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 60. Ayet
لَئِنْ لَمْ يَنْتَهِ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْمُرْجِفُونَ فِي الْمَدِينَةِ لَنُغْرِيَنَّكَ بِهِمْ ثُمَّ لَا يُجَاوِرُونَكَ فِيهَا إِلَّا قَلِيلًا (60)

60. Andolsun, iki yüzlüler, kalplerinde hastalık bulunanlar (fuhuş düşüncesi taşıyanlar), şehirde kötü haber yayanlar (bu hallerinden) vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz (onlarla savaşmanı ve onları şehirden sürüp çıkarmanı sana emrederiz); sonra orada, senin yanında ancak az bir zaman kalabilirler.
 34:23  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    onların yürekleri-  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Sebe’  Suresi 23. Ayet
وَلَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُ إِلَّا لِمَنْ أَذِنَ لَهُ ۚ حَتَّىٰ إِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ ۖ قَالُوا الْحَقَّ ۖ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ (23)

23. Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür.
 37:84  بِقَلْبٍ    biḳalbin    bir kalb ile  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 84. Ayet
إِذْ جَاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ (84)

84. Çünkü Rabbine kalb-i selim ile geldi.
 39:22  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    yürekleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 22. Ayet
أَفَمَنْ شَرَحَ اللَّهُ صَدْرَهُ لِلْإِسْلَامِ فَهُوَ عَلَىٰ نُورٍ مِنْ رَبِّهِ ۚ فَوَيْلٌ لِلْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ مِنْ ذِكْرِ اللَّهِ ۚ أُولَٰئِكَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ (22)

22. Allah kimin gönlünü İslam'a açmışsa o, Rabbinden bir nur üzerinde değil midir? Allah'ı anmak hususunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedirler.
 39:23  وَقُلُوبُهُمْ    ve ḳulūbuhum    ve kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 23. Ayet
اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُتَشَابِهًا مَثَانِيَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَىٰ ذِكْرِ اللَّهِ ۚ ذَٰلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَنْ يَشَاءُ ۚ وَمَنْ يُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ (23)

23. Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu Kitab'ın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri ve hem de gönülleri Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitap, Allah'ın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz.
 39:45  قُلُوبُ    ḳulūbu    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 45. Ayet
وَإِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَحْدَهُ اشْمَأَزَّتْ قُلُوبُ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ ۖ وَإِذَا ذُكِرَ الَّذِينَ مِنْ دُونِهِ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ (45)

45. Allah, tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların içlerine sıkıntı basar. Ama Allah'tan başkası anıldığı zaman hemen yüzleri güler.
 40:18  الْقُلُوبُ    l-ḳulūbu    yürekler  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 18. Ayet
وَأَنْذِرْهُمْ يَوْمَ الْآزِفَةِ إِذِ الْقُلُوبُ لَدَى الْحَنَاجِرِ كَاظِمِينَ ۚ مَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ حَمِيمٍ وَلَا شَفِيعٍ يُطَاعُ (18)

18. Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.
 40:35  قَلْبِ    ḳalbi    kalbi  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mü’min  Suresi 35. Ayet
الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ ۖ كَبُرَ مَقْتًا عِنْدَ اللَّهِ وَعِنْدَ الَّذِينَ آمَنُوا ۚ كَذَٰلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ قَلْبِ مُتَكَبِّرٍ جَبَّارٍ (35)

35. Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler.
 41:5  قُلُوبُنَا    ḳulūbunā    kalblerimiz  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fussilet  Suresi 5. Ayet
وَقَالُوا قُلُوبُنَا فِي أَكِنَّةٍ مِمَّا تَدْعُونَا إِلَيْهِ وَفِي آذَانِنَا وَقْرٌ وَمِنْ بَيْنِنَا وَبَيْنِكَ حِجَابٌ فَاعْمَلْ إِنَّنَا عَامِلُونَ (5)

5. Ve dediler ki: Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da bir ağırlık vardır. Bizimle senin aranda bir perde bulunmaktadır. Onun için sen (istediğini) yap, biz de yapmaktayız!
 42:24  قَلْبِكَ    ḳalbike    senin kalbin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Şûrâ  Suresi 24. Ayet
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا ۖ فَإِنْ يَشَإِ اللَّهُ يَخْتِمْ عَلَىٰ قَلْبِكَ ۗ وَيَمْحُ اللَّهُ الْبَاطِلَ وَيُحِقُّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ ۚ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ (24)

24. Yoksa onlar, (senin için) Allah'a karşı yalan uydurdu mu derler? Allah dilerse senin kalbini de mühürler. Ve Allah batılı yok eder; sözleriyle hakkı ortaya koyar. Şüphesiz O, kalplerde olanları bilendir.
 45:23  وَقَلْبِهِ    ve ḳalbihi    ve kalbini  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Câsiye  Suresi 23. Ayet
أَفَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَٰهَهُ هَوَاهُ وَأَضَلَّهُ اللَّهُ عَلَىٰ عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلَىٰ سَمْعِهِ وَقَلْبِهِ وَجَعَلَ عَلَىٰ بَصَرِهِ غِشَاوَةً فَمَنْ يَهْدِيهِ مِنْ بَعْدِ اللَّهِ ۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ (23)

23. Heva ve hevesini tanrı edinen ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hala ibret almayacak mısınız?
 47:16  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Muhammed  Suresi 16. Ayet
وَمِنْهُمْ مَنْ يَسْتَمِعُ إِلَيْكَ حَتَّىٰ إِذَا خَرَجُوا مِنْ عِنْدِكَ قَالُوا لِلَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ مَاذَا قَالَ آنِفًا ۚ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ طَبَعَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ (16)

16. Onların arasında, seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara "Az önce ne demişti?" diye sorarlar. Bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği, heva ve heveslerine uyan kimselerdir.
 47:20  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Muhammed  Suresi 20. Ayet
وَيَقُولُ الَّذِينَ آمَنُوا لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌ ۖ فَإِذَا أُنْزِلَتْ سُورَةٌ مُحْكَمَةٌ وَذُكِرَ فِيهَا الْقِتَالُ ۙ رَأَيْتَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يَنْظُرُونَ إِلَيْكَ نَظَرَ الْمَغْشِيِّ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِ ۖ فَأَوْلَىٰ لَهُمْ (20)

20. İman etmiş olanlar: Keşke cihad hakkında bir sure indirilmiş olsaydı! derler. Ama hükmü açık bir sure indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Onlara yakışan da budur!
 47:24  قُلُوبٍ    ḳulūbin    kalblerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Muhammed  Suresi 24. Ayet
أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ أَمْ عَلَىٰ قُلُوبٍ أَقْفَالُهَا (24)

24. Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?
 47:29  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Muhammed  Suresi 29. Ayet
أَمْ حَسِبَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ أَنْ لَنْ يُخْرِجَ اللَّهُ أَضْغَانَهُمْ (29)

29. Kalplerinde hastalık olanlar, yoksa Allah'ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?
 48:4  قُلُوبِ    ḳulūbi    kalblerine  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 4. Ayet
هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ لِيَزْدَادُوا إِيمَانًا مَعَ إِيمَانِهِمْ ۗ وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا (4)

4. İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.
 48:11  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 11. Ayet
سَيَقُولُ لَكَ الْمُخَلَّفُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ شَغَلَتْنَا أَمْوَالُنَا وَأَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَا ۚ يَقُولُونَ بِأَلْسِنَتِهِمْ مَا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ ۚ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ لَكُمْ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ بِكُمْ ضَرًّا أَوْ أَرَادَ بِكُمْ نَفْعًا ۚ بَلْ كَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا (11)

11. Bedevilerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
 48:12  قُلُوبِكُمْ    ḳulūbikum    gönüllerinizde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 12. Ayet
بَلْ ظَنَنْتُمْ أَنْ لَنْ يَنْقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ إِلَىٰ أَهْلِيهِمْ أَبَدًا وَزُيِّنَ ذَٰلِكَ فِي قُلُوبِكُمْ وَظَنَنْتُمْ ظَنَّ السَّوْءِ وَكُنْتُمْ قَوْمًا بُورًا (12)

12. Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helaki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
 48:18  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    onların kalplerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 18. Ayet
لَقَدْ رَضِيَ اللَّهُ عَنِ الْمُؤْمِنِينَ إِذْ يُبَايِعُونَكَ تَحْتَ الشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَنْزَلَ السَّكِينَةَ عَلَيْهِمْ وَأَثَابَهُمْ فَتْحًا قَرِيبًا (18)

18. Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir.
 48:26  قُلُوبِهِمُ    ḳulūbihimu    kalblerine  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 26. Ayet
إِذْ جَعَلَ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْحَمِيَّةَ حَمِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَلْزَمَهُمْ كَلِمَةَ التَّقْوَىٰ وَكَانُوا أَحَقَّ بِهَا وَأَهْلَهَا ۚ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا (26)

26. O zaman inkar edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükunet ve güvenini indirdi, onların takva sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna layık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
 49:3  قُلُوبَهُمْ    ḳulūbehum    onların kalblerini  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hucurât  Suresi 3. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ يَغُضُّونَ أَصْوَاتَهُمْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ امْتَحَنَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ لِلتَّقْوَىٰ ۚ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ (3)

3. Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.
 49:7  قُلُوبِكُمْ    ḳulūbikum    sizin kalblerinizde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hucurât  Suresi 7. Ayet
وَاعْلَمُوا أَنَّ فِيكُمْ رَسُولَ اللَّهِ ۚ لَوْ يُطِيعُكُمْ فِي كَثِيرٍ مِنَ الْأَمْرِ لَعَنِتُّمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ حَبَّبَ إِلَيْكُمُ الْإِيمَانَ وَزَيَّنَهُ فِي قُلُوبِكُمْ وَكَرَّهَ إِلَيْكُمُ الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الرَّاشِدُونَ (7)

7. Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.
 49:14  قُلُوبِكُمْ    ḳulūbikum    kalblerinize  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hucurât  Suresi 14. Ayet
قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا ۖ قُلْ لَمْ تُؤْمِنُوا وَلَٰكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ ۖ وَإِنْ تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُمْ مِنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ (14)

14. Bedeviler "İnandık" dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama "Boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
 50:33  بِقَلْبٍ    biḳalbin    bir yürek  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Kâf  Suresi 33. Ayet
مَنْ خَشِيَ الرَّحْمَٰنَ بِالْغَيْبِ وَجَاءَ بِقَلْبٍ مُنِيبٍ (33)

33. Görmeden Rahman'a saygı gösteren ve(Allah'a) dönük bir kalp getiren herkesin (mükafatı budur).
 50:37  قَلْبٌ    ḳalbun    kalbi  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kâf  Suresi 37. Ayet
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكْرَىٰ لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ (37)

37. Şüphesiz ki bunda aklı olan veya hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.
 57:16  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalblerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 16. Ayet
أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنْ تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ وَمَا نَزَلَ مِنَ الْحَقِّ وَلَا يَكُونُوا كَالَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلُ فَطَالَ عَلَيْهِمُ الْأَمَدُ فَقَسَتْ قُلُوبُهُمْ ۖ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ (16)

16. İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
 57:16  قُلُوبُهُمْ    ḳulūbuhum    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 16. Ayet
أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنْ تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ وَمَا نَزَلَ مِنَ الْحَقِّ وَلَا يَكُونُوا كَالَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلُ فَطَالَ عَلَيْهِمُ الْأَمَدُ فَقَسَتْ قُلُوبُهُمْ ۖ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ (16)

16. İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
 57:27  قُلُوبِ    ḳulūbi    kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hadîd  Suresi 27. Ayet
ثُمَّ قَفَّيْنَا عَلَىٰ آثَارِهِمْ بِرُسُلِنَا وَقَفَّيْنَا بِعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَآتَيْنَاهُ الْإِنْجِيلَ وَجَعَلْنَا فِي قُلُوبِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ رَأْفَةً وَرَحْمَةً وَرَهْبَانِيَّةً ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ إِلَّا ابْتِغَاءَ رِضْوَانِ اللَّهِ فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَا ۖ فَآتَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا مِنْهُمْ أَجْرَهُمْ ۖ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ (27)

27. Sonra bunların izinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik; ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet vermiştik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.
 58:22  قُلُوبِهِمُ    ḳulūbihimu    onların kalblerine  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 22. Ayet
لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءَهُمْ أَوْ أَبْنَاءَهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ ۚ أُولَٰئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُ ۖ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ۚ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ۚ أُولَٰئِكَ حِزْبُ اللَّهِ ۚ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (22)

22. Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır.
 59:2  قُلُوبِهِمُ    ḳulūbihimu    yürekleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 2. Ayet
هُوَ الَّذِي أَخْرَجَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ دِيَارِهِمْ لِأَوَّلِ الْحَشْرِ ۚ مَا ظَنَنْتُمْ أَنْ يَخْرُجُوا ۖ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ مَانِعَتُهُمْ حُصُونُهُمْ مِنَ اللَّهِ فَأَتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ حَيْثُ لَمْ يَحْتَسِبُوا ۖ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ ۚ يُخْرِبُونَ بُيُوتَهُمْ بِأَيْدِيهِمْ وَأَيْدِي الْمُؤْمِنِينَ فَاعْتَبِرُوا يَا أُولِي الْأَبْصَارِ (2)

2. Ehl-i kitaptan inkar edenleri, ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O'dur. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah (O'nun azabı), onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey akıl sahipleri! İbret alın.
 59:10  قُلُوبِنَا    ḳulūbinā    kalblerimizde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 10. Ayet
وَالَّذِينَ جَاءُوا مِنْ بَعْدِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالْإِيمَانِ وَلَا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذِينَ آمَنُوا رَبَّنَا إِنَّكَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ (10)

10. Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!
 59:14  وَقُلُوبُهُمْ    veḳulūbuhum    ama kalbleri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 14. Ayet
لَا يُقَاتِلُونَكُمْ جَمِيعًا إِلَّا فِي قُرًى مُحَصَّنَةٍ أَوْ مِنْ وَرَاءِ جُدُرٍ ۚ بَأْسُهُمْ بَيْنَهُمْ شَدِيدٌ ۚ تَحْسَبُهُمْ جَمِيعًا وَقُلُوبُهُمْ شَتَّىٰ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَ (14)

14. Onlar müstahkem şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın, halbuki kalpleri darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.
 61:5  قُلُوبَهُمْ    ḳulūbehum    kalblerini  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Saff  Suresi 5. Ayet
وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ لِمَ تُؤْذُونَنِي وَقَدْ تَعْلَمُونَ أَنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ ۖ فَلَمَّا زَاغُوا أَزَاغَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ ۚ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ (5)

5. Bir zaman Musa kavmine: Ey kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz? demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı. Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.
 63:3  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Münâfikûn  Suresi 3. Ayet
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا فَطُبِعَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَفْقَهُونَ (3)

3. Bunun sebebi, onların önce iman edip sonra inkar etmeleridir. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir. Artık onlar hiç anlamazlar.
 64:11  قَلْبَهُ    ḳalbehu    onun kalbini  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Teğâbun  Suresi 11. Ayet
مَا أَصَابَ مِنْ مُصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۗ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ ۚ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ (11)

11. Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.
 66:4  قُلُوبُكُمَا    ḳulūbukumā    kalblerinizin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tahrîm  Suresi 4. Ayet
إِنْ تَتُوبَا إِلَى اللَّهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَا ۖ وَإِنْ تَظَاهَرَا عَلَيْهِ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ مَوْلَاهُ وَجِبْرِيلُ وَصَالِحُ الْمُؤْمِنِينَ ۖ وَالْمَلَائِكَةُ بَعْدَ ذَٰلِكَ ظَهِيرٌ (4)

4. Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz, (yerinde olur). Çünkü kalpleriniz sapmıştı. Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka verirseniz bilesiniz ki onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından melekler de (ona) yardımcıdır.
 74:31  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinde  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Müddessir  Suresi 31. Ayet
وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً ۙ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا ۙ وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ ۙ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا ۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۚ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ ۚ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ (31)

31. Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkarcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını atrttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kafirler de: "Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.
 79:8  قُلُوبٌ    ḳulūbun    yürekler  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nâzi’ât  Suresi 8. Ayet
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ (8)

8. İşte o gün yürekler kaygıdan oynar,
 83:14  قُلُوبِهِمْ    ḳulūbihim    kalblerinin  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Mutaffifîn  Suresi 14. Ayet
كَلَّا ۖ بَلْ ۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ (14)

14. Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.
Kökten (قَلَّبُ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 6:110  وَنُقَلِّبُ    ve nuḳallibu    ve ters çeviririz  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 110. Ayet
وَنُقَلِّبُ أَفْئِدَتَهُمْ وَأَبْصَارَهُمْ كَمَا لَمْ يُؤْمِنُوا بِهِ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَنَذَرُهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ (110)

110. Yine O'na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz. Ve onları şaşkın olarak azgınlıkları içerisinde bırakırız.
 9:48  وَقَلَّبُوا    ve ḳallebū    ve ters çevirdiler  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 48. Ayet
لَقَدِ ابْتَغَوُا الْفِتْنَةَ مِنْ قَبْلُ وَقَلَّبُوا لَكَ الْأُمُورَ حَتَّىٰ جَاءَ الْحَقُّ وَظَهَرَ أَمْرُ اللَّهِ وَهُمْ كَارِهُونَ (48)

48. Andolsun onlar önceden de fitne çıkarmak istemişler ve sana nice işler çevirmişlerdi. Nihayet hak geldi ve onlar istemedikleri halde Allah'ın emri yerini buldu.
 18:18  وَنُقَلِّبُهُمْ    ve nuḳallibuhum    ve onları uykuda çeviririz  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Kehf  Suresi 18. Ayet
وَتَحْسَبُهُمْ أَيْقَاظًا وَهُمْ رُقُودٌ ۚ وَنُقَلِّبُهُمْ ذَاتَ الْيَمِينِ وَذَاتَ الشِّمَالِ ۖ وَكَلْبُهُمْ بَاسِطٌ ذِرَاعَيْهِ بِالْوَصِيدِ ۚ لَوِ اطَّلَعْتَ عَلَيْهِمْ لَوَلَّيْتَ مِنْهُمْ فِرَارًا وَلَمُلِئْتَ مِنْهُمْ رُعْبًا (18)

18. Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
 18:42  يُقَلِّبُ    yuḳallibu    oğuşturmağa  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Kehf  Suresi 42. Ayet
وَأُحِيطَ بِثَمَرِهِ فَأَصْبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ عَلَىٰ مَا أَنْفَقَ فِيهَا وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا وَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُشْرِكْ بِرَبِّي أَحَدًا (42)

42. Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi. Böylece, bağı uğruna yaptığı masraflardan ötürü ellerini oğuşturup kaldı. Bağın çardakları yere çökmüştü. "Ah, diyordu, keşke ben Rabbimehiçbir ortak koşmamış olsaydım!
 24:44  يُقَلِّبُ    yuḳallibu    çevirir  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 44. Ayet
يُقَلِّبُ اللَّهُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِأُولِي الْأَبْصَارِ (44)

44. Allah, gece ile gündüzü birbirine çeviriyor. Şüphesiz bunda basiret sahipleri için mutlak bir ibret vardır.
 33:66  تُقَلَّبُ    tuḳallebu    çevrildiği  
Fiil   Tef’il Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   3. şahıs, Dişil, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 66. Ayet
يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَا لَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولَا (66)

66. Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün: Eyvah bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, Peygamber'e de itaat etseydik! derler.
Kökten (مُتَقَلَّب) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 47:19  مُتَقَلَّبَكُمْ    muteḳallebekum    dönüp dolaşacağınız yeri  
İsim   Tefa’ul Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Muhammed  Suresi 19. Ayet
فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ۗ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ (19)

19. Bil ki, Allah'tan başka ilah yoktur. (Habibim!) Hem kendinin hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah, gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.
Kökten (مُنقَلَب) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 18:36  مُنْقَلَبًا    munḳaleben    bir akıbet  
İsim   İnfi’al Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kehf  Suresi 36. Ayet
وَمَا أَظُنُّ السَّاعَةَ قَائِمَةً وَلَئِنْ رُدِدْتُ إِلَىٰ رَبِّي لَأَجِدَنَّ خَيْرًا مِنْهَا مُنْقَلَبًا (36)

36. "Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Şayet Rabbimin huzuruna götürülürsem, hiç şüphem yok ki, (orada) bundan daha hayırlı bir akıbet bulurum."
 26:227  مُنْقَلَبٍ    munḳalebin    bir devrimle  
İsim   İnfi’al Kalıbı   Edilgen   İsim Fiil   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 227. Ayet
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانْتَصَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا ظُلِمُوا ۗ وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ (227)

227. Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
Kökten (مُنقَلِبُون) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 7:125  مُنْقَلِبُونَ    munḳalibūne    döneceğiz  
İsim   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 125. Ayet
قَالُوا إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَ (125)

125. Onlar da: "Biz zaten Rabbimize döneceğiz". dediler.
 26:50  مُنْقَلِبُونَ    munḳalibūne    döneceğiz  
İsim   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 50. Ayet
قَالُوا لَا ضَيْرَ ۖ إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَ (50)

50. "Zararı yok, dediler, (nasıl olsa) biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz."
 43:14  لَمُنْقَلِبُونَ    lemunḳalibūne    döneceğiz  
İsim   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zuhruf  Suresi 14. Ayet
وَإِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ (14)

14. Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz (demelisiniz).
Kökten (ٱنقَلَبَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:143  يَنْقَلِبُ    yenḳalibu    geriye dönen  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 143. Ayet
وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا ۗ وَمَا جَعَلْنَا الْقِبْلَةَ الَّتِي كُنْتَ عَلَيْهَا إِلَّا لِنَعْلَمَ مَنْ يَتَّبِعُ الرَّسُولَ مِمَّنْ يَنْقَلِبُ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ ۚ وَإِنْ كَانَتْ لَكَبِيرَةً إِلَّا عَلَى الَّذِينَ هَدَى اللَّهُ ۗ وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُضِيعَ إِيمَانَكُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ بِالنَّاسِ لَرَءُوفٌ رَحِيمٌ (143)

143. İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resul'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin (arzulayıp da şu anda) yönelmediğin kıbleyi (Kabe'yi) biz ancak Peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.
 3:127  فَيَنْقَلِبُوا    feyenḳalibū    dönüp gitsinler diye  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 127. Ayet
لِيَقْطَعَ طَرَفًا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَوْ يَكْبِتَهُمْ فَيَنْقَلِبُوا خَائِبِينَ (127)

127. Allah, kafirlerden bir kısmının kökünü kessin veya onları perişan etsin, böylece bozulmuş bir halde dönüp gitsinler diye, size yardım eder).
 3:144  يَنْقَلِبْ    yenḳalib    geriye dönerse  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 144. Ayet
وَمَا مُحَمَّدٌ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ ۚ أَفَإِنْ مَاتَ أَوْ قُتِلَ انْقَلَبْتُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ ۚ وَمَنْ يَنْقَلِبْ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ فَلَنْ يَضُرَّ اللَّهَ شَيْئًا ۗ وَسَيَجْزِي اللَّهُ الشَّاكِرِينَ (144)

144. Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır.
 3:144  انْقَلَبْتُمْ    nḳalebtum    geriye mi döneceksiniz?  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   2. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 144. Ayet
وَمَا مُحَمَّدٌ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ ۚ أَفَإِنْ مَاتَ أَوْ قُتِلَ انْقَلَبْتُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ ۚ وَمَنْ يَنْقَلِبْ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ فَلَنْ يَضُرَّ اللَّهَ شَيْئًا ۗ وَسَيَجْزِي اللَّهُ الشَّاكِرِينَ (144)

144. Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır.
 3:149  فَتَنْقَلِبُوا    fetenḳalibū    o zaman dönersiniz  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   2. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 149. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تُطِيعُوا الَّذِينَ كَفَرُوا يَرُدُّوكُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ (149)

149. Ey iman edenler! Eğer kafirlere uyarsanız, gerisin geriye (eski dininize) döndürürler de, hüsrana uğrayanların durumuna düşersiniz.
 3:174  فَانْقَلَبُوا    fenḳalebū    geri döndüler  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 174. Ayet
فَانْقَلَبُوا بِنِعْمَةٍ مِنَ اللَّهِ وَفَضْلٍ لَمْ يَمْسَسْهُمْ سُوءٌ وَاتَّبَعُوا رِضْوَانَ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ ذُو فَضْلٍ عَظِيمٍ (174)

174. Bunun üzerine, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah'ın nimet ve keremiyle geri geldiler. Böylece Allah'ın rızasına uymuş oldular. Allah büyük kerem sahibidir.
 5:21  فَتَنْقَلِبُوا    fetenḳalibū    yoksa dönersiniz  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   2. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mâide  Suresi 21. Ayet
يَا قَوْمِ ادْخُلُوا الْأَرْضَ الْمُقَدَّسَةَ الَّتِي كَتَبَ اللَّهُ لَكُمْ وَلَا تَرْتَدُّوا عَلَىٰ أَدْبَارِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ (21)

21. Ey kavmim! Allah'ın size (vatan olarak) yazdığı mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin, yoksa kaybederek dönmüş olursunuz.
 7:119  وَانْقَلَبُوا    venḳalebū    ve düştüler  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 119. Ayet
فَغُلِبُوا هُنَالِكَ وَانْقَلَبُوا صَاغِرِينَ (119)

119. İşte Firavun ve kavmi, orada yenildi ve küçük düşerek geri döndüler.
 9:95  انْقَلَبْتُمْ    nḳalebtum    yanlarına geldiğiniz  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   2. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 95. Ayet
سَيَحْلِفُونَ بِاللَّهِ لَكُمْ إِذَا انْقَلَبْتُمْ إِلَيْهِمْ لِتُعْرِضُوا عَنْهُمْ ۖ فَأَعْرِضُوا عَنْهُمْ ۖ إِنَّهُمْ رِجْسٌ ۖ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ (95)

95. Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgeçmeniz için Allah adına and içecekler. Artık onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır. Kazanmakta olduklarına (kötü işlerine) karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir.
 12:62  انْقَلَبُوا    nḳalebū    döndükleri  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yûsuf  Suresi 62. Ayet
وَقَالَ لِفِتْيَانِهِ اجْعَلُوا بِضَاعَتَهُمْ فِي رِحَالِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَعْرِفُونَهَا إِذَا انْقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ (62)

62. (Yusuf) emrindeki gençlere dedi ki: Sermayelerini yüklerinin içine koyun. Olur ki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varırlar da belki geri gelirler.
 22:11  انْقَلَبَ    nḳalebe    döner  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 11. Ayet
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَىٰ حَرْفٍ ۖ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ ۖ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلَىٰ وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ (11)

11. İnsanlardan kimi Allah'a yalnız bir yönden kulluk eder. Şöyle ki: Kendisine bir iyilik dokunursa buna pek memnun olur, bir de musibete uğrarsa çehresi değişir (dinden yüz çevirir). O, dünyasını da, ahiretini de kaybetmiştir. İşte bu, apaçık ziyanın ta kendisidir.
 26:227  يَنْقَلِبُونَ    yenḳalibūne    devrileceklerini  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 227. Ayet
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانْتَصَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا ظُلِمُوا ۗ وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ (227)

227. Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
 48:12  يَنْقَلِبَ    yenḳalibe    dönmeyecekler  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fetih  Suresi 12. Ayet
بَلْ ظَنَنْتُمْ أَنْ لَنْ يَنْقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ إِلَىٰ أَهْلِيهِمْ أَبَدًا وَزُيِّنَ ذَٰلِكَ فِي قُلُوبِكُمْ وَظَنَنْتُمْ ظَنَّ السَّوْءِ وَكُنْتُمْ قَوْمًا بُورًا (12)

12. Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helaki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
 67:4  يَنْقَلِبْ    yenḳalib    döner  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mülk  Suresi 4. Ayet
ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنْقَلِبْ إِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِئًا وَهُوَ حَسِيرٌ (4)

4. Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) aciz ve bitkin halde sana dönecektir.
 83:31  انْقَلَبُوا    nḳalebū    dönerlerdi  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mutaffifîn  Suresi 31. Ayet
وَإِذَا انْقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمُ انْقَلَبُوا فَكِهِينَ (31)

31. Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi.
 83:31  انْقَلَبُوا    nḳalebū    döndükleri  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mutaffifîn  Suresi 31. Ayet
وَإِذَا انْقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمُ انْقَلَبُوا فَكِهِينَ (31)

31. Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi.
 84:9  وَيَنْقَلِبُ    ve yenḳalibu    ve dönecektir  
Fiil   İnfi’al Kalıbı   Etken   İsim Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

İnşikâk  Suresi 9. Ayet
وَيَنْقَلِبُ إِلَىٰ أَهْلِهِ مَسْرُورًا (9)

9. Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.