Kaf-Be-Dad     ق ب ض
Tutmak, kapatmak, çekmek

  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 9 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
5 kez   قَبَضْ
1 kez   قَبْض
2 kez   قَبْضَة
1 kez   مَّقْبُوضَة
Kökten (قَبَضْ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:245  يَقْبِضُ    yeḳbiDu    rızkı kısar da  
Fiil   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   

Bakara  Suresi 245. Ayet
مَنْ ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ أَضْعَافًا كَثِيرَةً ۚ وَاللَّهُ يَقْبِضُ وَيَبْسُطُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ (245)

245. Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah'a güzel bir borç (isteyene faizsiz ödünç) verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah'tır. Sadece O'na döndürüleceksiniz.
 9:67  وَيَقْبِضُونَ    ve yeḳbiDūne    ve sıkı tutarlar  
Fiil   3. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

Tevbe  Suresi 67. Ayet
الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ بَعْضُهُمْ مِنْ بَعْضٍ ۚ يَأْمُرُونَ بِالْمُنْكَرِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمَعْرُوفِ وَيَقْبِضُونَ أَيْدِيَهُمْ ۚ نَسُوا اللَّهَ فَنَسِيَهُمْ ۗ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ (67)

67. Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil), birbirlerindendir. Onlar kötülüğü emreder, iyilikten alıkor ve cimrilik ederler. Onlar Allah'ı unuttular. Allah da onları unuttu! Çünkü münafıklar fasıkların kendileridir.
 20:96  فَقَبَضْتُ    feḳabeDtu    sonra aldım  
Fiil   1. şahıs, Tekil   Geçmiş Zaman   

Tâ-Hâ  Suresi 96. Ayet
قَالَ بَصُرْتُ بِمَا لَمْ يَبْصُرُوا بِهِ فَقَبَضْتُ قَبْضَةً مِنْ أَثَرِ الرَّسُولِ فَنَبَذْتُهَا وَكَذَٰلِكَ سَوَّلَتْ لِي نَفْسِي (96)

96. O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.
 25:46  قَبَضْنَاهُ    ḳabeDnāhu    çekip aldık  
Fiil   1. şahıs, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Furkân  Suresi 46. Ayet
ثُمَّ قَبَضْنَاهُ إِلَيْنَا قَبْضًا يَسِيرًا (46)

46. Sonra onu (uzayan gölgeyi) yavaş yavaş kendimize çektik (kısalttık).
 67:19  وَيَقْبِضْنَ    ve yeḳbiDne    açıp yumarak  
Fiil   3. şahıs, Dişil, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   

Mülk  Suresi 19. Ayet
أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَ ۚ مَا يُمْسِكُهُنَّ إِلَّا الرَّحْمَٰنُ ۚ إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ بَصِيرٌ (19)

19. Üstlerinde kanatlarını aça-kapata uçan kuşları (hiç) görmediler mi? Onları (havada) rahman olan Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.
Kökten (قَبْض) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 25:46  قَبْضًا    ḳabDan    yavaş yavaş  
İsim   Eril   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 46. Ayet
ثُمَّ قَبَضْنَاهُ إِلَيْنَا قَبْضًا يَسِيرًا (46)

46. Sonra onu (uzayan gölgeyi) yavaş yavaş kendimize çektik (kısalttık).
Kökten (قَبْضَة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 20:96  قَبْضَةً    ḳabDeten    bir avuç  
İsim   Dişil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tâ-Hâ  Suresi 96. Ayet
قَالَ بَصُرْتُ بِمَا لَمْ يَبْصُرُوا بِهِ فَقَبَضْتُ قَبْضَةً مِنْ أَثَرِ الرَّسُولِ فَنَبَذْتُهَا وَكَذَٰلِكَ سَوَّلَتْ لِي نَفْسِي (96)

96. O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.
 39:67  قَبْضَتُهُ    ḳabDetuhu    O’nun avucu içindedir  
İsim   Dişil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 67. Ayet
وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّمَاوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ ۚ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ (67)

67. Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır. Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir.
Kökten (مَّقْبُوضَة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:283  مَقْبُوضَةٌ    meḳbūDetun    alınan  
Sıfat   Edilgen   Dişil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 283. Ayet
وَإِنْ كُنْتُمْ عَلَىٰ سَفَرٍ وَلَمْ تَجِدُوا كَاتِبًا فَرِهَانٌ مَقْبُوضَةٌ ۖ فَإِنْ أَمِنَ بَعْضُكُمْ بَعْضًا فَلْيُؤَدِّ الَّذِي اؤْتُمِنَ أَمَانَتَهُ وَلْيَتَّقِ اللَّهَ رَبَّهُ ۗ وَلَا تَكْتُمُوا الشَّهَادَةَ ۚ وَمَنْ يَكْتُمْهَا فَإِنَّهُ آثِمٌ قَلْبُهُ ۗ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ (283)

283. Yolculukta olur da, yazacak kimse bulamazsanız (borca karşılık) alınmış bir rehin de yeterlidir. Birbirinize bir emanet bırakırsanız, emanet bırakılan kimse emaneti sahibine versin ve (bu hususta) Rabbi olan Allah'tan korksun. Şahitliği bildiklerinizi gizlemeyin. Kim onu gizlerse, bilsin ki onun kalbi günahkardır. Allah yapmakta olduklarınızı bilir.