he-Vav-Nun     ه و ن
to be light, vile, owe, despicable, quiet, become weak, gentle, contemptible, base. hawwana - to facilitate, despise, condemn. ahaana - to despise, scorn.
  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 26 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
1 kez   أَهْوَن
2 kez   أَهَٰنَ
14 kez   مُّهِين
1 kez   مُهَان
1 kez   هَوْن
4 kez   هُون
3 kez   هَيِّن
Kökten (أَهْوَن) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 30:27  أَهْوَنُ    ehvenu    daha kolaydır  
İsim   Eril   Merfû` İsim   

Rûm  Suresi 27. Ayet
وَهُوَ الَّذِي يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَهُوَ أَهْوَنُ عَلَيْهِ ۚ وَلَهُ الْمَثَلُ الْأَعْلَىٰ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ (27)

27. İlkin mahlukunu yaratıp (ölümden) sonra bunu (yaratmayı) tekrarlayan O'dur, ki bu, O'nun için pek kolaydır. Göklerde ve yerde (tecelli eden) en yüce sıfat O'nundur. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir.
Kökten (أَهَٰنَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 22:18  يُهِنِ    yuhini    aşağılatırsa  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Merfû` İsim   

Hac  Suresi 18. Ayet
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ ۖ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ ۗ وَمَنْ يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ ۩ (18)

18. Görmez misin ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah'a secde ediyor; birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa, artık onu değerli kılacak bir kimse yoktur. Şüphesiz Allah dilediğini yapar.
 89:16  أَهَانَنِ    ehāneni    beni alçalttı  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   

Fecr  Suresi 16. Ayet
وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ (16)

16. Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise "Rabbim beni önemsemedi" der.
Kökten (مُّهِين) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:90  مُهِينٌ    muhīnun    alçaltıcı  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 90. Ayet
بِئْسَمَا اشْتَرَوْا بِهِ أَنْفُسَهُمْ أَنْ يَكْفُرُوا بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ بَغْيًا أَنْ يُنَزِّلَ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ ۖ فَبَاءُوا بِغَضَبٍ عَلَىٰ غَضَبٍ ۚ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ مُهِينٌ (90)

90. Allah'ın kullarından dilediğine peygamberlik ihsan etmesini kıskandıkları için Allah'ın indirdiğini (Kur'an'ı) inkar ederek kendilerini harcamaları ne kötü bir şeydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba uğradılar. Ayrıca kafirler için alçaltıcı bir azap vardır.
 3:178  مُهِينٌ    muhīnun    alçaltıcı  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Âl-i İmrân  Suresi 178. Ayet
وَلَا يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّمَا نُمْلِي لَهُمْ خَيْرٌ لِأَنْفُسِهِمْ ۚ إِنَّمَا نُمْلِي لَهُمْ لِيَزْدَادُوا إِثْمًا ۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ (178)

178. İnkar edenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz onlar için daha hayırlıdır. Onlara ancak günahlarını arttırmaları için fırsat veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
 4:14  مُهِينٌ    muhīnun    alçaltıcı  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 14. Ayet
وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَارًا خَالِدًا فِيهَا وَلَهُ عَذَابٌ مُهِينٌ (14)

14. Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.
 4:37  مُهِينًا    muhīnen    alçaltıcı  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 37. Ayet
الَّذِينَ يَبْخَلُونَ وَيَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبُخْلِ وَيَكْتُمُونَ مَا آتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ ۗ وَأَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا (37)

37. Bunlar cimrilik eden ve insanlara da cimriliği tavsiye eden, Allah'ın kendilerine lütfundan verdiğini gizleyen kimselerdir. Biz, kafirler için alçaltıcı bir azap hazırladık.
 4:102  مُهِينًا    muhīnen    alçaltıcı  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 102. Ayet
وَإِذَا كُنْتَ فِيهِمْ فَأَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلَاةَ فَلْتَقُمْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا أَسْلِحَتَهُمْ فَإِذَا سَجَدُوا فَلْيَكُونُوا مِنْ وَرَائِكُمْ وَلْتَأْتِ طَائِفَةٌ أُخْرَىٰ لَمْ يُصَلُّوا فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ ۗ وَدَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ أَسْلِحَتِكُمْ وَأَمْتِعَتِكُمْ فَيَمِيلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةً ۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِنْ كَانَ بِكُمْ أَذًى مِنْ مَطَرٍ أَوْ كُنْتُمْ مَرْضَىٰ أَنْ تَضَعُوا أَسْلِحَتَكُمْ ۖ وَخُذُوا حِذْرَكُمْ ۗ إِنَّ اللَّهَ أَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا (102)

102. Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kafirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
 4:151  مُهِينًا    muhīnen    alçaltıcı  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 151. Ayet
أُولَٰئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ حَقًّا ۚ وَأَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا (151)

151. İşte gerçekten kafirler bunlardır. Ve biz kafirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
 22:57  مُهِينٌ    muhīnun    alçaltan  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 57. Ayet
وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَأُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ (57)

57. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
 31:6  مُهِينٌ    muhīnun    küçük düşürücü  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Lokman  Suresi 6. Ayet
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَرِي لَهْوَ الْحَدِيثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًا ۚ أُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ (6)

6. İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır.
 33:57  مُهِينًا    muhīnen    alçaltıcı  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 57. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ يُؤْذُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُهِينًا (57)

57. Allah ve Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır.
 34:14  الْمُهِينِ    l-muhīni    küçük düşürücü  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Sebe’  Suresi 14. Ayet
فَلَمَّا قَضَيْنَا عَلَيْهِ الْمَوْتَ مَا دَلَّهُمْ عَلَىٰ مَوْتِهِ إِلَّا دَابَّةُ الْأَرْضِ تَأْكُلُ مِنْسَأَتَهُ ۖ فَلَمَّا خَرَّ تَبَيَّنَتِ الْجِنُّ أَنْ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ الْغَيْبَ مَا لَبِثُوا فِي الْعَذَابِ الْمُهِينِ (14)

14. Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı.
 44:30  الْمُهِينِ    l-muhīni    küçültücü  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Duhân  Suresi 30. Ayet
وَلَقَدْ نَجَّيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مِنَ الْعَذَابِ الْمُهِينِ (30)

30. Andolsun biz, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan kurtardık.
 45:9  مُهِينٌ    muhīnun    alçaltıcı  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Câsiye  Suresi 9. Ayet
وَإِذَا عَلِمَ مِنْ آيَاتِنَا شَيْئًا اتَّخَذَهَا هُزُوًا ۚ أُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ (9)

9. (O) ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onlarla alay eder. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!
 58:5  مُهِينٌ    muhīnun    küçük düşürücü  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 5. Ayet
إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ كُبِتُوا كَمَا كُبِتَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ وَقَدْ أَنْزَلْنَا آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ ۚ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ مُهِينٌ (5)

5. Allah'a ve Resulüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Biz apaçık ayetler indirmişizdir. Kafirler için küçük düşürücü bir azap vardır.
 58:16  مُهِينٌ    muhīnun    küçük düşürücü  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mücâdele  Suresi 16. Ayet
اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ فَلَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ (16)

16. Onlar yeminlerini kalkan yapıp Allah'ın yolundan alıkoydular. Bu yüzden onlara küçük düşürücü bir azap vardır.
Kökten (مُهَان) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 25:69  مُهَانًا    muhānen    hor ve hakir olarak  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 69. Ayet
يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًا (69)

69. Kıyamet günü azabı kat kat arttırılır ve onda (azapta) alçaltılmış olarak devamlı kalır.
Kökten (هَوْن) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 25:63  هَوْنًا    hevnen    mütevazi olarak  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 63. Ayet
وَعِبَادُ الرَّحْمَٰنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا (63)

63. Rahman'ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "Selam!" derler (geçerler);
Kökten (هُون) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 6:93  الْهُونِ    l-hūni    alçaklık  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 93. Ayet
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ قَالَ أُوحِيَ إِلَيَّ وَلَمْ يُوحَ إِلَيْهِ شَيْءٌ وَمَنْ قَالَ سَأُنْزِلُ مِثْلَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ ۗ وَلَوْ تَرَىٰ إِذِ الظَّالِمُونَ فِي غَمَرَاتِ الْمَوْتِ وَالْمَلَائِكَةُ بَاسِطُو أَيْدِيهِمْ أَخْرِجُوا أَنْفُسَكُمُ ۖ الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ عَذَابَ الْهُونِ بِمَا كُنْتُمْ تَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ غَيْرَ الْحَقِّ وَكُنْتُمْ عَنْ آيَاتِهِ تَسْتَكْبِرُونَ (93)

93. Allah'a karşı yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken "Bana da vahyolundu" diyenden ve "Ben de Allah'ın indirdiği ayetlerin benzerini indireceğim" diyenden daha zalim kim vardır! O zalimler, ölümün (boğucu) dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara: "Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun ayetlerine karşı kibirlilik taslamış olmanızdan ötürü, bugün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız!" derken onların halini bir görsen!
 16:59  هُونٍ    hūnin    hakaretle  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 59. Ayet
يَتَوَارَىٰ مِنَ الْقَوْمِ مِنْ سُوءِ مَا بُشِّرَ بِهِ ۚ أَيُمْسِكُهُ عَلَىٰ هُونٍ أَمْ يَدُسُّهُ فِي التُّرَابِ ۗ أَلَا سَاءَ مَا يَحْكُمُونَ (59)

59. Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu, aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın ki, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür!
 41:17  الْهُونِ    l-hūni    alçaltıcı  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fussilet  Suresi 17. Ayet
وَأَمَّا ثَمُودُ فَهَدَيْنَاهُمْ فَاسْتَحَبُّوا الْعَمَىٰ عَلَى الْهُدَىٰ فَأَخَذَتْهُمْ صَاعِقَةُ الْعَذَابِ الْهُونِ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ (17)

17. Semud'a gelince onlara doğru yolu gösterdik, ama onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Böylece yapmakta oldukları kötülükler yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarptı.
 46:20  الْهُونِ    l-hūni    alçaltıcı  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahkâf  Suresi 20. Ayet
وَيَوْمَ يُعْرَضُ الَّذِينَ كَفَرُوا عَلَى النَّارِ أَذْهَبْتُمْ طَيِّبَاتِكُمْ فِي حَيَاتِكُمُ الدُّنْيَا وَاسْتَمْتَعْتُمْ بِهَا فَالْيَوْمَ تُجْزَوْنَ عَذَابَ الْهُونِ بِمَا كُنْتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَبِمَا كُنْتُمْ تَفْسُقُونَ (20)

20. İnkar edenler ateşe arzolunacakları gün (onlara şöyle denir): Dünyadaki hayatınızda bütün güzel şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azap göreceksiniz!
Kökten (هَيِّن) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 19:9  هَيِّنٌ    heyyinun    kolaydır  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 9. Ayet
قَالَ كَذَٰلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِنْ قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا (9)

9. Allah: Öyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydır. Daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım, buyurdu.
 19:21  هَيِّنٌ    heyyinun    kolaydır  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 21. Ayet
قَالَ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ ۖ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِنَّا ۚ وَكَانَ أَمْرًا مَقْضِيًّا (21)

21. Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi.
 24:15  هَيِّنًا    heyyinen    önemsiz bir iş  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 15. Ayet
إِذْ تَلَقَّوْنَهُ بِأَلْسِنَتِكُمْ وَتَقُولُونَ بِأَفْوَاهِكُمْ مَا لَيْسَ لَكُمْ بِهِ عِلْمٌ وَتَحْسَبُونَهُ هَيِّنًا وَهُوَ عِنْدَ اللَّهِ عَظِيمٌ (15)

15. Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah katında çok büyük (bir suç) tur.