Ha-Vav-Te     ح و ت
To guard/keep, keep safely/protect/take care of a person or thing, defend a person or thing, pay frequent attention to a person or thing, to mind or be regardful of ones things, have compassion or affection for a person, to undertake/superintend/manage ones affairs, retire to a distance, to leave and go against, take care of and preserve the tie of kindred, draw towards oneself or compress and guard ones possession, to surround/encompass a thing, build a wall around a thing, have within ones compass or power and care a thing or affair, monopolize a thing, endeavour to induce a person to turn or incline, endeavour to turn a person by deceit or guile namely in a matter that he desired of him and which he refused him, surround/encompass/environ/enclose/hemm in a person or thing, to encircle or beset the sides of a person or thing, to have something or someone in ones grasp or power, to destroy or cause destruction, beset a thing on every side and leaving no escape, to take a thing entirely to oneself and debar others from it, to comprehend or know a thing altogether or in all its modes or circumstances, to know a thing extrinsically and intrisically, attain the utmost particular of a thing, have a comprehensive and complete knowledge of a thing, to pursue a course or thing by prudence or precaution or good judgement, to use precaution, take the sure course, to seek the most successful means, take the surest method. To fly about, prowl around. To go or circuit round about a thing, to strive or endeavour to turn a person, entice a person to turn from a thing, strive or endeavour to beguile a person, strive or contend with a person to repel him, consult a person, consult with a person.
  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 5 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
5 kez   حُوت
Kökten (حُوت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 7:163  حِيتَانُهُمْ    Hītānuhum    balıkları  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   

A’râf  Suresi 163. Ayet
وَاسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ إِذْ يَعْدُونَ فِي السَّبْتِ إِذْ تَأْتِيهِمْ حِيتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعًا وَيَوْمَ لَا يَسْبِتُونَ ۙ لَا تَأْتِيهِمْ ۚ كَذَٰلِكَ نَبْلُوهُمْ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ (163)

163. Onlara, deniz kıyısında bulunan şehir halkının durumunu sor. Hani onlar cumartesi gününe saygısızlık gösterip haddi aşıyorlardı. Çünkü cumartesi tatili yaptıkları gün, balıklar meydana çıkarak akın akın onlara gelirdi, cumartesi tatili yapmadıkları gün de gelmezlerdi. İşte böylece biz, yoldan çıkmalarından dolayı onları imtihan ediyorduk.
 18:61  حُوتَهُمَا    Hūtehumā    balıklarını  
İsim   Eril   Mansûb İsim   

Kehf  Suresi 61. Ayet
فَلَمَّا بَلَغَا مَجْمَعَ بَيْنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ سَرَبًا (61)

61. Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitmişti.
 18:63  الْحُوتَ    l-Hūte    balığı  
İsim   Eril   Mansûb İsim   

Kehf  Suresi 63. Ayet
قَالَ أَرَأَيْتَ إِذْ أَوَيْنَا إِلَى الصَّخْرَةِ فَإِنِّي نَسِيتُ الْحُوتَ وَمَا أَنْسَانِيهُ إِلَّا الشَّيْطَانُ أَنْ أَذْكُرَهُ ۚ وَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ عَجَبًا (63)

63. (Genç adam:) Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.
 37:142  الْحُوتُ    l-Hūtu    balık  
İsim   Eril   Merfû` İsim   

Sâffât  Suresi 142. Ayet
فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ (142)

142. Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
 68:48  الْحُوتِ    l-Hūti    balık  
İsim   Eril   Mecrûr İsim   

Kalem  Suresi 48. Ayet
فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُنْ كَصَاحِبِ الْحُوتِ إِذْ نَادَىٰ وَهُوَ مَكْظُومٌ (48)

48. Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balık sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etmişti.