Ayn-Cim-Za     ع ج ز
Aciz kalmak

  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 26 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
2 kez   أَعْجَاز
1 kez   عَجَزْ
4 kez   عَجُوز
12 kez   مُعْجِز
3 kez   مُعَٰجِزِين
4 kez   يُعْجِزَ
Kökten (أَعْجَاز) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 54:20  أَعْجَازُ    eǎ’cāzu    kütükleri  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   

Kamer  Suresi 20. Ayet
تَنْزِعُ النَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُنْقَعِرٍ (20)

20. O rüzgar, insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.
 69:7  أَعْجَازُ    eǎ’cāzu    kütükleridir  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   

Hâkka  Suresi 7. Ayet
سَخَّرَهَا عَلَيْهِمْ سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا فَتَرَى الْقَوْمَ فِيهَا صَرْعَىٰ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ خَاوِيَةٍ (7)

7. Allah onu, ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.
Kökten (عَجَزْ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 5:31  أَعَجَزْتُ    eǎceztu    aciz miyim  
Fiil   1. şahıs, Tekil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   

Mâide  Suresi 31. Ayet
فَبَعَثَ اللَّهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الْأَرْضِ لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارِي سَوْءَةَ أَخِيهِ ۚ قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ أَكُونَ مِثْلَ هَٰذَا الْغُرَابِ فَأُوَارِيَ سَوْءَةَ أَخِي ۖ فَأَصْبَحَ مِنَ النَّادِمِينَ (31)

31. Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Katil kardeş) "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim" dedi ve ettiğine yananlardan oldu.
Kökten (عَجُوز) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 11:72  عَجُوزٌ    ǎcūzun    kocamış bir kadın iken  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hûd  Suresi 72. Ayet
قَالَتْ يَا وَيْلَتَىٰ أَأَلِدُ وَأَنَا عَجُوزٌ وَهَٰذَا بَعْلِي شَيْخًا ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ عَجِيبٌ (72)

72. (İbrahim'in karısı:) Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Bu gerçekten şaşılacak bir şey! dedi.
 26:171  عَجُوزًا    ǎcūzen    bir koca karı  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 171. Ayet
إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ (171)

171. Ancak bir kocakarı müstesna. O, geride kalanlardan (oldu).
 37:135  عَجُوزًا    ǎcūzen    acuze bir kadın  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sâffât  Suresi 135. Ayet
إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ (135)

135. Ancak geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında,
 51:29  عَجُوزٌ    ǎcūzun    bir koca karı  
İsim   Dişil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zâriyât  Suresi 29. Ayet
فَأَقْبَلَتِ امْرَأَتُهُ فِي صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ (29)

29. Karısı çığlık atarak geldi. Elini yüzüne çarparak: "Ben kısır bir kocakarıyım!" dedi.
Kökten (مُعْجِز) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 6:134  بِمُعْجِزِينَ    bimuǎ’cizīne    onu engelleyecek  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

En’âm  Suresi 134. Ayet
إِنَّ مَا تُوعَدُونَ لَآتٍ ۖ وَمَا أَنْتُمْ بِمُعْجِزِينَ (134)

134. Size vadedilen mutlaka gelecektir; siz bunu önleyemezsiniz.
 9:2  مُعْجِزِي    muǎ’cizī    aciz bırakacak  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 2. Ayet
فَسِيحُوا فِي الْأَرْضِ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللَّهِ ۙ وَأَنَّ اللَّهَ مُخْزِي الْكَافِرِينَ (2)

2. (Ey müşrikler!) Yeryüzünde dört ay daha dolaşın. İyi bilin ki siz Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz; Allah ise kafirleri rezil (ve perişan) edecektir.
 9:3  مُعْجِزِي    muǎ’cizī    aciz bırakacak  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 3. Ayet
وَأَذَانٌ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ إِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الْأَكْبَرِ أَنَّ اللَّهَ بَرِيءٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ ۙ وَرَسُولُهُ ۚ فَإِنْ تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ ۖ وَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللَّهِ ۗ وَبَشِّرِ الَّذِينَ كَفَرُوا بِعَذَابٍ أَلِيمٍ (3)

3. Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resulünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resulü müşriklerden uzaktır. Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. (Ey Muhammed)! o kafirlere elem verici bir azabı müjdele!
 10:53  بِمُعْجِزِينَ    bimuǎ’cizīne    aciz bırakacak  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 53. Ayet
وَيَسْتَنْبِئُونَكَ أَحَقٌّ هُوَ ۖ قُلْ إِي وَرَبِّي إِنَّهُ لَحَقٌّ ۖ وَمَا أَنْتُمْ بِمُعْجِزِينَ (53)

53. "O (azap) bir gerçek midir?" diye senden haber istiyorlar. De ki: Evet, Rabbime andolsun ki o şüphesiz gerçektir ve siz aciz bırakacak değilsiniz.
 11:20  مُعْجِزِينَ    muǎ’cizīne    aciz bırakacak  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hûd  Suresi 20. Ayet
أُولَٰئِكَ لَمْ يَكُونُوا مُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَمَا كَانَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ۘ يُضَاعَفُ لَهُمُ الْعَذَابُ ۚ مَا كَانُوا يَسْتَطِيعُونَ السَّمْعَ وَمَا كَانُوا يُبْصِرُونَ (20)

20. Onlar yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak değillerdir; onların Allah'tan başka (yardım isteyecekleri) dostları da yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyorlar ne de kulak veriyorlardı.
 11:33  بِمُعْجِزِينَ    bimuǎ’cizīne    O’nu aciz bırakacak  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hûd  Suresi 33. Ayet
قَالَ إِنَّمَا يَأْتِيكُمْ بِهِ اللَّهُ إِنْ شَاءَ وَمَا أَنْتُمْ بِمُعْجِزِينَ (33)

33. (Nuh) dedi ki: "Onu size ancak dilerse Allah getirir. Ve siz (Allah'ı) aciz bırakacak değilsiniz.
 16:46  بِمُعْجِزِينَ    bimuǎ’cizīne    engel olacak da  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 46. Ayet
أَوْ يَأْخُذَهُمْ فِي تَقَلُّبِهِمْ فَمَا هُمْ بِمُعْجِزِينَ (46)

46. Yahut onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) aciz bırakacak değillerdir.
 24:57  مُعْجِزِينَ    muǎ’cizīne    Allah’ı aciz bırakacaklarını  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 57. Ayet
لَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ ۚ وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ ۖ وَلَبِئْسَ الْمَصِيرُ (57)

57. İnkar edenlerin, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacaklarını sanmayasın! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeri!
 29:22  بِمُعْجِزِينَ    bimuǎ’cizīne    aciz bırakacak  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ankebût  Suresi 22. Ayet
وَمَا أَنْتُمْ بِمُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ ۖ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ (22)

22. Siz ne yeryüzünde ne de gökte (Allah'ı) aciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dost ve yardımcı da bulamazsınız.
 39:51  بِمُعْجِزِينَ    bimuǎ’cizīne    engel olacak  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 51. Ayet
فَأَصَابَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا ۚ وَالَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ هَٰؤُلَاءِ سَيُصِيبُهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا وَمَا هُمْ بِمُعْجِزِينَ (51)

51. Bunun için yaptıkları kötülüklerin vebali onları yakaladı. Bunlardan da zulmedenlerin işledikleri kötülükler, başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı aciz bırakamazlar.
 42:31  بِمُعْجِزِينَ    bimuǎ’cizīne    aciz bıracacak  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Şûrâ  Suresi 31. Ayet
وَمَا أَنْتُمْ بِمُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ ۖ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ (31)

31. Yeryüzünde (O'nu) aciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dostunuz ve bir yardımcınız da yoktur.
 46:32  بِمُعْجِزٍ    bimuǎ’cizin    aciz bırakacak  
İsim   İf’al Kalıbı   Etken   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahkâf  Suresi 32. Ayet
وَمَنْ لَا يُجِبْ دَاعِيَ اللَّهِ فَلَيْسَ بِمُعْجِزٍ فِي الْأَرْضِ وَلَيْسَ لَهُ مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءُ ۚ أُولَٰئِكَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ (32)

32. Allah'ın davetçisine uymayan kimse yeryüzünde Allah'ı aciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah'tan başka dostlar da bulunmaz. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.
Kökten (مُعَٰجِزِين) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 22:51  مُعَاجِزِينَ    muǎācizīne    etkisiz bırakmak için  
İsim   Mufa’ale Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 51. Ayet
وَالَّذِينَ سَعَوْا فِي آيَاتِنَا مُعَاجِزِينَ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ (51)

51. Ayetlerimiz hakkında (onları tesirsiz kılmak için) birbirlerini geri bırakırcasına yarışanlara gelince, işte bunlar, cehennemliklerdir.
 34:5  مُعَاجِزِينَ    muǎācizīne    aciz bırakmağa  
İsim   Mufa’ale Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sebe’  Suresi 5. Ayet
وَالَّذِينَ سَعَوْا فِي آيَاتِنَا مُعَاجِزِينَ أُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ أَلِيمٌ (5)

5. Âyetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışırcasına uğraşanlar için de, en kötüsünden, elem verici bir azap vardır.
 34:38  مُعَاجِزِينَ    muǎācizīne    etkisiz kılmağa  
İsim   Mufa’ale Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sebe’  Suresi 38. Ayet
وَالَّذِينَ يَسْعَوْنَ فِي آيَاتِنَا مُعَاجِزِينَ أُولَٰئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ (38)

38. Ayetlerimizi boşa çıkarmaya çalışanlara gelince, onlar da azapla yüz yüze bırakılacaklardır.
Kökten (يُعْجِزَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 8:59  يُعْجِزُونَ    yuǎ’cizūne    bizi aciz bırakamazlar  
Fiil   İf’al Kalıbı   Etken   3. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Enfâl  Suresi 59. Ayet
وَلَا يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَبَقُوا ۚ إِنَّهُمْ لَا يُعْجِزُونَ (59)

59. İnkar edenler yakayı kurtardıklarını sanmasınlar. Çünkü onlar (bizi) aciz bırakamazlar.
 35:44  لِيُعْجِزَهُ    liyuǎ’cizehu    engelleyecek  
Fiil   İf’al Kalıbı   Etken   3. şahıs, Eril, Tekil   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Fâtır  Suresi 44. Ayet
أَوَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَكَانُوا أَشَدَّ مِنْهُمْ قُوَّةً ۚ وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُعْجِزَهُ مِنْ شَيْءٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَلِيمًا قَدِيرًا (44)

44. Bunlar yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Halbuki onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Ne göklerde ne de yerde Allah'ı aciz bırakacak bir güç vardır. O, bilendir, güçlüdür.
 72:12  نُعْجِزَ    nuǎ’cize    aciz bırakamayacağımızı  
Fiil   İf’al Kalıbı   Etken   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Cin  Suresi 12. Ayet
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَنْ لَنْ نُعْجِزَ اللَّهَ فِي الْأَرْضِ وَلَنْ نُعْجِزَهُ هَرَبًا (12)

12. (Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı aciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.
 72:12  نُعْجِزَهُ    nuǎ’cizehu    O’nu aciz bırakamayacağımızı  
Fiil   İf’al Kalıbı   Etken   1. şahıs, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Cin  Suresi 12. Ayet
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَنْ لَنْ نُعْجِزَ اللَّهَ فِي الْأَرْضِ وَلَنْ نُعْجِزَهُ هَرَبًا (12)

12. (Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı aciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.